Seçim hesapları

ÜÇ gün önce bölgelere göre partilerin oy oranlarını verdim,

Batı’da birinci parti olan CHP’nin, Doğu Anadolu’da barajı bile geçemediği görüldü,

Bugün ise başka sayılar vermek istiyorum,

İki çalışma yaptım,

Birinde, 29 Mart yerel seçimlerinde il genel meclisi için verilen oyları, bir genel seçime göre değerlendirdim,

Ortaya şöyle bir tablo çıktı:

AKP, yüzde 38,30 oy oranıyla 288 milletvekili,

CHP, yüzde 23,08 oy oranıyla 125 milletvekili,

MHP, yüzde 15,97 oy oranıyla 94 milletvekili,

DTP de bağımsız olarak 43 milletvekili çıkarabiliyor,

Aynı değerlendirmeyi bizim son seçim anketine de uyguladım,

Buna göre de DTP’nin 23 bağımsız adayı Meclis’e sokması halinde AKP 301, CHP 120, MHP 106 milletvekili çıkarabiliyor,

Bunun temel nedeni, CHP’nin milletvekillerinin çok oyla seçildiği yerlerde, AKP’nin ise milletvekillerinin az oyla seçildiği bölgelerde güçlü olması,

CHP, Doğu Anadolu’daki oylarını artıramadığı müddetçe, diğer bölgelerdeki oy oranlarını artırsa da milletvekili sayısını artıramıyor,

 

 


Bugünün avcısı yarının avı

KUSURA bakmayın ama adlı adınca yazmak zorundayım, "İşin boku çıktı,"

Aslında "memleketin" diyeceğim ama dilim varmıyor,

Ülkenin parçalanmasının önünde kalan tek engel ne, biliyor musunuz?

Fazlaca parçalanmış olması,

Her şey bölünmüş durumda,

Her şey birbirine karşıt,

Ülkenin tüm kurumları birer birer "dökülüyor",

Kurumlar kendi kendini yıpratıyor,

Yargı, yargıçların dinlenmesi talimatını veriyor,

Bir grup asker, içeriden dışarı askerlerin aleyhine bilgi sızdırıyor,

Herkes av, Herkes avcı,

Dinlenme ise başlı başına bir rezalet,

Benim bakkal bile dinlendiğinden emin,

Bazen siyasetten şikâyet edeceği tutuyor, telefonunu hemen çırağa verip dışarı yolluyor,

Bense bütün bu olanlara gülüyorum artık,

Çünkü yapacak bir şey kalmadı,

Türkiye’nin gerçeği bu,

Yarın ne olacağını tahmin etmek güç değil,

Gün gelecek iktidar değişecek,

Ve bugün kendini avcı zannedenler, aslında kendilerinin de av olduğunu görecekler,

Siz zannediyor musunuz ki, bugünün "dinletenleri" dinlenmiyor,

Yarın da onların dinleme kayıtları ortaya dökülecek,

O gün de onları konuşup tartışacağız,

Kimbilir belki de onların davalarını takip edeceğiz, Ve büyük bir ihtimalle, onlardan bazılarına yapılan haksızlıklara karşı çıkmak da yine bize düşecek,

Türkiye böyle bir ülke,

Beğensek de, beğenmesek de!

 

 


Çalıştaylara katılmam

BİR yerlerde benimle ilgili bir şeyler yazılmış,

Alevi Çalıştayı’na katılmamamla ilgili,

Hatta galiba bunun üzerine yorumlar bile yapılmış,

Yakışıksız yorumlar,

Evet doğru, Alevi Çalıştayı’na katılmak üzere davet edildim,

Aynen Kürt ya da demokrasi açılımı ile ilgili toplantılara da davet edildiğim gibi,

Ama gitmedim,

Alevileri çok sevdiğim, Alevi inancının pek çok unsurunu kendime çok yakın bulduğum, Anadolu kültürünün Aleviler olmadan çok tatsız tuzsuz kalacağını düşündüğüm halde katılmadım,

Çünkü ben gazeteciyim,

Bu gibi çalıştaylara katılmamın önündeki engel, "evrensel gazetecilik ilkeleri"dir,

Gazeteciler "yürütmenin" bir parçası, bir unsuru değildir,

Biz fikirlerimizi yazarız, açıkça, halkın önünde,

Biz düşüncelerimizi herkesin önünde söyleriz, gidip kapalı kapılar arkasında yapılan toplantılarda değil,

Bizim işimiz bu toplantılara katılmak değil, bu toplantıları izlemektir,

İzler, yorumlar, olumlu veya olumsuz eleştiririz,

Ülke yönetme hevesiyle bu toplantılara katılanlara ben gazeteci demem,

Kendime gazeteci diyebilme hakkımı korumak için de böyle toplantılara katılmam,

Dediğim gibi, bu çalıştaya davet edildim,

Daveti yapan Sayın Bakan’a da aynen yukarıda yazdıklarımı söyledim, "Sağolun ama birincisi uzmanı olduğum bir konu değil, Bununla ilgili yazdığım bir yazı, yaptığım bir çalışma yok, İkincisi ben, gazetecilerin bu tip işlerin içinde olması gerektiğini düşünmüyorum" dedim, Teşekkür ettim, Kapattım,

Ben insanların haddini bilmesi gerektiğini düşünürüm hep,

Hıyarım var diyene, eline tuzluk alıp koşanlardan ise oldum olası hazzetmem,

 

 


Bir Ufuk Uras

DÜN TBMM’de Türkiye’nin en önemli sorunuyla ilgili bir genel görüşme vardı,

İzledim, İzledikçe içim karardı, Sıkıldım,

Kimse yeni bir şey söylemedi,

En azından Meclis çatısına yakışır bir şey söylemedi,

Belki sadece Ufuk Uras bir şeyler söylemeye çalıştı,

Ama onun da "terbiyeli" sesi, o gürültü arasında kaybolup gitti,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Gazeteciler kendilerine sağlanan ayrıcalıklara da karşı çıkabildiği zaman.

Erişilebilirlik Araçları