Başbakan ne dedi

BAŞBAKAN Erdoğan’ın AK Partili gençlere "videokonferans" yoluyla yaptığı konuşmayı pazar günü heyecanla izledim,

Çünkü önceden aldığım duyumlar, Başbakan’ın "hayli sert" ve farklı kesimlere yönelik farklı mesajlar içeren bir konuşma yapacağı yönündeydi,

Aslında Başbakan’ın niyeti toplantıya katılmak ve konuşmayı kürsüden yapmaktı,

Ama doktorları izin vermedi buna,

Çok da iyi yaptılar,

Belli ki, Başbakan Erdoğan canının kıymetini bilmiyor,

Salona gidecek, binlerce kişinin elini sıkacak,

Saatlerce ayakta kalacak,

Binlerce kişinin soluduğu havayı soluyup enfeksiyon veya hastalık riskiyle karşı karşıya olacak,

Hiç doğru değildi ama Erdoğan gitmek istiyordu,

Ama doktorları "Gitme" dediler,

O da bu süreçte ilk kez doktorların tavsiyesine uydu ve gitmedi,

Doğrusunu yaptı,

Yumuşak başlayan konuşma, giderek sertleşti,

Ve sonunda "Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum" diye noktaladı,

Bu sözleri akşam AK Parti’nin kuruluşundan bu yana içinde olan ve parti politikalarında her zaman etkin olmuş bir isme sordum,

"Hepsini anladım da, kin meselesini anlamadım" dedim,

Güldü, Nutuk’la ilgili bir örnek verdi,

Sonra anlattı:

"Başbakan’ın o sözlerini anlamak için geçmişi bilmek gerek, Bu hareketin içinden gelmek gerek, Önemli bir mesajdı o sözler,"

"Kime mesajdı?" diye sordum,

"Bizim siyasi geleneğimize mesajdı, Bu hareket, yıllar önce çok dar çerçeveli bir hareketken, çok kullanılan bir söylemdi, O zaman ev toplantıları yapılırdı, Evlerde konuşulurdu bu meseleler, O zaman bu sözlerle anlatılırdı, ‘Dininize, dilinize, kalbinize, kininize, ırzınıza sahip çıkın’ diye bir söylem vardı, Başbakan o geçmişi hatırlattı, O günlerin söylemidir ve ondan kopmamak gerektiğini hatırlattı" dedi,

Aslında oldukça kapalı bir yanıttı bu,

Sonra oturup şifresini çözmeye çalıştım,

Gördüğüm, anladığım şu oldu,

Başbakan Erdoğan yeniden Milli Görüş’e sahip çıkıyor,

Bu söylem, Türk siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcı gibi duruyor,

 


Asım’ın nesli

BAŞBAKAN’ın "dindar gençlik" söyleminde iki büyük şaire olan hayranlığının doğrudan etkisini görüyorum,

Mehmet Akif Ersoy ve Necip Fazıl Kısakürek’ın Başbakan Erdoğan’a önemli derecede ilham verdiği ve Erdoğan’ın bu ikisine saklanamaz bir hayranlık duyduğu aşikâr,

İşte Başbakan’ın "dindar gençlik" söyleminde de bu iki şairin, özellikle de Mehmet Akif’in büyük etkisi var,

Akif’in Safahat’ında "Asım’ın nesli" diye bir bölüm vardır,

Mehmet Akif bu bölümde bir gençlikten söz eder,

Akif bu gençleri şöyle tarif eder:

"Kendi kültürünü, dinini iyi bilen, Bunlara vâkıf ve bağlı ama aynı zamanda Batı’nın ilmini haiz, kullanabilen bir geçlik,"

Mehmet Akif’e göre Türkiye’yi kurtaracak olan böyle bir nesildir,

Başbakan Erdoğan’ın sürekli vurguladığı "dindar gençlik", aslında "Asım gençliğidir",

Akif tarif etmiştir,

İzleri Necip Fazıl’da vardır,

Serdengeçti’de vardır,

Not: Yukarıdaki yazıda söz ettiğim Erdoğan’a ait cümleler de aslında Necip Fazıl Kısakürek’in,

 


Aziz Yıldırım başkan olsun

BİRAZ aklı, azıcık mantığı, bir katre izanı olanın Türkiye’de olan biten bazı şeyleri anlaması pek mümkün değil,

Ama oluyor,

Hem de çok doğalmış gibi, çok normalmiş gibi oluyor,

Yazının devamını Spor Bölümü’nde okumak için tıklayınız

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Saçmalıklara yeniden şaşırmaya başladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları