Çin’i gördüm, şaştım kaldım

ÇİN’den döneli birkaç gün oldu ama hâlâ “Çin etkisi” altındayım,

Beklediğimin ötesinde bir şey görmenin etkisi olsa gerek,

Şanghay ve Pekin’i karşılaştırabileceğiniz tek yer NewYork olsa gerek,

Ama NewYork’a 2500 yıllık tarih ve kültür de eklemek şartıyla,

Her iki kent de birbirinden etkileyici,

Modernle klasiğin, eskiyle yeninin müthiş harmanı,

Her yerinden dinamizm fışkıran kentler,

Büyük ve köklü bir imparatorluğun başkentinde ya da büyük kentlerinden birinde olduğunuzu hissettiren şehirler,

Hızlı, hatta çok hızlı büyümeye rağmen “yozlaşmayı” minimize eden bir kültürel altyapıyı gösteren yaşam tarzı,

Gelişmeyi sağlayan ve dünya üzerinde tarih boyunca kurulmuş bütün büyük imparatorlukların ve devletlerin olmazsa olmaz şartı serbest ticareti vurgulayan bir kozmopolitlik,

Hızlı büyüme ise ürkütücü,

Çin 2009’dan bu yana dünyanın en büyük otomotiv pazarı mesela,

ABD’nin rekorunu elinden alan ve yılda 20 milyon otomobil satılan bir ülke,

Volkswagen’i yıllar önce burada kurduğu fabrikayla şimdi dünyanın en büyük üreticisi haline getiren ülke aslında Çin,

Ama Çin söz konusu olunca, rakamlar hep büyük olunca her şey gibi bu da sorun,

Pekin’de zenginleşmeyle birlikte artan otomobil sayısı sorun haline gelmeye başlamış,

Ve yönetim hemen çözüm bulmuş,

“Otomobil yasağı,”

Dünyanın en fazla milyoner barındıran kentlerinden biri olan Pekin’de 1 milyar dolarınız da olsa otomobil almak sorun,

Çünkü 6 milyonu bulan araç sayısı kenti yaşanmaz hale getirmeye başlayınca bizdeki taksi plakalarında olduğu gibi plakaya sınır getirilmiş,

30 milyona yaklaşan nüfuslu kentte ayda sadece 16 bin otomobile plaka veriliyor,

Otomobil almak istiyorsanız gidip kayıt yaptırıyor ve her ay çekilen kuraya dahil oluyorsunuz, Şansınız varsa çıkıyor, Yoksa yıllarca bekleyebilirsiniz,

Bu yüzden de plakalar altın değerinde,

Hele hele Çin’de şanslı sayılan rakamları taşıyan bir plakaya sahipseniz, 1 milyon dolara plakanızı satabiliyorsunuz, Rekor 5 milyon dolara satılan bir plakada,

Dünyanın lüks tüketim markalarının en büyük pazarı da Çin,

Hermes’in 4 katlı, birkaç bin metrekarelik mağazasının yanında Paris’te St, Honore’deki mağaza kiosk gibi kalıyor,

Prada’nın mağazası ise bir alışveriş merkezi büyüklüğünde ve bunlardan birkaç adet var,

Louis Vuitton’un da onlardan aşağı kalır yanı yok,

Dünya lüks otomobil pazarının yeni lideri de Çin,

Bir galeride 2 Pagani Zonda, bir McLaren, 2 Koenigsegg, 4 Hummer ve birkaç spor Mercedes yan yana duruyor,

Her biri 2 milyon dolardan başlayan fiyatlarla,

Zaten Çin’de gıda hariç her şey çok pahalı,

Sözünü ettiğim markalar, Avrupa’daki fiyatlarının neredeyse iki, hatta üç misli fiyatlarla satılıyor ve müşteri buluyor,

Keza Çin’de müthiş bir de sanat pazarı var,

Heme vrensel, hem yerel sanatçılar yüksek fiyatlarla alıcı buluyor,

Gıda ucuz derken hakikaten ucuz,

Mesela etin kilosu 2 dolar civarında, Meyve sebze sudan ucuz, Ve ilginçtir hemen her şey organik, Her şeyde çocukluğumuzun lezzetleri var,

Suç oranı inanılmaz derecede düşük,

Organize suç ise genelde, Çin devleti tarafından yaşamalanları kısıtlanan ve başka yaşamalanı bırakılmayan Uygurların elinde,

Uygur Türklerinin Çin’de gördüğü muamele gerçekten dayanılmaz, İnanılmaz derecede aşağılanıyorlar,

Öyle veya böyle Çin, müthiş bir potansiyeli barındırıyor,

Allah tarafından yeni ekonomik politikaları iç pazarda büyümeyi ve üretimden çok hizmet sektörlerinde öne çıkmayı öngörüyor,

Ama Çin’in bir tüketim toplumuna dönüşmesi bence dünyayı bekleyen en büyük tehlike,

Eğer Çin halkı tüketimi öğrenir ve Batı standartlarında tüketime başlarsa 3, Dünya Savaşı bundan çıkar, Yanı başımızda, Irak’ta, İran’da, Orta Asya’nın enerji kaynaklarında ABD yerine Çin’i görürüz,

 


 

Milliydi, ezik değil

MEHMET Tezkan dün Erbakan‘ı ve Milli Görüş’ü eleştiren bir yazı kaleme aldı,

Yazının bütününe yönelik bir lafım yok,

Doğruları çoğunlukta,

Ama Erbakan için kullandığı "ezikti" ifadesine katılmadığımı söylemem gerek,

Erbakan‘ın idare-i maslahatçı politika izlediğini yazan Tezkan, "İdare elden gidince elinde maslahat kaldı" demiş ve "hayalci" olduğunu, "hep ezik" olduğunu söylemiş Erbakan‘ın,

Erbakan‘ı şahsen tanıyan biri olarak şunu söylemek isterim,

Evet hayalciydi, O kadar hayalciydi ki "palavracı" olarak bile nitelendirilebilirdi,

Ama ben asla ve asla hayalciliğe karşı olmadım, İyi bir özellik olarak gördüm,

"Ezik" yakıştırması ise Erbakan‘ı tarif etmez,

Erbakan saygılı, aşırı saygılıydı, Kırmak dökmek hiç ona göre değildi,

Ve çok ama çok "milli" bir tarafı vardı, Pro-Arap gibi görünmesine rağmen değildi, 28 Şubat’taki tavrını ben hep "devlete saygı" olarak gördüm,

Öyle bir kültürden geliyordu çünkü,

"Ülke zarar görmesin" diye çekilmeyi tercih etti,

Arkasında toplumun sadece dörtte biri oranında desteği vardı ve gerisi karşısında görünüyordu,

Bu yüzden direnmedi,

Erbakan‘ın yaptığı çok şeye karşı çıktım, Yazdım,

Ama ezik olduğunu asla söylemem,

Söyletmem, Haksızlık olur,

 


 

Emre topluma ders olur

EMRE Belözoğlu bir kez daha ırkçılık suçlamasıyla karşı karşıya,

Belli ki dili durmuyor,

İngiltere’de aynı nedenle suçlanmış, dışlanmıştı,

Burada da aynısını tekrarladı,

Önce "Evet yaptım" deyip sonra ortada bir kamera kaydı olmadığını görünce, "Hayır yapmadım" demesi ise iyice küçültücü,

Ama ben Emre‘nin ırkçı olduğunu hiç zannetmiyorum,

Onunki "kültürel ırkçılık",

Hatırlar mısınız bilmem,

Yıllar önce bakanlık da yapmış bir kulüp başkanı, Mehmet Ali Yılmaz da benzer bir şekilde kendi takımının bir futbolcusu hakkında evrensel olarak ırkçı olarak nitelendirilebilecek sözcükler kullanmıştı,

Emre‘ninki de o hesap,

O kadar cahil, o kadar boş ve o kadar şımarık, üstüne de o kadar öfkeli ki, yaptığının ırkçılık olduğunun bile farkında değil,

Belli ki, toplumumuzun büyük bölümünün de Emre‘den farkı yok,

Ama bu olay bir fırsat,

Emre’ye verilecek bir ceza, "ırkçılığın" ne olduğu konusunda herkesin bilinçlenmesine katkıda bulunacaktır,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bilgiyi idol haline getirdiğimiz zaman

Erişilebilirlik Araçları