
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
Bir arpalık olarak Turkcell
RTÜK Başkanı’na tavsiye: Güvenmeyin
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Bir arpalık olarak Turkcell
Fatih Altaylı
Ekim 18, 2024
Yazı İçeriği
Bir arpalık olarak Turkcell
RTÜK Başkanı’na tavsiye: Güvenmeyin
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
RTÜK Başkanı’na tavsiye: Güvenmeyin
Eski Türkiye dedikleri ve bugüne oranla çok daha düzgün bir yer olan ülkede, “arpalık” diye bir tanım vardı.
Birtakım kamu kurumları, iktidara yakın kişilere üst düzey iş, yönetim kurulu üyeliği, türlü imkan, ihale verirdi ve medya bunlara “arpalık” derdi.
İçinde ince bir ironi vardı bu kelimenin.
İktidarı üzerinde taşıyan “binek hayvanlarının” beslendiği yerdi bu arpalıklar.
Sonra AKP geldi, “arpalık” tanımı unutuldu çünkü bütün ülke arpalığa dönüştürüldü.
Kamu bankaları yandaşlara iş, yandaş iş adamlarına kredi verme ve yandaş medya denilen iktidar destekçisi vasıfsız ve okunmayan medyayı hiçbir işe yaramayan ilanlarla destekleme şirketlerine dönüştürüldü.
Kamu bankaları, satmayan ve hatta bir bölümü artık basılmayan medyanın tek gelir kaynağı oldu. Bu bankalar iktidarı destekleyen gazetecilerin ve patronlarının satın alınmasında kullanıldı.
Milyarlarca dolar sözde gazetelere ilan parası olarak aktarıldı. (Bu gazetelerin kağıt üzerindeki patronlarına verilen ve geri ödenmeyen krediler ayrı bir fasıl)
Yine bu gibi kamu şirketleri üzerinden vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösteren cemaat ve tarikatlara da “sivil topluma destek” adı altında milyarlar akıtıldı.
İktidarın ilerleyen döneminde, bu şirketlere ne olduğu belirsiz yani kamu mu, özel mi olduğu belirsiz bir başka şirket katıldı: Turkcell
Mehmet Emin Karamehmet’in kurduğu ve bir zamanlar Türkiye’nin hem en değerli hem de en beğenilen şirketi olan Turkcell’e iktidar Bankacılık Yasaları arkasına saklanarak “çöktü”.
Bir zamanların teknolojide öncü olan, ciddi ciddi ARGE çalışmalarında bulunan, pek çok yeniliği Türkiye’ye getiren şirketini hızla köhne ve yenilenmekten uzak bir KİT’e dönüştürdü.
Aslında New York borsasına bile kote olan şirket, kamu kontrolünde bir özel şirket oldu.
Deve desen deve değildi, kuş desen kuş değildi.
AKP ne kadar eski belediye başkanı, eski bakan ya da partiden torpilli isim var ise Turkcell’e doldurdu.
Yüksek cirolu, kârlı bir şirketi AKP çiftliği haline getirdi.
Şirket bir yandan Türkiye’nin en büyük reklam vereni olarak iktidar medyasını besledi, bir yandan da yüksek maaşlar ile iktidarın torpilli isimlerini.
Şirket önce bazı çalışanlarının adlarının karıştığı dinleme ve izleme skandalları ile gündeme geldi ve üzeri hemen örtüldü.
Sonra skandalın büyüğü patladı.
İktidarın “torpilli” kurumlarından Ensar Vakfı’nın ve Karaman İmam Hatip Lisesi Mezunlar Derneği’nin Karaman’daki yurtlarında 45 erkek çocuğuna tecavüz edilmişti.
Çocuklardan 10’unun tecavüze uğradığı hastane raporuyla kesinlik kazanmıştı.
Soruşturma genişledikçe işin içine çocuk pornosu, hürriyeti kısıtlama, tehdit gibi suçlar da eklendi.
Tüm suç yurttaki bir öğretmenin üzerine kaldı. Öğretmen M. Büyüktürk 508 yıl hapse mahkum oldu.
Skandalın Turkcell’i ilgilendiren boyutu ise Turkcell’in Ensar Vakfı’na sponsor olmasıydı.
Firmalar bu gibi olaylarda marka imajını korumak için çok hassas davranırken Turkcell hiç umursamadı ve Ensar Vakfı’na desteğini sürdürdü.
Bu vurdumduymazlık ve rezilliğin sponsoru olmayı sürdürmesi üzerine ben o gün 22 yıldır abonesi olduğum Turkcell ile vedalaşıp, başka bir operatöre geçtim.
Aynı Turkcell şimdi de milletvekillerine süper ucuz tarifeden ürün satması ile gündemde.
Bu ayıp Turkcell için ayıp bile sayılmaz.
Buradaki asıl ayıp milletvekillerinin.
Bir yandan kıyak emeklilik maaşlarını cebe indireceksin.
Bir yandan danışman diye eş dost akrabayı yanına alıp, devletten maaş bağlatacaksın.
Bir yandan da vatandaşın beşte biri fiyatına Turkcell arpalığından hizmet satın alacaksın.
Sonra da “Yahu milletvekilliğinin niye saygınlığı kalmadı” diye dertleneceksin.
Hadi iktidarı anladık, orası zaten onların arpalığı da, muhalefet milletvekilinin Turkcell’le ne işi olur onu anlamıyorum.
Bu kadar mı arpa düşkünüsünüz.
Bu kadar mı ucuz!
RTÜK Açık Radyo’nun lisansını iptal etti ve karasal yayınına son verdi.
Bilebildiğimiz kadarı ile gösterilen gerekçe “Ermeni soykırımı” ifadesi.
Radyonun bir programında kullanılan bu ifade üzerine RTÜK radyoya yayın durdurma cezası verdi.
Radyo bu cezaya itiraz etti ve mahkemeden yürütmenin durdurulması kararı aldı.
RTÜK de buna itiraz ederek yürütmenin durdurulmasının durdurulması kararı çıkarttırdı.
Sonra da RTÜK kararına uymadığı gerekçesi ile radyonun lisansını iptal etti.
Şunu peşin peşin söyleyeyim.
Açık Radyo, bazı yayınlarını beğensem bile, fikri duruş olarak bana çok uzak bir yayın.
Liberallik adına AKP’nin tüm uygulamalarına destek veren, İran devrimi sırasında solcuların ve liberallerin düştüğü hataların tamamını tekrarlamış, öngörüsüz ve bilinçsiz bir siyasi tavıra sahip.
Ancak benim fikren bu kadar uzak olmam ve siyasi duruşlarını yanlış bulmam, siyasi bir kurum olan RTÜK’ün haddini aşıp, kendini yargı yerine koyarak bir yayın kuruluşunun faaliyetini sona erdirecek bir karar almasına hoşgörü ile bakmama neden olamaz.
Türkiye’de yayıncılık Anayasa tarafından serbest bırakılmış bir eylemdir.
Keyfi ve idari kararlarla engellenemez.
Yargı ile engellenmesi bile aslında makul ve haklı değildir ama Açık Radyo’nun kapatılmasında ortada bir yargı kararı dahi yoktur.
Şu anda iktidar milliyetçilikten nemalanmaya çalışıyor diye iktidara yaranma peşindeki RTÜK Başkanı’nın bu hukuktan yoksun kararı kabul edilemez.
Üstelik de mevcut iktidarın milliyetçiliğine de hiç ama hiç güvenmesinler.
Yarın rüzgar döner.
Bir bakarsanız Kürt açılımı ile birlikte bir Ermeni Açılımı başlatabilirler.
Abdullah Gül’ün bir zamanlar “Güzel şeyler olacak” diyerek başlattığı Ermeni Açılımı’nı unutmadık henüz.
Bence siz de unutmayın.
AKP’nin sağı solu belli olmaz.
Güvenmeyin.
Bakın Açık Radyo da bir zamanlar güvenip yetmez ama evet demişti.
Tabii “Önemli değil o gün biz de hızla döneriz” diyorsanız o ayrı.
Zaten size de o yakışır.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
İlkesize güvenilmeyeceğini anladığımız zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025