İstanbul 6°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Mutsuzluk ve kaygı başarı olamaz

  • Başarının anahtarı yaptığının tersinde

  • Sövmekten vazgeçtiğiniz herkese beyefendi denmez

  • Artık komediye dönüştü

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

detail banner reklam

Mutsuzluk ve kaygı başarı olamaz

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Şubat 4, 2025

Yazı İçeriği

  • Mutsuzluk ve kaygı başarı olamaz

  • Başarının anahtarı yaptığının tersinde

  • Sövmekten vazgeçtiğiniz herkese beyefendi denmez

  • Artık komediye dönüştü

  • NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Başarının anahtarı yaptığının tersinde

Bir şey bilir, bir şey söylerim.

Bir ülkeyi yönetenlerin başarısının tek kriteri vardır.

O ülke insanlarının ne kadar mutlu ve huzurlu olduğu ve ne kadar az kaygı duyduğu.

Türkiye’deki iktidarı da bu kriter üzerinden değerlendiriyorum ve son derece başarısız olduğunu görüyorum.

Bunu da AKP’nin Avrupa Birliği hedefinden tam olarak vazgeçtiğinin belli olduğu 2010 yılından sonraki yönetim tarzına bağlıyorum.

Bunu “subjektif” bir şekilde, sadece gözleme dayalı olarak da söylemem mümkün ama verilere yaslanmak daha da kolay.

Bir ülke halkının mutlu olup olmadığını, kaygı duyup duymadığını o halkın depresyon ve gerginlik seviyesine bakarak söylemek mümkün.

Bunun da en açık göstergesi antidepresan kullanımı.

AKP, 2002 yılında iktidara geldiğinde, Türkiye’de yılda 4 milyon kutu antidepresan ilaç kullanılıyordu.

Oran yüzde 6 civarıydı.

Bu oran 2010 yılında yüzde 30’a yaklaştı.

Sonrasında ise hızlı bir tırmanma başladı.

2002 yılında 4 milyon kutu olan antidepresan kullanımı, 2017 yılında 48 milyon kutuya yükseldi.

2020’de 55 milyon, 2021’de 60 milyon kutu oldu.

Yıllık ortalama artış 5 milyon kutuya ulaştı ve 2023’te 70 milyon kutuya ulaştı.

Bugünkü verilere göre toplumun yaklaşık yüzde 60’ı yıl içinde en azından bir dönem antidepresan ilaç kullanıyor, bu yüzde 60’ın büyük bölümü bu ilaçların müdavimi olmuş durumda.

İktidarın ve hatta Cumhurbaşkanı’nın tüm söylemlerine rağmen azalmayan tütün kullanımı da bunun bir diğer göstergesi olarak somut veri sayılabilir.

Zaten sokakta dolaşırken insanların yüzüne bakınca o mutsuzluğu görmek mümkün.

Fakirin de zenginin de mutsuz ve gelecek kaygısı yaşadığı bir topluma dönüşmüş durumdayız.

Bu mutsuzluğa çare bulamayan bir iktidarın Türkiye’ye faydalı olması mümkün değildir.

Mutsuzluk ve stres sadece insanların değil, toplumların da ömrünü kısaltır.

Tüm bu mutsuzluğa ve umutsuzluğa rağmen tercihlerin yeterince hızlı değişmemesinin nedeni ise muhtemelen “Patricia Hearst Sendromu”dur.

Mansur Yavaş, bir basın toplantısı düzenledi ve açıklamalarda bulundu.

Benim anladıklarım şunlar:

- Parti içinde bir kavga çıkarma niyetim yok.

- Elbette ben de cumhurbaşkanı olmak istiyorum ve aday adayıyım.

- Aday belirleme yöntemi olarak ön seçime karşı değilim.

- Aday belirlemek için zamanın erken olduğunu düşünüyorum.

- Aday belirleme tartışmaları için dahi henüz erken.

- Seçim gününe daha çok var ve bu arada kimin başına ne gelir belli değil. Ekrem Bey’in yasaklı hale gelmesi bile mümkünken siz nasıl adayı belirlemekten söz ediyorsunuz.  

- İktidarın erken seçimi kabul edeceğine inanmıyorum.

- Bizim de erken seçim kararı aldıracak gücümüz olmadığına göre niye şimdiden bu konuyu gündeme getirip partiyi yıpratıyoruz.

Söylediklerinin tümünde haklı mı!

Bence büyük bölümünde haklı.

AKP-MHP iktidarı erken seçime falan gitmez.

Seçim cümlesinden ödleri patlıyor.

İktidar tüm umudunu Mehmet Şimşek’e bağlamış.

Dün hain diyerek yuhalattıkları Şimşek’in başarılı olmasına bağlamışlar iktidarın istikbalini.

Ekonomik programın olumlu sonuç verdiğini görmeden seçim falan yapmazlar.

Erdoğan bir kez daha aday olabilecekse, 2027 sonbaharından önce seçim çok mümkün görünmüyor.

Özgür Özel Teke Tek’e konuk olduğunda Ekrem İmamoğlu ile arasına nifak sokulmaması için aralarında direkt bir hat kurduklarını söylemişti.

Bence tek hat yetmez.

Özgür Özel, benzer bir hattı Mansur Yavaş ile de kurmalı, ayrıca Yavaş ile İmamoğlu arasında da hat kurmak lazım.

Bir “Triumvirat intranet”i.

Bu arada eski genel başkan da çıkıp CHP yönetimine tavsiyelerde bulundu.

Güldüm.

Kel işportacının, kelliğe çare merhem satmasına benzettim durumu.

CHP Sözcüsü Deniz Yücel de ortaya karışık bir basın toplantısı yaptı.

Bir yandan Mansur Yavaş’a, bir yandan da eski genel başkana yanıt ya da ayar verdi diye algıladım.

Mansur Yavaş’a kamuoyu önünde parti içi yanıtı vermek gereksiz ve yakışıksızdı.

Yok eğer “Biz onları Mansur Bey’e değil eski genel başkana söyledik” diyorlarsa o kadar lafa gerek yoktu.

“Beyefendi, siz bize 12 yıllık genel başkanlığınızla tavsiyenin en büyüğünü verdiniz. Siz ne yaptıysanız tam tersini yaparak iktidarı devireceğiz, merak buyurmayın” demek yeterdi.

Sövmekten vazgeçtiğiniz herkese beyefendi denmez

Yakın zamana kadar “Sayın Öcalan” demek vatana ihanetle eş değer sayılıyordu.

Eğer terör örgütünden yana değilseniz, Öcalan’a “Bebek katili, terör örgütünün elebaşısı, hain terörist” falan demezseniz bayağı bir sıkıntı yaşıyor, hatta yargılanıyordunuz.

Yıllar önce kendisi ile Lübnan’ın Bar Elias kentinde röportaj yaptığım zaman ağız alışkanlığı ile “Sayın” dememek için epey bir dikkat sarf ettiğimi söylemeliyim.

Ağzından yanlışlıkla “Sayın Öcalan” hitabı çıkanları özellikle MHP hedefe koyuyor, terörist ilan ediyordu.

Bu durum 2024 sonbaharına kadar sürdü.

Şimdi ise neredeyse tam tersine döndü.

Bahçeli’nin Öcalan’ın affedilip TBMM’ye gelmesi ve burada bir “Ulusa sesleniş” benzeri konuşma yapmasını talep etmesinin ardından milliyetçi partinin diğer üyeleri de meseleyi içselleştirmiş görünüyorlar.

Geçenlerde MHP Afyon Milletvekili Taytak, Öcalan’dan bahsederken “Abdullah Öcalan Beyefendi” demiş ve eleştirilere maruz kalmıştı.

Şimdi de yine bir başka MHP’li, bir Belediye Meclis üyesi Öcalan için “Sayın Öcalan” ifadesini kullandı.

Hızlı bir içselleştirme, ani bir hitap değişikliği.

Belli ki, liderlerinin daha önce sövdüğü kişilerle ilgili ani dönüşlerine hızla uyum sağlamaya çalışıyorlar.

Ama yine de dikkatli olsunlar.

Hepsine beyefendi demek zorunda değiller.

Bir geçiş hitabı bulsalar iyi olacak.

Artık komediye dönüştü

Ünlü uyuşturucu baronu Pablo Escobar’ı bilmeyeniniz yoktur. 

Escobar’ın hayatı farklı dönemlerde farklı yapımlarda beyaz perdeye aktarıldı. 

Netflix dizisi Narcos’u bilmeyeniniz de yoktur, Escobar’ın hayatını konu almıştı. 

Bir de Narcos kadar bilinmeyen bir Kolombiya dizisi vardır, “Escobar, el patron del mal”, “kötülüğün patronu” diye. 

İlkinde Escobar’ı Wagner Moura, ikincisinde de Andres Parra adlı oyuncular canlandırmıştı. 

Düşünsenize şimdi ABD hükümeti Wagner Moura’yı ya da Andres Parra’yı “Bir uyuşturucu baronunu nasıl canlandırırsın” diye sorgulamaya çağırsa ne yaparsınız.

Kıçınızla gülerseniz değil mi! 

Eğer Türkseniz gülmeyin. 

Türkiye’de de Melisa Sözen’i ifadeye çağırdılar. 

Muhtemelen başkaları bize gülüyordur. 

Tabii kıçlarıyla... 

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

İnsanların insan gibi yaşamasını sağlamaya çalıştığımız zaman.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Adalet
Köşe Yazıları
Adalet

Fatih Altaylı

Aralık 1, 2025

Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil" görseli
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Özer Atik"Şarkı yapmak mutlu adam işi değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:22 Bir günü nasıl geçiyor? 05:04 Müzik ile arası nasıl? 15:23 Şarkılarını nasıl yapıyor? 18:24 Yalçın Turan hayatına ne kattı? 20:08 Yaptığı programlarda etkilendikleri neydi? 23:37 Seyircide eskiden yeniye ruh hali değişiyor mu? 24:54 Yapay zekaya bakış açısı nedir? 30:36 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 14, 2025
"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Oğuz Yenihayat"Yemek konusunda gerçekten pahalıyız"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim 00:00 Giriş 00:20 Bir günü nasıl geçiyor? 01:00 Kendi işini nasıl tanımlıyor? 06:43 Başına tuhaf şeyler geliyor mu? 08:50 Bir yeri beğenme kriterleri nelerdir? 13:27 Türkiye'ye ait olan ve tüm dünyanın bilmesini istediği neler var? 16:50 Türkiye'yi gezerken onu en çok şaşırtan ne oldu? 19:30 Türk ve Yunan mutfakları arasındaki rekabet hakkında ne düşünüyor? 21:06 Yurt dışına giderken yanında Türkiye'den ne götürüyor? 23:06 Yılbaşında yiyebileceğimiz öneriler listesi 27:28 Yemek konusunda bir yerin iyi olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? 31:16 Gıdaların pahalılığı hakkında ne düşünüyor? 35:15 Türkiye'deki ve yurtdışındaki sokak lezzetleri arasında nasıl farklar var? 36:11 Sokak lezzetlerinde Türkiye'yi nasıl buluyor? 39:00 Türk mutfağı ve kültürünün sosyal medya üzerinden tanıtımları 42:00 Yemek sektöründeki güvensizlik ve denetimsizlik 42:36 İçerikleri hangi kanallardan takip edilebilir? 43:45 Türkiye'de asla unutamadığı lezzetler 46:00 Yurtdışından misafirleri gelse yemek için nerelere götürür? 50:20 Yapmayı düşündüğü başka ne tür projeler var? 52:03 Kapanış YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 7, 2025
Fatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç Sağkan görseli
FatihAltaylı
YouTube
Videolar yorumluyorFatih Altaylı'nın savunması - Barolar Birliği Başkanı Avukat Erinç SağkanTeke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Aralık 5, 2025