
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
Başkası olsa yine gurur duyar mıydınız!
Nerede bu Altay?
Abdi İpekçi BGM olunca basketbol kurtulur mu!
Ekonomi yönetimi enflasyonun düşeceğine inanmıyor
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Başkası olsa yine gurur duyar mıydınız!
Fatih Altaylı
Eylül 30, 2024
Yazı İçeriği
Başkası olsa yine gurur duyar mıydınız!
Nerede bu Altay?
Abdi İpekçi BGM olunca basketbol kurtulur mu!
Ekonomi yönetimi enflasyonun düşeceğine inanmıyor
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Nerede bu Altay?
Baykar, yani Bayraktar kardeşlerden ikisinin şirketi, ki içlerinden birisi Cumhurbaşkanı’nın da damadı olur, Azerbaycan’daki bir savunma sanayi fuarına sponsor olmuş.
Savunma sanayiinde üretim yapan, son yıllarda kâr rekorları kıran ve sahiplerine vergi rekorları kırdıran bir büyük şirketin böyle bir fuara sponsor olmasında bir gariplik yok elbette.
Gariplik diğer sponsorlarda, diğer sponsorlardan birinde.
Çünkü fuarın üç ana sponsoru var.
Bunlardan biri Baykar, diğeri Barzan Holdings adlı bir Katar Savunma Sanayi şirketi, üçüncüsü ise IAI.
Sorun IAI’de.
Çünkü IAI’nin i’si, İsrail’in i’si.
Israel Aerospace Industries.
Yani bizim TAİ gibi.
Savunma alanında oldukça yetkin bir kurum ve meşhur Heron insansız hava araçlarının da üreticisi.
Cumhurbaşkanı’nın İsrail karşıtı damadının sahibi olduğu şirketin, İsrailli bir şirketle birlikte bir fuara sponsor olması eleştiriliyor dünden beri. “Sen nasıl adını İsrail firması ile yan yana yazdırırsın” diyorlar Baykar’a, Bayraktar kardeşlere.
Bayraktar kardeşlerden Haluk Bayraktar da bir açıklama yaparak “Bundan gurur duymanız lazım” demeye getirdi.
Haksız mı!
Bence haksız değil.
Gurur duymak biraz abartılı bir duygu olsa da, bundan memnuniyet duymamız gerektiğine ben de inanıyorum.
Bir Türk firması, İHA konusunda güçlü ve saygın bir geçmişi olan IAI ile rekabet ediyor ve aynı fuara eşit sponsor olabiliyor.
Bu hiç de kötü bir şey değil.
Bundan keyif almak mümkün.
Burada mesele bu değil zaten.
Buradaki mesele iki yüzlülük.
Buradaki mesele yapılana değil yapana bakılması.
Bir İsrail firması ile yan yana gelip, bir fuara sponsorluk yapan firma AKP’ye ya da AKP’nin Genel Başkanı’na yakın bir firma değil de, başkası olsaydı acaba AKP yandaşları bundan gurur mu duyardı yoksa o firmaya ağızlarına gelen her türlü hakareti ederler miydi!
Soru bu kadar basit.
Mesela bu işi yapan CHP Genel Başkanı’nın damadı olsaydı, yine bu kadar hoşgörülü olup, yine bu sponsorlukla gurur duyar mıydı siyasal İslamcılar ve iktidar yanlıları yoksa troller ile birlikte ağız dolusu küfür mü ederlerdi.
“CHP Genel Başkanı’nın damadı olsaydı zaten bu kadar kısa sürede bu kadar büyük bir firma haline gelemezdi” diyorsanız eğer örneği değiştirelim.
Mesela orada İsrail firması ile birlikte co-sponsor olan Koç Grubu’na ait bir şirket olsa idi, acaba yine gurur duyar mıydınız!
Mesela ya da soru bu kadar basittir.
Ben Baykar’ın orada olmasından açık söyleyeyim hiçbir rahatsızlık duymuyor, aksine memnun oluyorum.
Açık söyleyin orada olan benim firmam olsaydı, siz yine memnun olur muydunuz!
Koç Grubu demişken aklıma geldi.
Altay tankının geliştirilmesi işini Koç Grubu almış ve gerçekleştirmişti.
Sonra sıra imalata gelince ihale bir başka firmaya, iktidardan torpilli BMC’ye verilmiş ve BMC’nin yarısı da Katarlılara satılmıştı.
Hatta daha da öteye geçilmiş, ihale şartnamesinde olmamasına rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait tank palet fabrikası da BMC-Katar ortaklığına kiralanmıştı.
Sonrasında BMC’de de değişim olmuş, iktidarın gözünden düşen Ethem Sancak BMC’deki hisselerini Tosyalı grubuna satmak zorunda kalmıştı.
İki sene kadar önce BMC‘nin daveti üzerine Sakarya’daki fabrikaya gitmiş ve tankın en son halini görmüş ve yazmıştım.
Gayet güzel bir tanktı. TSK’daki 10 kadar prototipin denemeleri de tamamlanmak üzereydi.
BMC’nin ihaleyi kazanmasının üzerinden 6, benim son haline getirilmiş ve üretime hazır haldeki nihai prototipi görmemin üzerinden hemen hemen 2 sene geçti.
Gerçekten merak ediyorum.
Nerede bu Altay tankı.
Niye hâlâ seri üretime geçilmedi.
Hadi F-35’leri ve F-16’ları attığınız tüm taklalara rağmen ABD vermiyor!
Altay’ı kim vermiyor, Katarlılar mı!
Abdi İpekçi BGM olunca basketbol kurtulur mu!
Yılların Abdi İpekçi Spor Salonu yıkılıp yeniden yapıldı ve adı da yıkım esnasında enkaz altında kaldı.
Tesisin yeni adı “Basketbol Gelişim Merkezi” oldu.
Abdi İpekçi adından niye rahatsız oldular anlamadım.
Tesisin açılışını Erdoğan yaptı ve federasyonun halka açıkça bilet bile satamadığı bir final maçı oynandı, Basketbol Süper Kupası yeni salonda sahibini buldu.
Ancak AKP’nin bir konuyu hâlâ anlamadığını görmüş olduk.
Spor için tesis önemli ama insan daha önemli.
Toplumlar betonla gelişmiyor, insanla gelişiyor.
Bugün Türkiye’de basketbolun geliştiğini, ileri gittiğini söylemek mümkün mü!
İki kulüp takımı, Eurolig’de şahane işler yapıyorlar ama Türk basketbolunun geliştiği falan yok.
Tam aksine, Türkiye’de basketbol yıllardır düzenli bir biçimde geri gidiyor.
2010 yılında, ABD ile Dünya Şampiyonluğu için final maçında karşı karşıya gelen Basketbol Türk Milli Takımı o gün bugündür sıkı bir gerileme içinde.
12 Dev Adam denilen takım artık devlikten çok uzak.
Değil final oynamak, finallere katılamıyor bile.
Ve bunun nedeni zannederim tesis yetersizliği değil.
Organizasyon ve beceri eksikliği.
14 yıl önce eylül ayında oynanan o final maçında Erdoğan tribünler tarafından protesto edilmişti.
Morali bozulan Başbakan’a o gün “özür telefonu” açan kişi ise Milli Takım Kaptanı Hidayet Türkoğlu olmuştu.
O Hidayet yıllardır Basketbol Federasyonu Başkanı ve iddialara göre federasyonu ABD’den yönetiyor.
Hidayet’i çok severim ve o göreve gelmesinde hiçbir sorun görmemiştim ancak ne yazık ki, olmadı.
Başarılı değil.
Ve AKP bu başarısızlığı görüp, yeni ve daha iyi bir federasyon arayışına girmek yerine sorunu beton ile, bina ile çözeceğini zannediyor.
Bunun mümkün olmadığını, betonun sorun çözemediğini hâlâ göremiyor.
Ve galiba asla da göremeyecekler!
Ekonomi yönetimi enflasyonun düşeceğine inanmıyor
Anladığım kadarı ile ekonominin beklendiği ya da hayal edildiği kadar hızla düzelmeyeceğini ekonomi yönetimi de artık kabullendi.
Biliyorsunuz, vatandaşın satın alma gücü düşüp, maaşlar da iyiden iyiye yetmez hale gelince herkes kredi kartı ile durumu idare etmeye çalıştı ama orada da deniz bitti.
Aylardır uyardığımız üzere bankalar ile kredi kartı sahipleri arasında davalar başladı, millet icralık oldu.
Şimdi bir karar alındı ve kredi kartı borçları “yeniden yapılandırılacak”.
Yani kredi kartı borçlarınızı 60 ayda ödeyebileceksiniz.
Tabii banka ile anlaşmak kaydı ile.
Banka size kredi vererek kredi kartı borcunuzu kapatacak.
Ama ihtiyaç kredisi almış gibi olacak yeniden borçlanacaksınız.
Ama en azından bir süre nefes alacaksınız.
Bu işlemi yapmak yani kredi kartı borcunu yeniden yapılandırarak icra takibinden kurtulmak isteyenlerin kredi faizi ise aylık yüzde 3,1. Buna masraflar dahil değil. Masraflar ile birlikte bu rakam 4’ü buluyor.
Masrafları katmasanız bile faiz oranı yıllık yaklaşık yüzde 40.
Bunun anlamı açık.
Ekonomi yönetimi 2025 yılı için kendi açıkladığı yüzde 17,5’luk enflasyon hedefine kendi de inanmıyor.
Tam aksine 5 yıllık kredi için yüzde 40’lık bir faiz öngörülüyor.
Yani ya vatandaştan yüzde 22,5 reel faiz alıp vatandaşı soyacaklar.
Ya da OVP’de 15 olarak gösterip sonra revize ederek 17,5’a çıkardıkları enflasyona inanmıyor ve bize alenen yalan söylüyorlar.
Hangisi olursa olsun yine kandırılıyoruz.
Ama biliyorum ki, geniş bir kitlenin umurunda bile değil.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Tecrübeyi beceriye çevirmenin akıl gerektirdiğini anladığımız zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025