Anayasa Mahkemesi

FRANSA’dan iyi haber geldi,

Öğlen yazı işleri toplantısındayız,

Telefonum çaldı, Arayan Prof, Ethem Tolga, Galatasaray Üniversitesi Rektörü,

Fransız Parlamentosu’nun soykırım yasasıyla ilgili olarak en aktif çalışmayı yürüten isimlerden biri, Fransız akademiyasını harekete geçiren ve önce tasarının geçmemesi, geçtikten sonra da iptali için Fransız entelektüelleriyle temas kuran dostum,

"Fatih, Fransa Anayasa Konseyi, soykırım yasasını iptal etti" dedi,

"Abi daha toplantı bitmedi, Açıklama 2 saat sonra yapılacak" dedim,

"Yahu bana inanmıyor musun? İptal edildi diyorum, Kesin" dedi,

Ben yine şüpheci,

"Abi emin misin?"

"Emin olmasam söyler miyim? Bilgi içeriden geldi, Tamam, Görüşmüşler, Konu kapanmış, Açıklama 2-3 saat sonra yapılacak ama iş bitti,"

Hemen Habertürk Televizyonu’ndaki arkadaşları aradım, Son dakika haberi olarak girdiler, Diğer televizyonlardan bir saat önce,

Saatler sonra karar resmen açıklandı,

Ankara’da bir sevinç,

Herkeste ama özellikle de hükümet kanadında,

Davutoğlu, "Herkes Anayasa Konseyi kararından gereken dersi çıkarmalı" dedi,

Yani sadece Fransa’yı değil, 2015’e kadar benzer kararlar çıkarması beklenen pek çok parlamentoyu hedef alıyordu açıklamasında,

Fransa’da Cumhurbaşkanı’nın ve parlamentonun ortak hatası, Anayasa Konseyi’nden döndü,

Acaba şimdi Sarkozy çıkıp da "Anayasa Konseyi, Meclis iradesini gasp etmiştir" der mi?

Ya da "Kimse halkın iradesinin üzerinde değildir" diye bir açıklama yapar mı?

Açıkçası zannetmiyorum,

Demokrasi geleneği olan ülkelerde bazen siyasetçilerin yapması muhtemel hataların Anayasa Mahkemelerinden veya yargıdan dönmesi "anormal" karşılanmaz, buna "kızılmaz",

Sarkozy, Anayasa Konseyi’nin yapısını değiştirecek bir adım da atmayacaktır haliyle,

Sonuç olarak Anayasa Mahkemeleri gerekli kurumlardır,

Siyasi veya başka nedenlerle yapılan hataları engellemek için,,,

 


Yazan yazar, kızan kızar

SAĞOLASIN Hasan Pulur,

Bizim mahkeme salonu fotoğrafımız için "Gazetecilik budur" diye yazdı,

"Bu fotoğrafı görüp de çekmeyene, eline gelince basmayana gazeteci denmez" dedi,

Allah razı olsun,

Hatırlayan hatırlar,

Habertürk çıkmadan önce bize "Nasıl bir gazetecilik yapacaksınız?" diye soranlara, "Modern bir gazetede eski moda habercilik yapacağız" yanıtını veriyordum,

Hasan Pulur da eski gazeteci, Gazeteciliğin ne olduğunun bilindiği, gazeteciliğin "sitcom"culuk olmadığı günleri hatırladığı için böyle yazdı,

Biz, "iyi gazetecilerin" makûs talihiyle karşı karşıyayız her zaman,

Herkesin kızdığı gazeteciyiz,

Fenerbahçeliler kızıyor,

Aziz Yıldırım’ın Emniyet’te çekilen fotoğrafını bastığımız, sonra da mahkeme salonunu gösterdiğimiz için,

Emniyet’te çekilen o fotoğraf dünyanın tüm gazetelerinde yayınlanırdı, yayınlanıyor,

IMF Başkanı’nın aynı fotoğrafı yayınlandı, dünyada gözaltına alınmış pek çok ünlünün benzer fotoğrafları gazetelerde çıktı,

O fotoğrafı bulmak da yayınlamak da gazeteciliktir,

Sadece Fenerbahçe mi kızıyor bize?

Galatasaray da öfkeli,

Yönetimdeki çatlakları, iç tartışmaları, Ali Dürüst ile Adnan Öztürk’ün kavgalarını, kulübün sermaye artışındaki hataları ve haksızlıkları yazıyoruz diye, Hepsi arkadaşım, Ama bunları yazarız,

Adnan Polat’ın kulüp kasasından nereye gittiği belli olmayan 1 milyon dolardan ötürü 7 yıl hapis istemiyle yargılanacağını da biz yazarız,

Adnan Polat dostumdu, Hakkında yazdıklarımızdan ötürü artık benimle konuşmuyor, Canı sağolsun,

Haberse yazarız,

Kızan kızar, Küsen küser,

Biz her şeyi yazıyoruz, Siyasette, sporda, ekonomide, iş dünyasında

Yeter ki, doğru olsun,

Kimisi işimizin bu olduğunu biliyor, kızsa da mesele etmiyor,

Kimisi ise bizim onların emir eri olduğumuzu zannediyor ve yazmamamızı istiyor,

Kimse kusura bakmayacak,

Biz yazacağız,

Kızsanız da yazacağız, Köpürseniz de,

İşimiz bu!

 


Hayatla kumar

ŞEVKET Çavdar,

İki kolu ve iki bacağı yoktu,

Ama hayattaydı,

Bir ihtimal belirdi,

İki kola ve iki bacağa sahip olma ihtimali,

Ama bu ihtimalin bir de riski vardı,

İki kola ve iki bacağa sahip olmak veya hayatını kaybetmek,

Bu iki ihtimalin oranlarını bilmiyorum, Hangisi yüzde kaçtı,

Ama ikisi de ihtimaldi,

O iki kol ve bacağa sahip olma ihtimali üzerine oynadı,

Kaybetti,

Ne cesur bir karar,

Acaba ben olsam nasıl bir karar verirdim diye düşünüyorum günlerdir,

Cevap veremiyorum,

Ama bir süre önce gözlerim bozuldu,

Eşim gözlük taKmamı istemiyor ve "Ameliyatla düzelttir" diyor,

Şiddetle reddediyorum,

"Ya kör kalırsam" diyerek,

"Allah aşkına çok kolay bir ameliyat, Hata oranı sıfıra yakın" diyor,

Ben ise "Ama sıfır değil" diyorum,

Bu yüzden Şevket Çavdar’a büyük saygı duyuyorum,

Büyük cesaretinden ötürü,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Taraftarlık, renk körlüğüne neden olmadığı zaman

Erişilebilirlik Araçları