İstanbul 15°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü – 32

detail banner reklam

Silivri Günlüğü – 32

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ağustos 6, 2025

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü – 32

Silivri Günlüğü – 32

Selamlar Emre, 

İyi olduğunuzu umarak ve dileyerek selamlar…

Bugüne bir açıklama ile başlamak istiyorum. 

Dün avukatım Ömer haber verince kan beynime sıçradı. 

Cezaevinde olmak bile insanı bazı şerefsizlerin iftiralarından, yalanlarından kurtaramıyor. 

Palavracının biri, benim Kemal Kılıçdaroğlu’ndan randevu istediğimi söylemiş. 

Bunun için de avukatım Rezzan Aydınoğlu‘nun Kılıçdaroğlu’nu aradığını anlatmış. 

Bunun üzerine Rezzan tatildeyken, kendisini arayıp böyle bir şey olmadığını söyleyince “Kaynağım sağlam” demiş.

Yahu utanın, hapishanedeyim, ne zaman çıkacağım belli değil, arayıp ya da aratıp kimden, ne zaman randevu isteyeceğim.

Zırvalık!

Rezzan Hanım 25 güne yakındır tatilde, ne Kılıçdaroğlu’nu araması… 

Kılıçdaroğlu ile görüşüp ne yapacağım? 

Adı aklımın köşesinde bile yok ki kendisinden randevu isteyeyim… 

45 günü bulan cezaevi rehinliğimde Kılıçdaroğlu’nun adı bir kez geçti.

Bir ziyaretçim, İlhan Kesici olabilir tam hatırlamıyorum, “Kemal Bey senin tutuklanmanla ilgili tweet attı” dedi.

Konum bile değil, randevu istemişim… 

Ulan bir nebze şeref haysiyet olur insanda, bari ısrar etme! 

Nasıl bu kadar yalan söyleyebiliyorsunuz?

Utanmanız yok mu! 

Hadi kaynağına güvendin diyelim, hadi yalancılığı meslek edindiğini bir an unutalım… 

Ara sor Rezzan Aydınoğlu’na, sor böyle bir şey var mı diye! 

Kim bilir, belki de birileri Kemal Kılıçdaroğlu ile dalga geçiyordur. 

Aman dikkat etsin, dolandırılmasın!

Bir düşküne, layık olduğunun altında bir yanıt verdikten sonra istersen memleketin gündemine dönelim…

Dün ilk toplantısını yapan komisyondan elbette bahsedeceğiz ama önce TÜİK ve enflasyondan bahsedelim. 

Pazartesi günü TÜİK açıklaması öncesi yaptığım tahminde, TÜİK’in 1,7’lik bir enflasyon açıklayacağını söyledim. 

Çünkü TÜİK enflasyon hesaplamıyor, yıl sonu hedefini tutturmak için hesaplama yapıyor.

Sonuca bakarak onu doğrulayacak sayılar yazıyor. 

Biliyorsun ekonomiyi kurtarması için ekonominin başına İngiltere’den ithal edilen Mehmet Şimşek yönetimi, bu yılın, 2025’in enflasyonunu %14 olarak planladı.

Sonra revize ederek ve son olarak, yanlış hatırlamıyorsam %29’a kadar çekti ve şimdi bu hedefi gerçekleştirmeye çalışıyor. 

Emre, eski Türkiye’de iktidar kim olursa olsun, TÜİK ya da o zamanki adıyla Devlet İstatistik Kurumu, her zaman en doğru biçimde enflasyonu hesaplamaya çalışırdı.

Çünkü bu kurum, teşhisi koymak için gerekli veriyi sağlar. 

Teşhis doğru koyulursa tedavi de ona göre yapılır. 

Şu an TÜİK teşhis ve tedaviyi imkansız hale getiriyor. 

Şöyle düşün, doktor hastayı MR’a yolluyor, MR‘da hastanın ciğerinde tümör görülüyor. 

Ama MR’daki teknisyen, doktor üzülmesin ya da kızmasın diye tümörü siliyor ya da olduğundan küçük gösteren bir görüntü ve rapor hazırlıyor. 

Bu durumda doğru tedavi, doğru ilaç uygulanabilir mi? 

Burada sorun şu, böyle bir raporu doktor talep ediyor.

Çünkü aslında tedavi amacı yok. 

Hatırla, Şimşek ilk geldiği zaman TÜİK’e “Doğru veri açıkla” diye talimat verdi.

Ama kısa sürede o da yalan rapordan memnun olmaya başladı 

Eğer TÜİK, Bakan’a ayrı ve gerçek bir enflasyon rakamı vermiyorsa, Şimşek’in bu verilerle tedavi etme şansı yok. 

Ama görünen o ki, iktidarın tedavi niyeti yok. 

Hastaya kendini iyi hissettirmek ve aslında ağrılarının gerçek olmadığını inandırmaya çalışarak kendini iyi doktor, hastane yönetiminin de başarılı olduğuna ikna etmek dışında bir dertleri yok. 

Bu arada hastane morgu tıka basa dolmuş, kimin umrunda… 

Peki iktidar bunu biliyor mu? 

Bence biliyordur. 

Bu kadarını saklamak mümkün değil. 

“Bu durumda iktidar seçimi nasıl kazanacak?” diye soranlar çok. 

Yanıt AKP’nin son yıllardaki “Nasreddin Hoca” taktiği…

Sorunları çözme, ertele… 

Ya fil ölür ya Timur…

Artık fil can çekişiyor, bunun farkında değiller.

Seçim nasıl kazanılacak! 

Bence planları şu: 2026 sonu itibari ile Şimşek’i kovarlar. 

Yurt dışından kaynak yaratılır, büyük ihtimalle ABD emri ile körfezden 60-70 milyar dolar gelir. 

Doların biraz yükselmesine izin, hatta yol verilir. 

Maaşlara yüksek zamlar yapılır.

Milletin bir bölümü, sorunların üstesinden gelindiğini zanneder. 

Doğal gaz, petrol bulunur. 

TOGG’un yeni modeli lanse edilir, yerli savaş uçağı ile ilgili güzel haberler gelir.

DEM Parti’ye güzellikler yapılır ya da anketlere göre DEM yeniden terörist ilan edilir. 

Bu yolla seçim kazanılmaya çalışılır, sorunlar çok daha büyütülerek birkaç ay ertelenir. 

Seçim kazanılırsa beş yıl daha kazanılmış olur, sonu olmayan ile yola devam edilir. 

Seçim kaybedilirse yeni gelenin başına büyük bir bela bırakılmış olur. 

Son aylarda çokça duyulan bir cümle var: “AKP kaybedeceği seçimi yapmaz”

Bu cümle Türkiye’ye hakarettir. 

AKP veya başkası hiç fark etmez, hiçbir iktidar Türk halkının önünden sandığı kaldırmaz, öyle bir dünyamız yok. 

Bunu söyleyenler aptaldır. 

Kimse merak etmesin 2027’de belki, 2028 Mayıs’ında kesinlikle sandık önünüzde olur. 

Muhalefetin adayı yanında olur mu ya da yanındaki aday bugün istediği aday olur mu, onu bilemem. 

Son ekonomi cümlesi olarak şunu söyleyeyim…

Demokratik ya da yarı demokratik ülkeler ve OECD ülkeleri arasında en yüksek enflasyona sahip ülkeyiz ve bu politikalar ile enflasyon asla ve asla tek haneye düşmez. 

30’un altı bile hayaldir… 

Gelelim sahte diploma skandalı diye başlayan ve ulusal güvenliği etkileyecek kadar vahim olduğu giderek ortaya çıkan, e-Devlet üzerinden yapılan sahtekarlık meselesine… 

Bizim aylardır belgelerine ulaşmaya uğraştığımız felakete…

Bu konu ile ilgili aylar önce, Timur Soykan ve Murat Ağırel başta olmak üzere, yardım istemiştim “Onlar” ekibinden… 

Bazı bilgilere ulaştım, Onlar da ulaştı ama kesin belgeler olmadığı için bugünün hukuk düzeninde haberleştiremedik. 

Ama skandalın ortaya eksik biçimde çıktığı gün burada “Bu iş diplomayla sınırlı değil. Tapu kayıtlarından, devletteki atamalara, ÖSYM‘ye, devletin tüm işlemlerine uzanan tarafları var. İktidar bunu küçülterek örtbas etmeye çalışacaktır” dedim.

Haklılığımız üç günde ortaya çıktı. 

Emre, şu anda bu çete istese seni, beni eşimizden boşanmış gösterir; malımızı, mülkünüzü elimizden alır.

Seni istediği kamu görevine atar, istediği yargı kararını alınmış gibi gösterebilirler.

Sen git bir bak Bengü’yle hala evli misin diye kontrol et.

Bu konu da herkesin zannettiğinden daha vahim ve daha derin. 

Biliyor musun ki ya da izleyicilerimiz biliyor mu ki, bu rezaleti devlet ortaya çıkarmadı.

Çete üyelerinden biri “Vicdanım elvermedi’’ diyerek kendi gidip anlatınca ortaya çıktı.

Bu gerçekten ulusal güvenlik sorunu. 

Bunun nerelere kadar uzandığı bulunmak zorunda. 

Türk Silahlı Kuvvetleri ve savunma sistemlerimiz bile risk altında olabilir.

Daha fazlasını söylemeyeyim. 

Bir başka sahtekarlık da yabancılara vatandaşlık satışında yaşanmış.

Yerli ve millilikle övünen bir grup 400.000 dolarlık emlak alımı sonrası verilen, ailece Türk pasaportu sahibi olma hakkını, kurdukları sistemle 50.000 dolara düşürmüş.

Emlak alımına bile gerek kalmadan 50.000 dolara maaile binlerce pasaport dağıtmışlar. 

Elbette bu da örtbas edilecektir.

Görünen o ki, ülkede sahte olmayan hiçbir şey yok. 

Çürümenin doruklarındayız. 

Böylesine bir çürümüşlük sürdürülemez, bir çöp yığını gibi patlar. 

Ülkeye yazık olur… 

Gelelim komisyona.

Dün yarım saat gecikmeyle toplanan komisyon, ilk güne konuşmalarla bir nevi havanda su döverek başladı.

CHP’nin komisyondaki durumu ise tartışılıyor.

Devlet Bahçeli, CHP’nin komisyondaki beklentilerine eleştiriler yöneltiyor. 

Neredeyse “Komisyona katılın ama komisyonun işine karışmayın’’ diyecek.

Bu gerçekten sürreel, gerçek üstü bir durum. 

“Gel katıl ama konuşma, fikir beyan etme’’ diyor, daha neler!

CHP’nin komisyonda yer alması ile ilgili tartışmalara dönersek.


Bence asıl mesele CHP’nin komisyona katılması değil; AK Parti ve MHP’nin komisyonda olması.

AK Parti ve MHP’nin komisyondaki varlığı seçmen temsiliyeti açısından büyük bir sorun. 

Çünkü bu iki parti, 26 ay önce “Teröristle masaya oturulmaz, oturan haindir” diyerek oy topladı ve bu söylemle iktidar oldu. 

Ama şimdi doğrudan teröristlerle görüşüyor ve terörün uzantısı olduğunu iddia ederek seçim kazandıkları parti ile masaya oturuyorlar. 

Herkes CHP’nin komisyondaki varlığını sorguluyor ama bence asıl sorgulanması gereken bu. 

Gerçi MHP seçmeni, Devlet Bey’in bu ani dönüşlerine alışkın ve buna ‘’Devlet Aklı’’ diyor ama yine de konu tartışmaya değer.

Devlet Bahçeli’nin bu dönüşlerine alışmayanlar ise zaten İYİ ve Zafer Parti’lerini kurdular. 

Bu dönüşe onay vermeyenlere de gidilecek adres var gitmek isterlerse. 

CHP’nin komisyona katılımı muhalif medyada da gözlemlenebilen bir ayrışmaya yol açtı. 

Halk TV, CHP’ye destek verirken; Sözcü TV, İYİ Parti-Zafer Partisi kampına doğru kaydı. 

Sözcü TV’de CHP ince ince kıyılıyor.

Özellikle de akşam tartışmalarında.

Hatta BUPAR Araştırma’nın patronu Onur Alp Yılmaz kalın kalın da kıyıyor.

Elbette görüşleri bir kısmı yansıtıyor ama bence bu görüşler,
yani “CHP masaya oturarak süreci ve AKP’yi meşrulaştırdı” söylemi çok da doğru değil.

Şöyle düşünelim. 

Diyelim ki Türkiye bir apartman ve bulunduğu semtte kentsel dönüşüm var.

Apartman yöneticisi ve yardımcısı kentsel dönüşüme girmek istiyor.

Bunların temsil ettiği dairelerin bir kısmı el değiştirmiş ama orada apartman toplantısı yapılmadığı için hala temsil hakkı onlarda.

Apartmanın ciddi bir bölümü kentsel dönüşüme karşı ama yönetici ve yardımcısının elinde zaten binayı kentsel dönüşme sokup müteahhitle anlaşma yapacak çoğunluk var.
 

Bu durumda yönetici ve yardımcısına güvenmeseniz bile bu meselenin ele alınacağı apartman toplantısına katılıp müteahhit ile neler konuşulduğunu, kat maliklerinin haklarının korunup korunmadığını gözlemlemez ve gerekirse apartman sakinlerini ayağa kaldırmaz mısınız?

Yoksa inat edip apartmanın siz içindeyken kentsel dönüşüme sokulup bir sabah haberiniz bile olmadan yıkılmasını mı tercih edersiniz!

Bence konu bu kadar basit.

Şunu söyleyeyim; İYİ Parti katılmamakta, CHP katılmakta haklı.

Ve ben CHP olsam, iktidar ortaklarına dönüp ”Seçmeninizden izin aldınız da mı geldiniz komisyona” diye sorardım.

Çünkü başından beri CHP, TBMM‘de çözelim diyen tek partiydi.

Ama CHP komisyonda karar konusunda üçte iki meselesini kabul ettiremez ise komisyondan ayrılmayı meşru hak görebilir. 

AKP 21, MHP 4, DEM 4 ile karar alabilen komisyon Öcalan’ın önerdiği, Bahçeli’nin de aklına yatan meşruiyeti sağlayamaz. 

Bunların dışında Silivri’de asayiş berkemal. 

İnfaz korumalar çok yoruluyor çünkü sürekli bir ziyaretçi ve avukat görüşüne tutuklu taşıyorlar.

Oturdukları koridor çok sıcak oluyor. 

Keşke koridorlarına iki air-condition takılsa, hak ediyorlar.

Bu arada avukat ve vekil görüşmeleri de rutinimin bir parçası oldu. 

Dün çok güldüğüm bir olay yaşadık. 

Üç genç avukat geldi. 

Çağırdılar görüşmeye gittim, otuzlu yaşlarda gençler. 

“Abi sanat, otomobil, giyim kuşam, lifestyle programlarını özledik’’ dediler.

Sonra da “Fatih Abi, Güney Fransa’ya tatile gidiyoruz, bize birkaç lokanta ve club önersene’’ dediler.

Çok güldüm. 

“Ulan” dedim “hapisteki adama bu sorulur mu!”

Sonra birkaç yer önerdim. 

Gülay‘ın numarasını da verdim. 

Arayın Gülay‘ı numaralarını alın, rezervasyon yapın dedim.

Çok mutlu oldular, ben de mutlu oldum. 

Cezaevinde bile böyle anılıp aranmak hoşuma gitti.

Mesajım alınmış! 

Emin olun Fransa’da gidecekleri ve şahane yemekler yiyecekleri yerler Türkiye’deki tatil bölgelerindeki ünlü lokantalardan ucuzdur.

Lokantalara da kızmıyorum. 

İncirin kilosunun 300, kirazın 1000 TL olduğu ülkede lokanta nasıl ucuz olacak…

Ne diyeyim Emre, Türkiye şahane ama iktidardan yana ve yakın isen… 

Gerisinin durumu ortada. 

Allah hepimizin yardımcısı olsun. 

Herkesi öpüyorum, yarın görüşmek üzere. 

Kapatmadan şunu da ekleyeyim.

Fırsatınız olursa Cansu Çamlıbel’in “Büyükelçi Barrack’ın aforizmaları ve Mazlum Abdi’ye dikilen gömlek” başlıklı yazısını okuyun.

Güzel bir değerlendirme, eline sağlık.

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"Her reçete her insana uygun değil" görseli
Dün
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Klinik Psikolog Beyhan Budak"Her reçete her insana uygun değil"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:48 Bir günü nasıl geçiyor? 01:35 Emeklilere tavsiyeleri 03:11 Hobinin faydaları nedir? 07:14 Mutlu insan kimdir? 10:46 İnsanlarda zamanla ne değişiyor? 13:37 Alacaklı olma halinden nasıl kurtuluruz? 16:42 Güzel anlara neden tutunamıyoruz? 26:12 Psikolojide etiketleme durumu 33:39 Mahcubiyet duygusu 39:13 İnsan ne zaman psikoloğa gitmeli? 45 59 İyi hissetmek için öneriler 51:34 Özgüvenin çocuklukta mı oturması gerekli? 53:22 Değersizlik duygusu 56:21 Doğru insanı nasıl buluruz?
Kasım 2, 2025
Futbolda bahis skandalı görseli
2 Gün Önce
FatihAltaylı
YouTube
Timur Soykan & Murat AğırelFutbolda bahis skandalıTeke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli 00:00 Giriş 02:05 Hakemlerin bahis oynama olayı nedir? 10:03 FIFA ile Türkiye arasında bir temas söz konusu mu? 12:03 Bazı hakemlerin “Buraya teşvik edildim” sözleri haklı bir savunma mı? 13:11 152 hakeme ne olacak? 16:26 Gerçekten 152 hakemin haberi olmadan bahis oynanmış olabilir mi? 25:38 Hakemlerin bahis oynadığı maçlara ne olacak? 32:25 Kapanış Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
Kasım 1, 2025
"1000 tane şarkı sözü yazdım" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Zeynep Talu"1000 tane şarkı sözü yazdım"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:17 Bir günü nasıl geçiyor? 01:11 Pandemi zamanı verimli geçti mi? 03:16 İnsanların yüzlerinde ne görüyor? 10:02 Bir şarkının ilk kıvılcımı nasıl ortaya çıkıyor? 14:15 İlham aldığı şeyler var mı? 15:28 İşinin sevdiği ve sevmediği yönleri neler? 17:46 Yazması çok zor olan bir şarkısı oldu mu? 26:15 Üretimi, çok fazla olaya maruz kalmak etkiliyor mu? 30:18 Müzisyenlerin yaşadığı en büyük sıkıntı nedir? 32:47 Bugünün Türkiye’si bir şarkı sözü olsa nasıl başlardı? 36:34 Kendisini nerelerden takip edebiliriz? 43:30 Kapanış
Ekim 26, 2025