İstanbul 23°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü - 26

detail banner reklam

Silivri Günlüğü - 26

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Temmuz 30, 2025

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü - 26

Silivri Günlüğü - 26

Selamlar Emre, nasılsın?

Çocuklar iyi mi, ekibin keyfi yerinde mi? 

Her salı günümüzün sponsoru, yayın kalitemizin ve yayınlarımızın destekçisi, çözüm ortağımız, Türkiye’nin bilgisayar tedarikçisi İtopya’ya da selam ve teşekkürlerimizle başlayalım. 

Umarım benim adımla ve sizin danışmanlığınızla topladığımız bilgisayarların satışı da iyi gidiyordur diyelim ve başlayalım. 

Emrecim, dün güne gülerek başladık. 

Beni avukat görüşüne götürmek üzere gelen infaz koruma memuru kahkahalarla gülerek “Fatih Altaylı, sayende artık Silivri Cezaevi kantininde güneş yağı da satılmaya başladı” deyince ben de epey keyiflendim.

Ama aslında pazar akşamı keyfim yerine gelmişti. 

Sormadan anlatayım niyesini…

Akşam Halk TV izliyorum, CHP’li konuk Gökan Günaydın. 

Biliyorsun daha önce söz etmiştim, ben buradan olumlu mesajlar vermeye başlayınca tutuklu belediye başkanlarının avukatları bana kızmaya başlamış, burada neşeli ve keyfi yerinde görünmemin hoş olmadığını iletmişlerdi.

Pazar akşamı, Gökan Günaydın tutuklu başkanlarla yaptığı görüşmeyi anlatırken “Hepsinin keyfi yerinde. Neşeli, kahkaha dolu görüşmeler yaptık hem Ekrem hem Zeydan başkanla” dedi, güldüm.

Bak, neşe ve keyif bulaşıcı… 

Dün neşeme laf edenler, bugün neşeli olduklarını söylüyorlar.  

Ne hoş, aslında sevindim… 

Bugün istersen komisyon konusu ile başlayalım. 

Hiçbir somut işlevi olmayacak olan, çünkü yasa ile kurulmamış olan çözüm süreci komisyonunda CHP’nin de olması gerektiğini söyleyen ve ısrarcı olan Abdullah Öcalan.

Çünkü Öcalan biliyor ki, eğer bu süreç bir sonuç alacaksa bunda CHP’nin ve MHP’nin onayı olması gerek.

AKP’nin bugünkü gücü uzun vadede bir anlam ifade etmiyor. 

Meşruiyet için CHP ve MHP şart. 

Ancak AKP, bu komisyonu özellikle liderinin siyasi geleceği için bir gereklilik olarak görüyor. 

Bu durumda, CHP bu komisyona sadece bir temsilci yollamalı
“Kurucu irade olarak, millet adına bir gözlemci yolluyorum” demeli.

Çünkü mevcut yapıda CHP’nin sayısal bir gücü zaten olmayacak. 

İktidar ortakları AKP-MHP-DEM birlikte her kararı alabilecek. 

Ülkenin en sıcak gündemi olan yangınlara gelince… 

Dün Evrensel Gazetesi’nden çok önemli bir bilgi geldi.
Yangına karşı araç, gereç, personel ve elbette uçak alımına para ayırmayan Orman Genel Müdürlüğü bilançosunda ciddi bir kar açıklamış.

O karı da hazineye aktarıp faize ödemişlerdir.

Devletin düşürüldüğü nokta bu işte…

Bu kurumlar kar değil hizmet üretir.

Hizmeti aksatıp, devleti yönetenlerin şatafatı, lüksü, pardon itibari için kaynak üretmeye başlarsan sonu böyle olur. 

Eleştiriler geldikçe iktidar sayısal açıklamalar yapıyor. 

Her zamanki gibi nitelik değil, göz boyayıcı nicelik ön planda… 

Uçak sayısı veriyorlar. Ayıp… 

Uçak aldık dedikleri uçaklar Airtractor diye bir ilaçlama uçağının versiyonu…

150 litre civarı su taşıyor. 

6 bidon su, ne işe yarar… 

Bir de birilerine milyarlar aktararak kiraladıkları birkaç uçak var. 

Onlar da bizim derin vadili ormanlara uygun değil. 

Çünkü hesap yok, kitap yok, bilgi yok… 

Akılları ihaleye eriyor.

Allah aşkına şu Airtractor denilen dandik uçağın fotoğrafını koy da izleyicilerimiz Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “Uçak aldık” dediği uçakların ne mal olduğunu, neye mal olduğunu görsün. 

Tarım ve Orman Bakanı deyip duruyoruz… 

Vatandaşlarımız, izleyicilerimiz Google’a yazıp bir baksınlar Bakan’ın eğitimi ne, uzmanlığı ne… 

Liyakat diye niye yırtınıyoruz anlasınlar. 

Eskiden bakan uzman olmasa bile, altında tecrübeli bir müsteşar olurdu. 

Başkanlık sistemi ile bu da bitti. 

Siyasetçi bakanın yanında müsteşar kalmadı. 

Yerini yine liyakatsiz ama partili bakan yardımcıları aldı. 

Sonuç bu oldu. 

Ancak çok da karamsar olmamak lazım. 

AKP bir süre daha iktidarda kalırsa orman yangını diye bir sorun kalmayacak. 

Çünkü ormanlarımızı bir yandan yangına, diğer yandan AKP’nin çıkardığı yasalarla müteahhitlere peşkeş çekerek yok ediyoruz. 

Bu gidişle yakında ormanımız kalmayacak, olmayan orman da yanamayacak…

Kim bilir, belki iktidarımız maden yasasını orman yangınları ile mücadele maksadıyla çıkarmış olabilir, yanmadan keselim diyerek... 

Bu kafa ile biz daha çok orman kaybederiz! 

Tuncay Özkan ile yaptığımız sohbetin içeriğini anlatırım demiştim. 

Tuncay Özkan’ın ilk cümlesi “Sen Türk halkını bilimle eğiterek suç işlediğin için buradasın” diye başladı.

MHP’nin öncülüğünde başlayan, PKK ile diyalog suretiyle terörü bitirme sürecinin arkasındaki planla ilgili görüş ve bilgilerini aktardı. 

Özkan’a göre süreç, PKK’nın Bahçeli tarafından “kurucu önder” olarak tanımlanan lideri Öcalan’ın Türkiye’yi “Güneydoğu Anadolu, Gazze’ye döner” diye tehdit etmesi ile başlamış. 

Tuncay Özkan’ın bu bilgiyi nereden edindiğini öğrenemedim ama kendinden emin konuştu ve bu sürecin aslında çok eski bir ABD planı olduğunu anlattı. 

Özkan “1964 yılında Hanry Kissenger, ABD Başkanı’nı temsilen Türkiye’ye geldi ve Süleyman Demirel ile İstanbul Hilton Oteli’nde buluştu. Türkiye’ye bir teklif yaptı. Balkanlar’daki bazı ülkeleri; Ermenistan‘ı, Nahçıvan‘ı, Kuzey Irak’taki Kürtleri ve Türkmenleri Türkiye’ye bağlamayı; Türkiye’nin büyümesini sağlayacak bir plan sundu. Demirel bunun Türkiye için olumlu sonuçları olmayacağını söyleyerek reddetti” diye tarihi bir bilgi verdi.

Özkan’a “1964’te Demirel henüz Başbakan değildi” diye hatırlatınca “O zaman 1965 olabilir” dedi. 

Özkan’ın asıl söylemek istediği şuydu… 

ABD, Türkiye’yi büyüyeceksiniz diye kandırıp büyütecek ve sonra bölecekti.
Bu başkalarından da duyduğum bir senaryo.

Özkan’a, sürmekte olan ve Eylül ayına ertelenen Kurultay Davası’nı da sordum. 

Davayı hukuksuz, Kılıçdaroğlu’nun tavrını ise haksız buluyordu. 

“Bu dava Eylül ayındaki celsede de bitirilmez. Bu davayı, CHP’yi sürekli tehdit için sürdüreceklerdir. Seçime doğru bitirip bir tartışma başlatmak ve CHP’yi seçime zafiyet içinde sokmak isterler” dedi.

Tuncay Özkan’la cezaevi anılarını da konuştuk. 

Emre, orman yangınları nedeniyle gerçek gündemden de biraz saptık sanki…

İşçi ve memur zamları konuşulmuyor. 

Devletin önerdiği zammı geri çektiği iddiası var, yalanlanmıyor. 

Eğer öyleyse rezalet!

Tam bir AKP dönemi işi…

Hesapsız kitapsız bir öneri ver, sonra geri çek… 

Ama AKP bunu hep yapmıyor mu zaten? 

Çıkardığı yasaları, kısa süre sonra değiştirmiyor mu?

Bırak yasayı, Anayasayı bile kafasına göre hazırlayıp sonra pişman olmuyor mu? 

Başkanlık Sistemi ile iyiden iyiye kontrolsüz hale gelen ekonomi tamamen rayından çıktı ve Şimşek lafla peynir gemisi yürütüyor. 

Geçmişte siyasi nedenlerle not kırmakla suçladıkları Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu, bu berbat durumda Türkiye’nin notunda saçma sapan bir artış yapıyor.

Bu artışın ABD’nin güdümüne girmemizin ödüllendirmesi olduğunu bile bile övünüyor.

Oysa bu not artışı, Türkiye’yi daha fazla borçlandırabilmek için yapılıyor ve biraz zekası olan bunu anlıyor.

Şimşek, 2 yıldır para getirmek için dünyayı geziyor.

Yol parası kadar bile hakiki yatırım getiremedi.

Hukuk yokken gelmez, bunu biliyor Şimşek.

Bakan Bey, Mart ayından beri ekstra zorluk yaşandığını da itiraf ediyor.

İmamoğlu siyaset yapıp rakip olamasın diye, zaten batık olan ülke bataklığın dibine itiliyor.

Şimşek de bunu kabul etti.

Tabii bir yandan da Mehmet Şimşek’e yüklenmek yanlış.

Çünkü sonuç olarak Mehmet Şimşek, iktidar mekanizmasının küçük bir parçası.

Birkaç yıl önce AKP lideri tarafından hain ilan edilmişti.

İki yıldır kurtarıcı olarak burada.

Peki kimi kurtarıyor?

Şimşek kötüyse, kim getirdi? 

İşler çok iyiydi, ekonomi Şimşek’ten önce şahaneydi de mi Şimşek’i getirdiler?

Yani diyeceğim o ki asıl sorunlu belli…

En büyük sorun AKP anlayışı ve tabii Başkanlık sistemi üzerine tuz biber… 

Hukuk yoksa, adalet yoksa, ekonomi kötü olur. 

Bu kadar basit. 

Ne var ki, iktidar bunu anlamaktan aciz. 

Oysa sadece kendi geçmişine baksa bunu öğrenecek. 

Fransa’nın ve hatta İngiltere’nin, Filistin Devleti’ni tanımaya karar verdiklerini açıklamaları da ilginç ve önemli bir gelişmeydi.

Aslında tarih tekerrür ediyor.

Hitler’in Yahudi soykırımı, 2000 yıl sonra bir Yahudi Devleti’nin kurulup tanınmasına yol açtı. 

Şimdi de Netenyahu’nun soykırımı, bir Filistin Devleti’nin yeniden önünü açıyor. 

Baskıcı, faşist liderler yapmak istediklerinin tam aksi sonuçlara neden oluyorlar.

Hem sen hem de bazı okurlarımız dün söylediğim “Mazlum Abdi, yani YPG’nin lideri, Suriye Devlet Başkanı yapılır” cümlesine takılmışsınız. 

Açık söyleyeyim, şu anda Suriye’de örgütlü tek güç YPG.

Eskiden İhvan da örgütlüydü bir ölçüde… 

Ama Körfez, Suudiler ve Mısır İhvan’a asla yol vermez. 

Bu yüzden beli kırıldı. 

Yerine HTŞ ve başka selefi örgütlere yol verildi. 

Şu anda örgütlü, batının kabul ettiği tek güç… 

Bu nedenle de Suriye’de nispi bir normalleşme halinde, iktidarın kaçınılmaz adayıdır. 

Tıpkı Saddam sonrası Irak’ta olduğu gibi…

Zaten Tom Barrack’ın yaklaşımı da bunu gösteriyor. 

Bir yandan sana söyleyeceklerimin notlarını çıkarırken bir yandan da yurdun dört bir yanında, yangınlara yardıma koşan gönüllülerin hem iyi hem kötü haberleri geliyor. 

Bursa’da da 3 yurttaşımız yangına yardıma koşarken, içinde bulundukları, hatta sahip sahibi oldukları tankerin devrilmesi sonucu öldüler. 

Bana ilginç gelen ne biliyor musun? 

Bu kadar özverili ama bir o kadar da ilginç bir millet olmamız. 

Bir yandan ormanı kurtarmak için ölüyoruz, bir yandan da yanandan daha fazla bir ormanı müteahhitlere peşkeş çekerek yok eden bir iktidarı iş başında tutacak oranda oy veriyoruz. 

Çok acayip değil mi? 

Tabii arada tek tük de olsa olumlu, umut veren gelişmeler de olmuyor değil… 

Biliyorsun, İzmir’de drone çekimleri ile film gibi bir operasyonla eski belediye başkanı, CHP il başkanı ve 70 küsur kişi gözaltına alındı ve tutuklandı.

Bunlardan 56’sı geçen haftalarda tutuklandılar. 

Ama ilginçtir, iddianame hızla hazırlandı…

Ve daha yargılama başlamadan tutuklu sanıkların 56’sı, İzmir 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin iddianameyi kabulü ile birlikte, tensip kararı ile tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 

Bu kararın metni dün bana ulaştı. 

Hakim dosyayı gerçekten incelemiş; tutarsızlıkları, yasaya aykırı tutuklamaları ve tüm unsurları tespit etmiş ve şiir gibi bir tensip kararı yazmış.

Helal olsun! 

Umarım hakimi görevden almazlar. 

Biliyorsun, bu dönemde işini iyi yapanı pek sevmiyorlar. 

Beni soracak olursan, iyiyim. 

Yürümekten mi jimnastik’ten mi bilmem, zaten sakat olan dizimde biraz ağrı var. 

Birkaç güne geçer ama merdiven inerken biraz zorlanıyorum. 

Kitap okumaya devam…

Bugünlerde çok böcek var, kuşlardan dökülüyor. 

Güneşlenmek zor oluyor. 

Zaten aşırı bir sıcak var, güneşlenmemek daha iyi.

Bir yandan da su tasarrufu yapıyorum. 

İstanbul’da barajlarda su sıkıntısı var. 

Banyo sayısını azalttım, bulaşıkları daha da dikkatli yıkıyorum. 

Avluyu yıkamayı bıraktım, çarşamba günü yağacağı söylenen yağmuru hatta sağanağı bekliyorum.

Avukat ve vekil ziyaretleri sürüyor. 

Biraz da yorucu oluyor ve rutinimi bozuyor ama bizi düşünüp gelen ziyaretçileri kırmak mümkün değil. 

Tabii asabimi bozan, saçma sapan konuşmaya başlayanı hemen postalıyorum, o ayrı…

Dün Mustafa Sarıgül bir kez daha geldi. 

Bana ve Zeydan Başkan’a gelmiş. 

Ondan da magazin haberi alayım bari diye “Emir’le Sibel Can evlendi mi? diye sordum.

Güldü, “Yok yok evlenmediler” dedi.

Güldük. 

Bugünlük arz-ı halim budur. 

Üzerinde durmaya değmez, abuk subuk adamlarla ilgili konulara girmedim, kusura bakma…

Hepinize sevgiler… 

Bizi izlemeye devam ederek mapus damlarında başımızı dik tutmamızı sağlayan izleyicilerimize minnetler… 

Değerli salı sponsorumuz İtopya’ya teşekkürler…

Herkese güzel, sağlıklı günler… 

Ne zaman insan oluruz diye bitirelim mi? 

Temsil ve ağırlığımıza 600 milyon, ormanlara 60 milyon ayırmadığımız zaman…

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Silivri Günlüğü - 61
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 61

Fatih Altaylı

Eylül 16, 2025

Silivri Günlüğü - 60
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 60

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

Silivri Günlüğü - 59
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 59

Fatih Altaylı

Eylül 15, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye" görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Mehmet Demirkol yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Türkiye"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 17, 2025
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti" görseli
3 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Barış Terkoğlu yorumluyorFatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hukuk Devleti"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Eylül 16, 2025
4 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Zeki Demirkubuz yorumluyor

Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"

Eylül 15, 2025

5 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube

Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı

"Gülmek bir savunma mekanizması"

Eylül 14, 2025