İstanbul 19°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü – 30

detail banner reklam

Silivri Günlüğü – 30

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ağustos 5, 2025

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü – 30

Silivri Günlüğü – 30

Selamlar Emre,

Umarım sen de bizi izleyenler de herkes mümkün olduğunca iyi bir hafta sonu geçirmiştir.

Dilerim bu hafta herkes için keyifli, iyi, sağlıklı bir hafta olur. 

Silivri’yi soracak olursan, burası her zamanki gibi, rutin… 

Vekil ziyaretleri, avukat görüşmeleri, bakanlık izni ile gelenler… 

Görüşmeler, ziyaretler, temizlik, okuma, yazma, yemek yapma, spor, jimnastik falan derken inanır mısın gün yetmiyor. 

Bir bakıyorum akşam olmuş, Halk TV, Sözcü TV, MasterChef‘i izliyorum. 

Sıkılınca yeniden kitaba dönüyorum. 

Merak ettiğin epey bir şey var anladığım, hepsini iletiyorsun. 

Bazılarını hemen yanıtlayayım. 

Dizimdeki sakatlığın geçip geçmediğini sormuşsun. 

İki gün buzdolabı poşetine koyduğum buzlarla soğuk kompres yaptım, hala şiş ama ağrısı azaldı. 

Jimnastik dediğim, yıllar önce belimi kırdıktan sonra Azmi Hamzaoğlu hocanın gönderdiği Doktor Yıldız hocamın öğrettiği egzersizler. 

Olmuş 32 yıl, hala aklımda kalmış. 

Her gün 1 saat yapıyorum. 

Bu arada Yıldız Hanımın oğlu kim biliyor musun? 

Akif Çağatay Kılıç. 

Nereden nereye! 

Formula 1 meselesini sormuştun, onu sona bırakayım. 

Önce biraz gündemi konuşalım. 

Sen ne düşünürsün bilmem ama bence gündemin bir numaralı maddesi YÖK’ün açıkladığı diploma rezaleti. 

2010 yılından bu yana sayısını bilmediğimiz kişiye bir veya belki birkaç çete tarafından sahte diploma verilmiş ve bunlardan 400’ü akademisyen. 

Duyunca şaşırmadım, tahminim sen de şaşırmamışsındır. 

Çünkü biliyorsun, cezaevine girmeden önce son birkaç aydır böyle bir konu üzerinde araştırma yapıyordum. 

Konuyu bilmeyen duymayanlar için kısaca anlatayım. 

Devletin ve üniversitelerin bilgi işlem sistemlerine, elde ettikleri şifrelerle giren birileri binlerce kişiye diploma dağıtıp, bunu da e-Devlet sistemine işlemişler. 

Yani sahte diplomaları gerçek gibi göstermişler. 

Bu yolla diploma alanlardan biri de “Sultan 2. Abdülhamit’in torunuyum” diye kendini padişah zanneden Kayıhan Osmanoğlu. 

Her türlü diplomayı vermişler… 

Her fakülteden, mühendislik, eczacılık, her türlü…

Duyunca acaba bizim duyup araştırmakta olduğumuz işin bir parçası mı diye merak ettim doğrusu.

Oldukça gizli bir soruşturmaydı bizim duyduğumuz.

Bir çete, uzunca bir süreden beri e-Devlet üzerinden atamalar, işe almalar, hatta daha vahim işler yapıyordu. 

Ve sonunda içlerinden biri “artık vicdanım dayanmıyor” diyerek emniyete başvurmuş ve tüm yaptıklarını itiraf etmişti.

Bunun üzerine derin bir araştırma başlatıldığı dedikodu olarak kulağımıza geldi ama doğrulatma fırsatım olmadığı için yazamadık ve zaten 1,5 ay önce de cezaevine atılınca araştırma imkanım kalmadı. 

Acaba bu diploma rezaleti o soruşturmanın bir parçası mı yoksa bize verilen istihbarat biraz abartılı mıydı, olay bu muydu bilmiyorum ama öyle veya böyle bu kadarı bile büyük bir rezalet ama aynı zamanda bir felaket. 

Düşünsene, şu anda sahte diş hekimlerine tedavi, sahte diplomalı doktorlara ameliyat oluyor, sahte mühendislerin yaptığı binalarda oturup, yaptıkları köprülerden geçiyor olabiliriz. 

Bu akıl almaz bir olay… 

Bunun suçluları, bu sahte diplomaları alanların tümü yakalanır mı? 

Hiç zannetmiyorum. 

Hatırlarsan pandemi sırasında, dönemin YÖK Başkanı Yekta Saraç bir açıklama yapmış, yurt dışındaki ilk 1000 arasındaki üniversitelerden Türkiye’deki üniversitelere yatay geçiş hakkı tanındığını söylemişti. 

Sonra burada da sahtekarlıklar ortaya çıktı ve bunları da YÖK tespit etti. 

Böyle sahtecilikle geçiş yapanların, ki sayıları 1000’in üzerindeydi, ilişiklerinin kesileceği YÖK tarafından açıklandı, ama olmadı.

Geçiş yapan sahtekarların çoğu iktidara yakın ailelerin çocuklarıydı. 

Konuyu defalarca gündeme getirdim, Yekta Bey’e sordum. 

Sonunda “gücüm yetmiyor” dedi.

Burada da farklı sonuç beklemiyorum. 

Biliyorsun Türkiye’de hakiki diplomalar iptal edilir ama sahte olanlar edilmez.

Süreci planlaması planlanan komisyon hala gündemde. 

Bana göre CHP komisyona katılma kararı alarak doğru bir karar verdi,

Karar şu açıdan doğru, bir kişi ve on kişi fark etmez; toplum adına, iktidara güvenmeyenler adına içeride bir gözlemci olacak.

Çünkü görüyoruz ki AK Parti, komisyonun gizli olmasını istiyor. 

Komisyonun kurucusu AK Parti’li Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş 

“komisyon şeffaf olacak” derken, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler ”komisyonun çalışmaları gizli” dedi.

Burada bir soru işareti oluştu. 

Bu meclis komisyonu mu, AK Parti komisyonu mu?

Komisyon ne yapacak diye sormuşsun… 

Geçen hafta da söylediğim gibi, aslında komisyonun ne yapacağını ya da komisyondan ne beklendiğinin işaretleri Öcalan’ın 30 Mayıs’ta görüşme heyeti ile yaptığı konuşmaların tutanaklarında görülüyor. 

Öcalan çok açık bir şekilde “demokratik bir anayasa” diyor

PKK’nın kurucusu, Türkiye’nin sorunlarını demokratik bir anayasanın çözeceğini söylüyor. 

Ha unutmadan söyleyeyim, Öcalan’ın görüştüğü heyet ağırlıklı olarak DEM’li ama aralarında kamu görevlileri, devlet yetkilileri de var. 

Öyle ki arada Devlet Bahçeli’yi arayıp bazı konularda fikirlerini alıyorlar. 

Bahçeli ve MHP işin tam göbeğinde…

Zaten Öcalan sık sık Bahçeli’ye vurgu yapıyor.

En çok ona güveniyor gibi.

Zannederim süreci başlatması için Bahçeli’ye haber yollayan da Öcalan olmuş. 

Öcalan’ın vurguladığı bir başka isim ise İbrahim Kalın. 

Belli ki detayları onunla konuşmuşlar. 

İktidar adına süreci başlatan ve yöneten İbrahim Kalın. 

Öcalan sık sık Özgür Özel’in sürece dahil olmasının önemine değiniyor ve Özel’den de sitayişle söz ediyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adı ise galiba bir kez geçiyor. 

“Akıllı adam” diyor Erdoğan için.

Biliyorsun, 27 yıl önce Öcalan’la Lübnan’da Bar Elias’ta uzun bir görüşme yapmıştım.

Gördüğüm şu, o günden bugüne çizgisi ve söyleminde bir değişiklik yok.

Biraz daha kültürlü hale gelmiş. 

Belli 25 yıldır okuyor, inceliyor. 

O zaman da ayrı bir devletten söz etmiyordu, şimdi de ayrı bir devlet kurmaktan söz etmiyor. 

“Ayrı bir devlet kursaydık Filistin gibi olurdu, Gazze’ye dönerdik” diyor

Ama maşallah özgüveni tam.

Orta Doğu‘yu, bölgeyi dizayn etmeye kalkışmış. 

PJAK’ı soruyor.

“Haber verin, onlar da benzer bir süreci İran Devleti ile başlatsınlar” diye talimat veriyor.

Suriye’de ise YPG’nin silah bırakması ile ilgili bir düşüncesi olmadığını görüyorum. 

YPG’nin Suriye’nin hakimi olacağına inanıyor gibi. 

Öcalan’ın görüşmesinde Demirtaş’ın adı geçmiyor, ki bu da ilginç.

Bunun yanı sıra ilginç bir nokta daha var. 

Öcalan, silah bırakma töreninin Türkiye sınırları dahilinde olmasını ve çok sayıda PKK’lının silah bırakıp teslim olmasını ve sonra da serbest bırakılmalarını öneriyor.

Görüşmede yer alan iktidar temsilcisi ise “Bunu yapamayız. Serbest bırakmak çok tepki alır” diyerek törenin Kuzey Irak’ta ve sembolik olmasını öneriyor. 

“Silahları teslim edip geldikleri yere geri dönsünler” diyor ve böyle oluyor. 

Belli ki iktidar kanadı süreci “utangaç” ya da “mahçup” bir şekilde yürütmek istiyor ve Öcalan bunun farkında. 

Diyeceksin ki “komisyon bir sonuç alır mı, başarıya ulaşır mı?” 

Bence zor. 

Çünkü Öcalan sorunu “demokratik bir anayasa” ile çözmek gerekir diyor. 

Burada sorun var. 

CHP “anayasayı tanımayanla anayasa yapmam” dediği için anayasa komisyona gelmez, de ki geldi, demokratik anayasa AK Parti tarafından kabul görmez.

Komisyonun işi zor, sonuç zor… 

Ama CHP’nin orada olması doğru karar.

İktidar kanadı büyük olasılıkla bundan rahatsız.

Cumhurbaşkanı’nın grev erteleme kararının hemen ardından sendikalar ile kamu arasında imzalanan anlaşmayı sormuş ve ilk kez törensiz atılan imzaları merak etmişsin.

Yanıtı basit… 

AK Parti ya da iktidar, toplumun bu kesimi ile anlaşmak, uzlaşmak mecburiyetinde.

Öyle mecbur ki sendikalar bu mecburiyetin farkında değil ki elleri çok güçlü olduğu halde yeterince iyi bir anlaşma yapmadılar, yapamadılar. 

Karşında oturuyor olsaydım ben bunu söyleyince sen de “niye uzlaşmak mecburiyetinde?” diye sorardın, ben de yanıt verirdim. 

Sen sormuş ol, ben de yanıtlayayım.

İşin sırrı seçim ya da oy tercihi araştırmalarının, anketlerinin alt kırılımlarında gizli. 

Ama bunlara kimse bakmıyor. 

Herkes “A partisi şu kadar oyla birinci, B partisi şu kadar oyla ikinci” diyor.

Ama asıl sır alt kırılımlarda…

CHP’nin yaptırdığı anketi aldım ve inceledim.

Alt kırılımlar çok enteresan. 

18-25 yaş grubunda CHP, AKP’ye 21 puan fark atıyor. 

AKP’nin gençliğe sürekli mesaj vermesi boşuna değil ama yanlış mesaj veriyorlar ve fark kapanmıyor. 

AK Parti’nin CHP’ye üstünlük kurduğu tek yaş grubu 25-45 arası. 

Burada AK Parti 9 puan önde. 

Peki kim bunlar?

Büyük bölümü kamu çalışanı. 

AKP döneminde işe girmiş, iş bulmuş kamu çalışanı ya da AK Parti’ye yakın şirketlerin mavi yakalı çalışanları… 

İktidar değişirse işsiz kalma korkusu ile oy verenler… 

Toplu sözleşme işte bu kesimleydi.

İktidarın asla kaybetmek istemediği grup bu. 

Pazarlık gücü çok yüksek ama kullanmıyor.

Sendikaların bu anketleri detaylı inceleyip güçlerini daha iyi idrak etmelerini tavsiye ediyorum. 

İktidarın kamu çalışanlarına ölümü gösterip sıtmaya razı etmesi, kamuyu takip eden özel sektör işçilerinin de hak kaybına neden oluyor. 

Anketlerle ilgili şunu da ekleyeyim… 

Zannedilenin aksine 55 yaş üzeri yurttaşlarda AK Parti önde değil. 

Siz bakmayın sokak röportajlarında telefon soran amcalara… 

55 üzeri yaş grubunda CHP, AK Parti’nin 9 puan önünde. 

Dediğim gibi AK Parti, CHP’yi sadece kamu çalışanlarının yoğun olduğu 25-45 yaş arası grupta geçebiliyor.

Anketle ilgili bir başka bilgiyi de paylaşayım. 

CHP’nin anketi 52 il, 650 ilçede toplam 10.532 kişi ile yüz yüze görüşme yöntemi ile yapılmış. 

CHP’den söz ederken, hafta sonu ziyaretime gelenler arasında CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek de vardı. 

Gökan Bey ile CHP’nin artan üye sayısından söz ettik, daha doğrusu ben sordum. 

Son bir yılda yaklaşık %30 oranında artmıştı üye sayısı. 

“Niye daha hızlı artmıyor” dedim. 

“Sayıya bakmıyoruz önemli olan nitelik, çalışma ve katkı sağlamaları” dedi. 

Verdiği bilgi ise ilginçti. 

CHP’den her ay yaklaşık 1500 kişi kaydını sildiyormuş. 

Merak edip araştırmışlar. 

Yarıdan fazlası “abim kamu görevi için mülakata girecek, bir akrabam polis olmak için başvuracak, CHP’li görünürse iş bulamayız işe almazlar” benzeri gerekçelerle kayıtlarını sildiriyorlarmış.

Şaşırmadım. 

Bir şey daha öğrendim. 

CHP komisyona katılma kararıyla ilgili olarak da anket yaptırıyormuş. 

CHP’nin anket üstünlüğü ya da anketlerdeki üstünlüğü sürer ve muhalefet seçim çağrıları yaparken iktidarın seçim takvimi de Ulaştırma Bakanı Uraloğlu sayesinde açığa çıktı. 

Trabzonlu bakanlardan Abdülkadir Uraloğlu, seçimlerin 2027 sonbaharında, hatta daha da spesifik olarak 2027 Kasım’ında olacağını tabir yerinde ise yumurtladı. 

Ben de tam bunu öngörüyordum, hatta birkaç kez de dile getirdim. 

AKP kış çıkışı seçimleri sevmiyor.

Mart seçimlerini, yaz öncesi ya da kış çıkışı seçimlerini kazanamıyor. 

2015, 2019, 2024 hatta 2023 seçimleri bile buna örnek… 

Kasım seçimleri AK Parti‘ye iyi geliyor. 

Ben de AKP’nin 2027 Kasım’da seçim istediğini düşünüyorum. 

Emre, ABD’nin giderek büyük Türkiye olduğunu söylüyordum ya, benzerlik kusursuza doğru gidiyor. 

Trump, açıkladığı istatistiği beğenmediği için Amerikan Çalışma İstatistikleri Kurumu’nun başkanını görevden aldı.

Trump’ın akıl hocası kimse Türkiye’yi izliyor olsa gerek. 

Bizim TÜİK de bugün Temmuz ayı enflasyonunu açıklayacak. 

İktidara pek de uzak olmayan İstanbul Ticaret Odası Temmuz enflasyonunu 2.62, yıllık enflasyonu ise %42.48 olarak açıkladı.

TÜİK aylığı 1.7 civarında gösterecektir, ENAG ise tahminimce 3.8 gibi bir şey bulur. 

Gerçeği ise milletin hissettiğidir.

Yılbaşında yıllık enflasyonu %35 ila 39-40 arası öngörmüştüm hatırlarsan. 

Tabii bu halkın hissettiği değil, TÜİK’in bile gizleye gizleye bulacağı orandır.

Enflasyonla yarım yamalak mücadele ile bu kadar düşer, o da sürdürülebilir değil. 

Trump’tan söz ederken son manyaklığından söz etmemek olmaz. 

Herif şimdi de nükleer silahlardan söz etmeye başladı ve nükleer başlıklı füzeler taşıyan iki denizaltıyı kritik noktalara yollamış.

Millet tedirgin olmuş, olmayın. 

Bu tarz adamlar tırsıktır. 

Lafta çok şey söyler ama uygulamada bir şey yapmaz.

Zaten yapmasına da izin vermezler! 

Emrecim, sürekli seçim anketlerinden söz ediyoruz ama birkaç gün önce televizyonda ilginç bir anket sonucu gördüm. 

Türk halkının %37’si “suçsuz yere tutuklanma korkusu” yaşıyormuş.

Böyle bir korkunun, mensubu olmaya çalıştığımız medeni dünyadaki başka herhangi bir ülkede var olduğunu zannetmiyorum. 

Bu çok garip bir korku türü, yeni bir psikolojik alan.

AK Parti’nin yeni başarısı olsa gerek… 

Lafı buraya getirmişken sorduğun bir başka soruya da aklımın erdiği, tecrübelerimin gösterdiği kadarı ile yanıt vermek isterim. 

Bülent Arınç’ın AK Parti’ye yönelik eleştirileri ne kadar samimi ve ne kadar etkili olabilir diye sormuşsun. 

Bence samimi. 

Bana sorarsan AK Parti içinde Arınç gibi düşünen epey bir insan var. 

Gerek meclis grubunda gerekse örgütte… 

Ama herkes gibi onlar da korkuyor. 

Ne bileyim, mesela geçmişte bu partinin önemli adamlarından olan Ertuğrul Yalçınbayır bugün yapılanlardan memnun olabilir mi? 

Böyle çok isim sayarım.

Ama konuşmuyorlar, daha doğrusu halk önünde konuşmuyorlar. 

Ben onlara “eskiler” diyorum. 

Ne var ki bugün artık Saray’da “yeni AK Parti” var.

Ve hala güven veren birkaç kişi kaldıysa AKP’de, onlar da eskiden kalmış… 

Mesela İbrahim Kalın, bence bugün iktidarın en doğru adamı. 

Ben öyle düşünüyorum. 

Ne yazık ki sayıları az, etkileri de öyle… 

“Formula 1 Türkiye gelecek mi?” soruna gelince… 

Bir haftadır başımın etini yedin, galiba Bengü’nün Formula 1 merakı seni de etkisi altına aldı.

Şöyle diyeyim, gelmesinin önünde bir engel yok ya da aşılamayacak bir engel yok.

Benim de içinde bulunduğum FIA’nın, yani Uluslararası Otomobil Federasyonu’nun tam desteği var. 

FIA Başkanı Sulayem, tam bir Türk dostu ve bu konuda devreye girdi, çok da etkili oldu.

Türkiye Otomobil Federasyonu Başkanı ile Sulayem arasında çok iyi bir dostluk var ve en az o kadar önemlisi, FIA’nın eski başkanı ama aynı zamanda Formula 1 organizasyonunun da önemli ismi Jean Todt Federasyon Başkanı Eren Üçlertoprağı ile çok iyi dost. 

Jean Todt, Üçlertoprağı’nı evinde ağırlayacak kadar yakın.

Yani 2026’da %70, 2027’de ise %95 olasılıkla F1 İstanbul Park’a gelir. 

Tabii F1’i organize eden şirkete ödenmesi gereken bir para var ama F1’in ülkeye getirisi yanında bu para devede kulak. 

Ben de bu konuda cezaevinden bile elimden geleni yapmaya çalışıyorum. 

Otomobillerden bahsetmişken, biraz da TOGG mevzusuna girelim derdim ama o da yarına kalsın. 

Bugün bayağı bir uzattık çünkü. 

O yüzden bugün her pazartesi olduğu gibi kitap tavsiyeleri ile bitirelim. 

İlki, televizyonda halkın %37’sinin haksız yere tutuklanma korkusu yaşadığını görünce getirmelerini istediğim bir kitap: ADLİ HATALAR 

Yazarı tartışmalı bir isim, Avukat Jacques Verges.

Müvekkillerinin ilginç isimler olması nedeniyle “şeytanın avukatı” olarak tanımlanan Jacques Verges, 18. yüzyıldan başlayarak Fransız yargı sistemindeki “hatalı” yargılamaları yazmış. 

Okuyunca, aslında yargıya “hata” yaptıranın dönemin ruhu, yürütmenin ya da egemen güçlerin yargıya müdahalesi olduğunu görüyorsunuz. 

Hataların büyük bölümü aslında hata değil, kasıtlı hatalar… 

Mektebi Sultani’den genç kardeşim hukukçu Barkın Asal’ın çevirisi de oldukça iyi…

Kısa bir kitap, birkaç saatte okursunuz. 

Okumaya başladığım bir diğer kitap ise sevgili İhsan Eliaçık’ın “Doğal Din” adlı çalışması… 

Henüz bitiremedim ama çok ilginç ve etkili olduğunu söyleyebilirim. 

Son bir cümle ekleyeyim,

Avukatım Ömer, kendisine mektubu yazdırırken Demirtaş konusunda Ömer Gergerlioğlu ile aynı fikirde olduğumuzu yazmış. 

Gergerlioğlu’nun böyle bir ifadesi olmadı. 

Ben notlarımı Avukatım Ömer’e iletiyorum, o da bunları sana iletiyor. İletirken, yanlış anlaşılmış, düzeltelim.

Emrecim, yarın TOGG konusunu lütfen unutturma.

Sana, çocuklara ve bizi izleyenlere güzel bir hafta olsun inşallah. 

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"1000 tane şarkı sözü yazdım" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Zeynep Talu"1000 tane şarkı sözü yazdım"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:17 Bir günü nasıl geçiyor? 01:11 Pandemi zamanı verimli geçti mi? 03:16 İnsanların yüzlerinde ne görüyor? 10:02 Bir şarkının ilk kıvılcımı nasıl ortaya çıkıyor? 14:15 İlham aldığı şeyler var mı? 15:28 İşinin sevdiği ve sevmediği yönleri neler? 17:46 Yazması çok zor olan bir şarkısı oldu mu? 26:15 Üretimi, çok fazla olaya maruz kalmak etkiliyor mu? 30:18 Müzisyenlerin yaşadığı en büyük sıkıntı nedir? 32:47 Bugünün Türkiye’si bir şarkı sözü olsa nasıl başlardı? 36:34 Kendisini nerelerden takip edebiliriz? 43:30 Kapanış
Ekim 26, 2025
Heisenberg'in bilime katkıları neler? görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile Bilim EkstraHeisenberg'in bilime katkıları neler?Merhaba! Artık "Bilim Ekstra" programımızda çok özel bir konuğumuz var: Prof. Dr. Emre Onur Kahya! Prof. Dr. Kahya, bizimle fizik ve yapay zeka alanlarındaki bilgisini paylaşacak. Fizik dünyasının gizemlerine inerken aynı zamanda yapay zeka ile ilgili son gelişmeleri keşfedeceğiz. Hem temel kavramlar hem de son teknolojiler hakkında bilgi sahibi olacak ve geleceğin bilimine bir adım daha yaklaşacağız. Bu özel programda, Einstein'dan Newton'a, Schrödinger'den Feynman'a kadar fizik tarihindeki önemli isimlere göz atacağız. Ayrıca, kuantum mekaniği, görelilik, yapay zeka ve uzay-zaman gibi heyecan verici konuları da keşfedeceğiz. Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile fizik hakkında merak ettiğiniz her şeyi öğrenmek için bu videoyu kaçırmayın! Bilimi ve evrenin sırlarını keşfetmeye hazır mısınız? 00:00 Giriş 06:57 Bohr-Kramers-Slater(BKS) teorisi 07:46 Einstein'ın BKS teorisine eleştirileri 13:33 Schrödinger'in dalga mekaniği 18:11 Solvey Konferansı 22:50 Schrödinger ve Goudsmit 43:15 Kapanış
Ekim 23, 2025
Yapay zekanın hızlı gelişimi görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Ethem Alpaydın & Prof. Dr. Emrah Safa GürkanYapay zekanın hızlı gelişimiSiemens “Geleceği Merak Edenlere” mottosuyla programımızdaki sponsorluğuna devam ediyor. Teke Tek Bilim programımızın tarih, bilim felsefesi, inovasyon ve keşiflerle dolu yolculuğunda, Siemens mühendisliğinin gücünü ve Siemens teknolojisinin getirdiği olanakları kullanarak dünyamızı daha iyi bir yer haline getirme çabasını hep birlikte deneyimliyor olacağız. Siemens’in yeni kahve makinesi EQ900 Plus, farklı kahve çekirdeklerini birbirine karıştırmamak için özel olarak hazırlanan çift çekirdek haznesi ve 32 farklı çeşit dünya kahvesiyle Teke Tek Bilim programımıza keyif ve lezzet kattı. #işbirliği 00:00 Giriş 01:04 Yapay zekanın hızlı gelişimi 09:28 Yapay zeka hayatımızdaki sosyal ve ekonomik şartları değiştirebilir mi? 13:35 Yapay zekanın hiç yapamayacağı şeyler olacak mı? 19:17 Yapay zeka çok mu hızlı gelişti? 20:34 Yapay zeka bu kadar hızlı gelişmeye devam eder mi? 23:42 Yapay zekada sezgi var mı? 26:15 Yapay zeka sonsuza kadar kendini evrimleştirebilir mi? 29:17 Türkiye olarak yapay zekada ne durumdayız? 35:40 Üniversitelere ayrılan fonlar üniversiteye uzun vadede zarar verir mi? 45:30 Bilimde ve yapay zeka konusunda Türkiye’den umutlu mu? 57:33 Kapanış
Ekim 19, 2025