Sen neymişsin be Sedat!

Galatasaray-Orduspor maçının hakeminin art niyetli olduğunu yazmıştım maç yazısında.

Hakem raporu açıklanınca, tespitimde haklı olduğumu gördüm.

Hakem ile Fatih Terim, soyunma odası koridorunda bir gerilim yaşamışlar.

Terim, hakeme “İkinci yarıda da böyle kötü yönet. Sana beni raporuna yazma imkânı verecek bir şey söylemeyeceğim. Böyle adalet mi olur? Ne bakıyorsun!” cümlelerini sarf etmiş.

Fatih Terim’i katiyen savunmuyorum.

Onun düzeyinde bir teknik adam ne yapacak yapacak, sinirlerine hâkim olacak, böyle cümleler sarf etmeyecek.

Hele hele art niyeti açıkça ortada olan ve Galatasaray karşısında kişiliğini kanıtlamaya çalıştığı açık olan bir hakeme dönüp bakmayacak bile.

Ama hakemin art niyeti şuradan belli.

Bu cümleleri raporuna yazıyor ve bunları “tehdit ve hakaret” olarak tanımlıyor.

Bu laflarda ne tehdit var ne hakaret.

Sportmenliğe aykırı bir davranış olabilir, ama tek bir hakaret kelimesi yok.

Hakem ise art niyetli olduğu için bunları raporuna “hakaret ve tehdit” olarak geçiriyor; çünkü Terim’in daha ağır bir ceza almasını istiyor.
Bu tip hakemler, kendilerini ispatlamak için özellikle “büyük takımlara” kötülük yaparak şahsiyetlerini gösterebileceklerini zannediyorlar.

Bu arada aynı maçta çekilen fotoğraflara bakarken gülümsedim.

Gazetelerde Başkan Ünal Aysal’ın locasının fotoğrafı yer alıyor. Başkan’ın yanında Sedat Doğan.

Yanındaki karede Terim’in tribünde otururken fotoğrafı yer alıyor. Orada da Terim’in yanında Sedat Doğan.

Aynı anda iki yerde.

Ben bu yeteneğin sadece Mustafa Sarıgül’de olduğunu zannederdim, meğer Sedat Doğan’da da varmış.

Ama keşke Terim’in yanındayken Galatasaray’ın hukuk işlerinden sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak uyarsaydı, “Hocam, buradan böyle göz göre göre taktik verirsen ceza yersin” deseydi.

Erişilebilirlik Araçları