İstanbul 23°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü – 18

detail banner reklam

Silivri Günlüğü – 18

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Temmuz 20, 2025

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü – 18

Silivri Günlüğü – 18

Emreciğim selamlar, iyisindir umarım 

Dilerim ki bizi izleyen dinleyen herkes de iyi olsun… 

Ben gayet iyiyim, haksız hukuksuz yere cezaevinde olan maphus arkadaşlarım ne kadar iyiyse, memlekette olan biten bunca rezilliğe bakıp “bunlar niye bize denk geldi” diye üzülen mutsuz milyonlar ne kadar iyiyse ben de o kadar iyiyim.

İstersen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile yaptığım sohbetle başlayayım bugün. 

Dün yarın anlatırım diye söz vermiştim, hemen anlatıyorum. 

Mansur Başkan Silivri’ye Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar ve beni ziyaret etmek için gelmiş. 

Önce Ekrem Bey ile görüşmüş, sonra beni gördü. 

Ardından da Zeydan Başkan ile görüşecekti. 

Mansur Bey’i Beypazarı Belediye Başkanlığı’ndan bu yana tanırım ve alçakgönüllü, çelebi, dürüst tavrını çok severim. 

Mutlu oldum.

Nezaket hoş beşinden ve hal hatırdan sonra Mansur Yavaş‘a beni yalanlayan demeyeyim ama tam da doğrulamayan açıklamasını sordum. 

Hatırlarsan Mansur Yavaş‘ın Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmede “mahkeme kararıyla genel başkanlık koltuğuna otursanız ve beni Cumhurbaşkanı adayı yapmaya kalkarsanız kabul etmem ve partiden de istifa ederim” dediğini çok güvenilir bir kaynağa dayanarak yazmış, söylemiştim. 

O da “öyle demedim” demişti. 

Bunu hatırlatınca “Yalanlamadım, sadece o kelimeleri kullanmadım.” dedi. 

“Ben bunu doğrudan Kemal Bey’e değil, çevresindekiler duysun diye söyledim. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresinden bazı isimler benim kulağıma gelecek şekilde ‘Kemal Bey genel başkan olunca hemen Mansur Bey’in adaylığını açıklayacak’ diye çocukça şeyler söylüyorlardı ve bu yayılıyordu. Ben onları susturmak için böyle bir söylemde bulundum.” dedi.

Peki Cumhurbaşkanı adayı olma arzusundan vaz mı geçmişti? 

“Ekrem Başkan bu durumdayken benim adaylıktan söz etmem ayıptır, terbiyesizliktir. Ben asla böyle bir şey yapmam. Şu an partinin, partimizin, hepimizin adayı Ekrem İmamoğlu. O ve diğer başkanlarımız böyle bir haksızlığın, hukuksuzluğun sonucunda Silivri zindanında iken ben adaylık kelimesini ağzıma almam.” diye net konuştu.

Tutuklamalara isyan halindeydi.

“Namuslu, şerefli, onurlu insanlara iftira atıyorlar. Yargılamayın diyen yok ama tutukluluk neyin nesi, nerede görülmüş? İftira atanın iftirası geçerli, savunanın savunması geçersiz. Bu mu hukuk? Böyle tehdit, şantaj hukuku yok. Belediyelerde hep böyle ihbar olur. İhaleyi kaybeden, işi bozulan ihbar eder. Ben 2019’da göreve başladım. Bir ihbar geldi. ‘Benim 50bine yapacağım kapıyı 200bine e yaptırdılar’ dedi. Biz de ‘Yakaladık’ dedik. Yalancı çıktı. Hep olur. Bizim hakkımızda da 109 şikayet oldu. Müfettişler geldi 101’inin soruşturması bitti. Aklandık. Sekizi sürüyor ondan da aklanacağız. Soruştur, araştır. Araştırma diyen yok ama tutuklama olur mu! CHP’li belediyeler denetimden korkmuyor, zaten sürekli denetleniyoruz.” dedi.

Mansur Yavaş’a Özgür Özel’in mitinglerini sordum. 

“Devam etmeli. Kesintisiz devam etmeli.” dedi.

“İktidar bundan bu kadar rahatsız oluyorsa demek ki doğru bir şey yapıyoruz. Bence büyük bir hava getirdi. Korkan, sesini çıkarmayan ama için için isyan eden vatandaş oraya geliyor ve kendi söylemek istediklerini söyleyen birini görüyor. Bağıramasa bile kafasını sallıyor. Mitingler çok etkili ve çok önemli.” dedi

Sağdan gelen bir siyasetçi olarak CHP’deki yükselişi ve bunun nereye kadar gideceği ile ilgili fikrini merak ediyordum. 

“Din konusunda CHP hata yapmıyor artık” dedi.

“Ne başkanlar ne milletvekilleri… Ve muhafazakar seçmen CHP’ye oy vermenin onları cehenneme götürmediğini gördü ve anladı. Bu CHP’ye gelen oyları arttıracak ve arttırıyor.” diye yanıtladı.

Yine de Erdoğan’ın toplumu germek için elinden geleni yapacağına inanıyordu. 

“Gezi zamanı toplumu çok gerince bir abi olarak Korkut Özal’ı görevlendirmiş büyük abiler. Erdoğan’la konuş, bu gerilim iyi değil anlat demişler. Korkut Bey gitmiş ‘Yapma bu kadar germe halkı’ demiş. Tayyip Bey’in yanıtı ‘Abi ben yedi seçimdir gererek kazandım. Yine gereceğim, yine kazanacağım.’ olmuş.

Bildiği siyaset bu. Yine bir şey bulup germek ister ama millet artık yoruldu.
CHP de artık o CHP değil.” dedi.

Yeniden adaylık konusuna döndüm. 

“Fatih Bey ben diyorum ki, biri yapsın da kim yaparsa yapsın. Önemli olan kurtulmak. Çocuklarımız için, torunlarımız için, gençler için bu anlayıştan kurtulmak lazım. Kim kurtaracaksa olur. Beni seni osu yok. Ekrem Başkan olur, Özgür Bey parlıyor artık olur, ben olurum. Birimiz yapsın da kim yaparsa yapsın. Bir Zamanlar Amerika adlı kitapta bir cümle var. Şöyle diyor:

‘Biz Amerikalılar bir sorun ortaya çıkınca masaya oturur sorunu nasıl çözeceğimizi düşünürüz.’ Biz de öyle yapmak zorundayız. Bakın yüz yıllık çile bitiyor diyenlerle karşı karşıyayız. Yok, Yeliz’den bahsetmiyorum, bunların sözde aydın geçineni yazıyor bunu. Bundan kurtulmamız lazım.”

Bu sözlerinin artık aday olmak istemediği şeklinde yorumlanabileceğini söylüyor ve popüleritesinde bir düşüş olup olmadığını soruyorum. 

“Vallahi ben anket falan yaptırmıyorum ama Metropoll’ün anketini gördüm. Sahibi beni sevmez, ben sahibini sevmem. Orada %60 destek var bana. Ekrem Bey de bir tık altta. İkimiz de Tayyip Bey’den açık ara öndeyiz. Ama Ekrem Başkan içerdeyken bu konuları konuşmam.”

Mansur Bey’in söylemleri böyle… 

Ankara Belediyesi’nin kendisinden önceki yönetimi, yani Melih Gökçek ile ilgili suç duyurularının akıbetini de sordum.
“Siz çıkınca bir program yapalım orada belgeleriyle anlatayım” dedi.

Mansur Yavaş ile sohbetimizin sizlere aktarmak istediğim bölümü bunlardan ibaret. 

En ilgi çekici bölümü ise sağ seçmene yönelik olarak söylediği “CHP’ye oy vermenin onları cehenneme götürmediğini gördüler” yorumuydu. 

Doğayı, ormanı, zeytini AKP’li müteahhit çetesine peşkeş çekecek yasal değişiklikler meclisten apar topar geçiriliyor. 

Belli ki ülkeyi mahvetmekte durmak yok yola devam... 

Neymiş, enerji arz güvenliği imiş, neymiş elektrik üretimi düşmesinmiş…

Yahu kendiniz ihale ettiniz, 4800 megavatlık nükleer santral yaptırıyorsunuz. Dünyanın en pahalı elektriği de olsa, burada üretilen elektriği anlaşma gereği mecburen alacaksınız. 

Bu da zaten arz fazlası yaratacak. 

Yani kömür santrallerinin, çağ dışı eski model kömür santrallerinin üreteceği kirli enerjiye ihtiyacınız yok. 

Olmayan bir ihtiyaç nedeniyle sadece üç beş yandaşı biraz daha zengin etmek için doğayı bitirmeye değer mi?

Ayıp değil mi, yazık değil mi!

AKP’den sonra bu ülke kalmasın mı! 

PKK’nın silah bırakma süreci tartışmalı başladı. 

Erdoğan’ın AKP-MHP-DEM ittifakı açıklaması, DEM Parti tarafından anında yalanlanıp, DEM “Sadece bu süreçle ilgili bir ortak tavrımız var” deyince muhtemelen Erdoğan çok sinirlenmiştir. 

Ama bazıları da Erdoğan’ı eleştiriyor, “Devlet değil parti meselesi gibi davranıyor” diyorlar.

Bunu söyleyenler bence Sayın Erdoğan’ı tanımayanlar. 

Çünkü artık Erdoğan açısından ikisi arasında bir fark yok ve kendisi her ikisini birlikte temsil ediyor. 

Erdoğan’ın 15 Temmuz‘la ilgili konuşması da ilgimi çekti. 

Darbe gecesini anlatırken “Bunlar televizyon karşısında çaylarını yudumlayarak darbeyi izlediler” diyerek, o geceyi Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde geçiren Kılıçdaroğlu’nu bir kez daha eleştirdi.

Ben de madem öyle “İktidar niye CHP’nin başına yeniden, o geceyi televizyon izleyerek geçiren adamı getirmek istiyor. Niye o gece Meclis’e ilk gelenlerden olan Özgür Özel‘i indirmek istiyor?” diye soruyorum.

Dün milli eğitime dikkat çekip, başta MÜSİAD olmak üzere iş dünyasının eğitim değil vasıfsız köle arayışında olduğunu söyledim.

En somut kanıt turizmden geldi.
Turizme 10 çalış 1 gün izin yap sistemi getirildi.
Bu sanayi devriminin en vahşi döneminde bile uygulanmadı. 

Gelişmiş dünya, çalışma saatlerini azaltırken biz kölelik dönemine dönüyoruz. 

Zaten eğitim sistemi de bunu gösteriyor. 

Belli ki iktidar Türkiye’yi gelişmiş ülkeler arasına sokmayı değil, onlara üretim yapacak vasıfsız insan deposu yapmayı hedefliyor.

Anlamadıkları ise artık vasıfsız üretim diye bir şey yok. 

Bence Türk milli eğitim sistemsizliği ve bunu bu hale getirenler çok ciddi bir milli güvenlik sorunudur.

Tabii işsizlere maaş vermek için kurulan İşsizlik Fonu’nun elindeki kaynakların %30’u işsizlere, %70’i ise işverenlere kullandırılmış. 

Bu bile iktidarın çalışana baskısını kanıtlıyor. 

Ekonomiyi düzeltmekten umudu kesen Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek artık bizimle dalga geçmeye başladı. 

Muhalefet milletvekillerine “Hazinede para yok” itirafını yapan Şimşek, emeklilerin sadece %14’ünün kirada oturduğunu söylemiş ve ülkede ev sahipliği oranının arttığını, %70e ulaştığını yazmış. 

Bu bilerek söylenmiş bir yalan değilse tam bir cehalet. 

Biliyoruz ki AKP döneminde ev sahipliği oranı artmadı, azaldı ve son baktığımda %50 civarındaydı. 

Bir puan üstü bir puan altı…

Emre, tüm bu dönemin en utanç verici, ailesine en kötü isim ve çocuklarına en çirkin mirası bırakacak isimlerden biri de Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Naci İnci. Boğaziçi Üniversitesi mezuniyet töreninde “Kayyum gider biz kalırız” pankartı açan bir öğrencinin mezuniyet kartını ve yüksek lisans kabulünü iptal etmiş. 

Ellerini rahat tutsunlar, nasıl olsa alıştılar, diplomasını da iptal etsinler. 

Utanmaz arlanmaz rezillerdir bunu yapanlar. 

Bu kararda dahlin ne oranda bilmiyorum Naci Efendi ama genç haklı, gideceksin. 

Adın bile anılmayacak gittiğin zaman. 

Sadece bir utanç olarak hatırlanacaksın.

Emreciğim bugünü de böyle noktalayalım.

Ömer’e zayıflayıp zayıflamadığımı sormuşsun.

Cezaevine gireli bir aya yaklaştı.

Tartılmadım ama 3 kilo kadar verdim galiba. 

Son olarak pandemi döneminde tek öğün yiyerek bu kiloya inmiştim. 

Hemen hemen vejetaryen besleniyorum, sıfır alkol… 

Bol bol salata yiyorum, sadece zeytinyağı kullanıyorum, her gün bir demet maydanoz tüketiyorum.

Haliyle zayıfladım ama sağlıklı bir zayıflama…

Merak etme yani. 

Beylikdüzü Belediye Başkanı Çalık’ın, İstanbul’a, Adli Tıp’a sevki dünün önemli gelişmesiydi. 

İnşallah Adli Tıp da insaflı ve tıbbi bir karar alır da kanser ve kalp hastası başkan tahliye edilir. 

Darısı Ayşe Barım’ın başına diyelim. 

Artık Esenyurt’ta kayyumun bitmesi gerektiğini de hatırlatarak hepinize sevgi, saygıyla bitireyim... 

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Silivri Günlüğü - 61
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 61

Fatih Altaylı

Eylül 16, 2025

Silivri Günlüğü - 60
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 60

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

Silivri Günlüğü - 59
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 59

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye" görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Mehmet Demirkol yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 17, 2025
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti" görseli
3 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Barış Terkoğlu yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 16, 2025
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Zeki Demirkubuz yorumluyor

Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"

Eylül 15, 2025

5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı

"Gülmek bir savunma mekanizması"

Eylül 14, 2025