Bir Afrika hikâyesi

DÜN önüme gelen onca haber içinde en çok ilgimi çeken Afrika’dan gelen bir haberdi,

"Kızgın çakal, ormanlar kralına kafa tuttu" başlığını atmışlardı habere,

Bir yanda koskoca aslan, Bir yanda çakal,

Biri en azından 200-300 kilo, Diğeri en kabadayısından 30 kilo ya var ya yok,

Biri gösterişli, havalı, hakkında binlerce hikâye yazılmış, romanlara, filmlere konu olmuş,

Diğeri ise hakkında olumlu konuşanı zor bulunan, imajı bile kötü, gariban bir hayvan,

Haber gerçekten ilgimi çekti,

Çünkü "erkek aslanlara" zaten pek iyi gözle bakmıyordum bir süredir,

O azametli sesiyle, gürlemesiyle Afrika bozkırlarını titreten, kükremesi 7 kilometre öteden duyulan erkek aslanın aslında sesinden başka korku veren bir unsurunun olmadığını gözümle görmüştüm,

Bir gün Masai Mara’da ciple bir aslan ailesini takip ediyorum,

Ağır ağır yürüyorlar, 5 yavru, iki de dişi,

Yandan yandan da bir erkek aslan yaklaşıyor sürüye,

Yanımdaki Afrikalı,

"Bak bu erkek aileden değil, Yavruları öldürüp dişileri kendi malı yapmak için yanaşıyor" dedi,

O sırada sürü durdu,

Erkek 10 metre kadar yakınlarına geldi,

Başladı kükremeye,

Yer gök inliyor,

Yavrular annelerinin altına kaçıştı,

Anne dikildi, Erkeğe doğru bakıyor,

İki dişiden biri yerinden birden fırladı,

O kükremesiyle ortalığı yıkan erkek aslana bir patlattı,

Pençe erkeğin suratına bir indi, Dişi durmadı,

Sağlı sollu üç tokat,

O koca erkek aslan kuyruğu kıstırıp bir kaçtı ki, görmeniz lazım,

"Ulan" dedim "İşte kadın budur, Helal olsun",

Diyorum ya, o günden beri erkek aslanları pek adam yerine koymam,

Bir annenin yavrusunu koruma, neslini, geleceğini koruma içgüdüsü erkek aslanın "göze görünen" azametinden daha haşmetlidir,

Çakal haberi bu yüzden önemli,

Erkek aslan ne kadar iri görünürse görünsün, sesi ne kadar yüksek çıkarsa çıksın, kırların ahalisi ondan ne kadar korkarsa korksun ve çakal onun yanında ne kadar sefil, ne kadar zavallı, ne kadar küçük, ne kadar güçsüz görünürse görünsün,

Mesele yaşam alanını ve yaşamını korumak olunca aslana bile kafa tutar,

Ve gerekirse aslanı korkutur, kaçırır,

Öyle ki, bazen bunu öyle sürü halinde değil, tek başına bile becerebilir,

Çünkü neslini sürdürme, geleceğini koruma içgüdüsü her türlü gücün ötesinde bir güdüdür,

Aslan bilmelidir ki, o kırlar aslanlar için olduğu kadar, çakallar için de vardır,

Besin zincirini hep birlikte oluştururlar,

Hepsine yetecek bir yerdir,

Haklarında oluşmuş veya oluşturulmuş yargılara da aldanmayın,

İkisi de saygıdeğer hayvanlardır, tüm canlılar gibi,

Birlikte yaşamaktan başka çareleri de yoktur,

 

 


Katsayı kararını alkışlıyorum

YÖK bir kez daha katsayı haksızlığını giderme yolunda adım attı,

Bence çok doğru bir iş yapıyorlar,

Katsayı uygulaması, öğrenciler arasında çok ciddi bir haksızlığa neden oluyordu,

Bu sözlerim bazılarınınki gibi "konjonktürel" değil,

28 Şubat’ın en hızlı günlerinde, herkes suspus olmuş, İslamcı medya bile sesini çıkaramazken ben bunu yazıyordum,

Dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz’le katsayı haksızlığı yüzünden papaz oluyorduk, YÖK hababam beni dava ediyordu,

Ama ben o gün de, bugün de katsayı uygulamasının meslek liselerine büyük haksızlık olduğunu, imam hatiplerin önünü kesme uğruna eğitim sisteminin baltalandığını, Anayasal bir haksızlık yapıldığını söylüyordum,

YÖK Başkanı Özcan, giderayak bir kez daha bu haksızlığın giderilmesi için adım attı,

Bence iyi yaptı,

Ama şimdi yine birileri bunu, daha önce yapılan tüm değişiklikleri iptal eden Danıştay’a götürecektir,

Umarım Danıştay bu kez "doğru" bir karar verir,

 


Bulun bu şerefsizleri!

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi’nde ciddi bir rezalet ortaya çıktı,

Gaziler için yapılacak bir yasal düzenlemeye "korsan madde" eklenmiş,

Bu maddeyle TBMM personeli de "ayrıcalıklı" bir hale gelecekmiş,

Son anda fark edilmiş ve düzenlemeden çıkarılmış,

Çıkarılmış çıkarılmasına da bu öyle geçiştirilecek, üzeri örtülecek kadar basit bir korsanlık girişimi değil,

Bu doğrudan doğruya TBMM’nin yasama hakkına müdahale,

Yasama hakkını gasp,

Öyle veya böyle, bunu kim veya kimler yaptıysa ortaya çıkarılmalı ve adalete teslim edilip mümkün olan en ağır şekilde cezalandırılmalı,

Bu yapacak tıynette insanların TBMM personeli olması son derece vahim,

Bu şerefsizler, her kimse, yarın öbür gün üç kuruşluk menfaat için daha neler yaparlar Allah bilir!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Doğruyu, açıkça yapabildiğimiz zaman

Erişilebilirlik Araçları