Sizin ananız babanız var mı aşçı gazetesi

BAŞLIKTAKİ soru gerçek bir sorudur, Laf olsun veya birilerine hakaret amaçlı kullanılmamıştır,

Sorunun muhatabı ise Taraf Gazetesi’ni yöneten ve çıkaran ekiptir,

Bu soruyu sorma ihtiyacı hissettim; çünkü dünkü Taraf Gazetesi’nde Atatürk’le ilgili tek satır görmedim,

Bırakın tek satırı, "Atatürk" kelimesine rastlayamadım,

Ve arka sayfalarında şöyle bir başlık: "10 Kasım tarihi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına unutulmaz bir ölümü hatırlatıyor, Oysa 10 Kasım, dünyada iz bırakmış bazı unutulmaz insanların da doğum günü,"

Bu ülkenin kurtarıcı ve kurucusuna karşı öyle bir nefret duyuyorlar ki, bir başka haberi kotarırken dahi adını anmaktan çekiniyorlar,

Aslında bilmeden belki de doğruyu yapıyorlar,

O ismin o kirli ellere yakışmadığını, o pis sayfalarda iyi görünmeyeceğini içten içe biliyorlar herhalde,

10 Kasım deyince Tarafçıların aklına Luther geliyor, Azılı bir Türk düşmanı olan, Türkleri "köpeğe" benzeten Luther,

10 Kasım deyince akıllarına gelen bir diğer isim Mihail Kalaşnikov, Silah mucidi, on binlerce masum insanı öldüren tüfekleri yaratan adam,

Ve bir de Schiller geliyor, "Sıkı aydınlanmacıydı" diyerek, Schiller aydınlamacıydı da, Atatürk değil miydi?

Onu bile bilmiyorsunuz,

Ve ben yine baştaki soruya dönüyorum,

Sizin ananız babanız yok mu?

Bir damla bile olsa vatan sevgisi, bayrak sevgisi, ülke sevgisi öğretmemişler size!

Hadi onu öğretmemişler, insani bir duygu olan "minnet"e de yer yok mu yüreklerinizde?

Not: Taraf’ta yine bizimle ilgili bir şeyler yazmışlar, "Muhabir gazetesi olacaktı, yazar gazetesi oldu" diye, Tabii çamur atarak, Gazete yayına başladıktan sonra Türkiye’nin en saygın iki yazarını gazetemize katmış olmak bizim muhabir gazetesi olmamızı engellemedi, Biz hâlâ muhabir gazetesiyiz, Bunu muhabirlerimiz iliklerine kadar hissediyor, Ama siz "aşçı" gazetesisiniz, Çünkü muhabirleriniz aylardır maaş alamıyor (biri hariç) ama Ahmet Altan’ın aşçısının keyfi yerinde,

 

 


Beyoğlu güvenliymiş

MELTEM Cumbul’un Beyoğlu’nda tacize uğramasıyla ilgili yazımdan sonra Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü Gökhan Özsavaş aradı,

Yazının konusu emniyet değildi ama bilgi vermek istemiş,

"Beyoğlu artık tehlikeli bir yer değil" dedi,

2,5 ayda 7900 tinerci dediğimiz madde bağımlısını toplamışlar sokaklardan,

"Toplayıp ne yaptınız?" dedim gülerek,

"Haklısınız, Bir şey yapamadık, Çünkü tiner serbestçe satılan ve yasak olmayan bir madde, Bu nedenle bulundurmak suç kapsamına girmiyor, Bu yüzden bu meseleye suç olarak değil sosyal bir mesele olarak bakıyoruz" dedi ve anlattı,

Topladıkları 7900’ü aşkın tinerciyi SHÇEK’e götürüp teslim ediyorlarmış,

Yaşı büyük olanlar hemen serbest kalıyormuş, Yaşı küçük olanlar ise aileleri bulunup teslim ediliyormuş, Ailesi bulunamayanlar ise yurtlara yerleştiriliyormuş,

"Ancak çözüm olmuyor, Bir süre sonra yine hepsi sokağa dönüyor, Polisiye mantıkla bu iş çözülmez, Bu iş sosyal devlet anlayışıyla çözülür" diyor Özsavaş,

Bunun yanı sıra Beyoğlu’nda asayiş timleri sürekli görev yapıyormuş,

"Artık ara sokaklar bile güvenli, ‘Bir olay olmaz’ demiyoruz, Elbette her zaman birtakım münferit olaylar olabilir ama olayı yapan kaçamaz, Hemen yakalarız, Bu yüzden tavsiyemiz, kimsenin Beyoğlu’nda çirkin bir davranış içinde bulunmaması" diyor İlçe Emniyet Müdürü,

"Vallahi ben bile korkuyorum geceleri Beyoğlu’na çıkmaya" dediğim zaman bana da "Hiç korkmayın" diyor,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Anıtkabir’e gittiğimizde vicdan azabı duymadığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları