Alna yazılmaz kalbe yazılır

BUGÜN manşetimizde Robert Kolej’in yaptığı bir uygulama var,

Öğrenciler alınlarına "Ben Kürt’üm", "Ben Ermeni’yim", "Ben Yahudi’yim" gibi "yaftalar" yapıştırıp "kardeşlik" dersi görüyorlarmış,

Bu derste amaç, "kendini diğerlerinin yerine koyup onlar gibi hissetmek"miş,

Çok garabet gördüm ama eğitimde bu denli garip bir uygulama ilk kez görüyorum,

Böyle bir "eğitim" olmaz, Olmamalı,

Bu düpedüz ayrımcılıktır,

Kürt olmak, Ermeni olmak, Yahudi olmak ya da Türk olmak "kötü" bir şey midir ki, kendimizi onun yerine koyup "onların ne hissettiğini" anlamaya çalışalım,

Ömrümün 47 yılını, yani tamamını bu ülkede geçirdim,

Burada doğdum, burada büyüdüm, burada okudum, Çocukluğumda buranın sokaklarında oynadım, Bu ülkenin çocuklarıyla arkadaşlık ettim,

Hiç ama hiç, birbirimizin ne olduğuyla, kim olduğuyla ilgilenmedik,

Sokakta kimsenin kökeniyle arkadaşlık yapmıyorduk,

En yakın çocukluk arkadaşlarımdan Murat’ın aslında Ermeni olduğunu yıllar sonra öğrendim,

Galatasaray’da okurken Alvi’nin bizden tek farkı, din derslerinden muaf olmasıydı, ki "Biz de adımızı Salamon yapsak mı?" diye düşünürdük, dersten yırtmak için,

Ne ilkokulda, ne lisede, ne üniversitede kimin Kürt olduğunu, kimin Türk olduğunu hiç bilmedik, merak da etmedik,

Alevi veya Sünni ya da Şii olmanın farkını da bilmezdik,

Hiçbirimizin alnına arkadaşımızın etnik kökenini yazıp da kendimizi onun yerine koymamıza gerek yoktu; çünkü hiçbirimiz diğerimizden farklı olduğumuzu düşünmezdik, hissetmezdik,

Zaten aynıydık,

Sonra ASALA diye bir şey çıktı,

Bazı Ermenilerin farklı olduğunu düşünmek zorunda kaldık, Zorla,

Ardından PKK çıktı, bazı Kürtlerin de farklı olabileceğini zorla gösterdiler,

Sonra TİT diye bir şey duyduk, O da bazı Türklerin farklı olduğunu göstermeye çalıştı,

Bizi zorla birbirimizden uzaklaştırmak istediler,

Eskiden kalbimize doğuştan yazılı olanı, şimdi kâğıtla alnımıza yazıyorlar,

Bunun faydadan çok zararı olur,

Benden hatırlatması,

Not: Amerikan mektepleri yazıyla bu işlerin olacağını düşünüyorsa, ABD’deki okullarda milletin alnına "Ben Kızılderiliyim, ben Meksikalıyım, ben zenciyim" yazsınlar, ABD’yi parçalamak istiyorlarsa o zaman da "Ben Alman’ım, ben İrlandalıyım, ben İtalyan’ım" yazsınlar,

 

 


Magazin izlersek memleket kurtulur mu?

İLKER Başbuğ "Türkiye parçalanıyor mu?" diye soranlara, "TV’lere bakmayın" diyormuş,

Genelkurmay Başkanımız keşke nereye bakmamız gerektiğini de söyleseydi,

TV’lere topyekûn mu bakmayalım?

Yoksa haber programlarına mı bakmayalım?

Mesela, sabahtan akşama saçma sapan dizileri seyredersek, kimin kiminle yattığını anlatan magazin programlarını seyredersek, ya da sırlar dünyası gibi programları seyredersek Türkiye’yi kurtarır mıyız?

 

 


Aile dizisine kim karar verecek

TELEVİZYON meselesine girmişken oradan devam edelim,

Devlet Baba “aile dizilerini” destekleme kararı almış,

“Aile dizisi” yayınlayan kanallara bu “hayırlı iş” için kamudan kaynak aktarılacakmış, Yani açıktan para verilecek,

İyi de, bir dizinin aile dizisi olduğuna kim karar verecek?

Bana sorarsanız aile dizisi deyip kafa karıştırmasalar daha iyi olur,

Doğrudan “bazı” televizyonların adını verseler çok daha az tartışmalı bir karar almış olurlardı,

Hangi televizyonlar olacağını siz benden iyi tahmin edersiniz

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ayrışarak bütünleşilemeyeceğini anladığımız zaman.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları