İstanbul 7°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Tımarhaneleri kapattılar, ülke tımarhane oldu

  • Skandalla koltuğa oturmaya alışınca

  • Ciddiyet

  • 1930’lar Chicago’suna hoş geldiniz

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

Tımarhaneleri kapattılar, ülke tımarhane oldu

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2024

Yazı İçeriği

  • Tımarhaneleri kapattılar, ülke tımarhane oldu

  • Skandalla koltuğa oturmaya alışınca

  • Ciddiyet

  • 1930’lar Chicago’suna hoş geldiniz

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Skandalla koltuğa oturmaya alışınca

Gençler acaba “tımarhane” lafını hiç duymuş mudur!

Bizim gençliğimizde Türkiye’de üç tane ünlü “tımarhane” vardı.

Bakırköy, Manisa ve Elazığ’da.

Üç adet ruh ve sinir hastalıkları hastanesi.

Bunlar bir yandan ruh ve sinir hastalıkları hastanesi olarak görev yapardı ama içlerinde bir de bizim “tımarhane”, Batılıların “asylum” dedikleri ağır psikiyatrik sorunları olan ve tedavisi hemen hemen imkansız hastaların uzun süreli olarak bulundurulduğu bölümler yer alırdı.

Buralarda kalanlar tehlikeli şizofreni hastaları, ağır bipolar bozukluğu olanlardı.

Kimileri aileleri tarafından hem kendi hem de toplum güvenliği açısından buraya yollanır, kimileri ise suç işledikleri ancak akıl sağlıklarının yerinde olmaması nedeniyle cezai ehliyetsizlikten dolayı mahkum edilmeyen ancak toplumun huzuru için bu gibi psikiyatri koğuşlarında tecrit edilmesi gereken hastalardı.

Bu tımarhaneler yakın sayılabilecek bir zamana kadar işlevseldi.

Suç işleyen ve daha büyük suç işlemeye meyilli olanların kapatıldığı bu psikiyatri koğuşları 2013 yılına kadar işlevini sürdürdü.

Ve 2012 yılında AKP iktidarının Sağlık Bakanlığı tarafından alınan bir kararla “kapatıldılar”.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ “insani nedenleri” öne sürerek ve personelin bir süre sonra buradaki hastalara kötü davrandığını bahane ederek ruh ve sinir hastalıkları hastanelerini kapatacaklarını açıkladı. Bunun yerine “Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezleri” kuracaklarını anlattı gazetecilere. 

Aslında mesele insani değil mali idi. Bu masraflı işi yapmak istemiyordu Sağlık Bakanlığı.

Ve 2013 yılının 10 Ekim günü, yani hemen hemen 11 yıl önce bugünlerde Anadolu Ajansı “Akıl hastaneleri tarihe karıştı” başlığı ile duyurdu müjdeyi.

Haber metninde bugünü haber verircesine “Ağır ruh sağlığı problemi olan hastalar, depo olarak nitelendirilen ruh ve sinir hastalıkları hastaneleri yerine toplum temelli ruh sağlığı merkezlerinde takip edilecek” deniyordu.

Ağır ruh sağlığı sorunu olan tehlikeli kişiler hastaneye yatırılmayacak, “ayakta takip” yapılacaktı.

Şimdi bakmayın siz iktidar trollerinin müzik festivallerini, laik düzeni, Anayasa’nın yetersizliğini hedef alan saçma sayan paylaşımlarına.

Bugün ülke toptan koskocaman bir tımarhaneye döndü ise bunun nedeni mevcut iktidarın ne yaptığını bilmez tavırlarından dolayıdır.

Bunları kapatırsanız koca ülkeyi tımarhaneye döndürürsünüz.

AKP’nin yaptığı da budur.

Sağlık Bakanlığı’nı Menzil tarikatının bir koluna çeviren Recep Akdağ’dır sorumlusu.

Onun uygulaması olmasaydı, psikolojik sorunları bilinen ve daha önce de intihar dahil şiddet girişimleri olan katil tımarhanede olacaktı.

Şimdi biz hepimiz tımarhanedeyiz.

CHP’de yaşı 80’e merdiven dayamış kifayetsiz bir muhterisin ihtirasları ve kendi ikballeri için bu ihtiraslara boyun eğmiş tiplerin meseleyi nereye kadar taşıyabileceğini gördünüz mü!

Bir CHP’li, belli ki yeni yönetimden umduğunu bulamamış bir CHP’li, üstelik de kadın bir CHP’li, ortada kaset de olmadan yeni bir kaset skandalı yaratmaya çalıştı.

Bir yazı kaleme alarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, CHP’li bir belediye başkanı ile ilişkisi olduğunu, sözde “iddiaların açığa çıkması” için ortalığa saçtı.

Kadın belediye bakanı hastanede çocuk aldırmıştı, Özgür Özel’in ayağındaki kırık da o belediye başkanının babası tarafından yapılmıştı.

Bu çirkin yazıya belediye başkanı yanıt vermek zorunda kaldı.

Çocuk aldırdı denilen tarihte hastaneye yatmasının nedeni ağır bir bağırsak ameliyatı geçirmesiydi.

Ve o ameliyat sonrası kolon kanseri yani bağırsak kanseri olduğu anlaşılmıştı ve kemoterapi tedavisi alıyordu.

Durumu gizlemesinin nedeni ise kız kardeşinin sorunlu bir gebelik geçirmesi ve stres altında karnındaki bebeğin tehlikeye girme ihtimaliydi.

Ancak CHP genel başkanına yönelik saldırı organize idi, bu partilinin bunları yazmasından önce yurt dışındaki kaçak bir suçluya bu konu uçurulmuş ve ilk işaret fişeği onunla atılmıştı.

O beklenen etkiyi yaratmayınca devreye CHP’li kadının yazısı sokulmuştu.

Anlaşılan o ki, kifayetsiz muhterisin çevresi koltuğu geri alabilmenin tek bir yolu olduğunu düşünüyorlardı.

Geçmişte olduğu gibi bir kaset skandalı.

Gerçi bu sefer ortada bir kaset yoktu ama olsun, seks skandalı başka türlü de yaratılabilirdi. 

Kaset işlevi görecek başka bir yol vardı.

Ahlak olmayınca her yol mübahtı. 

Ciddiyet

Bazı okurlar sormuşlar.

“Cumhurbaşkanı’nın ‘İsrail Türkiye’ye saldırabilir’ sözünü niye ciddiye almıyorsunuz, böyle bir risk olmasa Cumhurbaşkanı bunu TBMM kürsüsünden söyler miydi? Belli ki böyle bir olasılık görüyor!”

Okurlara ve okumayanlara toptan yanıt vereyim.

Ben genelde cumhurbaşkanlarının söylediklerini ciddiye alma taraftarı biriyim.

Bana göre cumhurbaşkanları boş konuşmazlar ve söyledikleri laflar önemlidir, önemsenmelidir.

Ciddiye alırım.

Ancak onların da bizim kafamızı karıştırmamaları ve kendilerini ciddiye almaları gerekir.

Aynı Cumhurbaşkanı 1 ay kadar önce “Karabağ’a, Libya’ya nasıl girdiysek aynısını onlara da yaparız” diyerek “bizim” yani Türkiye’nin İsrail’e girebileceğini söylüyordu. Yani o gün saldırgan olan, İsrail’e girecek olan bizdik.

Aradan 1 ay kadar bir zaman geçti.

Bu kez aynı Cumhurbaşkanı bu kez 180 derece bir dönüşle İsrail’in bize girmeyi planladığını söyledi.

Şimdi okurlara soruyorum.

Hangisini ciddiye alayım.

İlkini mi, yani bizim İsrail’e gireceğimizi mi?

Yoksa ikinciyi mi, yani İsrail’in bize gireceğini mi?

Cumhurbaşkanımız bu konuda kesin kararını versin.

Sonra bakarız.

1930’lar Chicago’suna hoş geldiniz

Memleketin, özellikle de İstanbul’un 1930’lar Chicago’suna dönüştüğünü söylediğimiz zaman dönemin İçişleri Bakanı bana epey kızıyordu.

Ama zaman onu değil, bizi haklı çıkardı.

Şimdi trolleri vasıtasıyla “O olsaydı hal böyle olmazdı” dediğine bakmayın memleket zıvanadan 2023 Haziran’ından sonra çıkmadı.

Bunun hayli eskiye dayanan bir temeli var.

Bakın dün İstanbul’da yaşananlara.

Nişantaşı ile Harbiye’nin kesiştiği yerde Valikonağı Caddesi’nin girişinde Cabbar adlı bir lokantadan çıkan kişiler arasında bir gerilim yaşandı.

Önce bir tartışma çıktı, sonra silahlar patladı.

30 metre geride Askeri Müze ve onun önünde nöbet tutan silahlı askerler var.

30 metre ileride ise İstanbul Valisi’nin konağı ve onun kapısının karşısında nöbet tutan polisler var.

Ve belinde silahla gezen güruhlar o kadar fütursuz ki, ne polis umurlarında, ne asker.

Restorandan çıkıyor, içerde gerilim yaşadığı muhatabı ile tartışmaya başlıyor.

Biri diğerine “Hadi sık kafama” diye bağırıyor.

Öbürünün elinde silah “Kafana değil ama bacağına sıkacağım” diyor ve ayağından vuruyor.

Herkes silahlara davranıyor.

9 el ateş ediliyor.

Yoldan geçen 4 kişi daha seken kurşunlarla yaralanıyor, vurulan bir yaşlı kadın kendini kafeye atıyor.

Bir Rus turist sırtından vuruluyor.

Hasmını vuran kişi ise birkaç metre yürüdükten sonra silahını kaldırıma atıyor ve yere yatarak kendisine doğru koşmakta olan polislere teslim oluyor.

Yaralılara ilk müdahaleyi FBI’da görev yapmış olan ve o sırada oradaki bir kafede oturmakta olan bir yurttaşımız yapıyor.

Tüm bunları nereden mi biliyorum.

Ben ve eşim de o sırada oraya çok yakındık.

Artık her şey bu kadar yakınımızda.

Sadece bizim değil.

Hepinizin!

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Nereye düşeceğini hesaplamadan taş atmadığımız zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Adalet
Köşe Yazıları
Adalet

Fatih Altaylı

Aralık 1, 2025

Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil" görseli
3 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Özer Atik"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:22 Bir günü nasıl geçiyor? 05:04 Müzik ile arası nasıl? 15:23 Şarkılarını nasıl yapıyor? 18:24 Yalçın Turan hayatına ne kattı? 20:08 Yaptığı programlarda etkilendikleri neydi? 23:37 Seyircide eskiden yeniye ruh hali değişiyor mu? 24:54 Yapay zekaya bakış açısı nedir? 30:36 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 14, 2025
"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Oğuz Yenihayat"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:20 Bir günü nasıl geçiyor? 01:00 Kendi işini nasıl tanımlıyor? 06:43 Başına tuhaf şeyler geliyor mu? 08:50 Bir yeri beğenme kriterleri nelerdir? 13:27 Türkiye'ye ait olan ve tüm dünyanın bilmesini istediği neler var? 16:50 Türkiye'yi gezerken onu en çok şaşırtan ne oldu? 19:30 Türk ve Yunan mutfakları arasındaki rekabet hakkında ne düşünüyor? 21:06 Yurt dışına giderken yanında Türkiye'den ne götürüyor? 23:06 Yılbaşında yiyebileceğimiz öneriler listesi 27:28 Yemek konusunda bir yerin iyi olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? 31:16 Gıdaların pahalılığı hakkında ne düşünüyor? 35:15 Türkiye'deki ve yurtdışındaki sokak lezzetleri arasında nasıl farklar var? 36:11 Sokak lezzetlerinde Türkiye'yi nasıl buluyor? 39:00 Türk mutfağı ve kültürünün sosyal medya üzerinden tanıtımları 42:00 Yemek sektöründeki güvensizlik ve denetimsizlik 42:36 İçerikleri hangi kanallardan takip edilebilir? 43:45 Türkiye'de asla unutamadığı lezzetler 46:00 Yurtdışından misafirleri gelse yemek için nerelere götürür? 50:20 Yapmayı düşündüğü başka ne tür projeler var? 52:03 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 7, 2025
Fatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan görseli
FatihAltaylı
YouTube
Videolar yorumluyorFatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç SağkanTeke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 5, 2025