Olası bir krizi türbanın altına saklamak

Seçimlerden önce “Seçimi kazanan kaybeder”  diye özetlenebilecek bir yazı yazmıştım,

Özetle şöyle diyordum:

“AKP bugüne kadar başarılı bir grafik çizdi, Ancak bunda AKP’den çok dünya konjonktürünün etkisi var, Türkiye düzenli büyüdüğü bir 5 yıl geçirdi ama Dünyadaki benzer ülkeler de, yani Brezilya, Arjantin, Meksika, Rusya gibi ülkeler de sorunsuz bir 5 yıl geçirdiler, Üstelik bu ülkelerin 5 yıllık performansı Türkiye’den çok daha iyi, AKP Dünya ekonomisindeki bu durumda iktidardaydı, Düzenli büyüyen, likiditenin bol olduğu, satılık her malın alıcısının bulunduğu bir 5 yılda, Ancak bunun bir 5 yıl daha böyle sürmesi beklenemez, Yorulur, Bir check-balance yapmak zorunda, 2008 yılında bir global krizin başlangıcı olacak, 2008 sonbaharından itibaren büyük bir kriz bekliyorum, Bunun Türkiye’deki etkisi büyük olur, Eğer AKP seçimleri kaybederse kriz çıkınca halk AKP gitti kriz geri geldi der ve bir sonraki seçimde AKP daha güçlü bir biçimde iktidar olur, AKP seçimi kazanırsa krizi göğüslemek zorunda kalır ve kerametin AKP’de olmadığı ortaya çıkar, Bu hesapla seçimi kazanan kaybeder”

Tahminim tuttu,

2008’in sonunu beklemeden, global krizin ayak seslerini duymaya başladık,

Amerikan Merkez Bankası sürekli faiz indirirek sorunu çözemiyor, sadece tsunami dalgasından kaçıyor,

Ama nereye kadar,

Her faiz indirimi dalganın boyutunu büyütüyor,

Sonunda bir yerde dalga çarpacak,

Türkiye’de ise kimse gelişmelerin farkında değil,

Kimse derken siyasetçileri kastediyorum,

AKP her sıkıştığında yaptığı gibi gündeme türbanı taşıyor,

Türkiye, çözülmeyeceği kesin olan bir sorunu tartışıyor,

Benim gördüğüm şu: AKP olası bir ekonomik krizin etkilerini türbanla örtmeye çalışıyor,

Gereksiz bir siyasi bunalım yaratıp, bunun arkasına saklanmak ve faturayı bu krize yüklemek istiyor,

Bakalım tutacak mı?

 

 


Medya patronunu kovmak okurun işidir

Vakit Gazetesi ile Hürriyet arasında ilginç bir gerilim yaşanıyor,

Bu işten karlı çıkacak olanın Vakit olacağı kaçınılmaz,

Çünkü Hürriyet gibi bir devin, Vakit’le bu kadar üst perdeden muhatap olması Vakit’i büyütecek,

Hürriyet nasıl oldu da sinirlerine hakim olamadı anlamak mümkün değil,

Ama ringdeki görüntü abes,

Bir yanda 200 kiloluk bir ağırsiklet boksör, karşısında kural tanımadan dövüşen, tekme tokat atan, belaltına bile vuran sinek siklet bir rakip,

Siklet farkı o kadar büyük ki, küçüğün vahşice dövüşmesine bile pek tepki olmaz,

Bu ringe çıkmak büyük hata,

Kavganın nedeni eski Adalet Bakanı Şevket Kazan’la yapılmış bir röportaj,

Kazan, röportajda Aydın Doğan ve Doğan Medya Grubu’na yönelik yalan yanlış şeyler anlatmış,

Vakit de bunları yazmış,

Kazan, Hürriyet aracılığıyla “Yarım ağızla” yalanlasa da Vakit’in elinde Kazan’la yapılmış konuşmanın bant kaydı var,

Kazan söylemiş,

Zaten dün Hürriyet’te yer alan Kazan’ın “Sözde” yalanlamasını okursanız Kazan pek de bir yalanlama yapmıyor,

Bu konuda geçen hafta da yazdım,

“Her iki taraf da doğruları söylemiyor” diye,

Kazan’ın “Aydın Doğan iktidardan para istedi, İstediğimizi verin, Lehinizde manşetler atalım” dedi iddiası külliyen yalan,

Tam aksine Refahyol Doğan Grubu’nu tehdit etti,

Yaşadık biliyoruz,

Kazan’ın Doğan Grubu’nda 40-50 bin dolar maaş alan gazeteciler vardı” iddiası da yalan, Bu paralar televizyonculara veriliyordu ama Doğan’da böyle bir para alan yoktu, Bu maaşlar Sabah’ta vardı,

Aydın Doğan’ın da “O dönem çok paramız vardı, Petrol Ofisi’ni peşin parayla aldık” demesi de doğruları yansıtmıyor,

Petrol Ofisi’nin parası devlete peşin ödendi ama kredi ile bulunmuş bir paraydı, Bunda da bir gariplik yok, Bu boyutta alımları herkes krediyle yapar,

Fakat bir gerçek var ki, Aydın Doğan’ın siyasete ve siyasetçilere merakı, Türkiye’ye medyası aracalığıyla yön verme hevesi Aydın Bey’in başını çok ağrıtacak,

Bunu 7 yıl kadar önce kendisine de söylediğim için burada rahatlıkla yazıyorum,

Medya patronları siyasetle ve siyasetçilerle bu kadar içli dışlı olmamalılar,

Bu ilişki belki kısa vadeli kazançlar sağlayabilir,

Medya patronlarının medya içi veya dışı işlerini hızlı geliştirmelerine katkısı olabilir,

Ama medyaya zarar verir,

Siyaset ve siyasetçiyle  muhataplık gazetecilerin işidir,

Gazeteci bu muhataplığın dozunu, ölçüsünü kaçırırsa patron onu kovar ama medya temiz kalır,

Ama bu ölçüyü kaçıran patron olursa, patronu kovmak mümkün olmadığı için medya kirlenir,

Rezil olur,

Her manşetin altında çapanoğlu aranır,

Ve genelde bulunur da,

Sonunda olacak olan şudur,

Okur patronu kovar,

Medya yine temizlenir,

Bilmem anlatabildim mi?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Büyüme ile obeziteyi birbirinden ayırt edebildiğimiz zaman

Erişilebilirlik Araçları