
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
İyi bayramlar
Maltepe’de gövde gösterisi
El mi yaman, bey mi yaman
Yıldız vahayı işaret eder mi!
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
İyi bayramlar
Fatih Altaylı
Mart 30, 2025
Yazı İçeriği
İyi bayramlar
Maltepe’de gövde gösterisi
El mi yaman, bey mi yaman
Yıldız vahayı işaret eder mi!
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Maltepe’de gövde gösterisi
Bugün Bayram.
Ramazan’ın bitişini kutluyor Müslümanlar.
Rahmetli babam, Ramazan Bayramlarında elini öptüğümüz zaman “Kaldı 11 ay” derdi.
Son yıllarda ne yazık ki bayramların eski tadı yok.
Hele hele bu bayram iyiden iyiye tatsız.
Şeker Bayramı desek milletin ağzının tadını kaçırmaya, Şükür Bayramı desek millette şükredecek bir şey bırakmamaya yeminli bir ortamın içindeyiz.
Yine de hepinize iyi bayramlar diliyorum.
Bayramların küslükleri bitirdiği, kötülüklere en azından ara verdiği günlerin geri gelmesi dileğiyle, bayramınız kutlu olsun.
Cumhuriyet Halk Partisi, iktidarın baskıcı politikalarına tepkisini göstermek, yapılacak ilk seçimde AKP adayının karşısına çıkacak adayı Ekrem İmamoğlu’nun yargı oyunları ile saf dışı edilmeye çalışmasına karşı çıkan halkın gücünü göstermek için İstanbul’da bir miting düzenledi.
Maltepe’deki miting alanında.
Bu alanda pek çok miting yapıldı.
En hatırlananı, 2018 seçimlerinde Muharrem İnce’nin, seçim gününden 1 gün önce yaptığı mitingdi.
Öylesine yüksek bir katılım olmuştu ki, küskün AKP seçmeni sandığa gitmek zorunda kalmış ve CHP’den çok AKP adayının işine yaramıştı.
CHP’nin dünkü mitingi de benzer bir katılıma sahne oldu.
Ortada bir seçim olmamasına, seçim atmosferi yaşanmamasına, bayram tatili nedeniyle epey bir İstanbullunun kent dışına çıkmış olmasına rağmen çok büyük bir kalabalık toplandı Maltepe’ye.
Sayı, Özgür Özel’in ifade ettiği gibi 2,2 milyon muydu bilmem ama iktidarın küçümsemeye çalıştığı gibi değildi, orası kesin.
İnce’nin mitingine katılan pek çok arkadaşım bu mitingde de Maltepe’deydiler ve “Daha az bir kalabalık yoktu” diye anlattılar durumu.
“O mitingde alan daha dolu gibiydi ama bu kez alan dışında kalanların sayısı çok daha fazlaydı ve yandaki bölümde daha çok insan vardı. Alana giremeyen, yollarda kalan insan sayısı da çok daha fazlaydı.” diye anlattılar durumu.
İster 2 milyon olsun, ister 1,5, ister 1.
Bir bayram tatili günü, erken saatte yapılan bir mitinge iki gün içinde bu kadar büyük katılım sağlamak önemli bir başarıdır.
Miting sahnesine İmamoğlu’nun annesini, eşini ve çocuklarını çıkarmak da çok akıllıca bir harekettir, Karadeniz şivesiyle konuşan anneye iki kelam ettirmek de öyle.
Ardından mikrofona gelen İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ise ne muazzam bir hatipmiş, çok şaşırdım doğrusu. Sessiz, halim selim bir genç adam olarak gördüğüm Özgür Çelik meğer bir kürsü canavarı imiş.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise giderek performansını yükseltiyor.
Çok iyi ölçülmüş biçilmiş bir konuşma yaptı.
Hem tüm muhalefeti kapsayıcıydı hem de cezaevindeki başkanlar arasında hiçbir ayrım yapmadan hepsine sahip çıktı. Bir anlamda CHP’yi ortak noktası “demokrasi” olan “dört eğilimin partisi” haline getirdi.
Durum gereği doğal olarak alelacele planlanmış olmasına rağmen başarılı bir mitingdi.
CHP bu mitingleri sürdürür ve imza kampanyasına da başarılı bir şekilde destek toplayabilirse Türkiye bir erken seçim atmosferini yakalar.
Tabii iktidar bundan sonuna kadar kaçacak ve muhtemelen daha da sertleşecektir.
Ama görülen o ki, muhalefet artık gündem belirleme üstünlüğünü yeniden ele geçirdi.
Umarım yeni bir “yumuşama süreci” ile bunu heba etmezler.
Çünkü artık kimsenin zaman kazanmak için yapıldığı belli oyunlara gelen bir muhalefete tahammülü yok.
El mi yaman, bey mi yaman
Özgür Özel’in konuşmasındaki en tartışılacak bölüm hiç kuşkusuz “boykot çağrıları” olacaktır.
İktidar niyeyse en fazla bu çağrılardan rahatsız oluyor, en fazla bu çağrılara tepki gösteriyor.
Oysa geçen hafta da yazıp söylediğim gibi, tarihin gelmiş geçmiş en “boykotçu” iktidarına sahibiz.
İş dünyası ile kavga etmek bu iktidarın en iyi yaptığı şeydi.
Kendisine biat edinceye kadar iş dünyasını en fazla eleştiren, TÜSİAD’a sağdan girip soldan çıkan bu iktidar değil miydi!
Hâlâ gık dediği anda iş dünyasına aynı muameleyi çekmiyor mu, üzerine bir de davalık yapmıyor mu!
Özgür Özel’in bazı markaların adını vermesinden de çok rahatsız iktidar.
Yıllarca siyonizmle, İsrail ile alakası olmayan markaları liste haline getirip boykot çağrısı yapanlar bu iktidarın mensupları ya da trolleri değil miydi!
Şimdi gidip Espresso Lab’da oturup destek veriyorlar.
Peki, başka kahve ya da fast food zincirleri protesto edilir, vandalca saldırılara uğrarken niye oralarda gidip oturmadınız. Emin olun, özellikle bu kahve zincirine millet gitmiyorsa nedeni, Özgür Özel’in boykot çağrısı değil, AKP’li bakanların sahip çıkmasıdır.
Ünlü bir yayın yönetmeninin oturduğu binanın altında semtin çok sevilen bir kafesi vardı. Kirası aylık 1 milyon TL’ye çıkınca taşındı, yerine o kahve zinciri açıldı.
Özgür Özel’in boykot çağrısından sonra da her gün dolu idi.
Ne zaman AKP’liler gelip oturmaya başladı, iki gündür bomboş.
Medyaya boykotu eleştiren iktidar, yıllar boyu medya ile kavga etti, ta ki tüm medyayı kendine bağlayana kadar. Medyayı protesto etme fikrinin babası, bu iktidardır.
Yıllarca medya patronları ile çatıştılar, hedef gösterdiler.
Ta ki kendilerine biat edinceye ya da kamu bankaları eliyle yeni sahipler edindirinceye kadar.
Kalan bir iki taneye bile tahammülü olmayan iktidar, medyaya boykotu eleştiriyor. Özel’in iktidar bağımlısı medyaya reklam verilmemesi çağrısına kızıyor.
Hiç hakkı yok. Çünkü iktidar kontrolündeki firmalar yıllardır muhalif, bırakın muhalifi kendilerine tam biat halinde olmayan gazete ve televizyonlara zırnık reklam vermiyorlar.
Turkcell, Türk Telekom, Ziraat, Vakıf, Halkbank gibi kamu reklamverenleri muhalif ya da yarı tam bağımlı olmayan yerlere zırnık reklam vermediler yıllardır.
Şimdi Özel’in boykot çağrısına kızıyorlar.
Komik.
Tabii komik olan başka şey de, Özgür Özel’in firmaları bu medyaya reklam ambargosu uygulamaya çağırması.
Diyor ki, muhalefetin sesini duyurmayan medyaya reklam verenleri de protesto edin.
Bu mecralar zaten kamu kaynakları ile destekleniyor, milyarlarca liralık reklam en üst fiyatlardan bu kanallara akıtılıyor.
Patronlar zorla bu kanallara reklam vermeye yönlendiriliyor.
Ama yine de Özgür Özel’in söylemi doğru ve yerinde.
İktidar yönteminin deşifre olmasından ve rakibi tarafından uygulanmasından rahatsız.
Bugün babam rahmet istiyor olsa gerek, yine onun bir lafını hatırladım.
“Dinsizin hakkından imansız gelir” derdi.
Haklıydı herhalde.
Yıldız vahayı işaret eder mi!
Türkiye’nin mevcut durumu ile ilgili olarak MHP’den iktidara oranla sağduyulu sayılabilecek bir sesin gelmesi, az da olsa umut verici.
MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, tutuklamalara karşı çıkıp, "Ceza yargılamasında ‘ölçülülük’ ilkesi ayaklar altında kalmıyorsa, mutlak zorunluluk yoksa, tutuklama yerine başka tedbirler düşünülmelidir” deyince içimize bir nebze de olsa su serpildi.
Tam arzu ettiğimiz kadar olmasa da iktidarın bir kenarında, az da olsa bir izan kalmış diye düşündük.
İktidarın küçük ama güçlü ortağının bu çağrısı iktidarın büyüğünde karşılık bulur mu!
Bulur demek isterdim ama ne yazık ki diyemiyorum.
Çünkü iktidar kanadında iktidarı kaybetmekten korkan sadece bir kişi yok.
Tam aksine iktidarın kanatları altında yasa dışılığa bulaşmış, haksızlığı yöntem edinmiş, kirlenmiş o kadar fazla kişi var ki, iktidarın değişme olasılığı iktidarın gerçek sahiplerinden daha çok bunları korkutuyor.
Siyasi iktidar sahipleri bir şekilde iktidar kaybına tahammül edebilirler.
Asıl edemeyecek olanlar, siyasal iktidarın gölgesi altında yasa dışı bir bürokratik iktidar kuranlar.
İktidarın değişmesinden asıl bunlar korkuyor.
Feti Yıldız’ın “adaletsizlik ve hukuksuzluk deryasında” bir katre de olsa umut veren sözleri etki yaratmayacaksa bu yüzden yaratmayacaktır.
Bu sözlerin çölde vaha olmasını çok isterdim.
Ama ne yazık ki olsa olsa bir serap olacaktır.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Bayramlarda tat bıraktığımız zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar