Ambarları ah dolu lanetli gemi

HİÇ kimsenin işine karışmadan, sadece okurumuzla baş başa, iyi gazetecilik yapalım demekten, iyi habercilik yapmaktan başka derdimiz yok ama insanı rahat bırakmıyorlar ki!

Marazi kimlikler ve kurumlar, ruh hallerindeki düşüklüğü ille de yansıtmak istiyor, bizi de kendi bulundukları çukurlara çekmek istiyorlar,

Bir kerelik de olsa, bir yanıt, daha doğrusu bir kimlik hatırlatmasını hak ettiklerini düşünüyorum, Pek de yazmak istemediğim ama had bildirme açısından gerekli olan bir yazıdır bu,

Hürriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün dünkü yazısını okudunuz mu bilmiyorum, Okumamışlar için özeti şu: Özkök, Hürriyet’in ne kadar önemli bir gazete olduğunu anlatıyor, Fatih Çekirge’yi övüyor (Çekirge, Star Gazetesi’nin başında olduğu zaman Aydın Doğan’ın Mesut Yılmaz’la göbek atan fotoğraflarını yayınlarken aynı kişiye neler dediğini bütün Hürriyetçiler bilir ya, biz konuya girmeyelim), Hürriyet’in açık denizlerde seyreden bir gemi olduğunu anlatıyor, rakiplerinin kalleş pusularından yakınıyor ve sonunda bize bulaşmaktan geri kalmamak için "Ey siz kayığı küçük olanlar, gün batmadan dönün kıyılarınıza" diyor,

Ertuğrul’un baktığı yerden bizim kayık küçük görünüyor olabilir ama onların "gemi" zannettiği şeyden modern, güçlü ve her şeyden önemlisi "temiz" olduğunu herkes biliyor,

Üstelik bu modern tekneyi biz yaptık, Bir büyük gazeteci aileden, yok pahasına alıp milletin huzur içindeki limanlarına saldırmak için asla kullanmadık,

O geminin ambarlarını, saldırılardan elde edilen ganimetlerle doldurmadık,

Bu ganimetlerin nasıl elde edildiğini soranlara saldırarak, gemideki pis kokuyu bastırmaya çalışmadık,

Ey Ertuğrul Özkök, o gemiden yükselen iğrenç kokuyu herkes duyuyor da, senin burnun duymuyor mu?

Geminin toplarının gücüyle ve her türlü alçaklıkla elde ettiğiniz ganimetlerdeki ah’ın o gemiyi dibe doğru çektiğinin farkında değil misin?

Geminin artık köhnediğini, kaptanının da, sahibinin de kendinden başka hiç kimseyi ve hiçbir değeri umursamadığını görmediğimizi mi zannediyorsun!

"Bir rakibi kalleş yollardan, pusu kurarak, hançerleyerek halletmek" derken kendinizi anlattığının farkında değil misin?

Bu ülkede yaşayan herkes, senin ve grubunun bu ülkede kimleri hangi kalleşliklerle, nasıl arkadan hançerlediğini hatırlamıyordur diye umuyorsun!

Bugüne kadar ister medyada, ister faaliyet gösterdiğiniz diğer alanlarda olsun hançerlemediğiniz, kalleş pusularla yok etmeye çalışmadığınız tek bir rakibiniz kaldı mı?

Yazdıklarının "yalan olduğunu", başkalarını suçladığın her şeyin aslında "aynadaki aksiniz" olduğunu sen benden daha iyi biliyorsun,

Bak Ertuğrul Özkök, güç sarhoşluğu veya Fransız şaraplarının yarattığı halüsinasyon seni yanıltıyor ve bu nedenle olsa gerek bizim modern teknemiz sana sandal gibi görünüyor olabilir,

Ne bizim ne de bir başka gazetenin asla sandal olmadığını biliyoruz ama ambarlarında haksızlıkla elde edilmiş ganimetler olan, her yerinden pis kokular yükselen, kaptanı ve sahibi ruhunu şeytana satmaya amade, içindeki tayfaları bile yaydığınız iğrenç kokudan ve sizin umursamazlığından mutsuz, lanetli bir gemidense, tertemiz, pırıl pırıl, mutlu sahillerde gezinen bir sandal olmayı tercih ederiz,

Sana ve önünde her gün diz çöktüğün patronuna, her köşesinde "Ah" olan "Amad"ınızda mutluluklar,

 

 


Gül kimden korkuyor açıklasın

PAZAR pazar asabınızı bozmak istemem ama Cumhurbaşkanı Gül’ün ne demek istediğini anlamakta zorlandığımı itiraf etmem gerek,

Gül ısrarla ve defalardır diyor ki: "Bu sorunu biz çözmezsek gelir başkaları çözer,"

"Bu sorun" dediği, Türkiye’nin Kürt sorunu,

Yanlış anlamayın, açılımdan yana olduğumu, Türkiye’nin daha demokratik, daha özgür bir ülke olması gerektiğini defalarca yazdım, söyledim,

Ama bu "dış güç korkusunun" manasını çıkaramıyorum,

Bu ülkenin en üst makamındaki kişi "başkalarından korkuyorsa", o bizim bilmediğimiz bir şeyleri biliyor ve bu ülke bizim zannettiğimizden güçsüz olmalı,

Bir yandan hükümetimiz, Türkiye’nin hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu söylüyor ve Başbakan Erdoğan’ın her yerinden bir özgüven fışkırıyor,

Diğer yandan Cumhurbaşkanı büyük bir tedirginlik içinde "Biz çözmezsek başkaları çözer" diyor,

Bu ne demektir?

Yani biz bu sorunu halletmezsek birileri gelip "Siz bir arada yaşayamadınız, Biz sizi böleceğiz" mi diyecek?

Türkiye’nin böyle diyecek birine karşı gücü yok mu?

Ya da birileri zaten böyle bir şeyi dedi de, şimdi yaşanan onun paniği mi?

Cumhurbaşkanı Gül, milletine bir açıklama borçlu,

Kimse o korktuğu güç ve neyle korkutuyor, bize de açıklasın,

Bakarsın biz onun kadar korkmayız o güçten,

Her kimse ve neredeyse,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ayakları pisliğin içindeyken etrafa bağıranın Fransız horozu olduğunu unutmadığımız zaman.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları