Akşam eve giden yakalanmaktan korkmaz

HER zaman iyi bir muhabir olarak övdüğüm Sevilay Yükselir, bir süre önce ilginç bir habercilik yaptı,

Ankara’ya giderken uçakta Doğan Grubu yöneticileriyle karşılaştı ve muhabirlik dürtüsüyle nereye gittiklerini takip etti,

Doğan Grubu yöneticilerinin SPK’ya gittiklerini gördü ve bunu yazdı,

Aslına bakarsamz ortada bir anormallik yoktu,

Pek çok şirketi halka açık bir grup olan Doğan’ın yöneticilerinin SPK’ya gitmesinden daha sıradan bir şey olamazdı,

Ancak Doğan Grubu bu sıradan olaydan büyük "nem kaptı,"

Ve bir gazetecinin yapması gerekeni yapan Sevilay’ı "ajanlıkla" suçladı, Üstelik bunu gazetelerinin manşetinden yaptı,

İşte o zaman anladık ki, bu ziyaret düşündüğümüz gibi "sıradan" bir ziyaret değil,

Sıradan ziyaretlerin ortaya çıkması kimseyi kızdırmaz,

Yani bir adamın akşam evine gitmesinin belgelenmesi o adamı kızdırmaz,

Ama akşam metresinin evine giderken yakalanırsa öfkelenir,

Doğan Grubu’nun SPK ziyaretine bu denli öfkelenmesi ortada bir "acayiplik" olduğunu gösterdi, ama yine de durumu tam olarak anlayamadık,

Ta ki, Doğan Grubu’nun kağıt alımlarıyla ilgili olarak SPK yönetiminin yaptığı suç duyurusunu, mahkeme, "Siz araştırın" diyerek SPK’ya iade edinceye kadar,

İşte o zaman Sevilay’ın ortaya çıkardığı SPK ziyaretinin Doğan Grubu’nu niye bu kadar kızdırdığını, Sevilay’ın neden ajanlıkla suçlandığını anladık,

Hele bir de SPK’nin yeni Başkanı’nın kayınpederinin Aydın Doğan’ın eski ortağı olduğu da ortaya çıkınca, "Ziyaret" iyice bir anlam kazandı,

Bunun ne getirip ne götüreceğini önümüzdeki günlerde daha iyi göreceğiz,

 

 


ABD’nin gücü sadece bize mi yetiyor?

Anladığım kadarıyla Ermenistan’la ilişkilerin normalleştirilmesi ve sınırın açılması konusu halledilmiş,

Şu anda, ne Ermenistan’ın bu konuda bazı tavizler vermesiyle ilgili bir gelişme, ne de Azerbaycan’ın bu noktada ikna edilmesi ile ilgili bir süreç yaşanıyor,

Bu işin şu anda "Açıklanmamasının" ve sürecin uzatılmasının tek nedeni var, "Türkiye’de kamuoyunun bu karara hazırlanması,"

Türk halkı bu ilişki normaleşmesine alıştırılacak ve sonra da kapı açılacak,

Zaten Cumhurbaşkanı Gül’ün tavrından bu belliydi,

Soykırım tasarısının ABD Senatosu’nda kabulü halinde "Pire için yorgan yakarız" diyen; ABD’li bir senatörün kendisine, "Ne var bu kadar büyütecek, biz soykırımı kabul edelim, siz de bizim Kızılderililere soykırım yaptığımızı ilan eden bir yasa kabul edin, olsun bitsin" dediğini anlatan, Ali Bayramoğlu’nun "Ermeni Soykırımı için özür kampanyamızın etkileri nasıl oldu" sorusuna, "Pek bir yararını görmedik" yantını veren Abdullah Gül, Ermenistan’la ilişkiler konusunda farklı bir politikayı tek başına yürütüyor,

Obama’nın TBMM’de konuşacağı gün yazıişlerinde, "Bence Meclis’te Ermenistan konusuna girecek" demiştim,

Haklı çıktım,

Girdi,

Hem de hiç kıvırmadan, bodoslamadan girdi,

Ancak merak ediyorum; Ermenistan’la uzlaşmamız konusunda bize baskı yapan Amerikan Başkanı’na, Türkiye’de tek bir yetkili ağız, "Bize baskı yaptığınız kadar Karabağ konusunda Ermenistan’a, Türkiye’nin durumunu anlayışla karşılaması konusunda Azerbaycan’a da baskı yapıyor musunuz" diye sordu mu?

Hiç zannetmiyorum,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Muhalefet yapmak, üçkağıt yapmanın kılıfı olmadığı zaman

Erişilebilirlik Araçları