‘Gerekirse dördünü de emekli ederiz’

RUTİN bir uygulamadan "kriz" çıkarmak Türkiye’ye özgü olsa gerek,

Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının atanmasında "tek yetkili" olan Başbakan ve hükümetin tek çekincesinin, adı "internet andıcında" geçen Orgeneral Hasan Iğsız olduğunu zannediyorduk,

Yanılmışız,

İlker Başbuğ’un yerine gelecek isim konusunda da Silahlı Kuvvetler ile hükümet arasında görüş ayrılığı mevcutmuş,

Başbakan’ın Eskişehir yolunda gazetecilere söylediğinden anladığımız, Işık Koşaner’in Genelkurmay Başkanlığı’nın da hükümet kanadında kabul görmediği,

Bu durumda iş iyice çetrefilli bir hal alıyor,

Gerilimin ve anlaşmazlığın iyice tırmanıp ayyuka çıkmasından sonra Başbakanlığa yakın isimlerle görüştük,

Bu görüşmeden edindiğim izlenim şu,

Başbakan, son 20 gününe giren Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, kendisine "kabul edeceği" isimler önermesini bekliyor,

Daha doğrusu ,Başbakan’ın istediği isimlerin Genelkurmay Başkanı tarafından önerilmesini istiyor, Çünkü yasa böyle,

Ancak Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da TSK teamüllerini fazlaca zorlama yanlısı değil ve bu önermeyi yapmıyor,

Başbakan da bu önerme yapılmadığı sürece atamayı yapmayacağını açıkça gösteriyor,

Başbakan’ın bundan sonraki adımı ne olabilir?

Konuştuğumuz Başbakan’a yakın isim, çarelerin henüz tükenmediğini söylüyor ve şöyle diyor: "Gerekirse 4’ünü birden emekli ederiz,"

Ama isim vermiyor, Hayda,

İş iyice karışıyor,

Dördü denilince akla gelen 3 isim şunlar:

Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanı Koşaner, 1, Ordu Komutanı Iğsız,

Peki Başbakan’ın krizi çözmek için emekli edeceği 4, isim kim?

Biz bir Kara Kuvvetleri Komutanı arandığını düşünürken birden iş iyice sarpa sarıyor,

Ama ben hâlâ ortada kaygı duyacak bir durum olmadığını düşünüyorum,

Çünkü nihai noktada bile ne olacağı yasalarla yazılı ve belli,

Eninde sonunda yasanın dediği olacak,

TSK’nın başına "dışarıdan" bir atama yapılamayacağına göre ya da bir teğmen TSK’nın başına geçirilemeyeceğine göre bu kriz suni bir krizdir,


Nevin, Dünya Şampiyonu olacak

Avrupa Şampiyonu “yüzde yüz yerli” atletimiz Nevin Yanıt, Habertürk’ü ziyarete geldi,

Teşekkür ziyareti,

Barcelona’da yanında olan tek gazete olduğumuz için teşekkür etmek istemiş,

Heyecanla yanına gittim, Türkiye, tarihinde ilk kez bir sprinter yetiştirmişti, Üstelik de dünyanın en iyileri düzeyinde dereceler yapan bir sprinter,

Epey bir sohbet ettik,

Şunu söyleyeyim, Nevin Yanıt çok güzel bir kız, Fotoğraflarda göründüğünden çok daha

güzel,

Her yeri kas, Bacakları, erkek sporcularımızda bile görmediğim kadar kaslı,

Belli ki, hayatı çalışmakla geçiyor,

Atletizme nasıl ve niye başlamış biliyor musunuz?

Süreyya Ayhan’ın başarısından etkilenmiş, “Ben de onun gibi olmalıyım” demiş,

O gün bugündür çalışıyor,

Belinden ameliyat olmuş, türlü sorunla boğuşmuş ama hiç bırakmamış ucunu,

“Başarın çok büyük, Ama Olimpiyat ve Dünya Şampiyonası’nda işin zor, Zenci kızlar gelecek orada” dedim,

Bir kızdı görmeyin,

“Gelsinler, Benim derecem onlarınkine yakın ve daha iyisini koşabileceğimi biliyorum, Hepsini geçerim” dedi,

Gözüne baktım bunları söylerken, Bence geçebilir,

Uzun uzun spordan söz ettik,

Ben atletizmle ilgili bir anımı anlattım,

1980’lerde California’da bir atletizm kulübüne gittiğimi, orada Dünya Şampiyonu atletlerle  tanıştığımı ama bu atletlerin koşmaktan çok salonda çalıştıklarını görünce şaşırdığımı, antrenörleriyle konuşunca, “Onlar koşmayı biliyor ama başarı her bir adalede gizli, Adaleler üzerinde tek tek çalışmak, zayıf olanları geliştirmek gerekiyor” dediğini anlattım,

Nevin Yanıt’ın antrenörü Cüneyt Yüksel, “İşte” dedi, “Bunu Türkiye’de kimseye

anlatamıyoruz”,

Nevin’in kas ölçümlerini yapacak bir aletin Türkiye’de olmadığını, ezbere çalıştıklarını söyledi, “Bu imkânlardan yoksunuz” dedi,

Öyle ki, antrenman sonrası biriken laktik asitleri atabilmek için şart olan masajı yapacak birisi bile olmadığı için antrenörü Cüneyt Yüksel, masaj öğrenmek zorunda kalmış,

Oysa masaj sporun olmazsa olmazı, Laktik asit adalede durduğu müddetçe sürekli çalışmak ve antrenmanın dozunu artırmak mümkün değil,

Türkiye’de doping laboratuvarı dışında herhangi bir sportif laboratuvar olmadığını

üzülerek dinledim, 30 yıl önce yoktu, hâlâ yok, Spora ayrılan onca bütçe nereye gidiyor bilmiyorum,

Bildiğim bir şey var, Nevin daha büyük başarılar elde edecek,

Nevin’e özenen başka gençler peşinden gelecek ve başka başarılara imza atılacak, Bu arada şu laboratuvarlar kurulur, şampiyon atletlerimize gereken olanaklar sağlanırsa daha çok şampiyon çıkarırız,

Not: Habertürk bundan sonraki tüm çalışmalarında Nevin Yanıt’a her türlü desteği verecek, Maddi manevi, Ne gerekiyorsa, ne eksikse,

Not 2: Fenerbahçe Atletizm Takımı’nın sporcusu olan Nevin Yanıt, bana hediye olarak bir Fenerbahçe forması getirmiş, İmzalayıp verdi, Ben de odamdaki Galatasaray’ın UEFA Şampiyonluğu fotoğrafının yanına bu formayı astım,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Adam olmanın adam olmamaktan daha kolay olduğunu anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları