İstanbul 12°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü – 38

detail banner reklam

Silivri Günlüğü – 38

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ağustos 14, 2025

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü – 38

Silivri Günlüğü – 38

Emre Beyciğim, 

Silivri’den, Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu B2 Blok 11 No’lu hücreden herkese selamlar.

Saymıyorum ama 54-55 gündür adresim bu.

Tek başıma bu adreste ikamet ediyor, günlerimi olabildiğince verimli bir biçimde geçirmeye çalışıyorum. 

Daha önce de anlattığım üzere bu yalnızlık içinde rutin oluşturmak çok önemli, ritüeller çok önemli.

Alışkın olduğum üzere her sabah çok erken kalkıyorum.

İlk günlerde, biraz da sabah ezanının etkisi ile sabah 5:30 gibi uyanıyordum.

Şimdilerde 6 - 6:30 arası uyanıyorum.

İlk işim yatağımı havalandırmak ve toplamak…

Sonra üst kattaki yatak bölümünü süpürüyor, pijamalarımı giyip aşağı kata, mutfak ve oturma katına iniyorum.

Çayımı demliyorum.

Açık söyleyeyim iyi bir çay değil ama hiç yoktan iyi…

Şurası kesin, Türkiye’de iyi çay işlenmiyor ve toz haline gelmiş çay iyi bir çay zannediliyor.

Ama değil, bence değil…

Çay demlenirken bir bardak suya yarım limon sıkıp onu içiyorum.

Evet pahalı zevklerim var, hovardalık yapıyorum.

Sonra magnezyum ve çinko hapımı içiyorum, sabah haberlerine bakıyorum.

Genelde Halk TV ve Sözcü TV izliyor, arada Habertürk’e bakıyorum. 

7:30 gibi kahvaltımı hazırlıyorum.

Kahvaltı dediğim genelde müsli, kuru meyveli yulaf ezmesi..

Cezaevi kantininde Eti Lifalif var, haftada iki paket ondan tüketiyorum.

Bir avuç müsli, iki kurutulmuş kayısıyı ve biraz kuru üzümü laktozsuz veya kalmamışsa normal sütle karıştırıp yiyorum.

Bazen bu karışımı kettle üzerine koyduğum bir tas içinde ısıtıp poriç haline getiriyorum.

Haftada bir iki kez de katı yumurta, beyaz peynir, labne, domates, maydonoz, Etimek veya Ülker Altınbaşak ile kahvaltımı yapıyorum.

Saat 8:15 gibi hücremin avluya bakan kapısı açılıyor.

Sayım için görevliler geliyor, kapıyı da açıyorlar.

Ben de hemen sabah yürüyüşüne çıkıyorum avluya.

45 dakika yürüyor, 15 dakika kadar da jimnastik yapıyorum.

Sonra paspas ile odanın yerlerini siliyorum.

Haftada bir de avluyu süpürüp yıkıyorum.

Saat 10 gibi vekil görüşmeleri, bakanlık izni ile gelen görüşmeler ve avukat görüşmeleri başlıyor.

Sağ olsunlar hatırlanmak, ziyaret edilmek çok güzel ama özellikle avukat görüşmeleri bazen yorucu ve hatta sinir bozucu oluyor.

Mesela dün gece, 23:45’te, hücremde uyurken nöbetçi memur tarafından uyandırıldım ve tanımadığım bir avukatın benimle görüşmek istediği söylendi.

Büyük bir gürültü ile açılan demir kapının sesiyle uyanıp tanımadığın birine çağırılmak abes.

O avukat arkadaş normal hayatta gece 23:45’te benim yatak odamın kapısına dayanabiliyor mu da cezaevinde iken kendinde böyle bir hak görüyor?

Rutine dönersek…

Öğlen yemek servisi 11:30 ile 12:30 arasında oluyor genelde. 

Besleyici ve bol kepçe ama lezzetsiz ve çok yağlı bir yemek. 

Yemek servis saatinde genelde hücremde olmadığım için sefer tasına koyup, kapının önüne bırakıyorlar. 

Ben de kapıya bir not yazıp yemek bırakmamalarını rica ettim, çünkü ziyan oluyor.

Akşam yemeği de 16:00 ile 18:00 saatleri arasında servis ediliyor.

Yemek servisini bir infaz koruma memuru ve cezaevinde maaş karşılığı yardımcı personel olarak görev alan mahkumlar yapıyor.

Arada fırsat buldukça Ömer’e yazdıracağım notları kaleme alıyor, her fırsatta kitap okuyorum.

Öğlenleri 45 dakika kadar avluda güneşleniyorum ve bu rutinim bozulursa çok kızıyorum. 

Avlu kapım saat 20:00 gibi kapanmadan yine bir yürüyüş ve hafif bir jimnastik yapıyorum. 

Saat 19:30 gibi de salatadan ibaret akşam yemeğimi hazırlayıp yiyorum. 

Gece boyu da kitap okuyorum.

Hadi şimdi benim rutinimi bırakıp Türkiye’nin rutinine dönelim.

Öncelikle Cumhuriyet Halk Parti’lilerin televizyonlarda konuşurken tekrarladığı iki söylemdeki yanlışlığa değinmek ve bu yanlıştan dönmelerini tavsiye etmek istiyorum. 

İlki şu;

CHP, Ankara Büyükşehir ve İstanbul Büyükşehir’in AKP’li belediye başkanlarının parti yönetiminden gelen baskı ile istifa ettirildiği 2016 yılını hatırlatıyor ve sanki bu istifalar belediye başkanları yolsuzluğa bulaştığı için istendiği gibi hatalı bir söylem içinde.

CHP sözcülerine şunu hatırlatayım. 

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş yolsuzluk değil, darbe girişimi sonrası FETÖ’cü oldukları gerekçesi ile istifaları istendi.

Kadir Topbaş’ın darbe girişimi sırasında maaile ABD’de olması ve bu durum, darbe girişiminden haberdar olduğu şeklinde algılandı ve bu yüzden istifası istendi. 

Bu iki istifanın yolsuzlukla alakası yoktu. 

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı da aynı nedenle, aynı dönemde istifa ettirildi. 

Bu zorla istifa ettirilmeleri sanki AK Parti yolsuzluktan rahatsız oldu ve bu başkanları istifa ettirdi diye anlaşılacak şekilde ortaya koymak yanlış.

Diğer hatalı söylem ise CHP’nin “düşman hukuku” tanımını kullanması.

CHP, iktidar yargısının CHP’ye karşı düşman hukuku uygulandığını söylüyor.

Bu konuda, bu programda tutuklanmadan önce söylediğim bir şeyi tekrarlamak istiyorum. 

İktidar yargısının yöntemleri ile ilgili olarak “düşman hukuku” söylemini ilk kullanan yanlış hatırlamıyorsam Osman Kavala olmuştu, kendi dava süreci ile ilgili olarak. 

Ancak şu an bir “düşman hukuku” söylemi hiç ama hiç doğru değil. 

Çünkü düşman hukuku tamlamasında bir “hukuk” kelimesi var. Cenevre Sözleşmesi var, evrensel kurallar var. 

Burada o da yok. 

Buna düşman hukuku değil, olsa olsa engizisyon denir.

Ünlü komisyonun 3. toplantısı da bitti. 

Eteklerdeki taşlar döküldü, meselenin hamasi yönü dört başı mamur tamamlandı. 

4. toplantıdan itibaren komisyon asıl gündemine kavuşacak. 

O gündem ne?

PKK’lıların dağdan inip evine, köyüne dönmesini sağlayacak bir af
ya da infaz düzenlemesi…

Bu komisyonun amacı esas olarak bunu sağlamak ve sağlarken de bunun siyasi faturasının muhalefet de dahil eşit paylaşılmasını sağlamak. 

Bu işten zarar görecek olanın sadece AK Parti ve MHP olmasının önüne geçmek. 

CHP ise bu faturaya belki bu fırsatla ülkeye bir nebze de olsa hukuk, adalet ve demokrasi de getiririz diye dahil oldu. 

Böyle bir ihtimal görmez ise komisyondan çekilir.

Burada CHP’ye destek gelirse belki ama sadece belki MHP’den gelir. Bu durum önümüzdeki 2 toplantıda netleşir. 

Bence tüm bu süreç AK Parti Genel Başkanı’nın iki dudağı, gerek duyarsa şaklatacağı iki parmağı arasında.

Pragmatik bir siyasetçi olarak hesap yapar. 

Süreç kendisine 5 puan getirip 2 puan götürüyorsa artı 3 diye bakar, devam eder. 

2 puan getirip 5 puan götürüyorsa eksi 3 diye bakıp 2015’te yaptığı gibi masayı devirir gider.

Ben bu komisyon ile ilgili olumlu beklentilerimi hala koruyorum. 

Feti Yıldız’ın konuşması mükemmele yakındı. 

Beklentimi korumamı sağlayan da o oluyor.

Emre televizyonları izler, gazeteleri okurken herkesin ortak bir şekilde devletin çivisinin çıktığından bahsettiğini duyuyor, okuyorum. 

Ama kimse niyesini söylemiyor.

Her türlü usulsüzlük, yolsuzluk, sahtecilik, beceriksizlik… 

Tel tel dökülen bir sistem!

De ki niye… 

Bence 2 temel neden var.

İlki şu: Başkanlık sistemi. 

Yeni sistemle ülkenin kurumsal hafızası, devlet geleneği, aktarılan akıl, bilgi kalmadı. 

Başkanlık sistemi bürokratik geleneği yok etti.

Eskiden bir bakan gelirdi; çoğu devleti, işleyişi, yöntemi bilmezdi. Siyasiydi. 

Ama sağlam bir bürokrasi vardı. 

Tecrübeli bir müsteşar, müsteşar yardımcısı olurdu. 

Bakanın siyasi hatalarını en azından törpüler, devletin düzenini korur, yanlışları görür, gedikleri olabildiğince tıkardı. 

Başkanlık sistemi ile birlikte müsteşarlıklar yok edildi. 

Yerine bakan yardımcıları geldi. 

Rezalet ve felaket böyle başladı. 

Bakan siyasi, bakan yardımcısı daha siyasi…

Bakan devleti bilmiyor, bakan yardımcısı hiç bilmiyor. 

Devlet, devleti bilmeyenlerin elinde oyuncak olmuş.

Hayatında otomobil görmemiş birinin tamirci dükkanı açıp otomobil tamir etmeye kalkışması; hayatında bilgisayar görmemiş birinin bilgisayar programı yazması gibi.

Sonuç bu işte.

AKP eskiden de bu konularda zayıftı ama bürokrasi ve biraz liyakatla çöküş yavaşlatılıyordu.

Başkanlık sistemi ile ülke serbest düşüşe geçti.

İkinci olarak da hukuksuzluk ve denetim eksikliğinin getirdiği sorumsuzluk tam bir başı bozukluk oluşturdu.

Tam bir yozlaşma, tam bir çöküş...

Bu sistem ne yazık ki “failed state” denilen durumlarla sonuçlanır.

Koskoca AK Parti’de bunu gören yok mu?

Var tabii, hem de çok var.

Ama ağzını açıp bunu söylemeye cesaret edebilen yok. 

Arada bazen Bülent Arınç, ender olarak Metin Külünk, fırsat verilirse Hüseyin Çelik…

Gerisi tam siper.

Kimi korkudan, kimi olası suçlamalardan veya suç ortaklığından…

Asıl neden korku, orası kesin…

Emre Beyciğim, bugün AK Parti’nin kuruluş yıldönümü.

Dün Deniz Zeyrek, AK Parti’nin o günkü kuruluş felsefesi ve bildirgesi ile bugün yaptıkları arasındaki farkları yazmış.

Bir parti 24 yıl içinde ne olmak isteyip nasıl tam tersine dönüşür ibret vesikası gibi.

Ve ilginç olan hala destek alıyor olması. 

Bu sürdürülebilir değil ama sürdürülemeyeceği güne kadar zarar vermeye ve ilkelerinin tam tersini yapmaya devam edecek.

Aslında çok açık biçimde eski AKP ve yeni AKP diye bir şey var.

Ve eski AKP sessiz sedasız kenara çekildi.

Susuyor, izliyor.

Bak mesela Abdullah Gül’ü aylar yıllardır duyup görüyor musun!

Emre herkes diyor ki, bu kadar rezalet nasıl oluyor da oluyor ve devlet, yargı, emniyet nasıl oluyor da bunu fark etmiyor.

Ediyor, etmez olur mu?

Ama korkuyorlar.

Üzerine gittiği yolsuzluk, usulsüzlük; iktidarın bilgisi, onayı, desteği ile yapılıyordur diye korkuyor.

Yolsuzluğu yapan değil ortaya çıkarana ceza verildiği onlarca örnek olunca emniyet, yargı, müfettiş hepsi korkuyor.

Şunu da ekleyeyim.

Bu olan biteni içselleştiren, tepki göstermeyen, kabul eden vatandaş da bundan böyle başına gelecek her şeyi hak etmiş demektir.

“Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu AK Parti’ye geçecek mi?” diye sormuşsun.

“CHP’den milletvekilliği yapmış, MKYK’da görev almış ve 15-16 yıldır Aydın Belediye Başkanlığı yapan biri AK Parti’ye nasıl geçer?” demişsin.

Bal gibi geçer. 

Bu karakter meselesidir.

Öğrendiğim kadarı ile o da Aziz İhsan Aktaş’ın yüzünden AK Parti’ye geçiyor.

Çerçioğlu’nun önüne Aktaş’ın itiraf ve iftiralarını koymuşlar ve iki seçenek sunmuşlar: ya AK Parti ya Silivri Partisi. 

O da AK Parti’yi tercih etmiş. 

Yetmemiş, belediye çalışanlarının da CHP’den istifa edip AKP’ye geçmeleri talimatı vermiş. 

AK Parti İl Başkanı yalanlıyor ama CHP yönetimi bundan emin. Günlerdir Çerçioğlu’na ulaşamıyorlar. 

Gaziantep Şehit Kamil Belediye Başkanı da aynı şekilde AKP’ye geçecek galiba. 

Anlamadığım, AKP bunlardan ne medet umuyor? 

Bunlardan kime ne fayda gelir ki?

Birkaç farklı konuya ufak ufak değinmek istiyorum Emreciğim.

Orman yangınları sürüyor, Çanakkale’de büyük hasar var, orman dışında evler de yandı. 

Haberci arkadaşlar, muhabirler olay yerinden haber vermek için çok çalıştılar. 

Ancak yanmış evlere izinsizce girip, insanların özel hayatlarını gözler önüne sermeleri çok büyük ayıptı. 

Tanımadığınız birinin evinize, mutfağınıza, yatak odanıza girip ailenizi izinsizce milyonlara teşhir etmesini ister misiniz!

Muhabirler yapsa bile tecrübeli editörlerin buna izin vermemesi lazımdı.

Gazze’deki İsrail-Amerikan katliamı sürerken Madonna çok sağlam bir çıkış yaparak Papa’yı göreve çağırdı. 

Peki Mısır’ın, El Ezher’in, Mekke’nin imamları nerede? 

Suudi Prens Bin Salman, Emirlik liderleri nerede? 

Onların sesini, tepkisini duyan var mı Emre?

PKK ile yürütülen süreçte MHP’nin niye oy kaybetmediğini sormuşsun. 

Onu yarın anlatayım.

Belediyelere yönelik operasyonların MHP’nin tepkisine rağmen niye sürdüğüne ilişkin sorulara da yine yarın uzun uzun değiniriz. 

Bunun İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığının engellenmesi ile ilgisi yok. Yarın konuşuruz.

Ya unutmadan şunu söyleyeyim. 

Dün televizyonda Saadet Partisi’nin yeni Genel Başkanı Mahmut Arıkan’ı izledim, çok beğendim. 

Konulara hakim, modern muhafazakar genç bir politikacı. 

İlginç, siyaset yenileniyor, gençleşiyor, yeni isimler öne çıkıyor. 

CHP ile başladı, yayılıyor. 

Keza Fatih Erbakan kendi tabanına yönelik iktidarı tedirgin eden başarılı çalışmalar yapıyor. 

Bu önemli. 

Yenilenen siyaset gelecek için değerli.

Emre Bey, dün çarşamba idi ve her çarşamba olduğu gibi Özgür Özel Silivri’de idi. 

Bu kez çok uzun kaldı. 

Başkanlarla ve benimle de görüştü. 

Tabii ki konuştuklarımızın tamamını anlatacağım.

Öncelikle komisyonun çalışmalarından o da hala umutlu. 

Ancak tedbirli bir umutluluk.

Özel, “Komisyonda pazarlık etmeye gelmişiz gibi görünmeden ve pazarlık etmeden ama tuzağa düşürülmüş enayi gibi görünmeden yer almamız lazımdı. Çünkü vatandaş haklı olarak güvenilmez olduğunu söylediğimiz, kendilerinin de güvenilmez olduğunu bildiği bir iktidarla aynı masaya oturmamızı istemezdi. Kendi hakkını koruyamayan bir parti, bizim hakkımızı nasıl koruyacak diye düşünürdü. Biz, o komisyona hem kendi hakkımızı korumak hem de vatandaşın haklarına ve milletin hukukuna sahip çıkmak için girdiğimizi vatandaşa anlattık ve ikna ettik. Ön görüşmelerde demokrasi ve hukuk devleti ile ilgili taleplerimizi anlattık. Bunların kabul göreceği, hatta gördüğü bilgisi gelince komisyona üye verdik. Şimdi peyderpey gelişmelere bakacağız. Adli tatil sonrası ile ilgili toplumda beklentiler var. Sonra yıl sonuna kadar komisyonun yapacakları var. Şimdilik olumlu…
Seçmenden de destek geldi. Duruşumuzu gördüler ve doğru buldular.’’ dedi.

Özgür Özel’e komisyonun başarısız olma ihtimalini hesaba katıp katmadığını soruyorum.
Özel, bunun olmaması için her türlü yolu denemek istediği izlenimi uyandırıyor bende. 

Sanki bu konuda Bahçeli ve İbrahim Kalın’a bir miktar kredi veriyor diye anlıyorum. 

Ne var ki, sonuçta onların da üzerinde bir otorite var ve komisyon istenen sonuçları vermeyebilir. 

Israr ediyorum.

Özel ‘’Bu, toplumda büyük bir hayal kırıklığı yaratır ve erken seçimin kaçınılmaz hale gelmesine neden olabilir.’’ diyor, ki bu fikri ben de paylaşıyorum.

Bir diğer sorum Özlem Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçip geçmeyeceği…

‘’Geçiyor ve Belediye Meclisi’ni de AK Parti’ye geçirmeye çalışıyor. Nazilli ve Koçarlı’yı çok zorlamış. Nazilli Başkanı geçmiyor ama Özlem Hanım geçiyor.’’

‘’Peki niye?’’ diye soruyorum. ‘’Çok utanç verici değil mi, nesiller boyu unutulmayacak bir utanç…’’

Anlatıyor…

’’Özlem Hanım uzun zamandır tehdit altındaydı. Hem yargı kullanılarak siyasi hem de ekonomik… Çerçioğlu’nun kocasının bir şirketi var, Jantsa. Borsaya kote büyük bir şirket. Bu şirketin üzerine geliyorlardı. Şirket zorda. Özlem Hanım’a hem bu şirket üzerinden baskı yapıyorlar, hem de kendi dosyaları üzerinden. AK Parti’ye geçerse kocasının şirketini kurtarma sözü almış. Kendisinin üzerinde ise yıllardır sallandırdıkları, kendi söylemi ile 20-23 dosya varmış. Hepsi Aziz İhsan Aktaş ile ilgili. Diğer belediye başkanlarımızdan farklı olarak eskiden beri Aziz İhsan Aktaş’la çalışmış ve bunlarla tehdit etmişler. O da AK Parti’ye geçiyor kurtulmak için. Yolsuzluğa bulaştığı için bizim partiyle ilişiğini kestiğimiz Şehit Kamil Belediyesi de yargılanmama garantisi ile AK Parti’ye geçiyor.’’ 


Aydın’ın 2 yıl 7 aylığına AK Parti’ye geçişinin tam perde arkasını Genel Başkan’dan öğrenmiş oluyoruz. 


Özgür Özel’e HSK’ya yaptıkları suç duyurusu ile ilgili olarak toplumu bilgilendirip bilgilendirmeyeceklerini soruyorum.

‘’Şimdilik konu HSK ve Bakanlık’ta. Gereğini yapacaklarını umuyorum. Biz dökümleri verdik. Dökümler ile gelişmeler uyumlu. HTS kayıtları, arama görüşme kayıtları hepsi ilgili savcının ve avukatın sözleri ile tutuyor. Şunu arayacağım demiş, telefon kaydı ile tutuyor. O şunu arayacak demiş, kayıt tutuyor. Şu gün serbest kalacak demiş, kalmış. Tıkır tıkır işletmişler. Hepsi tutarlı. HSK bunu sineye çekemez.’’

CHP Genel Başkanı’na mitingleri ve sürüp sürmeyeceklerini sordum. ‘’Havalar iyiyken sürdüreceğiz. Ama başka programlar, başka sürprizler var. Yeni hamleler gelecek.’’ dedi.

Dünkü ziyaretçilerim arasında İYİ Parti’den ayrılıp CHP’ye geçen Adnan Beker de vardı.

Daha önce FETÖ komplosuyla 9 aydan fazla hapis yatan Beker, cezaevi anıları ile başladı ve ‘’Beni haksız yere içeri atıp 9 ay tutanlar şimdi suçlu oldular.’’ diye teselli sözleriyle başladı sohbete. 

Ülkücü geleneğe mensup olduğu için muhafazakar, milliyetçi mahalleyi iyi tanıdığını bildiğim için sordum, 

‘’Sokakta ne görüyorsunuz?’’ diye. 

‘’Bu iş bitmiş.’’ dedi.

‘’Ne komisyon ne af ne başka bir şey. Halk aç, açık, dertli ve derdini anlatacak kimse yok. Onları sadece CHP’nin anladığını artık görüyorlar. Ben AKP’nin kalelerinde dolaşıyorum. Kale falan kalmamış. Sokağa çıkamayan bir iktidar var. Boğazından günlerdir lokma geçmeyen teyzeler, amcalar, çocuklar bize geliyorlar. AKP artık bunu çözemez. Bunu herkes anladı. Milletin zaten terör sorunu yoktu. Asıl sorun açlık ve bu çözülemez. AKP bunu çözemez. Bunu herkes biliyor.’’ dedi. 

Belli ki CHP ile muhafazakar mahalle arasındaki duvar yıkılmasa bile üzerinden atlanacak kadar alçalmıştı. 

Beker ‘’Herkesin aklında ve dilinde Ekrem İmamoğlu var. Gerisi hikaye.’’ diye noktaladı.

Bugünün Silivri raporu bundan ibaret.

Kapatmadan birkaç şey söyleyeyim. 

Bence CHP, Aydın’daki Özlem Çerçioğlu meselesini falan büyütmesin. Neyin ne olduğu çok belli ve Belediye Başkanı çocuklarına rezil ve utanç verici bir miras bırakarak gidiyor. 

AK Parti’nin böyle bir şeyden medet umması ise gerçekten şaşırtıcı. Yazık…


Haa az kalsın unutuyordum.

Özgür Özel’e ‘’Ekrem Bey olamazsa aday ne olacak? Mansur Bey sanki geri çekildi gibi’’ diye sordum. 


‘’Cumhurbaşkanlığı aday ofisinin en üst katında iki oda var. Biri benim diğeri Ekrem Bey’in. Ben asla aday değilim. Ekrem Bey o gün geldiğinde o odaya gelemeyeceği bir yerde ise o oda boş kalmaz. Cesaretle odayı dolduracak bir adayımız olur. Biz de o adayı istediği gibi destekleriz. O gün gelsin bakarız. Merak etmeyin bizde geri çekilen falan yok. Olmaz.’’ dedi. 

Bence önemliydi.

Ali Mahir Başarır’ın tüyosunu verdiği avukat rezaleti ile ilgili dünkü habere dair bir bilgi sahibi değilim ama tahminim var. 

Bu programı dikkatli izleyenler de bir tahminde bulunabilirler. Gülme…

Rutinimle başlamıştım sohbete.

Dün rutinim bozuldu. 

Sabah kahvaltımı yapmadım çünkü dün testler için kan verecektim. 

9:30’a kadar aç karnına durdum.
Sevgili hemşiremiz hiç acıtmayan elleriyle kan alma işlemimi yaptı. 

Tam detaylı testlerimin sonuçlarını bugün alacağım. 

Umuyorum bir sorun çıkmaz. 

Kendimi iyi hissediyorum zaten.

Herkesi sevgiyle kucaklıyorum.
Seni çok özlediğimi bil, herkesi benim için öp.
Bizi yalnız bırakmayan izleyicilerimize de minnetlerimizi, yanımızda olan ve kalan tüm dostlarımıza sevgilerimizi de söyleyeyim.

Yarın görüşmek üzere… 

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"1000 tane şarkı sözü yazdım" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Zeynep Talu"1000 tane şarkı sözü yazdım"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:17 Bir günü nasıl geçiyor? 01:11 Pandemi zamanı verimli geçti mi? 03:16 İnsanların yüzlerinde ne görüyor? 10:02 Bir şarkının ilk kıvılcımı nasıl ortaya çıkıyor? 14:15 İlham aldığı şeyler var mı? 15:28 İşinin sevdiği ve sevmediği yönleri neler? 17:46 Yazması çok zor olan bir şarkısı oldu mu? 26:15 Üretimi, çok fazla olaya maruz kalmak etkiliyor mu? 30:18 Müzisyenlerin yaşadığı en büyük sıkıntı nedir? 32:47 Bugünün Türkiye’si bir şarkı sözü olsa nasıl başlardı? 36:34 Kendisini nerelerden takip edebiliriz? 43:30 Kapanış
Ekim 26, 2025
Heisenberg'in bilime katkıları neler? görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile Bilim EkstraHeisenberg'in bilime katkıları neler?Merhaba! Artık "Bilim Ekstra" programımızda çok özel bir konuğumuz var: Prof. Dr. Emre Onur Kahya! Prof. Dr. Kahya, bizimle fizik ve yapay zeka alanlarındaki bilgisini paylaşacak. Fizik dünyasının gizemlerine inerken aynı zamanda yapay zeka ile ilgili son gelişmeleri keşfedeceğiz. Hem temel kavramlar hem de son teknolojiler hakkında bilgi sahibi olacak ve geleceğin bilimine bir adım daha yaklaşacağız. Bu özel programda, Einstein'dan Newton'a, Schrödinger'den Feynman'a kadar fizik tarihindeki önemli isimlere göz atacağız. Ayrıca, kuantum mekaniği, görelilik, yapay zeka ve uzay-zaman gibi heyecan verici konuları da keşfedeceğiz. Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile fizik hakkında merak ettiğiniz her şeyi öğrenmek için bu videoyu kaçırmayın! Bilimi ve evrenin sırlarını keşfetmeye hazır mısınız? 00:00 Giriş 06:57 Bohr-Kramers-Slater(BKS) teorisi 07:46 Einstein'ın BKS teorisine eleştirileri 13:33 Schrödinger'in dalga mekaniği 18:11 Solvey Konferansı 22:50 Schrödinger ve Goudsmit 43:15 Kapanış
Ekim 23, 2025
Yapay zekanın hızlı gelişimi görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Ethem Alpaydın & Prof. Dr. Emrah Safa GürkanYapay zekanın hızlı gelişimiSiemens “Geleceği Merak Edenlere” mottosuyla programımızdaki sponsorluğuna devam ediyor. Teke Tek Bilim programımızın tarih, bilim felsefesi, inovasyon ve keşiflerle dolu yolculuğunda, Siemens mühendisliğinin gücünü ve Siemens teknolojisinin getirdiği olanakları kullanarak dünyamızı daha iyi bir yer haline getirme çabasını hep birlikte deneyimliyor olacağız. Siemens’in yeni kahve makinesi EQ900 Plus, farklı kahve çekirdeklerini birbirine karıştırmamak için özel olarak hazırlanan çift çekirdek haznesi ve 32 farklı çeşit dünya kahvesiyle Teke Tek Bilim programımıza keyif ve lezzet kattı. #işbirliği 00:00 Giriş 01:04 Yapay zekanın hızlı gelişimi 09:28 Yapay zeka hayatımızdaki sosyal ve ekonomik şartları değiştirebilir mi? 13:35 Yapay zekanın hiç yapamayacağı şeyler olacak mı? 19:17 Yapay zeka çok mu hızlı gelişti? 20:34 Yapay zeka bu kadar hızlı gelişmeye devam eder mi? 23:42 Yapay zekada sezgi var mı? 26:15 Yapay zeka sonsuza kadar kendini evrimleştirebilir mi? 29:17 Türkiye olarak yapay zekada ne durumdayız? 35:40 Üniversitelere ayrılan fonlar üniversiteye uzun vadede zarar verir mi? 45:30 Bilimde ve yapay zeka konusunda Türkiye’den umutlu mu? 57:33 Kapanış
Ekim 19, 2025