İstanbul 14°
FatihAltayli

Fatih Altaylı

Diğer yazılarıFatihAltaylı

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü - 39

detail banner reklam

Silivri Günlüğü - 39

FatihAltaylı
Köşe Yazısı

Fatih Altaylı

Ağustos 17, 2025

Yazı İçeriği

  • Silivri Günlüğü - 39

Silivri Günlüğü - 39

Merhabalar Emre Bey, 

İyi olduğunuzu, herkesin iyi olduğunu umarak bugünkü mektubumuza başlayalım istersen.

Dün Ankara’nın gündemi yoğundu.

İktidar partisine katılanlar, CHP’nin iktidar mensupları ve yargı arasındaki ilişkilerle ilgili iddiaları, yargının siyasi tehdit aracı olarak kullanılması, iktidarın komik zam teklifine karşı gerilen ipler, kamu memurlarından gelen meydana inme tehditleri…

Hepsini konuşacağız.

Ama öncesinde biraz Silivri ya da cezaevi dedikodusu ya da magazini yapayım.

Galiba dün Saygı Öztürk bir Silivri değerlendirmesi yapmış ve kimin moralinin yüksek, kimin cezaevinde daha “iyi yattığını” aldığı bilgilere göre yazmış.

Ben de aynı şeyi içeriden, bir tür Türk medyasının Silivri Cezaevi  muhabiri olarak yapayım dedim.

Kendimi sıralamanın dışında tutacağım ve puanlarımı belediye başkan ve yöneticileri ile sınırlı tutacağım.

Bir numaraya Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ı koyuyorum.

Hep neşeli, hep güleryüzlü, hep yüksek moralli…

10 üzerinden 10 puan.

İki numarada Buğra Gökçe var.

O da güleryüzlü, moralli, keyifli…

Resul Emrah Şahan, dosyasındaki suçlamaların bugünkü konjonktürde artık geçersiz olması nedeniyle moralli olabilir belki ama Buğra Bey belirsizliğe rağmen gayet iyi.

Bir de nikah fotoğraflarına kavuşsa daha da keyifli olacak.

O da 10 üzerinden 9.5…

Üç numarada Ekrem İmamoğlu var.

Büyük bir çoğunluk “Ekrem Başkanı seçimlere kadar serbest bırakmazlar” diye mırıldarken İmamoğlu son derece yüksek moralli.

Cezaevinde avukatları ile kendine özgün bir rutin ve sistem oluşturmuş, yoğun bir tempo ile çalışıyor.

Kurultay davası sürecinde kısa süreliğine bozulmuş görülen keyfi yine çok yerinde.

Ekrem İmamoğlu’na 10 üzerinden 9.3…

Dördüncü sırada hiç kuşkusuz Zeydan Karalar var.

Zeydan Başkan’da yaptıklarından emin, kendine güvenen insanların rahatlığı var. 

Zaman zaman yan yana görüşme kabinlerinde denk gelirsek Zeydan Başkana “Seni görünce moralim düzeliyor ama karnım acıkıyor” diye takılıyorum.

O da bana “Asıl ben seni görünce moral buluyorum” diyor.

Zeydan Karalar’ın tek derdi Adana’da olamamak .

İstanbul’da kalarak eşine zahmet verdiğini düşünüyor. 

Zeydan Karalar‘a da 10 üzerinden 9 veriyorum.

Ahmet Özer’in morali ve keyfi ise her geçen gün yükseliyor. 

Dün berbere gitmiş, yeni saç stili ve bıyıkları ile daha modern bir görünümde, daha yakışıklı… 

Milli Beraberlik, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na davet edilme olasılığı ve çözüm süreci keyfini yerine getirmiş.

10 üzerinden 8.5…

Aykut Erdoğdu genel olarak iyi ama sık sık sinirleniyor.

Onun moralini yüksek tutan ise avukat eşinin her gün gelerek kendisine destek vermesi.

Emreciğim, önceki günkü geç saat konuklarım arasında CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Günaydın da vardı. 

Pes peşe ziyaretlerden sonra hücremde uzanmış kitap okurken infaz koruma memuru kardeşim gelip “Vekil görüşü” diye çağırınca şaşırdım. 

Hemen pijamalarımı çıkarıp olabildiğince düzgün bir şeyler giyip açık görüş odasına götürülmek üzere hücremde beklemeye başladım. 

2 dakika sonra kapının önüne çıkarıldım, rutin biçimde üstüm arandı ve görüşme odasına gittik. 

Her akşam televizyonda izleye izleye hiç tanışmadığım halde yakından tanır olduğum Gökan Bey, yanında Norveç kadın atletizm takımının kaptanı zannettiğim bir hanımefendi ile beni bekliyordu. 

İlk kez ecnebi bir ziyaretçim oluyordu. 

Gökan Bey’le sohbete Aydın’ın topuklayan efesi ile başladık. 

Gökan Günaydın bu konuda oldukça üzgündü. 

“Özlem Hanım’ı çok uzun yıllardır tanırım. Birlikte çok siyaset yaptık. Bu yüzden de çok fazla üzgünüm. Gitmesi bize zarar vermez, kendisini insan içine çıkamaz hale getirir” dedi.

Ve anlattı: “Her zaman ilk açıklanan adayımız oldu. Zaman zaman parti disiplinini zorlayan tavırları, yöntemleri oldu. Hep hoşgörüyle karşılandı. Açık söyleyeyim şımartıldı bile diyebilirim. Bunu yapması çok yakışıksız ama daha yakışıksız olanı, bir yandan çevresine baskı yaparak başkalarını da peşine takmaya uğraşması.”

“Peki CHP yönetimi Özlem Çerçioğlu’na şantaj yapıldığını bilmiyor muydu?” diye sordum.

“Biliyorduk ama bir açığı olmadığını iddia ediyordu. Ancak durumun öyle olmadığı anlaşıldı” yanıtını aldım.

Gökan Bey bu konuda şahsi olarak da haksızlığa uğradığını, aldatıldığını düşünüyor gibime geldi. 

Dün, CHP Genel Başkanı Özgür Özel heybeden turbu çıkardı. 

Bayrampaşa mitinginde verdiği sözü tuttu ve İBB davalarında rüşvet ve iftira karşılığı tahliye sözü veren iktidar partisi milletvekilinin adını açıkladı. 

Mücahit Birinci, şu anda vekil değil ama partide yönetimde yer almış önemli bir isim.  

İddia, Birinci’nin 2 milyon dolar para ve bir iftira koşuluyla serbest kalma garantisi vermesi… 

Murat Kapki adlı tutuklunun önüne bir iftira metni koyulmuş ve “Bunları söyle, 2 milyon dolar da para ver. Ben de seni hapisten kurtarayım” denmiş. 

Kapki de “Ben kimseye iftira atmam” diye reddedip, Tekirdağ Savcılığı’na Birinci’yi şikayet etmiş. 

Çünkü iddia edilen suçun işlendiği yer Tekirdağ. 

Burada bakılması gereken, Birinci’nin gerçekten kimi savcılar ya da savcıları etkileyecek kişilerle bir bağlantısının olup olmadığı… 

Benim asıl değinmek istediğim bu değil. 

Kapki ile Birinci arasındaki ilişkinin düzeyini, derinliğini bilmiyoruz. 

Kapki’nin serbest kalmak için neler yaptığını ve neler yapabileceğini bilmiyoruz. 

Belli ki iftira ya da itirafcılıkla şekillenen etkin pişmanlığa dayalı dava süreçleri bundan medet umanlar için de bir bıçak.

Etkin pişmanlar, bazen onları kullanmaya çalışanları da pişman edecek gibi duruyor.

Bu, davaları iyiden iyiye güvenilmez ve sonuç vermez hale getiriyor.

Bu iddialar doğru düzgün araştırılmaz ise, ki araştırılacağını zannetmiyorum, sadece Mücahit Birinci’yi lekelemekle kalır. 

Birinci kısa süreli bir sıkıntı yaşar, geçer gider.

Daha önemli olan ise toplumun duyarsızlığı…

Biliyorum ki pek çok kişi “Bomba bu muymuş?” diyor. 

Öylesine çürümüşlük var ki, bir siyasetçinin tahliye karşılığı yalan ifade ve 2 milyon dolar istemesi halk gözünde vakayı adiye, sıradan olay olmuş. 

Vatandaşa haksız da diyemem, hatırlarsın 6-7 yıl önce AK Parti’nin önemli isimlerinden, Başkanlık Anayasasının mimarı, Meclis Anayasa Komisyon Başkanı Profesör Burhan Kuzu’nun onlarca cinayetin de sorumlusu uluslararası uyuşturucu kaçakçısını serbest bıraktırmak için bir hakimi arayıp baskı kurduğunu ve bu baskı sonucu uyuşturucu kaçakçısı Zindaşti’nin serbest bırakıldığını yazmıştım.

Söz konusu hakim de HSK’ya verdiği ifadede Kuzu’nun kendisini arayıp uyuşturucu kaçakçısını serbest bırakmasını istediğini kabul etmiş, Kuzu’nun kendisine bunun bir devlet meselesi olduğunu söylediğini iddia etmişti.

Uyuşturucu kaçakçısı ile Burhan Kuzu ilişkisini daha sonra başka belgelerle de ortaya koymuştum. 

Ne oldu? 

Hiç! 

Kuzu, covid’den ölünceye kadar siyasetteki varlığını sürdürdü.

Toplum bunlara alıştırdı Emre.

Halkın burnu çürüme kokusuna çoktan alıştı. 

İBB davası, bu çürümüşlüğün giderek ayyuka çıktığı bir vakaya dönüştü.

Bunlara ve MHP’nin “iddianame çabuk hazırlansın, bu davalar gündemden düşsün” itirazlarına rağmen İBB’ye yönelik gözaltı ve tutuklama dalgalarının sürmesi kafaları karıştırıyor.

Ben gözaltıların aslında süreci hızlandırmak ve iddianameyi hazırlayabilmek için yapıldığına inanmaya başladım. 

Görünen o ki, itiraf ve iftiralara rağmen ortada sağlam, güvenilir deliller yok. 

İtiraf ve iftiralar delile bağlanamıyor ve de istenilen hedeflere ulaşmıyor. 

Arzu edilen, hedeflenen gibi bir iddianamenin eldeki delil ve iftiralarla hazırlanamayacağı anlaşılınca yeni yeni kişilerd hedef alınarak bir iddianameye delil bulunmaya çalışılıyor. 

Benim merak ettiğim ise acaba tüm bu başkanlar ve çalışanlar ortak tek bir iddianamede mi toplanacak yoksa herkese ayrı ayrı iddianameler mi hazırlanacak! 

Şunu da söylemeden yapamayacağım. 

İBB soruşturmaları ile ilgili FETÖ borsası yakıştırmaları ile benzer bir borsa kurulduğu söyleniyor. 

Katılmıyorum. 

FETÖ borsası, tutukluları kurtarma amaçlı değildi.

O daha çok birkaç sözde gazeteci ile bazı yargı mensuplarının kurduğu tezgahtı. 

Gazeteciler korkutuyor, sonra da para talep ediyordu. 

Burada durum farklı.

Tutuklular itiraf ve iftira ile kurtulmaya teşvik ediliyor.

Orada başkalarına yönelik bir mağduriyet yoktu, burada başkalarına yönelik bir saldırı hazırlanıyor.

Emre beyciğim sana yemin ederim ama ispatlayamam ki bugün halkın %80’i yargıdaki felaketi, adaletsizlikleri, yolsuzlukları zerre umursamıyor.

Zaten AK Parti dönemi halkta yolsuzluk hassasiyeti falan bırakmadı.

Yolsuzluk sıradanlaştı, kabul gören bir şey oldu. 

“Bal tutan parmağını yalar”a alışmış olan halk, artık bal kavanozunun içine kepçe daldırılmasına da ses çıkarmıyor. 

Şu an milletin asıl derdi açlık. 

Diğer konulara bir grup karnı tok kişinin anlamsız tartışması olarak bakıyorlar.

Haksız da değiller.

Burjuva ahlakı, burjuvalaşmamış toplumlardan beklenemez. 

Bunun kabahatini de halka yükleyemeyiz.

Ama şurası net ki, özellikle Anadolu’da öncelik ekonomide. 

Hukuk mukuk kimsenin umru değil. 

Siyaset bunu görüyordur. 

Tabii bu kapsamda iktidarın memurlara getirdiği %10 zam önerisi, hele hele sonraki yıl için %5 olması halkın asıl derdi. 

Milleti fakirleştirerek enflasyon mücadelesi olmayacağını artık herkes anlıyor. 

Dün avluda jimnastik yaparken bu zam önerisinin çalışanlar tarafından nasıl utançla karşılandığına istemeden kulak misafiri oldum. 

Gerçekten %10 halkla alay etmektir, bedeli olur. 

Muhalefet belki de artık ekonomi gündemini meydanlara taşımaya daha çok gayret etmeli.

Dün yine epey bir vekil ziyareti vardı.

Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin çok ilginç bilgiler verdi.

Biliyorsunuz hep CHP’nin halka inememesiden ve sandık güvenliğinden şikayet edilirdi.

Aldığım bilgiler ilginç. 

Parti, yeni bir örgütlenme modeline gitmiş ve artık il, ilçe örgütlerinin altında kılcal damar örgütlemesine geçmişler. 

Türkiye’deki 50 bin 521 mahallenin 45 bin 866’sında temsilci belirlemişler ve göreve başlatmışlar.

Türkiye sathındaki 192 bin sandığın 185 binine sandık sorumlusu atamışlar ve 45 kişilik bir call center kurmuşlar.

Bu call center 45 kişilik bir ekiple bu 185 bin sandık görevlisi ile temas kuruyor ve görevleri hakkında bilgilendiriyor.

Hepsinin telefonuna yüklenen bir aplikasyon ile tüm sandık görevlileri kendi sandıklarındaki seçmenleri biliyor ve temasa geçebildiği ile temas kuruyor.

Her görevli 350 seçmene ulaşmakla yükümlü. 

“Sistem çalışıyor mu?” diye sordum. 

“Partideki dinamizm herkesi harekete geçirdi. Mesela Adana’da 4800 sandık görevlimizden 560’ı biz görev vermeden çalışmaya başladılar” dedi.

Özlem Çerçioğlu meselesi dün sona erdi. 

Yaladı, yuttu, topukladı. 

Tabii AK Parti de yaladı yuttu, o ayrı…

CHP’yi de Allah korumuş, Çerçioğlu’nu İzmir’e başkan yapmış olabilirlerdi.

Böyle bir durumda İzmir’i kaybetmiş olurlardı, şükretsinler Aydın’la yetindiler. 

Özlem Çerçioğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun sevdiklerinden, koruduklarındandı. 

Kemal Bey güzel miras bırakmış. 

Çerçioğlu olayı, toplumun siyasete bakışını iyiden iyiye negatif etkileyecektir. 

Belki de bu tarz siyasetçilerin sonunu getirip genç ve idealist yeni bir siyasetçi neslinin önünü açabilir. 

Ben CHP’nin bir kaybı olduğunu düşünmüyorum.

Üç gün konuşulur, unutulur. 

Şimdi sen merak ediyorsundur “Gökan Günaydın’ın yanındaki Norveçli sporcu kimdi?” diye. 

Gökan Bey “Hanımefendi ile tanışmıyorsunuz herhalde” deyince “Tanışmıyoruz” dedim

Acaba İngilizce mi konuşsam diye düşünürken hanımefendinin Bilecik Belediye Başkanı Melek Subaşı olduğunu öğrendim.

Utandım, çünkü hanımefendi ile tanışmamıştım ama Game of Thrones esprilerinden haberdardım. 

Biraz da yerel siyaset konuştuk. 

Bilecik’ten, orman yangınlarının verdiği hasardan söz ettik.

Emre, tüm bu belediye operasyonlarının İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığını engellemek için yapıldığını zannetme. 

İmamoğlu’nun önü, diploma iptali ve siyasi yasakla sonuçlanan dava ile zaten kesildi. 

Bu davalardaki amaç CHP’nin iktidar yolunu kesmek. 

İktidar, CHP’nin kendi yürüdüğü yoldan yürümesini engellemeye çalışıyor. 

AK Parti yönetimi CHP’nin belediyecilikte çuvallayacağını düşünüyordu, tam tersi oldu.

CHP başarılı belediyecilik yaptı ve beceriksiz bir parti olmadığını,
AKP’yi aratacak bir durum yaratmadığını, seçmene senden benden ayrımı yapmadığını, sosyal belediyecilikle halka destek olduğunu gösterdi.

Gıda yardımları, para yardımları, kent lokantaları, kreşler, yurtlar CHP’yi yukarı taşımaya başladı.

AK Parti iktidarı kent lokantalarını, yurtları ve kreşleri engellemeye çalıştı. 

Baktı olmuyor, belediyelere yargı kıskacı kurguladı. 

Belediyelerin bu gibi faaliyetlerde bulmasını engellemek ve halka hizmetini durdurmak asıl amaç…

Bunu görmek lazım. 

Beni soracak olursan…

Kan testi sonuçlarım geldi, her şey normal. 

İnşallah Türkiye’de de her şeyin normal olduğu günleri hep birlikte görürüz.

Herkesi sevgiyle kucaklıyorum…

FatihAltaylı
X’te yanıtla

X’te yazı hakkında yorumlarınızı paylaşın.

FatihAltaylı
  • Geçmiş yazılar

TümüFatihAltaylı
Bize Biraz Müsaade
Köşe Yazıları
Bize Biraz Müsaade

Fatih Altaylı

Ekim 6, 2025

Silivri Günlüğü - 73
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 73

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

Silivri Günlüğü - 72
Köşe Yazıları
Silivri Günlüğü - 72

Fatih Altaylı

Ekim 2, 2025

  • Videolar

TümüFatihAltaylı
"1000 tane şarkı sözü yazdım" görseli
FatihAltaylı
YouTube
Bedia Ceylan Güzelce & Zeynep Talu"1000 tane şarkı sözü yazdım"Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor. 00:00 Giriş 00:17 Bir günü nasıl geçiyor? 01:11 Pandemi zamanı verimli geçti mi? 03:16 İnsanların yüzlerinde ne görüyor? 10:02 Bir şarkının ilk kıvılcımı nasıl ortaya çıkıyor? 14:15 İlham aldığı şeyler var mı? 15:28 İşinin sevdiği ve sevmediği yönleri neler? 17:46 Yazması çok zor olan bir şarkısı oldu mu? 26:15 Üretimi, çok fazla olaya maruz kalmak etkiliyor mu? 30:18 Müzisyenlerin yaşadığı en büyük sıkıntı nedir? 32:47 Bugünün Türkiye’si bir şarkı sözü olsa nasıl başlardı? 36:34 Kendisini nerelerden takip edebiliriz? 43:30 Kapanış
Ekim 26, 2025
Heisenberg'in bilime katkıları neler? görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile Bilim EkstraHeisenberg'in bilime katkıları neler?Merhaba! Artık "Bilim Ekstra" programımızda çok özel bir konuğumuz var: Prof. Dr. Emre Onur Kahya! Prof. Dr. Kahya, bizimle fizik ve yapay zeka alanlarındaki bilgisini paylaşacak. Fizik dünyasının gizemlerine inerken aynı zamanda yapay zeka ile ilgili son gelişmeleri keşfedeceğiz. Hem temel kavramlar hem de son teknolojiler hakkında bilgi sahibi olacak ve geleceğin bilimine bir adım daha yaklaşacağız. Bu özel programda, Einstein'dan Newton'a, Schrödinger'den Feynman'a kadar fizik tarihindeki önemli isimlere göz atacağız. Ayrıca, kuantum mekaniği, görelilik, yapay zeka ve uzay-zaman gibi heyecan verici konuları da keşfedeceğiz. Prof. Dr. Emre Onur Kahya ile fizik hakkında merak ettiğiniz her şeyi öğrenmek için bu videoyu kaçırmayın! Bilimi ve evrenin sırlarını keşfetmeye hazır mısınız? 00:00 Giriş 06:57 Bohr-Kramers-Slater(BKS) teorisi 07:46 Einstein'ın BKS teorisine eleştirileri 13:33 Schrödinger'in dalga mekaniği 18:11 Solvey Konferansı 22:50 Schrödinger ve Goudsmit 43:15 Kapanış
Ekim 23, 2025
Yapay zekanın hızlı gelişimi görseli
FatihAltaylı
YouTube
Prof. Dr. Ethem Alpaydın & Prof. Dr. Emrah Safa GürkanYapay zekanın hızlı gelişimiSiemens “Geleceği Merak Edenlere” mottosuyla programımızdaki sponsorluğuna devam ediyor. Teke Tek Bilim programımızın tarih, bilim felsefesi, inovasyon ve keşiflerle dolu yolculuğunda, Siemens mühendisliğinin gücünü ve Siemens teknolojisinin getirdiği olanakları kullanarak dünyamızı daha iyi bir yer haline getirme çabasını hep birlikte deneyimliyor olacağız. Siemens’in yeni kahve makinesi EQ900 Plus, farklı kahve çekirdeklerini birbirine karıştırmamak için özel olarak hazırlanan çift çekirdek haznesi ve 32 farklı çeşit dünya kahvesiyle Teke Tek Bilim programımıza keyif ve lezzet kattı. #işbirliği 00:00 Giriş 01:04 Yapay zekanın hızlı gelişimi 09:28 Yapay zeka hayatımızdaki sosyal ve ekonomik şartları değiştirebilir mi? 13:35 Yapay zekanın hiç yapamayacağı şeyler olacak mı? 19:17 Yapay zeka çok mu hızlı gelişti? 20:34 Yapay zeka bu kadar hızlı gelişmeye devam eder mi? 23:42 Yapay zekada sezgi var mı? 26:15 Yapay zeka sonsuza kadar kendini evrimleştirebilir mi? 29:17 Türkiye olarak yapay zekada ne durumdayız? 35:40 Üniversitelere ayrılan fonlar üniversiteye uzun vadede zarar verir mi? 45:30 Bilimde ve yapay zeka konusunda Türkiye’den umutlu mu? 57:33 Kapanış
Ekim 19, 2025