
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
Saçmalama yarışmasının şampiyonu bir ülke
Dönüşün nedeni
PKK, EYT gibi olur mu!
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Saçmalama yarışmasının şampiyonu bir ülke
Fatih Altaylı
Mart 3, 2025
Yazı İçeriği
Saçmalama yarışmasının şampiyonu bir ülke
Dönüşün nedeni
PKK, EYT gibi olur mu!
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Dönüşün nedeni
Sanki “Bir ülkeyi yönetenler daha ne kadar saçmalayabilir” yarışmasına katılmış gibiyiz.
Her sabaha ve akşama ayrı ayrı zırvalıklarla giriyoruz.
İşin kötüsü, bunların bir bölümünde yargı erkinin siyasi erk tarafından kullanılıyor olması.
Hafta sonunun saçmalama şampiyonu, Zorlu Holding CEO’sunun şirket iç yazışması nedeniyle gözaltına alınıp, uzunca bir bekleyişten sonra “adli kontrol şartı” ile serbest bırakılmasıydı.
Adam, holdingin iştiraklerinden birinin tepe yöneticisini şirket kuralları ile ilgili olarak uyarınca, her zamanki yöntemle önce sosyal medyada hedef yapıldı, ardından gözaltına alındı ve adli kontrol şartı getirildi.
Uyarının nedenini hepiniz biliyorsunuz sanırım.
Vestel’in CEO’su çalışanlarına Ramazan ayının başlaması ile ilgili bir mesaj gönderiyor.
Şirketin bağlı olduğu holdingin CEO’su da, “Bizim kurallarımızda Ramazan’ın gelişini kutlamak yok. Yapma” diye mail atıyor. Belli ki aralarında yönetim anlayışı nedeniyle başka sorunlar da var, mailden öyle anlaşılıyor. Sonra mail yayılıyor ve sonunda CEO hedef oluyor, şirket hedef oluyor. CEO sonunda şirketine zarar vermemek için istifa etmek zorunda kalıyor.
Oysa Zorlu dediğin boş beleş bir şirket değil.
Türkiye’nin ihracat şampiyonlarından, iktidar yanlılarının çok önemsediği TOGG’un 5 babayiğidinden biri.
Ama bir şirket içi yazışma, şirketi trollerin hedefi yapıyor.
Ve ardından saçmalığın daniskası geliyor.
“Kurallara uyun” uyarısı yapan CEO gözaltına alınıyor.
Tabii bunun için bir de suç icat ediliyor.
“İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme”
Dinci baskıya bulunmuş, şahane bir kılıf.
Düşünce ve kanaat hürriyetlerini kullananlar hakkında peş peşe dava açılır, yasaklar getirilirken, bu kez tam tersi oluyor.
Komedinin büyüğü.
Oysa tüm dünyada büyük şirketlerin bu gibi kutlamalarla ilgili önceden belirlenmiş prosedürleri var ve bu prosedürler uzun tartışmalar sonucunda belirleniyor. Hele hele global şirketler bu konuda çok daha sıkı protokoller uyguluyorlar.
Çünkü dünyada sadece üç din yok.
Üç dinin inandığı tanrı dışında yüzlerce farklı tanrıya inanan, milyarlarca insan var.
Sıkı kuralların da nedeni bu.
Meselenin inanç hürriyeti ile alakası bile yok ama yersen.
Bu arada ortalık iddiadan geçilmiyor.
Tüm bu sürecin bilerek kurgulandığı, işin içinde tarikat ve cemaatlerin olduğu falan konuşuluyor.
Bilemiyoruz.
Siyasal İslamcılığın sirayet etmediği ya da etmeye çalışmadığı tek bir alan bile olmadığı için her şey mümkün.
Bana sorarsanız işinden olan CEO’nun yaptığı elbette suç değil ama hatalı bir davranış.
Mail atmak yerine sözlü bir uyarı ve hatta konuyu yönetim kurulunda daha ciddi biçimde ele alması gerekirdi.
Belli ki iyi niyetli davranmış.
Bu memlekette iyi niyetin bedeli oluyor ne yazık ki.
İstifasıyla ödediği o bedeldir.
Anlamıyorum, anlamıyorum, anlamıyorum.
Kimse de anlatamaz.
Öcalan 1999 yılında PKK’ya silahları bırakıp, kendini lağvetme çağrısı yaptığında MHP iktidar ortağı idi.
Bu çağrının gerçekleşmesini sağlamak yerine hükümeti yıkmayı tercih etti MHP lideri.
2015 yılında benzer bir çağrı, üstelik terörün çok daha etkin olduğu bir dönemde, MHP lideri yine kürsülerden ip atıyor, teröristle pazarlık olmayacağını anlatıyordu.
2023 seçimleri öncesinde de MHP liderinin tutumu farklı değildi.
Kürt sorunu denen meseleyi çözmek için yasal bir parti olan HDP ile görüşülebileceğini söyleyen CHP’ye sallıyor, CHP’nin iktidar olması halinde Öcalan’la pazarlık yapacağını, terör sevici dediği Selahattin Demirtaş’ın CHP tarafından serbest bırakılacağını iddia ediyordu.
Ve kendini milliyetçi ve muhafazakar olarak tanımlayan bir kitle tarafından alkışlanıyor, CHP ise terörist ilan ediliyordu.
Şimdi bana birisi, MHP’den birisi, çıkıp anlatsın.
Ne değişti de MHP’nin tavrı değişti?
Tabii bundan daha önemlisi şu.
MHP lideri teröre ve teröriste karşı tavrının yumuşamasını bir şekilde rasyonalize edebilir, bir kılıfa sokup anlatabilir.
Ama CHP’nin HDP ile konuşmasını ihanet olarak görüp, MHP’nin hem PKK hem de yıllarca PKK’nın uzantısı olarak gördüğü parti ile uzlaşıp neredeyse Öcalan’ı özgür bırakacak olmasına sesini çıkarmayan ve bunu da alkışlayan kitlenin iki yüzlü sahte milliyetçiliğini kimse anlatamaz.
İktidarların kendi politikaları veya üstlendikleri görev gereği ülkelerin geleceğini istedikleri gibi şekillendirmeye çalışmaları mümkündür.
Bunun bedelini sandıkta öderler.
Ama anlaşılmaz olan seçmenin yalancılığı ve dönekliğidir.
Dün bize terör sevici diyenlerin, şimdi terörist başını alkışlamalarıdır garip olan.
Bunu cehaletle, bilgisizlikle değerlendirmek büyük hatadır.
Dün, HDP’lileri ekrana çıkartmamasını, “Biz bölücüleri, terörle arasına mesafe koymayanları ekrana çıkartmayız” diyerek övünç vesilesi yapan eski mesai arkadaşım M. Akif Ersoy’un bugün HDP’lilerle kol kola girip Devlet Bahçeli’ye Nobel Barış Ödülü istemesini başka türlü değerlendirmek gerekir.
Yıllar önce bir siyasetçi, “Türkiye kolay kolay bölünmez. PKK bu savaşı kazanamaz. PKK’nın buna gücü yetmez. Böyle bir şeyi ancak ya TSK’ya ya da MHP’ye yaptırabilirler” demişti.
Galiba gün o gün.
PKK, EYT gibi olur mu!
Herkesin merak ettiği, sürecin nereye evrileceği.
Öcalan’a nasıl bir serbestlik verilecek, PKK’lılara nasıl bir af çıkarılacak, Anayasa’dan Türklük çıkarılacak mı, Kürtçe eğitime yol verilecek mi, iki dilli bir ülke mi olacağız?
Bu iki dillilik sadece Doğu ve Güneydoğu’da mı olacak, yoksa tüm Türkiye’ye mi yayılacak?
Daha sayamayacağım binlerce soru.
Çünkü her ne kadar iktidar tarafı inkar etse de, PKK tarafından böyle bir beklenti olduğu, Öcalan’ın “PKK’yı lağvediyorum” derken aslında PKK’nın dayattığı koşulların kabulünün üzerine böyle bir şeyi yapmayı kabul ettiği tahmin edilen bir gelişme.
Zaten Kandil’in istediği de bu. Örgütün “Görelim bakalım” dediği gelişmeler bunlar.
Tabii Erdoğan bunları verir mi, vermez mi göreceğiz.
Bu şartlar altında sürecin başarısız olma ve toplumsal tepkiye neden olma ihtimali de büyük.
Böyle bir durumda iktidarın ne diyeceğini tahmin etmek zor değil.
Bunu daha önce EYT’de gördük.
Ekonomideki sorunların nedeni olarak EYT’lilere verilen hakları gösteren iktidar bunu da CHP’ye bağlamış ve “EYT’yi muhalefet yüzünden çıkardık” demiş ve her şeye inanmaya hazır kitlesi de bunu inanmıştı.
Bu kez de PKK’nın kendini lağvetme süreci başarısızlıkla sonuçlanırsa iktidarın ne diyeceği belli.
“Biz aslında bunu yapmazdık ama CHP’den dolaylı yaptık. Sorumlusu CHP’dir”
İnanan olur mu!
O kadar çok olur ki şaşırırsınız.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Siyasi tutarlılık zafiyet olmadığı zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar