Okur mektupları

Bu iddia helal etmemekle geçiştirilemez

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canlı bağlantıyla katıldığı ilk milli helikopter motoru TEİ-TS1400’ün teslim töreninde, motorun çalıştırılması sırasında sorun yaşanmıştı hatırlayacaksınız.

TEİ Genel Müdürü Mahmut Akşit duruma tepki gösterip; ”Töreni sabote etmek isteyenlere hakkımızı helal etmiyoruz” demişti.

Biri lütfen bana/bize bu sözlerine ne demek olduğunu açıklayabilir mi!

Akşit’in bu sözlerinden bin tane soru çıkar ama şu kadarla yetineyim;

1- TEİ Genel Müdürü Akşit, töreni sabote edenleri bildiği hâlde bilerek mi birlikte çalışıyor?

2- Kim onlar?

3- Madem sabote ettiler gereken yapıldı mı?

4- Motor gerçekten arıza sonucu mu çalıştırılamadı, anlık bir sorun muydu ya da gerçekten helikopter motorunu sabote eden birileri mi var?

5- Sadece töreni mi sabote etmeye çalıştılar, yoksa tüm üretimi mi sabote ediyorlar?

6- ”Hakkımı helâl etmiyorum” ne demek? Helikopter motorundan bahsediyoruz. Onlarca, yüzlerce askerimizin canı bu motora bağlı. Bunun basit ”hak helâl edip etmemeyle” alâkası yok.

Akılla, bilimle, teknolojiyle, askerlerimizin

Hayatıyla alâkası var.

Canlı yayında yapılan ”töreni sabote etmeye çalışanlara…” iddiası ciddiye alınmalıdır.

Ya Akşit’ in sevmediği ve taca çıkarmaya çalıştığı birileri var ya Akşit’ i taca çıkarmaya çalışanlar…

Akşit’in suçladıklarının ve birlikte çalıştıklarının casus, FETÖ’cü, vatan haini, sabotajcı olduklarını düşünmek bile insanın tüylerini ürpertiyor.

Biri bu iddiayı açıklamalı.

Gözden kaçmasın.

İyi çalışmalar dilerim.

*

Avrasya geçişleri icralık

Fatih Bey merhabalar,

Bir hukukçu olarak eşim dostum danışmak için genelde beni aramakta. Son günlerde ortak bir şikayet konusu var beni hayretlere düşüren: Avrasya Tüneli cezalı geçiş ücreti adı altında başlatılan icra takipleri.

Esas sıkıntı HGS ve OGS ile ilgili zira sistemde yeterli bakiyeniz bulunmazsa size doğrudan ya da bankanız kanalıyla bilgi verilmiyor ve haberiniz olmadan ihlalli geçiş yapmış oluyorsunuz.

Olaydan çok sonraki tarihlerde ise vatandaşlara herhangi bir bildirim yapılmaksızın icra takibi yapılıyor. Takip konusu ceza ücretlerinin vergi yapılandırmasına dahil edilmemesi de ayrı bir dezavantaj.

Yap işlet devret modeli gereği Avrasya Tüneli özel bir işletme ve vatandaşla arasındaki alacak verecek ilişkisi, bir özel hukuk ilişkisi. Birçok kişi aynı şekilde mağdur edilmektedir. Tünel geçiş cezaları ile ilgili mevzuata ulaşmak ise mümkün değil çünkü böyle bir düzenleme mevzuat.gov.tr’de bulunamıyor. Şirketin sitesinde de mevzuat, sözleşme, regülasyon, şartlar gibi norm ve kurallar bütününe ulaşılabilecek bir içerik bulunmamaktadır.

İnternette bulunan popüler bir şikayet sitesinde de bolca bu anlattıklarıma ilişkin şikayetler bulabilirsiniz: https://www.sikayetvar.com/avrasya-tuneli

Sizden istirhamım otomobillere tutkusu olan ve tarafsız gazetecilik yapan biri olarak, vatandaşların ekonomik sıkıntı yaşadığı bu dönemde uğrayacağı haksızlıkları en azından imkanınız ölçüsünde dile getirmenizdir. Biliyorum ki Covid, Katar, AB yaptırımları, aşı çalışmaları, hukuki ve ekonomik reformlar gibi lüzumlu lüzumsuz birçok gündem maddesinin arasında çok kayda değer bir haber niteliği taşımayabilir sizin için, ancak halkın bu konuda yoğun bir mağduriyeti söz konusudur. Geçiş garantisi verilerek yap işlet devretle yaptırılan bir projenin ikinci perdesinde böyle bir şekilde mağdur edilerek zulme uğrayacakları bu vatandaşların aklından dahi geçmemekteydi. Dile getiremeseniz dahi en azından haberinizin olmasını arzu ederim. Bu vesile ile size de ayrıca hürmetlerimi arz ederim.

Saygılarımla.

İyi çalışmalar.

*

Muhalif yazarlık Erdoğan’dan mı ibarettir?

Fatih Bey iyi günler.

Muhalif olarak bilinen köşe yazarlarının son bir yıldaki yazılarını inceledim.

Bu yazarların %95 yazısı Tayyip Erdoğan aleyhinde yazılardır.

Özdil’in yazılarında oran %99 dur.

Erdoğan ya da iktidar eleştirisi olmayan tek bir yazısı var, yazlıkçıların sokağa bıraktığı sokak hayvanları. İktidarlar elbette eleştirilir ama saplantı halinde olunca inandırıcılığı kalmıyor.

Fatih Bey, bizim halkımızın bir özelliği var. Kimin üzerine fazla gidilirse haksızlığa uğradığı duygusu ile onu sahiplenme gibi.

Bu yazarlar farkında olmadan veya belki de olarak, Tayyip Erdoğan’a çalışıyorlar.

Bu yazarların çevre, bilim, insan hakları, farkındalık gibi konularda fikirlerini merak ediyoruz doğrusu.

Tüm değerlendirmelerinin sadece Erdoğan üzerinden olması, sabah akşam Tayyip Erdoğan yazıları çok sıktı inanın.

Erdoğan dönemi biterse bunların da yazarlığı bitecek herhalde.

Size sağlıklı günler dilerim…

*

Uzay’da yokuz

Sayın Altaylı,

Bir bilim adamı olarak sizi severek, gerek yurtdışında son 15 yıldır çalıştığım dönemde, gerek pandemiden dolayı Türkiye’de bulunduğum dönemde okuyor ve izliyorum. Genel olarak fikirlerinize katılıyorum ve doğruları halen söyleyebilen az kişiden birisiniz.

Geçen haftaki Mars ile ilgili programınızı NASA’nın bir çalışma grubunun dijital toplantısına katıldığım için kaçırdım, bugün Youtube’da seyrettim.

Görüyorum ki bilim adamlarımız halen 1960’larda kalmışlar ve yeni teknoloji ve tekniklerden çok fazla haberdar değiller ama gene de bu konuları düşünen, çalışan yurttaşlarımız olduğu için ümitliyiz.

Maalesef Türkiye uzay yarışında bir 50 yıl kadar geri kaldı. Eski hükümetler bunu umursamadı, şimdiki hükümet de sadece şekilsel olarak umursuyor.

Gerçek bir uzay çalışması yok, böyle bir planlama da yok. (TV yayını için olan iletişim uyduları gerçek bir uzay çalışması değildir).

Fazla da yazmak, değerli vaktinizi almak istemiyorum. Zaten bu konuları da çözümsüz görmek beni sürekli üzen bir durum.

Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Prof. Dr. Uğur Güven

*

Pandemi’de bankalar ve Telekom

Merhaba Fatih Bey,

Hem yazılarınızı hem de programlarınızı ilgi ile takip ediyorum.

Derdim koronayı fırsata çeviren iki grup. Birisi Telekom firmaları diğeri bankalar.

EBA’nın yetersiz kalması nedeniyle, öğretmenler öğrencilerine online ders vermek istemesine rağmen internet kapasitesi gibi sorunlar ile karşılaşıyorlar. Aylardır ne operatörler ne de bakanlık bu soruna bir çare bulmuyor. Birçok insan artık toplantılarını, görüşmelerini internet üzerinden yapıyor olabilir.

Ama bu konu bahane gösterilerek, operatörlerin çocukların dersleri için çözüm üretmemesi mantıklı bir yaklaşım değil. Google ve Microsoft’un sadece okullara ve derslere özel çözümleri dahi olmasına rağmen 9 aydır ne bakanlık ne de operatörler bu uygulamaları ya da geliştirilebilecek yerli uygulamaları ortaya koymadılar. İnterneti işi için kullananla eğitimi için kullananı ayırıp çocuklara yardım etmediler ve insanlara ekstra kota satarak para kazanma yolunu seçtiler. Üstelik bu firmaların bazıları varlık fonu altında.

Şimdi de bankalar koronayı kendilerine fırsat buldular. Bildiğiniz gibi bazı özel okullar bankalarla anlaşarak esnek hesap adı verilen ürünler üzerinden kendi alacaklarını garanti altına alıyor, veli ile polemiğe girmeden konuyu çözümlüyor.

Benim gibi birçok veli bu konuda okulların yönlendirmesi ile bankalarla çalışma zorunda. Sonuçta bir kredi hesabı kullanılmaktayız, fakat birçok insanın son dönemde geliri düştüğü için ödeme de zorluklar elbette yaşanıyor. Ama burada bir çıkış yolu faizi ödeyerek belirli bir süre borcu uzatmak ele toplu para geçtiğinde anaparayı ödemekti. Herkesin korona döneminde yardım ve esneklik talep ettiği bir dönemde ise, pek çok özel banka tam tersi hareket etti. Sadece faiz ödeyerek borcu ötelemeyi salgının ortasında kaldırıverdi. Her ay borcun tamamını ödetmeye dayalı olarak hareket etmeye başladı. Ev kredilerini araba kredilerini yeniden yapılandırırken, okul kredilerini yeniden yapılandırmaya gitmedi tamamını derhal istedi.

Salgının ortasında, devlet okuluna versek suç, özel okula versek suç.

Saygı ve sevgiyle.

Erişilebilirlik Araçları