İyi geçen görüşmeden beklentilerim

Bir kez daha ABD Başkanı ile Türkiye Cumhurbaşkanı arasındaki görüşme “çok iyi geçti”.

Ben zaten ömrü hayatımda “kötü” geçen görüşme görmedim.

Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı övmüş ve “Çok zor bir bölgede çok önemli işler yapıyor” demiş.

Görüşme çok iyi geçtiğine göre şimdi şu beklentiler içinde olabiliriz:

– Amerika Birleşik Devletleri ve Pentagon, Türkiye’nin ve dünyanın terör örgütü olarak tanımladığı YPG’ye on binlerce ton silah vermekten vazgeçecek.

– ABD, bundan böyle PKK uzantısı örgüte, uçağı olmayan IŞİD’e karşı kullanılmak üzere uçaksavar füzesi yollamayacak.

– PKK’lıların altında bundan böyle Humvee’leri görmeyeceğiz.

– ABD’li askerler bundan böyle PKK’lılarla el ele, kol kola poz vermeyecek. ABD’li askerlerin üniformalarının kollarında PKK amblemi görmeyeceğiz.

– Türkiye Cumhurbaşkanı’nın korumaları hakkında ABD’de açılan dava takipsizlikle sonuçlanacak.

– Dava hukuk meselesidir ve ABD yargısı bağımsızdır dense bile en azından yargıyla alakası olmayan Türkiye’ye silah satışı konusundaki ambargo kaldırılacak.

– FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in iadesi konusunda ciddi adımlar atılması olasılığı güçlenecek.

– Eski Bakan Zafer Çağlayan hakkındaki yolsuzluk suçlamaları Zarrab davasından çıkarılacak.

Bunların tamamından vazgeçtim, bir teki bile gerçekle- şirse görüşme gerçekten iyi geçmiş demektir.

Hadi bakalım hayırlısı, bekleyelim, görelim.

************

İYİ POLİTİKACI

Mesud Barzani, ne denli iyi bir politikacı, iyi bir devlet yöneticisi olduğunu giderek artan bir başarıyla sergiliyor.

Değişen şartları ne denli iyi kullandığını, değişmeyen şartları değiştirmek için nasıl tezgâh açtığını her gün izliyoruz.

Çok geçmişte değil, hemen hemen 20 yıl önce, Türkiye’nin verdiği diplomatik pasaportla dünyayı dolaşabilen, Türkiye’nin küçük parasal desteğiyle Kuzey Irak’ta peşmergeleriyle beraber Türk Ordusu ile yan yana savaşan “kabile liderinden”, giderek bir Ortadoğu lideri çıkarmayı başaran kişi Barzani oldu.

Son referandum hamlesi de Barzani’nin ustalığının bir göstergesi olarak görülmeli.

Barzani, başka liderlerin zaaflarından, içi boş tehditlerinden faydalanmayı bilen bir siyasetçi.

En zayıf olduğu anda Türkiye’yle bir işbirliği gerçekleştirdi.

Bu işbirliğinden Türkiye’nin avantaj sağlamasına imkân tanıdı.

Bu işbirliğini, hem kendi ülkesinin merkezi yönetimine, hem de ABD gibi ülkelere karşı koz olarak kullandı.

Daha sonra o ülkelerle masaya oturdu ve Türkiye’yle yaptığı işbirliğini derinleştirmeme karşılığında bazı tavizler elde etti.

Sonrasında ülkesinin merkezi yönetimiyle karşı karşıya gelmek zorunda kaldı.

Irak merkezi hükümeti, Barzani’nin petrol gelirlerine el koydu.

Bu durumda Barzani ciddi bir sıkıntıya girdi.

Ülkesindeki altyapı ve üstyapı projelerini gerçekleştiremez hale geldi.

Sıkıştı.

Bu sıkışıklıktan ustaca bir “referandum” numarasıyla çıkmak istedi.

Ve görünen o ki, bunu da başaracak.

Bu zorlamayla merkezi yönetime karşı büyük bir koz oynadı.

Uluslararası tepkileri tahmin ediyordu, ancak Irak hükümetiyle masaya oturabilmek ve pazarlık edebilmek için başka şansı yoktu.

Ve görünen o ki, bunu da başardı.

Şimdi muhtemelen Irak hükümetinden petrol gelirlerinin payla- şımı konusunda ciddi bir taviz koparma noktasında.

Basra petrollerini merkeze, Kuzey Irak petrollerini ve Kerkük bölgesini kendine isteyecek.

Bunu başaramasa bile en azından yüzde 17’lik payını garantileyecek ve belki de bu oranı yukarı çekecek.

Dış tehditlerle değil elindeki zayıf ama sağlam kozlarla politik oyunun nasıl oynandığını iyi gösterdi Barzani.

************

BARZANİ’YE YAPTIRIM TÜRKİYE’Yİ BOZAR MI? 

Kuzey Irak’taki Kürt yönetimine yakın bir isimle konuştum.

Kendilerine yönelik baskıyı çok da ciddiye almadıklarını fark ettim.

Kürt bölgesinde çok fazla yatırım ve çok fazla ülkenin ortak çıkarı olmasına güveniyorlardı.

Buna Türkiye de dahil.

Bölgede iş yapan bir Türk işadamı ise gelişmelerden kaygılıydı.

“Türk işadamlarının bölgede çok büyük işleri ve alacakları var. Daha önemlisi Türk işadamlarının Kuzey Irak’ta yaptıkları işler için vermiş oldukları teminat mektubu miktarı en az 1 milyar dolar mertebesinde. Türkiye’nin Kürt Bölgesel Yönetimi’ne bir yaptırım kararı alması halinde, bu 1 milyar dolar uçar gider. Pek çok kişi batar. Türkiye çok önemli bir ticari partnerini kaybeder” dedi.

Türk hükümetinin gerilimi tırmandırmama politikasının çok doğru olduğunu ve bu işten sonuç olarak Kürt tarafı kadar Türk iş dünyasının zarar göreceğini söyledi.

“Libya’da büyük kayıplar yaşadık. Sağlam bir yerimiz vardı ve kaptırdık. Aynı şey umarım Kuzey Irak’ta olmaz” dedi.

************

TEŞEKKÜRLER KADİR ABİ 

Bir İstanbullu olarak Kadir Topbaş’a teşekkür etmek istiyorum.

3 dönem boyunca İstanbul’u ortalamanın üzerinde bir başarıyla yönetti.

Herkesin başkanı olmayı başardı.

“Abi” olmayı hak edecek bir tavır içinde oldu.

Ve istifa denilen bir müessesenin bazen haysiyeti korumak için ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

Sağ olasın…

************

İSLAMCI DEMOKRAT AYRIŞMA 

İslamcı kesimde çok acayip şeyler oluyor.

İslamcıların vicdanı olarak nitelendirilen Ahmet Taşgetiren, bir başka İslamcı yazarla girdiği sert polemik sonrası gazetesinden istifa ediyor.

İslamcı camiada çok tartışılan Ömer Turan polis tarafından gözaltına alınıyor.

Bunlar somut olarak dışarı aksedenler.

Dışarı aksetmeyen eleştiriler, özeleştiriler, suçlamalar, kavgalar ise sürekli kulağımıza çalınıyor.

Karşı mahallede çok önemli gelişmeler oluyor.

Metal yorgunluğundan ileri tartışmalar.

Ben bu tartışmaların, Türkiye’nin “muhafazakâr demokrat” kanadına fayda sağlayacağına inanıyorum.

************

FITIK

Bana göre hukuk ayaklar altına alınarak cezaevine koyulan Enis Berberoğlu önceki gün hastaneye kaldırıldı.

Ergenekon davaları döneminden hatırlananlar nedeniyle herkesin yüreği ağzına geldi.

Hemen söyleyeyim, Enis Berberoğlu’nun rahatsızlığı çok ciddi değil.

Kasığındaki bir kitle nedeniyle önce cezaevi revirinde muayene edilen Berberoğlu, daha ileri tetkikler için hastaneye götürüldü.

Fıtık olduğu anlaşıldı ve yakında ameliyat edilecek.

Bu vesileyle eski çalışma arkadaşıma geçmiş olsun diyorum.

************

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kurumların bizi değil bizim kurumları korumamız gerektiğini anladığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları