
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
Ayda 40 milyon kazanç vekilleri de yoldan çıkarmış
Barrack’ın Saray’a ikinci gelişi olacak
Eşeğini dövemeyen semerini dövermiş!
Asgari ücrette nabız yoklaması
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Ayda 40 milyon kazanç vekilleri de yoldan çıkarmış
Fatih Altaylı
Aralık 13, 2024
Yazı İçeriği
Ayda 40 milyon kazanç vekilleri de yoldan çıkarmış
Barrack’ın Saray’a ikinci gelişi olacak
Eşeğini dövemeyen semerini dövermiş!
Asgari ücrette nabız yoklaması
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Barrack’ın Saray’a ikinci gelişi olacak
Bir eski bakan yardımcısının Ankara Esenboğa Havalimanı VIP girişinden ülkeye 60 kilo kaçak altın sokarken gümrükçülere yakalandığını ve ihalenin eski özel kalem müdürüne kaldığını biliyoruz.
Gümrükçüleri kutlamak lazım demiştik o zaman.
Türkiye’de elimizde kalan son tek tük gazeteciden biri olan Timur Soykan “Bu işi yapan başka milletvekilleri de var” dedikten kısa süre sonra üç milletvekilinin bu nedenle partilerinden istifa etmesi de gündem oldu.
Soykan’a göre başka Cumhur İttifakı milletvekilleri de var bu işi yapan.
Nedenini de yine bugün programıma konuk olan Timur Soykan’dan öğreniyoruz.
Türkiye’de bir altın karaborsası var.
Evrensel bir fiyatı olan altının nasıl karaborsası olur demeyin.
Onu da öğreniyoruz.
İktidarın altın ithalatına kısıtlama getirmesi buna karşın hem vatandaşların hem de altın işleyen kuyumculuk sektörünün altına ihtiyaç duyması nedeniyle altına olan talep azalmıyor, hatta artıyor.
Ancak ithalat yeterli olmayınca ister istemez karaborsa oluşuyor.
Karaborsa fiyatı ile evrensel fiyat arasında fark oluşunca da kaçakçılık başlıyor.
Her üründe olduğu gibi.
Soykan’ın verdiği bilgiye göre, bugün Türkiye’deki altın fiyatı ile yurt dışındaki altın fiyatı arasında kilo başına 5 bin dolarlık bir fark oluşmuş.
Mesela bugün bir gram altının fiyatı 97,8 dolarken bunun uluslararası piyasadaki fiyatı 86,3 dolar.
Aradaki fark bir kiloda 11 bin 500 dolar ediyor.
60 kilo altınla yakalanan bakan yardımcısının tek seferde elde ettiği kazanç 690 bin dolar.
Timur Soykan bu farkın her zaman bu kadar yüksek olmayabileceğinin altını çiziyor ve kilo başına ortalama kazancın 300 bin dolar olduğunu söylüyor.
Yani 60 kiloluk kaçakçılık 300 bin dolar kâr bırakıyor. Yani bugünkü kurdan 10 milyon 485 bin TL.
Dubai İstanbul gidiş dönüş uçak bileti 25 bin TL.
Business Class gitsen 100 bin TL olsun.
Net kâr sefer başı 10 milyon 385 bin TL.
Ayda iki kere gitsen 20 milyon, haftada bir gitsen ayda 40 milyon TL’den fazla kazanç.
Güzel para.
Vergisiz kemiksiz.
Trump’ın göreve başlamasına hemen hemen 1 ay var, her gün çalışmayı planladığı ekiple ilgili yeni bilgiler geliyor.
Önemli pozisyonlara kimleri oturtacağı belli oluyor.
Bu kapsamda Ankara’ya atayacağı büyükelçinin de adı belli oldu.
Tom Barrack.
Meslekten bir dışişleri bürokratı değil, bir iş insanı.
Finans sektöründe önemli görevler üstlenmiş biri ve daha önce basına yansıdığı gibi eski Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın da First National Bank’taki patronu, işvereni.
Ancak Barrack’ın Türkiye ile tek bağlantısı Hafize Gaye Hanım değil.
Aday büyükelçinin büyükbabası bir Osmanlı vatandaşı.
20. yüzyılın başında bugünkü Lübnan’dan ABD’ye göç etmiş bir ailenin torunu Tom Barrack.
Belki de bu genetik nedenlerle Türkiye’ye dost ve yakın bir isim.
Hafize Gaye Erkan’ı bankanın başına getirdiği için asla pişman olmadığını, Erkan’ın bankaya değil, olsa olsa bankanın yüzleştiği sorunların Erkan’a zarar verdiğini söyleyecek kadar arkasında durmaya devam ediyor.
Ancak yeni Büyükelçi’nin Türkiye ile tek yakınlığı Gaye Erkan üzerinden değil.
Türkiye dışında yaşayan ve Türkiye dışında iş yapan ve siyasetle de uzak yakın ilgisi olmayan bir Türk iş insanı ile de yakın dostluğu var.
Ve bu iş insanının davetlisi olarak daha önce geldiği Türkiye’de Ankara’ya da gitti.
Bazı bakanlarla tanıştı, tanışmaktan öte dost oldu.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na da götürüldü.
Orada Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tanıştı, uzun uzun sohbet etti.
Tüm bunlar olurken ne Trump henüz başkan seçilmişti ne de Tom Barrack’ın Ankara’ya büyükelçi olarak atanması söz konusu idi.
Ve şimdi o Barrack, finansçı olarak ağırlandığı Saray’a pek yakında güven mektubunu sunmak üzere gidecek.
Tom Barrack’ın gelişi son zamanlarda Türk - Amerikan ilişkilerinde yaşanan tek pozitif unsur olacak.
Ama onun varlığının bile ABD’nin Suriye’de Türkiye’yi rahatsız eden politikasını değiştireceğini zannetmiyorum.
Eşeğini dövemeyen semerini dövermiş!
Fenerbahçeli taraftarlar Athletic Bilbao maçında hatalı bir golle takımın geri düşmesine neden olan futbolcuları Samet Akaydın’a maç boyunca hakaret edip, ıslıkladılar, yuhaladılar.
Üzüldüm.
Çünkü bu konuda en az suçlu olan Samet.
Şöyle düşünün.
Biliyorsunuz ben Galatasaraylıyım.
Diyelim ki, Galatasaraylı yöneticiler bana gelip “Galatasaray’da oynar mısın?” dediler.
Oynamam diyebilir miyim, hele ki futbolcu isem, hele ki çocukluk hayalim ise.
Galatasaray’ın o günkü teknik direktörü de beni takıma koysa hayır mı diyeceğim. ‘Ya hocam bende yetenek falan yok. Yönetim beni aldı ama ben bu takımda oynayacak çapta değilim. Beni oynatma” diye itiraz mı edeceğim.
Ve oynayıp takımın yenilmesine neden olursam ben mi suçluyum, yoksa beni alan yönetim ve beni takıma koyan hoca mı!
Samet Akaydın’ın Fenerbahçe düzeyinde bir takımın oyuncusu olmadığı geldiği gün de aşikardı, bugün daha da aşikar.
Peki kabahat Samet de mi, onu alanda mı, oynatanda mı!
Ne yapacaktı Samet, “Bu takımda oynayacak adam değilim” diyerek sahaya mı çıkmayacaktı.
Bu nedenle stattaki Fenerbahçe taraftarı yanlış kişiye tepki gösteriyor.
Samet yanlış adres.
O elinden geleni yapıyor, yapabileceği bu kadar.
Sorun onu oraya alanda, sorun onu oraya koymak zorunda kalanda.
Asgari ücrette nabız yoklaması
Asgari ücretin ne olacağı ya da kimin ne istediği konusunda kendi çapımda küçük bir anket yaptım.
Türk İş Başkanı Ergün Atalay bu konuda tek kelime etmedi.
“Oraya işçi temsilcisi olarak çoğu kadın 4 kişi yolladık. Ben katılmıyorum ve ne söylesem kabahat olduğu için de konuşmuyorum. Ama şunu söyleyeyim gideceklerin biri basın emekçisi olsun dedik vallahi kimse katılmak istemedi. Aydınlık’tan bir arkadaşı ikna ettik. Onlarla pazarlık edecek” dedi.
Atalay’dan iş çıkmayınca soruşturmaya devam ettim.
Yaptığım konuşmalardan anladığım şu.
Çalışan tarafı geçen yılın enflasyonu üzerine bir miktar refah payı koyulmasını istiyor. Ancak TÜİK enflasyonuna da inanmıyor.
Bu yüzden de CHP’nin önerisi 30 bin TL’yi makul ve uzlaşılabilir buluyorlar.
İşveren tarafının sıkıntılarının da farkındalar.
Ama hedef enflasyon üzerinden gelecek önerilere kapalılar.
İşveren tarafı ise 2024’ün zor olduğunu, 2025’in ise şimdiye dek görülmemiş zorlukta olacağını kaydediyor.
“2024’teki kârlılıklardaki düşüşe bakın. Banka kârları azaldı. Koç grubu 3. çeyrekte 4 milyara yakın zarar yazdı.” diyenler 30 bin TL’nin hayal olduğunu söylüyorlar.
İşveren tarafının kafasındaki rakam 22 bin ile 24 bin TL arasında. Bunun bile aslında işvereni zorlayacağını ama işçiyi düşünerek buna razı olabileceklerini anlatıyorlar.
Tabii aslında sorunun asgari ücrette değil, Türk ekonomisinin son 20 yılda uğratıldığı ağır tahribatta olduğunu herkes biliyor.
Ama neyse ki, İbrahim Kalın Emevi Camii’nde namaz kıldı.
Asgari ücret az gelirse o şanlı fotoğrafı tencerede pişirir yeriz.
Hele hele zeytinyağlı Altay tankı fotoğrafı ile şahane ikili olurlar.
Üzerine tatlı olarak da güzel bir İHA fotoğrafı.
Afiyet olsun.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Haklı çıkmak için kendimizi en kötü ile kıyaslamadığımız zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Mehmet Demirkol yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye"
Eylül 17, 2025
Barış Terkoğlu yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti"
Eylül 16, 2025