Breivik’in Merkel ve Sarkozy’den çok farkı var mı sizce?

NORVEÇ’teki katliamı gerçekleştiren Breivik‘in yaptığı eylem "Psikopatik bozuklukları olan bir caninin katliamı" olarak geçiştirilemeyecek kadar "derin" anlamlar içeriyor,

Breivik‘in katliamı aslında Avrupa’da bir süreden beri yükselen "aşırı milliyetçi ve ırkçı" dalganın nereye kadar vardığının göstergesi,

1000 yıllık bir "genetik hissiyatın" hâlâ var olduğunun göstergesi ve Avrupa’ya son 50 yılda atfedilen değerlerin tümünün aslında bir "üst cila" olduğunun kanıtı,

Breivik‘in ifadesi ve geçmişi incelendiğinde sıradan bir katilden çok, ciddi bir "Siyasi analist" portresi çıkıyor ortaya,

Ve 900 yıl önce Haçlı Seferleri hangi dip duyguyla düzenlenmişse, aynı duygunun üzerine atılan onca kat boya ve cilaya rağmen hâlâ durduğunu ve Avrupalıların "rahatlarının tehlikede olduğunu" hissettikleri anda tekrar ortaya çıkabileceğini gösteriyor,

Breivik‘in Nietzsche‘den çok etkilendiğini anlamak için "uzman" olmaya da gerek yok,

Katliam sonrası sergilediği duruş "üstün insan" psikolojisinin tipik bir örneği,

"Sürüler için geçerli olan kuralların" üstün insanlar için geçerli olmadığını ve üstün insanın gerek gördüğü hallerde toplum için koyulmuş kural ve yasaları tanımayabileceğini içselleştirdiğini de ortaya çıkarıyor,

Breivik‘i bu katliamı gerçekleştirmeye götüren "dip duygu" ve o duyguyu rasyonalize ediş biçimi bugün ister kabul edin ister etmeyin, Avrupa’da oldukça geniş kitlelerde var olan bir duygu,

Pek büyük bölümü "demokratik değerler" adı altında bu duyguyu bastırmış görünse de, Breivik‘i harekete geçiren "genetik içgüdü" aslında Avrupa’nın pek çok siyasi liderinde "törpülenmiş olarak" mevcut,

Sadece Avrupa’da yükselen faşist ve aşırı milliyetçi liderlerden söz ettiğimi zannetmeyin,

Breivik‘in özünde Merkel‘den veya Sarkozy‘den çok da farkı yok,

Breivik sadece onlardan daha "cesur" ve belki de "daha dürüst",

Ve büyük ihtimalle kendini onlardan daha üstün görüyor,

Breivik‘in katliamının sadece Norveç’te değil, tüm Avrupa’da çok ciddi biçimde incelenmesi gerektiğini düşünüyorum,

Çünkü bu katliam tek başına bir katliam değil,

Yeni bir dönemin habercisi gibi,

 

 


Bu bir fikir suçu mudur?

OSLO katliamının sorumlusu Breivik yargı önüne çıktı,

Bu da ayrı bir tartışmanın konusu oldu,

"Savunması halka açık olmalı mı, olmamalı mı" tartışmasının,

Çünkü savunmanın yepyeni ve Avrupa’nın bir bölümünde kabul görecek bir "siyasi manifesto" olması mümkün görünüyor,

Breivik‘in davası bana hemen hemen 90 yıllık bir başka davayı hatırlattı,

Diyeceksiniz ki, "Nereden hatırlıyorsun, Yaşın ne başın ne?"

Doğru sual,

Davayı bilmemin tek nedeni Nietzsche ile ilgili olması,

1924 yılında Chicago’da 19 yaşındaki Nathan Leopold ve 19 yaşındaki Richard Loeb,

Robert Franks adlı 14 yaşındaki bir genci otomobile almış, daha sonra kafasından vurarak öldürmüş ve birkaç mil ileride yola bırakıp gitmişlerdi,

İki katil daha sonra yakalandılar,

Cinayete kurban giden Franks‘in de, Leopold ve Loeb‘in de aileleri dolar milyoneri çok varlıklı ailelerdi,

Nathan Leopold o yaşında Chicago Üniversitesi’nden mezun olmuş en genç kişiydi ve Harvard Hukuk Fakültesi’nde eğitimine devam etmeye hazırlanıyordu,

Richard Loeb de Michigan Üniversitesi’ni bitirmişti ve hukuk alanında derece yapmaya hazırlanıyordu,

Cinayet için görünür hiçbir neden yoktu ve iki genç idam cezasıyla yargılanacaklardı,

Oldukça zengin olan çocukların aileleri, davaya bakması için efsanevi avukatlardan 67 yaşındaki Clarence Darrows ile anlaştılar, İdamdan kurtulmaları halinde avukata 5 milyon dolarlık bir ödeme yapılacaktı,

Amerikan hukuk tarihine geçen davanın kapanış konuşmasında avukat Darrows çok ilginç bir savunma yaptı,

Her iki gencin, aile ortamlarını, aldıkları moral değerleri anlattı,

Ömer Hayyam dahil pek çok alıntıyla süsledi konuşmasını,

Ve sonunda olayı iki gencin okul kütüphanesinde Nietzsche‘nin eserlerini okumalarına getirdi,

Nietzsche‘nin felsefesinin iki genci çok etkilediğini ve filozofun yazdıklarının olgun bir insan ile henüz olgunlaşmamış gençler üzerinde farklı etkiler yarabileceğini söyledi,

Avukata göre suçlu Nietzsche, daha doğrusu bu yaştaki çocuklara Nietzsche‘ye ulaşma imkânı veren okul kütüphanesiydi,

Savunma mahkeme tarafından kabul gördü,

Gençler idamdan kurtudular,

Adam öldürmekten müebbet, adam kaçırmaktan 99 yıl hapse mahkûm oldular,

Richard Loeb 1936 yılında cezaevinde öldürüldü,

Nathan Leopold ise 1958 yılında şartlı tahliyeden yararlandı, 1961 yılında evlendi ve hayatının geri kalan bölümünü Porto Rico’da ayda 10 dolara bir hastane teknisyeni olarak tamamladı,

Bunları niye mi yazdım?

Biraz düşünün diye,

Eğitim üzerine, çocuklarımızı nasıl yetiştirdiğimiz üzerine, toplum değerleri üzerine ve "düşünmek" üzerine,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sağlıksız ruhların, sağlıksız ruhlar üzerinde daha etkili olduğunu anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları