Allah’tan 2 ayı kaldı

GENELKURMAY Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile ilgili bu yazıyı kaleme almak için birkaç gün bekledim,

Bekledim ki, tepkiye dayalı bir yazı olmasın,

Başbuğ, "Beni pek konuşurken göremeyeceksiniz" diye başladığı Genelkurmay Başkanlığı görevinde "en fazla konuşan" olmakla kalmadı, bir televizyon programına konuk olan ilk Genelkurmay Başkanı oldu,

Tutarlılık göstermesi açısından "önemli" bir kriter olsa gerek bu durum,

Hadi onu geçelim, Gelelim söylediklerine,

Genelkurmay Başkanı görevde kaldığı süre boyunca bir konuya çok fazla değindi, Dedi ki, "TSK’ya karşı psikolojik bir harekât yürütülüyor",

Harekât psikolojik miydi bilmiyorum ama yürütülen harekâtın başarılı olduğu bir gerçek,

Genelkurmay Başkanı’nın televizyona çıktığının ertesi günü, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst düzey komutanlarının neredeyse üçte birinin "sanık" olarak yer aldığı bir iddianame mahkemeye sunuldu,

Genelkurmay Başkanı’nın "psikolojik" dediği harekât artık psikolojik olmaktan çıktı, bir gerçek haline geldi,

"Kendisine ve emrindekilere karşı bir harekât yürütüldüğünü" iddia eden komutan, bu harekât karşısında "mağlup" oldu,

Mağlubiyetine rağmen hâlâ televizyonlara çıkıp konuşabiliyor olması, bir tür cesaret olsa bile durumunu kurtarmaya yetmiyor,

Ya altındakilerin ne iş yaptığını bilmeyen, altındakilere hâkim olamayan bir komutan ya da altındakileri koruyamayan bir komutan haline geldi,

Dahası, televizyona çıktığında yine üzerine vazife olmayan konulara girdi,

Önünde topu topu iki ayı kalmamış olsa "İstifa etmesi" gerekir diyecektim ama gerek yok, Zaten gidiyor,


Göcek’in son şansı Erdoğan

Başbakan Erdoğan’ın bu yaz tatilini Göcek’te geçirmesi, belki de Göcek’i kurtarmak için son bir şans olacak,

Bu köşenin okurları bilir, yıllardır Göcek’i kurtarmak için yazılar yazarım,

Bu dünya cenneti, bizim yat sahiplerimizin “denizsever” olmamasından, yasalarımızın da yeterli kural ve müeyyideleri getirmemesinden dolayı her geçen gün biraz daha yok oluyor,

Her yaz binlerce tekne, omuhteşemkoylarda demirliyor, Haftalarca, aylarca Göcek dışına çıkmadan, bütün pisliğini Göcek’e boşaltarak Göcek’i katlediyor,

Ne Çevre ve Orman Bakanlığı, ne de Sahil Güvenlik kılını kıpırdatıyor, Gerçi kıpırdatsalar ne olacak, ortada doğru düzgün bir yasal altyapı da yok zaten,

Ben bunları yaza yaza sonunda geçen yaz bazı kararlar alındı,

Göcek’e her yıl belirli sayıda teknenin girişine izin verilecekti,

Göcek’te bağlanmak isteyen tekneler izin alacak, belirli bir süre kaldıktan sonra ayrılmak zorunda olacaktı,

Her koya belirlenen sayının üzerinde teknenin bağlanmasına izin verilmeyecekti,

Koylarda ağaçlara tekne bağlamak kesinlikle engellenecek, bağlama demiri olmayan yerlere tekne bağlanamayacak, böylece sınırlamalara uyulması da sağlanacaktı, Tekneler düzenli olarak kontrol edilecek, pis su tanklarının denize boşaltılması engellenecek, pis su tankı olmayan teknelerin bağlanmasına izin verilmeyecekti,

Günlük tekneleri her koya girip çıkamayacak, sürekli demir atarak deniz dibini tahrip

edemeyecekti,

Çapa atmak yasaklanacak, tekneler ancak tonozlara bağlanacaktı, Bu kararlar alınınca

sevindik,Ama ne çare ki, boş çıktı bu kararlar, Bu yıl da Göcek aynı Göcek,

Yine lebaleb tekne dolu,

Yine çapalar suda, ağaçlara bağlı tekneler kıçtan kara yapmış vaziyette, Hepsi dip dibe,

Deniz ise daha yazın başlangıcında leş,

Neyse ki, Başbakan Erdoğan belki de ilk kez Göcek’te geçirdi tatilini,

Umarım rezaleti yakından, gözleriyle görmüştür,

Umarım bu kez “uygulanacak” kararlar alınır,

Umarım Göcek kurtarılır,

Umarım,


Balyoz’da adı geçenlerin terfi sorunu

Kısa bir süre Askeri Yargı’da görev yapmış hukukçu bir dostum, ilginç bir ayrıntıya dikkatimi çekti,

Biliyorsunuz, Balyoz İddianamesi’nde toplam 196 sanık hakkında ağır cezalar isteniyor,

Bunların önemli bir bölümü hâlâ TSK bünyesinde görev yapan üst düzey komutanlar,

Hukukçu dostumun dikkat çektiği nokta ise şu:

“Askeri terfi kurallarına göre, hakkında dava açılmış bu personel önümüzdeki günlerde yapılacak Yüksek Askeri Şûra’da terfi alamayacaklar,”

Çünkü yasa açık biçimde, hakkındaki bu tür yargılamalar süren askeri personelin terfi etmesine izin vermiyor,

Bırakın terfiyi, dosyaları Yüksek Askeri Şûra’ya gelmiyor bile, Bu açıdan bakınca Balyoz İddianamesi’nin mahkemeye sunulma zamanlaması oldukça dikkat çekici,

Oldukça yüksek sayıda TSK mensubu bir anda devre dışı kalmış oluyor,

Hem de geleceğe dönük olarak,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Başkasının evlatları üzerinden kahramanlık yapmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları