Silivri Günlüğü - 28
Fatih Altaylı
Temmuz 31, 2025
Yazı İçeriği
Silivri Günlüğü - 28
Silivri Günlüğü - 28
Selamlar Emre,
Umuyorum herkes iyi, herkes sağ, herkes esen…
İyi olun, kuyruk dik olsun.
Ben gerçekten çok iyiyim.
Her gün genç avukatlar geliyor farklı görüşlerden, farklı ideallerden…
Hepsindeki yurt, vatan millet sevgisini görüyorum, hepsiyle umut doluyorum.
Hepsi bana “bir millet uyanıyor” dedirtmese bile ”bir gençlik uyanıyor” inancı aşılıyor.
Bu yüzden çok çok iyiyim.
Bir yandan da cezaevindeki pırıl pırıl genç infaz koruma memurlarını her geçen gün daha iyi tanıyor, hepsine minnet duygularıyla doluyorum.
Bana iyi insanların her yerde var olduğunu gösteriyorlar.
Hepsine teşekkür etmek istiyorum.
Gündeme gelirsek, CHP’nin “süreç” komisyonuna katılma kararı sonrası ekranlarda, köşelerde yapılan yorumlara baktıkça aklıma hanımı ve eşi ile birlikte köyden Akşehir’e giden Nasreddin Hoca geliyor.
Genç dinleyicilerimiz Nasreddin Hoca hikayelerine ne kadar aşina bilemediğim için hikayeyi anlatayım.
Nasreddin Hoca ile eşi, yanlarına eşeklerini de alıp Akşehir pazarına doğru yola çıkarlar.
Hoca ile eşi önden yürümekte, eşek arkadan gelmektedir.
Karşıdan gelen biri bunları görünce “Salak mısınız? İkiniz de tabana kuvvet yürüyorsunuz, eşek boş yürüyor. Bari biriniz eşeğe binseydi” der.
Hoca adama hak verir “Hanım sen eşeğe bin bari” der.
Az sonra, karşıdan gelen başka biri ile karşılaşırlar.
Adam bakar, kadın eşeğe binmiş Hoca yayan “Oldu mu ya hanım sen eşeğe bin, aksakallı ihtiyar yürüsün. Reva mı bu!” der
Kadın bakar adam haklı “Hoca sen bin” der.
O iner, hoca biner.
Az sonra başka biriyle karşılaşırlar “Hoca ayıp ayıp. Kadına saygı yok mu? Sen eşekte kadın yayan…” diye söylenir.
Bunun üzerine Hoca karısını da yanına alır.
Bu kez de karşıdan gelen bir başka yolcu “Vay insafsız! Sakalından utan. Zavallı eşeğe iki kişi binmişsiniz, hayvanın beli bükülmüş. İnsafsız, bir de Müslüman olacaksın!” der.
CHP’nin komisyona girip girmemesi ile ilgili durum da tam bu!
Herkesten ayrı fikir…
Hepsi de kendi bakış açısı ile doğru…
Girsin, girmesin, şu şartla girsin, bu şartla girsin, girsin ama, girmesin ama…
Ekranlarda ve köşelerde bekarlar karı boşuyor, ben dahil.
Çünkü hiçbir yorumcunun sırtında yumurta küfesi yok, yarın dönmek serbest.
Bu yüzden de ben CHP’nin komisyonda yer alma kararını destekliyorum, almasa da desteklerdim ama şartla girmesini çok ama çok doğru buluyorum.
Çünkü bu konuda 1990’lardan beri “sorunun çözümü diyalogda” diyen tek siyasi görüş CHP ya da sosyal demokratlar…
AKP gibi ikircikli bir tavır hiçbir zaman sergilemediler, masa kurup oy kaybettiğini görünce masayı devirip Süleyman Soylu’ya sığınmadılar.
CHP’nin “Sizle Anayasa yapmayız, komisyon barış ve demokrasi ile sınırlı görev yapar, nitelikli çoğunlukla karar alınmalı, demokratik adımlar konuşulmalı, siyasi rehineler serbest kalmalı” şartları doğru.
“AKP bu şartları karşılamaz” diyenler var.
Karşılamayabilir, o zaman da CHP olmaz komisyonda.
CHP yoksa komisyon da yok hükmündedir zaten.
“Erdoğan komisyona çağırırken bile CHP’ye hakaret ediyor” diyenler var.
Evet ediyor.
CHP Genel Başkanı da cevabını verir.
“AKP’ye güvenilmez” diyenler de var.
Haklılar, güvenilmeyebilir.
Ama zaten CHP bu komisyona AKP’ye güvenerek girmiyor.
Bahçeli ve DEM’e daha fazla güveniyor.
Bakarsınız AKP 21 ile azınlıkta kalabilir.
Belli mi olur…
Zaten MHP ve Öcalan “CHP olmazsa olmaz” demese AKP lideri, CHP’yi istemezdi.
Kurucu iradenin komisyon toplantısı sonrası bir basın toplantısı yaparak, komisyonda konuşulanlar kamuoyu ile paylaşılmalı.
Şunu da söylemeden geçmeyeyim.
Bu mesele ile ilgili olarak CHP’ye veya komisyona katılmayan partilere “Barış istemiyor musun?” diye dünyanın en ahmakça sorusu soruluyor.
Bu soru mu?
Mondros da barış mütarekesi, Sevr de barış anlaşması…
İster misiniz böyle barış?
Barış var, barış var…
Cehaletle birleşmiş aptallıktan başka bir şey değil bu soru.
1.Dünya Savaşı’nı sona erdiren Versay Barış Anlaşması “tüm barışları sona erdiren barış” diye bilinir.
Bunu da mı duymamış barış isteyen, barış istemiyor musun diye soran cühela!
Dün sabahın flaş haberi Kamçatka Yarımadası’nda meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki depremdi.
Can kaybı yoktu ama depremin oluşturduğu tsunami depremden daha büyük ve yaygın bir tehlike yarattı.
Tüm Pasifik adaları ve Pasifik kıyıları tehdit altındaydı.
Yer yer bir jet uçağı hızıyla ilerleyebilen tsunami için Pasifik Okyanusu, ABD ve Japonya tarafından oluşturulmuş erken uyarı sistemi ile saatler öncesinden ilgili ülkeleri uyarıyor.
Deprem ve tsunami nedeniyle tüm haber kanalları ve tüm uzmanlar ekranlardaydı.
Bu deprem ve tsunami bizi etkiler mi sorusuna yanıt aranırken, Şengör’ün talebesi olarak gülerek izledim.
Tabii bazı “sözde uzmanları” dinlerken kanım dondu.
Bir deprem uzmanı “Merak etmeyin bizim buralarda böyle bir tsunami olmaz” dedi.
Öyle bir olur ki şaşarsınız…
Girit Adası’nın hemen yanında bir dalma batma zonu var ve burası
8.5 - 9 büyüklüğünde bir deprem üretme kapasitesine sahip ve çok büyük bir tsunami yaratabilir.
Keza, Santorini Volkan’ı jeolojik olarak çok yakın sayılabilecek bir zamanda öyle bir tsunami yarattı ki, dalgalar Girit Adası’nın üzerinden aşacak boyuta ulaştı.
Anadolu kıyılarını tarumar etti.
Emrecim, yoğun gündemde bir konuyu konuşmayı unutmuşuz ya da atlamışız.
Geçen hafta çok ayıplı bir yargı kararı içtihat haline getirildi.
Türkiye’de yıllardır uygulamada olan çok insani bir yasal düzenleme vardır, emekli vatandaşlarımızın maaşlarına haciz uygulanamaz.
Bu, senyör vatandaşlarımıza bir saygı, yaşamlarının sonbaharındaki yurttaşlarımızın bu dönemlerinde aç ve açık kalmasını engellemeye yönelik bir yasal düzenlemedir.
Şimdi bu düzenleme, bir yargıtay kararı ile aşılmaya ve emeklilere yönelik zulüm artırılmaya çalışılıyor.
Her şeyden önce ayıp ama ayıp tanımayanlar için de yasa dışılık!
Dün Silivri’de nikah heyecanı da vardı.
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Gürkan Akgün’ün normal şartlarda 27 Temmuz’da yapılacak nikahı, dün cezaevinde kıyıldı.
CHP yöneticileri de nikahtaydı.
Nikah için gelen Ali Mahir Başarır, sabah 9:30 gibi ziyaretime de geldi.
Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar ve benimle görüştü.
İnanılmaz bilgiler verdi ve detaylarını bugün yapacağı bir basın toplantısı ile açıklayacak.
Ama o açıklamadan ben biraz ön bilgi, bir özet geçeyim.
Ali Mahir Başarır, bugün CHP’li belediyeleri hedef alan operasyonların nasıl başladığı ile ilgili çok önemli bilgi ve belgeler bulmuş.
Belgelere göre, CHP’li belediyelere yönelik operasyon 5 Eylül 2024 tarihli iki mail ihbarı ile başlıyor.
İhbarı yapan mail adresleri “[email protected] ve [email protected]”
Bu mail adreslerinden yapılan ilk şikayet Kütahya Belediyesi ile ilgili.
Sonra Beşiktaş, Seyhan ve Ceyhan belediyeleri ile ilgili şikayet ve ihbarlar geliyor.
İhbarlar valilik ve emniyete yapılıyor.
Her iki kurum da bu ihbarları İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na iletiyor.
Savcılık 2 Ekim günü, 4 ihbarın dosyalarının birleştirilmesini istiyor. Çünkü 4 ihbarın başrolünde aynı kişi var “Aziz İhsan Aktaş”
Bu belediyelerden üçü CHP’li, biri MHP’li…
15 gün sonra, yani 18 Ekim günü, 2 Ekim’de aldığı kararın tam tersi bir karar alıyor ve MHP’li Kütahya Belediyesi’nin dosyasını ayırıyor.
Dosyayı, Kütahya Cumhuriyet Savcılığına yollatıyor.
Seyhan, Ceyhan ve Beşiktaş dosyaları ise İstanbul’da kalıyor.
İstanbul’da kalan dosyaların bugün geldiği nokta malum.
Kütahya’daki dosyada ise ne tutuklama var ne de bir iddianame…
Oysa Kütahya’da, Aziz İhsan Aktaş’ın yaptıkları ile ilgili detaylı bir bilirkişi raporu çıkmış olmasına rağmen…
Hukuksuzluğun, adaletsizliğin belgesi…
Bugün Ali Mahir Başarır tüm basına belgeleri dağıtıp, olayı anlatacak.
Davet ederseniz, koltuğa oturup bizi izleyenlere de bu konuyu anlatacak.
Bu arada şunu da söyleyeyim.
Bundan sonraki operasyonun İGDAŞ’a yapılması bekleniyor.
Benden duymuş olmayın ama beklenti bu.
Dün, Türk-İş greve çıkma kararı aldı.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ı dik duruşu için kutluyorum.
Arzu ederse dertlerini anlatmak üzere koltuğumuz ona da açık.
Hoş gelir, safa gelir…
Emre bazı haberleri, haberlerin özneleri adına utanarak dinliyorum, izliyorum.
Bu haberlerden biri “Ankara Gar Katliamı” ile ilgili istinaf mahkemesi kararı…
104 kişinin öldüğü, cumhuriyet tarihinin en ağır katliamı için “insanlığa karşı işlenmiş suç değildir” diye bir karar vermiş istinaf.
Bu rezil bir karardır.
Bu kafadaki bir mahkeme, Netanyahu’ya bile beraat kararı verebilir.
Lafı uzatmadan senin yemek tarifi sorunu yanıtlıyayım unutmadan.
Yıllar önce Eti’nin patronu, hem mektep hem askerlik arkadaşım Firuzhan Kanatlı ile konuşuyorduk.
Çok ilginç bir şey söylemişti
“Ekonomi iyiyse bizim işler vasat olur; ekonomi kötüyse bizim işler yükselir, satışlar artar” demişti.
Ekonomi iyiyse ev kadınları pastane ürünleri alıyor, ekonomi bozulurken tercih bisküvi oluyormuş.
Öğrenince şaşırmıştım.
Benim de cezaevi menümde bisküvi tabanlı yemekler var.
Gülme, gerçekten öyle.
Mesela bir tarif vereyim.
Labne peyniri ile kendi süzdüğüm yoğurdu yarı yarıya karıştırıyorum.
İçine kuru nane ve biraz kırmızı pulbiber ekliyorum.
Bunu bir Ülker Altınbaşak bisküvi üzerine kalınca sürüyorum.
Üzerine bir Altınbaşak daha koyuyorum.
Üzerine ince bir dilim domates koyuyorum, onun da üzerine de bir yaprak taze nane koyuyorum.
Akşamüstü için hoş bir kanepe oluyor.
Ya da bulabildiğim zaman taze soğan ve maydanozu ince ince doğuruyorum.
Burada mahkumlara verilen katı pişmiş yumurtayı dörde bölüp bir dilim ekmeğin üzerine çeyreğini koyuyorum.
İnce doğranmış taze soğan ve maydanozu birlikte üzerine yerleştirip biraz kırmızı biber ve soğuk sıkım zeytinyağı damlatıyorum.
Biraz da tuzla lezzetli oluyor.
Başka tariflerim de var, sonra anlatırım…
Ama ekonomide ne desek haklı çıkıyoruz…
Dün, geniş tanımlı işsizliğin %33’e çıktığını öğrendik.
Bu yaz işsizliği; turizm var, tarım var…
Kışı sen hesapla…
Şimşek hala program desin.
AKP hala bu sorunu finans yöntemleri ile çözeceğini zannediyor.
Cehalet böyle bir şeydir, zannedersin ama olmaz.
Komisyon meselesi ile başladık, onunla bitirelim.
CHP, komisyona üye vermekle doğru yaptı.
İçeride olmak ve yanlışı görünce çıkmak iyidir.
Çünkü burada Öcalan dahil herkesin en büyük sorunu AKP ile ilgili.
AKP’nin bu meseleyi sadece kendi siyasi çıkarı için kullanma olasılığı herkeste bir kuşku yaratıyor.
Bu nedenle CHP’nin varlığı bir güvence.
Hem belli mi olur…
Bakarsınız bu süreci bu iktidarın ortağı başlatmış olabilir ama belki de bambaşka bir iktidar sonuçlandırır.
Hepinize sevgiler…
Herkese güzel bir gün diliyorum…
X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.
Geçmiş yazılar
Videolar
Zeki Demirkubuz yorumluyor
Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: "Hak"
Eylül 15, 2025
Bedia Ceylan Güzelce & Müfit Can Saçıntı
"Gülmek bir savunma mekanizması"
Eylül 14, 2025