Yine Saracoğlu kazandı

Yenildik ama spor adına sevindim.

Bir Fenerbahçe- Galatasaray maçı sonrası ne sahada olan biten rezillikleri, ne tribünde meydana gelen terbiyesizlikleri, ne de yöneticiler arasındaki gerginlikleri konuşmak durumunda kalıyoruz.

Konuşacağımız tek şey sadece futbol ki, sonuca taraflardan sadece biri seviniyor olsa da, duruma sporu seven herkes sevinmeli.

Gelelim konuşulacak tek şey olan futbola…

Futbol çok acayip bir oyun. Galatasaray, çok mahkum oynar gibi göründüğü bir maçı 4-0 kazanabilirdi.

Keza Fenerbahçe maçı 3-0 önde bitirebilirdi.

Hatta maç golsüz berabere de bitebilirdi. Ama Fenerbahçe 1-0 kazandı.

Aslına bakarsanız Fenerbahçe’nin galibiyetinde iki unsur öne çıkıyor. Bunlardan biri; Şükrü Saracoğlu, diğeri ise Volkan Demirel.

15 yaşına yaklaşan kızım Galatasaray’ın Avrupa Şampiyonu olduğunu gördü ama Galatasaray’ın Saracoğlu’nda kazandığını göremedi.

Galatasaray, o statta kazanamadıkça baskı artıyor, baskı arttıkça kazanamıyor. Diğer unsur olan Volkan Demirel ise çok daha somut bir durumdu.

Volkan olmasa Fenerbahçe’nin dünkü maçı kazanması mümkün değildi.

Fenerbahçe’nin kalesini koruyan adam, önce Selçuk’un kaleye yolladığı topu imkansız bir biçimde çıkardı ardından da Burak’ın pozisyonunu bozarak ilk 15 dakikada Galatasaray’ın 2 golle öne geçmesini engelledi. Zaten Galatasaray da 15. dakikadan itibaren durdu.

Takip eden 60 dakika boyunca Fenerbahçe tek kale oynadı. Tabii bu tek kale oyun öyle verimli bir tek kale değildi. Fenerbahçe, bu ağır baskısını gol pozisyonlarına dönüştüremeden sadece bastırıyordu.

Kaliteli kanat adamlarıyla getirdiği toplar asla pozisyona dönüşmüyordu.

Sayabildiğim kadarıyla Fenerbahçe kanatlardan 22 orta yaptı. Bunlardan sadece 2’si Fenerbahçe forvetleri ile buluştu.

Galatasaray’ın ise 13 ortası vardı, orda da Galatasaraylılar’ın buluştuğu top sayısı 2 oldu.

Fenerbahçe bastırdı, bastırdı sonuç alamadı. İki bireysel hareket dışında kaleyi bulamadı. Bunlardan biri gole çok yaklaştı ama Muslera iyi çıkardı.

Fenerbahçe’nin gol atamayacağı belli olunca Galatasaray son 15 dakikada yeniden rakip alana gitmeye başladı.

Uzun bir aradan sonra Volkan, Galatasaraylı forvetleri yakından görür oldu. Fakat bu dakikalarda Galatasaray’da müthiş bir beceri eksikliği ortaya çıktı.

Topları ezmeye, ne yapacaklarını bilememeye başladılar.

Bu dakikalarda Telles-Yasin değişikliği Galatasaray’ı toparladı ama Sabri’nin hücumda çok kötü kullandığı bir top Fenerbahçe atağı olarak döndü. Kuyt da biraz şansının yardımıyla çok zor bir pozisyonda golü buldu.

Üç kez boş kaleye altıpastan golü atamayan Kuyt, şık bir gol attı. Gol, Sabri’nin Fenerbahçe’ye hediyesiydi.

Sonrasında Galatasaray, yine öne geçebilecek iki pozisyon buldu ama yine Volkan buna izin vermedi.

Aslına bakarsanız bu maç da Fenerbahçe’nin son haftalardaki klasiklerinden biri olabilir. Sarı-Lacivertliler, büyük bölümünü tek kale oynadıkları maçtan üzgün ayrılabilirlerdi.

Ama beklenin tam aksine son dakikalarda Galatasaray bir kontratak golü bulacağı yerde o golü bulan Fenerbahçe oldu.

Volkan çok net 4 kurtarış yaptı. Muslera’nın aynı netlikteki kurtarışı ise 1 oldu. Fenerbahçe forvetlerinin beceriksizliği sonucu maç 4-2 Galatasaray’ın lehine bitebilirdi.

Volkan’ın becerisi ve Şükrü Saracoğlu’nun büyüsünün sonucu maç 1-0 Fenerbahçe lehine bitti.

Bizim takıma gelirsek.

En iyi oyuncumuz Chedjou’ydu. Kusursuz oynadı.

Sakatlanıp çıkan Hakan Balta saatli bomba gibiydi. Yerine giren Koray ise çok heyecanlıydı. Sabri sahanın en kötü adamıydı. Reyiz meyiz diye gülüyoruz ama ne hücumda ne savunmada hiçbir işe yaramadı. Hamza Hoca önünü Umut ile takviye etmemiş olsa hem kendini hem Galatasaray’ı rezil edebilirdi.

Olcan iyiydi. Fiziği ile ezildiği anlar oldu ama pes etmedi.

Hamit çok risk aldı ve hepsinde topu kaptırıp rakibe pozisyon yarattı. Hakan Balta onun yüzünden sarı kart gördü, onun yüzünden sakatlandı. Yine de zaman zaman topu hücuma iyi taşıdı. Yine de Melo’yu aramadık değil.

Selçuk iyiydi. Orta sahanın tek ayakta kalanıydı. Telles hiçbir işe yaramadı. Yasin çok daha verimli oldu.

Sneijder ise Galatasaray’daki en kötü maçını oynadı. Hiçbir varlık gösteremedi. Umut savunmada hücumda olduğundan çok daha iyiydi.

Burak kaçırmaması gereken bir golü kaçırdı. Atsaydı her şey farklı olabilirdi. Zaten başka bir pozisyon da bulamadı.

Yasin oynadığı süre içinde iyiydi. Kendine bir gol pozisyonu bile yarattı. İyi de vurdu ama Volkan iyi çıkardı.

Sonuçta; Galatasaray kötü oynadığı bir maçı daha farklı kazanabilirdi. Ama Saracoğlu’nun büyüsü bozulmadı.

Hakem Cüneyt Çakır ise oturup kalkıp futbolcuların iyi niyetli olmasına dua etsin. Haaa bu arada bir de yardımcılarına ‘Tac’ın ne olduğunu iyi öğretsin.

İlk maçta Galatasaray taçtan gelen bir toptan gol yemişti. Bu maçta da yardımcı hakem gözünün önündeki tacı görmedi.

Yakışmıyor. Dünya Kupası’nda maç yönetiyorsunuz.

Erişilebilirlik Araçları