‘Rum-İsrail işbirliği çılgınlık’

New York

ÖNCEKİ gün Birleşmiş Milletler binasının önünde dikilmiş sohbet ediyoruz,

Ak saçlı, ak bıyıklı bir güvenlik görevlisi duruyor yanımızda,

“Türk’sünüz değil mi?” diye soruyor,

“Evet” diyorum,

“Başınız sağolsun” diyor,

Şaşırıyorum,

“Niye?” diye soruyorum,

“Ankara’da bomba patlamış, Üç kişi ölmüş” diyor,

Adamın ilgisi ve bilgisi beni şaşırtıyor,

“Nereden biliyorsun?” diyorum,

Televizyonda duymuş,

“Dünyanın en güzel ülkesi Türkiye’dir” diyor,

Sonra anlıyorum ilginin nedenini,

Gençliğinde 3 yıl Eskişehir’de görev yapmış, Amerikan Hava Kuvvetleri’nde görevliyken,

Geçen mayıs ayında da İstanbul’a gelmiş, Türkevi’nde çalışan bir arkadaşıyla,

“Çok değişmiş, Müthiş modernleşmiş, Eskişehir de çok değişmiş, büyümüş diyorlar ama oraya gidemedim” diyor,

“Dünyanın en önemli ülkelerinden biri haline geldiğinizin farkında mısınız? Başbakan’ınız bizim Başkan’ın en güvendiği, fikrini en çok aldığı lider, Eskiden burada kimse Türkiye’yi bilmezdi, şimdi bilmeyen yok” diyor,

SARKOZY KONUŞMUYOR

Dursak sabaha kadar Türkiye’yi anlatacak,

O sırada karşı kaldırımda yürüyen bir kalabalık gözümüze çarpıyor,

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, bir kalabalıkla birlikte yürüyor BM’ye doğru, Yağmur altında,

Arkasında Alain Juppe,

Tam Türkevi’nin önünde Sarkozy’nin karşısına çıkıyoruz,

“Türk gazetecilerle biraz sohbet etmek ister misiniz” diyoruz,

Havayı gösteriyor, gülümsüyor ve uzaklaşıyor,

Yağmuru bahane ediyor, Sanki yağmur olmasa duracak!

Dikkatimi çeken boyunun kısalığı oluyor,

Omzuma ya geliyor ya gelmiyor boyu,

BAŞBAKAN’IN YÜZÜ ASIK

Günün en önemli olayı Başbakan Erdoğan’ın Başkan Obama ile yapacağı görüşme,

İki lider Waldorf Astoria Oteli’nde buluşacaklar,

Waldorf’un önünde kuş uçurtulmuyor,

Zaten New York kilit olmuş,

Yolların büyük bölümü kapalı, Trafik altüst,

Başbakan Erdoğan, Obama ile görüşmeye gitmeden 20 dakika önce kaldığı Peninsula Otel’e geliyor,

Danışmanlarıyla kısa bir toplantı yapıyor ve ardından Waldorf Astoria’ya doğru yola çıkıyor,

İk otel birbirine çok yakın,

Erdoğan ile Obama’nın ne kadar görüşeceği merak konusu,

Çünkü her iki liderin de programında bu görüşme için süre belirtilmemiş, Ama 2,5 saatlik bir boşlukları var,

Görüşme 16,40’ta başlıyor, 18,20’de bitiyor, Hemen hemen 1 saat 40 dakika görüşüyorlar,

Erdoğan görüşmeden çıkınca doğrudan Peninsula Otel’e geliyor,

Açıklamalarını gazeteye yetiştirebilmek için otelin kapısında bekliyoruz,

Zırhlı Cadillac limuzinden Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile birlikte iniyor, 

Yüzü asık,

Beni görünce, “Bugün doğum gününmüş, Kutlu olsun, Sevdiklerinle beraber nice yıllara” diyor,

“İnşallah” diyorum,

Şaşırıyorum haliyle, Doğum günüm olduğunu nereden bildiğini merak ediyorum,

Yüzünün asıklığının Ankara ve Siirt’teki saldırılardan kaynaklandığını anlıyoruz ilk cümlelerinden, “Olacak şey değil, Kalleşlik bu, hainlik bu, Siirt’te hanımların bulunduğu bir araca ateş açıyorlar” diyor,

Hayli öfkeli,

Biz Obama görüşmesini soruyoruz,

“Hemen mi konuşalım, yoksa sonra mı?” diye soruyor,

Hemen olursa gazetelere yetiştirebileceğimizi söylüyoruz,

“Haniye’nin oğlu bekliyor, Onunla bir görüşeyim, Sonra toplanalım” diyor,

Bir süre sonra yanında bakanlarıyla basının karşısına geçiyor,

Toplantının 1,5 saat sürdüğünü ve öncelikli olarak terör meselesinin ele alındığını anlatıyor,

Obama’nın Türkiye’deki saldırılardan dolayı duyduğu üzüntüyü aktarıyor,

Birleşmiş Milletler’de yaptığı görüşmelerde Libya meselesinin ele alındığını söylüyor,

“Libya’da henüz tam sonuca ulaşılmadı, Ama yakındır, Şimdi Libya halkının durumuyla ilgilenmek lazım, Libya halkı ‘Tamamdır, Biz bundan sonrasını kendimiz hallederiz’ deyinceye kadar uluslararası camianın elinin Libya’nın üzerinde olmasını kararlaştırdık, Aslında Libya’nın pek bir ihtiyacı yok, Çünkü dünyanın çeşitli ülkelerinde bloke edilmiş 170 milyar doları var, Şimdi bunu peyderpey serbest bırakacaklar, İlk etapta bir 12 milyar dolarlık bölümü kullanıma açılacak, Buradan hem Libya’nın acil ihtiyaçlarının giderilmesi hem de Libya’dan alacaklı olan özellikle müteahhitlerin alacaklarının ödenmesi sağlanacak” diyor,

Ardından Obama ile yaptığı görüşmenin detaylarını anlatıyor,

“2007 yılındaki mutabakatımız hâlâ geçerli, O zaman terör örgütünün Türkiye, Irak ve ABD’nin ortak düşmanı olduğunu ve ortak mücadele edeceğimizi karara bağlamıştık, Bugün bu hâlâ geçerli” diye başlıyor,

ABD’den her türlü desteğin hâlâ geldiğini belirtiyor,

İnsansız hava araçları, Predatorlar ve anlık istihbarat konusunda hiçbir sorun olmadığını dile getiriyor Başbakan,

"SURİYE’NİN YAPTIĞI KARA PROPAGANDA"

Ardından sorulara geçiliyor,

Herkesin ilk merak konusu Suriye,

Suriye ile ilgili olarak ne konuştunuz? diye soruyoruz,

Başbakan Erdoğan’ın Suriye konusunda gerçekten kızgın olduğunu gözlerinden okuyorum,

"Suriye’ye elimizi çok uzattık, Her şeyi yaptık ama olmadı" diyor, Beşar Esad’ı defterden silmiş, "Bir daha onunla tek kelime bile konuşmam," Diyor,

Suriye’ye bu kadar öfkeli olmasının nedenini ise "Türkiye’ye karşı, yalan bir kara propaganda yapıyorlar" demesiyle çözüyoruz,

Türkiye sınırındaki kamplarla ilgili Suriye’nin iddiaları, bu kamplarda kaldığını iddia edenlerin televizyonlara çıkarılıp konuşturulması ve Trkiye aleyhine söylemlerde bulunmasına kızgın,

"Dönüştü ilk iş bu kampları bizzat ziyaret edeceğim, Daha önce Bakanımı yolladım ama bu kez gidip kendi gözümlel göreceğim ve bu kamplara yönelik bir program açıklayacağım, Suriye ile bu noktaya gelmek istemezdik elbet ama Beşar Esad beni bu noktaya getirdi" diyor bu konuyla ilgili Başbakan,

Suriye’ye yönelik yaptırımların arttırılacağını söyleyince "Askeri seçenek de masada mı" diye sordum,

"Hayır, Askeri seçenek yok ama çok ağır yaptırımlar geliyor, Obama ile bu konuda görüştük, Her ülkenin kendi koşullarına göre yaptırımlar olur, Suriye’ye de Suriye’nin koşullarına göre yaptırım uygulanacak" dedi,

FİLİSTİN YÖNETİMİ DEĞİL FİLİSTİN DEVLETİ

Ardından mavi marmara konusu soruluyor Erdoğan’a,

"Uluslararası sularda uğradığımız sivillere yönelik saldırı konusunda haklılığmızı Sayın Obama’da teyit ediyor ve buradaka kararlılığımız konusunda da bir tavırları yok" diyer Başbakan,

"Barıştırmaya uğraşmadı mı?" diye soruyoruz,

Gülüyor, Tekarlıyor cümlesini "Kararlılığımızı görüyolar, biliyrlar, Haklılığımızı teyit ediyorlar" diye,

"Özür yoksa, içinde olduğumuz pozisyondan taviz yok" diyor,

Filistin Devleti’nin tanınması konusunda ABD’nin tavrında bir değişiklik olup olmadığını soruyoruz,

Doğrudan yanıt vermiyor,

Bu konuyu gündeme getirdiğini anlıyoruz,

"Biz Filistin meselesini BM çerçevesinde ele alıyoruz, 1947 yılında Birlemiş milletler Filistin devleti’nin varlığını Kabul etti, Biz bunun gereğinin yerine geterilmesini istiyoruz, Biz Filistin Devleti’nin, bakın yönetim demiyorum, devlet diyorum, Filistin devleti’nin her zaman yanında olacağız, Temenni ederim ABD’de Filstin devleti’ne gereken desteği verir" diyor,

KIBRIS SABOTE EDİLİYOR

Kıbrıs’taki gerilim konusunda da Başbakan’ın açııklamalırını dinliyoruz, Kıbrıs Rum Kesiminin İsrail’le ortak petrol arama çalışması yapmasını "Çılgınlık" olarak nitelendiriyor Başbakan Erdoğan, "Bu Kıbrıs’taki müzakere sürecini sabote eder" diyor ve orada bırakmıyor "Önümüzdeki günlerde Yunanistan’la işbirliği toplantımız var, Bu petrol arama çılgınlığı onu da sabote edecek"

Türkiye’nin hücumbot ve fırkateynlerle bölgede devriye gezdiğini söylüyor,

"Biz de oraya bir sismik araştırma gemisi yollayacağız," Diyor,

Belli ki, gerelim tırmanacak,

Obama ile görüşmede bu konununda gündeme geldiğini seziyoruz,

"Başkan Obama azınlık vakıflarına ait malların iadesine ilişkin olarak çıkardığımız Kanun Hükmünde Kararname için de keşekkür etti" diyerek bu konun gündeme geldiğini hatırlatıyor bize,

GÜVENLİK KALKANI

Başbakan Erdoğan Güvenlik kalkanı projesi ile ilgili olarak sorulan soruya yanıt verirken "Asılnda bizim bu radarı onaylamamızın zamanlaması da çok iyi oldu," Diyor,

"Batı ittifakının, NATO’nun içinde olduğumuz net bir şekilde anlaşıldı" diyor,

"Biz bunu bir NATO projesi olarak görüyoruz, Zaten öyle, Kürecik’te zaten uzun yıllardır bir NATO radarı mevcuttu" diye hatırlatıyor ve "Obama radar onayı için de ayrıca teşekkür etti" diyor, "Bu iş NATO çerçevesnde yürüyor" diyor, Türkiye’nin de bu işin komuta ve kontrol kademesinde görev apacağını açıklıyor,

"Geçen cumartes günü bir haber okudum, Pentagon ABD’li gazetecilere verdiği kapalı bir brifingde radarın komutasının ABD ve İsrail’de olacağını söylemiş," Diyorum,

"Biz de gördük o haberi, Bu konuyu da konuştuk, Öyle olmadığını onlar da biliyor, Şimdi o haberi tavzih edecekler" diyor Başbakan Erdoğan,

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları