
Fatih Altaylı
Yazı İçeriği
İnsanlığı özlemişiz
Ömer diyecekleri ağızlarını büzüşlerinden belli
Birkaç saatlik bir keyif
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
İnsanlığı özlemişiz
Fatih Altaylı
Haziran 11, 2025
Yazı İçeriği
İnsanlığı özlemişiz
Ömer diyecekleri ağızlarını büzüşlerinden belli
Birkaç saatlik bir keyif
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
Ömer diyecekleri ağızlarını büzüşlerinden belli
Son yıllarda Türkiye en çok neyi kaybetti diye soranlara en fazla kaybın “insanlığımızda” olduğunu söylüyordum hep.
Yaşadığımız pek çok şeyin altında o vardı.
Müslümanlıkla alakası kalmamış, siyasal bir yaklaşımı din diye yutan ve yutturanların önce “ahlaka” sonra da “insanlığa” gerek kalmadığını düşünmeye başladıklarını görüyorduk ve bu düşünce tarzı bir süre sonra toplumun başka kesimlerine de yayılıyordu.
Sosyal medya, bu yayılmayı hızlandırıyor, pandemiye dönüştürüyordu.
“Kötü” ya da “kötücül” bir toplum haline geliyorduk.
Bu alanda yalnız da değildik aslında.
Bizden bir kıta ve bir okyanus ötede de benzer bir durum yaşandığını gözlemliyorduk.
ABD’de de “neocon”ların başlattığı benzer bir salgın vardı.
Her şey siyaset, her şey iktidar, her şey güç ve her şey gücü korumak içindi.
İyiliğin, insanlığın zaaf olarak görüldüğü bir dönem başlamıştı.
Dün ilk defa “Acaba bu kötülük döneminin sonuna beklediğimden de hızlı mı geliyoruz” diye bir umut belirdi içimde.
Bu umudu filizlendiren, filizlendirmekten öte yeşerten ve hatta dal budak verecekmiş hale getiren bir cenaze töreni oldu.
48 yaşında kaybettiğimiz Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in cenazesi.
Kötülüğün simgesi haline gelmiş birkaç insafsız ve botlaşmış birkaç troll dışında herkes ya da çok büyük çoğunluk hiç tanımadıkları, belki adını ilk kez duydukları bir insanın ölümü karşısında derin bir üzüntü hissettiler.
Onlara bu üzüntüyü hissettiren, ölenin çevresinde yarattığı iyi insanlık ve dürüstlük halkasının suya atılan bir taşın yarattığı dalgalardan da daha hızlı ve güçlü bir şekilde yayılması ve herkesi etkilemesiydi kuşkusuz.
Ama o kadar önemli bir etken daha vardı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in tavrı.
Bir eli tabutun üzerinde, siyasi mesajlar verilen cenazelere alışmış, alıştırılmış olan Türkiye’de bir siyasetçi, yakından tanıdığı ve kardeş bildiği bir başka siyasetçi için önce hastane bahçesinde sabahlıyor, ölümünün ardından ise gerçek ve içten bir acı duyuyor ve bunu olabilecek en insani şekilde toplumun gözü önünde yaşıyordu.
O kadar sahici, o kadar gerçek, o kadar içten ve o kadar insani idi ki, o duygu hepimize geçiyor, hepimiz hiç tanımadığımız birini kaybetmenin acısını içimizde hissediyor, gözlerimizden yaşların süzüldüğünü yanaklarımızda ılık bir şekilde hissediyorduk.
Dün Emre ile bu konuyu çok tartıştık.
32 yıllık ömrünün 23 yılını AKP iktidarı içinde geçiren Emre kaygılıydı.
“Acaba bu gözyaşları, acaba bu kadar büyük acı ve bu acıyı göstermesi Özgür Özel için bir zafiyet göstergesi olur mu?” diye çekincesini belirtiyordu.
Ben ise insanlığı, iyiliği, iyi kalpliliği göstermenin zaaf olmadığını düşünüyordum.
Çünkü özlemimiz bunaydı.
İyiliğe, insanlığa, dostluğa, her şeyin güç ve siyaset olmamasına hasrettik.
Özgür Özel bizim bu hasreti gidermemizi sağladı.
Cafer Mahiroğu hakkında yakalama kararı çıkarılmış.
Şaşırtıcı değil.
AKP’li iş insanı Aziz İhsan Aktaş’ın itiraf-iftiralarında adı geçirildiği anda sonucun bu olacağı, adının o satırlarda zikredilmesinin amacının bu olduğu belliydi.
Aziz İhsan Aktaş, sadece İBB ile iş yapmıyor.
Çoğu AKP’li belediye ile de iş ilişkisi var. İBB ile ilişkisi de AKP dönemine dayanıyor. Ama sadece İBB ile ilişkisi sorunlu, diğer belediyeler ile ilişkisi pirüpak.
Neyse konumuz o değil zaten.
Cafer Mahiroğlu’nun hiç tanımadığını söylediği Aktaş’ın ifadesi ile “sanıklaştırılması” elbette boşuna değil.
Halk TV ile muhalefetin özellikle de CHP’nin ve tabii İBB’nin ilişkisi iktidarın uzun zamandan beri çözmeye çalıştığı bir mesele idi.
İktidar nimetlerinden yararlanmak ve zengin olmak dururken Halk TV niye muhalefeti destekler!
Bir iş insanı niye iktidarla arasını bozacak bu tür bir yayıncılık yapar!
Bu yayıncılığın arkasında mutlaka CHP ve İBB ve hatta diğer muhalif belediyeler ile kurulmuş parasal bir ilişki olmalıdır!
Cafer Mahiroğlu’nun sanıklaştırılmasının arkasındaki temel gerekçe, iktidarın kafasındaki bu sorulara yanıt bulmak.
Orada aradıkları yanıtı bulabilirlerse, oradan belediyelere ve hatta CHP’ye yönelik yeni bir yargı hamlesi yapabilmek.
Cafer Mahiroğlu bildiğimiz kadarı ile uzunca bir süredir Londra’da. Zaten işi ve yaşamı orada kurulu olduğu için orada olması normal ama başına getirileceklerden şüphelendiği için olsa gerek uzunca bir zamandır da sık sık geldiği Türkiye’ye gelmiyordu.
Bundan sonra AKP’nin atacağı adımları tahmin etmek güç değil.
Cafer Mahiroğlu hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarılacaktır.
Sonrasında Halk TV’ye kayyum atanacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok.
Kayyum olarak CHP içindeki AKP’lilerden birini atayarak “Bakın oraya CHP’li birini atadık” demeleri kuvvetle muhtemeldir.
Aslı Baykal ya da TGRT’deki isimlerden biri şaşırtıcı olmaz.
Sonrasında ise Halk TV’nin hesaplarına dalacak, CHP ya da muhalif belediyeler ile akçeli işler var mı ona bakacaklardır.
Eğer bulurlarsa oradan da ayrı bir dava süreci çıkaracaklardır.
Tüm bu olanları CHP’ye yönelik Kurultay soruşturması ile birlikte düşünmek gerekir.
Anlaşılan o ki, ekonomiyi toparlamaktan umudunu kesen iktidar, iktidarda kalmanın yolunu artık sadece muhalefeti “toplamakta” arayacaktır!
Birkaç saatlik bir keyif
Bu akşam birkaç saatliğine de olsa “Yeni Türkiye”de yaşadığımı unutup, gençliğimin sevdiğim gruplarından birini dinlemeye gideceğim.
Alan Parsons Project’in konserine.
İktidarın ekonomi politikası ilk kez işime yarıyor galiba.
Faiz ile baskılanan döviz kurları düşük kalınca, yabancı sanatçıları Türkiye’ye getirmek yeniden mümkün hale geldi.
Her türlü ithalat gibi sanatçı ithalatı da akılcı oldu.
Bu sayede bu yaz çok iyi grupların ve sanatçıların konserlerini izleyebileceğiz.
Ben Alan Parsons ile başlıyorum.
Woolfson’un da ruhuyla elbet.
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
İnsanca tavır görünce şaşırmadığımız zaman.
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025