Korkularla yüzleşmek

1999’dan sonraki çok değerli “Çatışmasızlık ortamı” değerlendirilemediği, çok değerli bir zaman kaybedildiği için Kürt sorunu dediğimiz mesele giderek çözülebilir olmaktan uzaklaşıyor,

Burada uzaktan ahkâm kesmek kolay, bölgeye gidip biraz kaldığınız, havayı soluduğunuz, Türklerle, Kürtlerle konuştuğunuz zaman “ayrışmanın” derinliğini görüyor, hissediyorsunuz,

Kolay değil, Neredeyse 30 yıl,

Bugün 30 yaşında olanlar ve onlardan daha genç yaştakiler, Türklerle Kürtlerin hiçbir çatışma olmadan yaşadığı günleri bilmiyor, hatırlamıyorlar,

1990’da boşaltılan köyünden gelen on binlerce çocuk ve göçtükleri kentlerin varoşlarında doğan umutsuzlar artık 20’li yaşlarındalar ve köylerinin yolunu bilmiyorlar, tarlalarını hatırlamıyorlar, Köye dönseler tarım bilmiyorlar, Çiftçilik bilmiyorlar, Dönmeye de niyetleri yok zaten,

Ve kimse ne olacağını, nereye gidileceğini bilmiyor,

Bence artık yapılabilecek tek bir şey var,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kürt vatandaşlarına dönüp sormalı “Ne istiyorsunuz kardeşim” diye,

Onlar da gerçekten ne istiyorlarsa, açıkça, net biçimde söylemeli,

“Kim Kürtleri temsil eder”den daha önemli bir soru var haklı olarak,

“Kimler Kürt” sorusu, Yanıtı basit bence, “Kendini Kürt olarak tanımlayan herkes”e sorulmalı,

En uç, en acayip istekler bile ele alınmalı,

Anayasa’dan Türk kelimesinin çıkarılmasından “Kürt coğrafyası” diye bol keseden tanımladıkları bölgelerdeki tabelaların çift dilli olmasına, eğitim hakkı, öğrenim hakkı dahil ve hatta ayrılma hakkı dahil her talep sorulmalı,

Ama dediğim gibi Kürt halkının bir bölümünü temsil edenlere değil, kendini Kürt olarak tanımlayan herkese,

Bakalım görelim, bu ülkenin vatandaşlarının bir bölümü, devletlerinden ne istiyorlar gerçekten,

Ve belki garibinize gidecek ama “Bunlar devlet tarafından” kabul edilmeli,

Bakalım o zaman terör bitecek mi?

Korkularla yüzleşmek iyidir,

Bazen ödünüz patlasa da!


Ne alakası var

"12 Eylül’denkim nemalandı" tartışması başlayınca Bülent Arınç "12 Eylül’den CHP nemalandı" buyurdu,

Güldüm, Çünkü komik,

27 Mayıs Darbesi’nden CHP nemalandı dese bir anlamı belki olurdu da, bunun dışında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı hiçbir hareketten Türk solu ya da CHP nemalanmamıştır,

Tam aksine, bu darbeler veya darbemsiler Türk solunu budamayı hedef almıştır,

12 Mart darbesi mesela,

Çok açık biçimde TSK içindeki sol görüşlü subayları hedef almış, neredeyse tamamını tasfiye etmiştir,

Bu darbe sola öyle şiddetli vurmuştur ki, Türk halkı bildik "mağdurun yanında olma" refleksiyle darbeden sonra CHP yi iktidara taşımıştır,

12 Eylül den nemalanan da hiç kuşkusuz CHP değildir,

Tam aksine 12 Eylül Türk solunu vurmuş, sol ile aydınlar arasındaki bağlantıları koparacak yasal önlemleri almış, sol siyasetin sivil toplumdan beslenebileceği kanalları kapamıştır,

Elbette Ülkücü sağ siyaset de bundan zarar görmüştür, Ama darbe sonrası Ülkücü sağın devletle ilişkileri güçlenmiş, lider kadroları neredeyse devlette gayri resmi bir şekilde istihdam edilmiştir,

CHP’nin sol parti olmaktan uzaklaşması, CHP’nin "statüko partisi" haline getirilmesi de bir 12 Eylül ürünüdür,

28 Şubat postmodern darbesi de aslında İslamcı kesime yönelik bir hareket gibi görünse de, İslamcı siyasetin kendini yeniden organize etmesine ve "mağduriyet" üzerinden iktidara gelmesine yol açmıştır,

Keza 27 Nisan "e-muhtırası" da AKP’nin oyunun yüzde 47’ye çıkmasına neden olmuştur,

Arınç’ın "12 Eylül CHP’ye yaradı" tezinin hiçbir temeli yoktur,

Her söze bir cevap yetiştirme işgüzarlığından başka bir anlam taşımamaktadır,


Cenaze

İlk kez dün gördüm şehit cenazesinin bir etten duvarla korunduğunu,

Evladını terörden koruyamayanlar, evladın cenazesini medyadan korudular,

Niye?

Gazeteciler şehidi bir daha mı şehit edecekti? Asla,

Sadece şehidin ailesinin göstereceği tepkinin, "Ayılıp bayılmaların" gündeme gelmesini engellediler, Böyle giderse pek yakında şehitlerimizin "gizlice" getirilip, "gizlice" gömüleceği günleri de göreceğiz,

Sanki şehit olmak kabahatmiş gibi,

Teröristlerin törenle, şehitlerin gizlice gömüleceği günler fazla uzakta değil galiba,


Alex haksız mı?

Fenerbahçeli Alex, Galatasaray ile Fenebahçe’nin "dostluk maçı" yapmasına anlam verememiş, "Ne maçı anlamadım, Bu iki takım dost değil ki" dedi,

Yazının devamı için tıklayınız

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yüz yıllık kulüplerin içinde bulunduğu ruh halini, bir yabancı futbolcudan duyunca utandığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları