Legal siyasete gelin ama nasıl!

YSK, BDP’nin bağımsız adaylarına getirdiği yasağı kaldırdı,

Karar hukuki mi, siyasi mi tartışılır,

Bence siyasi, Cumhurbaşkanı’nın bile müdahil olduğu siyasi bir sonuç,

Kararın hukuki değil de siyasi olması, doğru olmasını engellemiyor,

YSK bu kararıyla "kanun yapıcının" yani yasamanın eksiğini ve hatta ayıbını kapatıyor,

Çünkü Türkiye siyasetçilerin, yürütmenin ve yasamanın sözüyle eyleminin örtüşmediği bir memleket,

Yılladır ne diyor Türkiye’yi yönetenler,

"Terörle bu işler olmaz, Gelin legal siyaset yapın,"

Hatta "en milliyetçi ve en şahin" Mehmet Ağar bile "Dağda terör yapacağınıza düz ovada siyaset yapın" demedi mi?

Dedi,

AKP iktidara geldiği günden bu yana bunu söylüyor mu?

Söylüyor,

Ama bu sadece sözde,

Yakın zaman önce Türk Ceza Kanunu değişti, Değişti de ne oldu!

Bırakın dağdan gelmeyi, şehirdekilere bile siyaset yolu açılmadı,

Kim yapacak legal siyaseti?

Politize Kürtler,

Bakın onların 2 bin küsuru zaten KCK davası nedeniyle tutuklu,

On binlercesi ise siyaset yapmalarını engelleyecek sabıkalara sahip,

Kimi yasa dışı gösteri nedeniyle, kimi daha önce terör örgütünü övdüğü için, kimi Öcalan’a "Sayın" dediği için, kimi pankart açtığı için, Bu suçları yıllar önce işlemiş olsalar bile bugün legal siyasetin içinde seçilme hakkından yoksunlar,

Hatta bırakın BDP’yi, AKP’den, CHP’den ve hatta fikir değiştirip MHP’den bile aday olamazlar,

Çünkü yeni TCK hazırlanırken Türkiye’nin bu yeni "politik tavrı" göz önüne alınmamış,

Bunun nedenini sormak için yeni TCK’yı hazırlayanlar arasında yer alan bir profesörle konuştum,

"Biz bunu düşündük, Ancak bizim böyle bir değişiklik yapmamız istenmedi, Muhalefetle karşılandı, O yüzden koyamadık yasaya" dedi,

Yani bir yanda "Gelin legal siyasete" deniyor, diğer yanda ise bunun yolu kapatılıyor,

Sonra YSK "yasal" kararı nedeniyle hedef oluyor,

Cumhurbaşkanı’nın bile müdahil olmasını gerektiren bir süreç sonunda "siyasi karar" almak zorunda bırakılıp alkışlanıyor,

Türkiye’nin demokrasisi böyle gelişiyor,

 


İyi ahlakın düşmanı

RTÜK falan gibi kurullar, mahkemeler ve hatta siyasetçiler "toplumun ahlak anlayışına ve geleneklerine aykırı" diye pek çok diziye, programa ceza kesmeyi, mahkûm etmeyi ve eleştirmeyi pek severler,

Hatta siyasetçiler daha da ileri gidip "ahlaki düşkünlüğü" Türkiye’nin kendilerine muhalif kesimlerinin üzerine yapıştırmayı da bir gelenek haline getirmişlerdir, "Etiler-Nişantaşı" falan derler sürekli,

Ben de bu anlayışı sürekli eleştirir dururum,

Olaylar da nedense hep beni haklı çıkarır,

Köyde imam, müezzinin karısına tecavüz eder mesela,

Bugünkü 1, sayfamızdaki haberler de umarım bu sakat düşüncede olanların gözünden kaçmaz ya da görmezden gelinmez,

Bir kadın,,, Bilgisayar başında, webcam denilen aletin önünde soyunarak para kazanıyor, Sadece kendisi olsa iyi, Yetişkin kızının yanı sıra çocuk yaştaki kızını da soyarak,

Bu kadın ne Etiler’de oturuyor, ne de Nişantaşı’nda,

Demek ki neymiş, ahlakın bununla ilgisi yok,

Ve siyasetçilerimiz, özellikle de kendini muhafazakâr olarak tanımlayanlar iyi bilsinler ki, "iyi ahlakın" en büyük düşman "yoksulluktur",

 


Başkan belli

GALATASARAY’da yönetim şekillenmeye başladı,

Ünal Aysal yanına Ali Dürüst’ü de alarak çok doğru bir hareket yaptı, Abdurrahim Albayrak’ın da yönetime giriyor olması kulüp açısından müjdeli bir haber,

Çünkü futbol takımıyla ilgili sorunları kısa vadede en iyi çözecek isim Albayrak’tır,

Haberin devamını Spor bölümü’nde okumak için tıklayınız 

 

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Söylediğini yapmamaya Türk tipi siyaset denmediği zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları