İstanbul’da bir Yunan tanrısı yanında Jane ve Serge

HERMES, İstanbul’a mağaza açıyor,

Uzun zamandır pek çok büyük grup, bu markayı Türkiye’ye getirmek için uğraştı, Hermes hep soğuk baktı ve sonunda kendisi Türkiye’ye gelmeye karar verdi,

Hermes herhalde dünyanın en prestijli markalarından biri,

Aslında oldukça eski bir marka, Ama Türkiye’de popüler olması, son 15-20 yılın olayı, Dar bir çevreye seslenen önemli bir marka iken son yıllarda giderek yaygınlaşan bir "çılgınlık" halinde,

Tabii parası olanlar için,

Çünkü Hermes demek, yüksek fiyat demek (pahalı demiyorum),

Türkiye’de Hermes’in "zenginler arasında" giderek yükselmesinin nedeni ise Birkin çantaları,

Birkin çantalar bir ikon,

Peki Birkin adı nereden geliyor biliyor musunuz?

Jane Birkin’den,

Jane Birkin kim?

Serge Gainsbourg’un sevgilisi,

Serge Gainsbourg kim?

Okan Bayülgen’in taklit ettiği Fransız deli-dâhi-sanatçı,

Gençler, Jane Birkin’i pek bilmezler ama benim gençliğimin önemli sembollerinden biriydi,

Şarkı söylerdi, aktristi,

Birkin çanta, işte onun adını taşıyor ve artık Jane Birkin’i görenler, "Hermes’in Birkini gibi mi?" diye sorduğuna göre çantalar artık adını aldıkları sanatçıdan daha meşhur,

Birkin çantaların adı gerçekten Jane Birkin’den geliyor, Bir uçak yolculuğunda Jane Birkin’in yanına Hermes’in başkanı Jean Louis Dumas-Hermes oturur,

Jane Birkin yol boyunca çantasından şikâyet eder, hiçbir üreticinin kadınlara uygun bir seyahat çantası üretmediğini söyler, Büyük ama içindekileri kolay bulabileceği, içindekilerin dökülmediği, kapaklı ve güvenli bir çanta bulamadığından yakınır,

Birkaç hafta sonra Birkin’in Paris’teki evinin kapısı çalınır ve bir kutu gelir,

Birkin kutuyu açar, İçinde Hermes’in, onun isteği üzerine tasarladığı bir çanta vardır,

Birkin’in izin vermesiyle bu çanta modeli Birkin adını alır,

Ve Hermes hâlâ her yıl 1 Birkin çantayı Jane Birkin’e hediye etmektedir ve o da her yıl 1 çantasını açık artırmada satıp, gelirini hayır kurumlarına bağışlamaktadır,

Son açık artırmada Jane Birkin’e ait bir Birkin çanta 80 bin dolara alıcı bulmuştur,

Hermes’in en ünlü ürünü haline gelen Birkin çantaları almak kolay değil, Sıraya girmek ve modeline göre birkaç yıl beklemek gerekiyor,

Krokodilden yapılıp, pırlantalarla süslenen modelleri 150 bin doları aşıyor, Paranız olsa bile almak zor,

Hermes aslında deri ürünlerinde iddialı ama havludan küllüğe, yemek takımına aklınıza gelen her türlü ürün var,

Hatta isterseniz atınıza bir Hermes eyer bile alabilirsiniz,

İşte adını bir Yunan tanrısından ve dolaylı olarak Mısır tanrısı Toth’tan alan Hermes, artık İstanbulluların yeni heyecanı olacak,

 

 


Abdül Abi

GEÇEN hafta Abdül Abi’yi kaybettik,

Abdülkazdir Yücelman’ı, Cumhuriyet Gazetesi’nin efsanevi spor müdürünü,

Pek çoğumuza gazeteciliği öğreten adamı,

Bir dönem hepimiz onun yanındaydık,

Kimler mi?

Cumhuriyet Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, Radikal Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Habertürk Spor Müdürü Halil Özer, Sabah Spor Müdürü Emrah Kayalıoğlu, ATV Haber Müdürü Uygar Eremektar ve daha pek çoğumuz,

Onun elinde büyüdük,

Gazetecilikte doğru öğrendiğim ne varsa ondan öğrendim, Yanlışlarım varsa onları kendim eklemişimdir,

Yazdığımız haberleri okumadan yırtar (o zaman kâğıda yazardık), "Olmamış" derdi, Hep daha iyisini yazmayı ondan öğrendik,

Kimsenin adamı olmamayı, herkese eşit mesafede durmayı, haberdeki detayların önemini, her şeyi belgelemeyi, iki kere doğrulatmayı, gençleri yetiştirmeyi,,,

Hepimiz ona çok şey borçluyuz,

Nur içinde yatar herhalde,

 

 


Kasaba minnet etme, kolunu kes

BİRKAÇ hafta önce İnan Kıraç’ın Tepebaşı’ndaki TRT binasını alamayışını yazdım,

Buraya 200 milyon dolar harcamaya hazır olduğunu söyleyen İnan Kıraç’ın, TRT ile üç kuruşluk pazarlık yüzünden bu projeyi gerçekleştiremediğini, Bütün Türk zenginler gibi hayır işi yaparken bile devletten kıl koparmaya çalıştığını yazdım, "Değer mi?" dedim,

Galatasaray Lisesi’nde talebeliğimden bu yana tanıdığım İnan Abi’den bir mektup geldi hemen,

Kendi doğrularını anlatıyordu ve artık bu projenin gerçekleşme olasılığının kalmadığını, ne kendisinin, ne de eşinin ömrünün böyle bir şeye yeteceğini söylüyordu,

Zaten artık Frank Gehry’nin projesini de alamayacaklarını belirtiyordu,

İnan Abi’nin mektubu, fikrimi değiştirmedi,

Tepebaşı’ndaki koskoca araziyi 20 milyon dolar verip almıyorsa ve bunu bedavaya getirmeye çalışıyorsa benim için o işin değeri sıfırdı,

Ben bunu yazdıktan sonra herhalde İnan Kıraç’ın teşvikiyle olsa gerek Hürriyet’ten Eyüp Can kardeşim, TRT yönetimini suçlayan ve arazinin İnan Kıraç’a bedava verilmesi gerektiğini söyleyen yazılar kaleme aldı,

TRT’nin verdiği yanıtın terbiyesiz tavrı bir yana, benim İnan Kıraç kadar param olsa, TRT’ye minnet edeceğime parayı basıp alırdım araziyi,

Bunu yapmaktansa medya üzerinden baskı uygulayıp araziyi beleşe getirmek, bunca servet sahibi birine yakışır bir durum değil,

Bunun bir adı var ama yazıp da İnan Abi’yi üzmek istemiyorum,

Ancak şunu da görüyorum:

İnan Kıraç, akıl hocası olduğu Aydın Doğan gibi medya gücüyle baskı kurup amacına ulaşmak istiyor,

Acaba bunu Aydın Doğan mı İnan Kıraç’tan öğrendi, İnan Kıraç mı Aydın Doğan’dan, 

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Gerçek zenginliğin kimseye boyun eğmemek olduğunu anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları