Yanıt internet sitesinde

DÜN Habetürk internet sitesi iki fotoğraf koymuştu yan yana ve "İşte demokrasi, işte militarizm" demişti,

Fotoğraflardan birinde Yüksek Askeri Şûra’nın toplantı masasının başında Başbakan Erdoğan tek başına oturuyor, diğerinde ise Başbakan’la birlikte Genelkurmay Başkanı da yer alıyordu,

Habertürk internet sitesine göre ilk fotoğraf demokrasi, ikinci fotoğraf ise militarizmdi,

Şunu baştan söyleyeyim: "Tek bir fotoğraf karesi hiçbir şey ifade etmez,"

Fotoğraf kareleri zamanda donmuş anlardır, Bir daha asla yaşanmayacak,

Gereğinden fazla anlam ifade etmezler,

Tek fotoğrafla demokrasi gelseydi şahane olurdu, ama iş ne yazık ki öyle değil,

"Askeri vesayetten gerçekten kurtulduk mu" sorusunun yanıtı bence Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde,

27 Nisan 2007 tarihli "Son günlerde meydana gelen gelişmeler hakkında" başlıklı yazı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin internet sitesinde durdukça "askeri vesayet" bitmiş sayılmaz,

Yeni Genelkurmay Başkanı kim olacak bilmiyorum,

Diyorlar ki, Orgeneral Özel olacak,

Olursa, gerçekten demokrasiye saygılı bir komutan mı olacak, gerçekten askeri vesayet kalkmış mı o zaman göreceğiz,

Yeni Genelkurmay Başkanı eğer "27 Nisan Muhtırası" olarak bilinen o yazıyı Genelkurmay’ın internet sitesinden kaldırtır ve tüm izlerini de silerse ben o zaman, "İşte demokrasiye doğru bir adım daha" derim,

Ve o adım da askerler tarafından atılmış bir adım olur yine,

O yazı orada durduğu müddetçe "İşte,,," demek doğru değildir,

 


YAŞ hakkında

GEÇENLERDE gazeteciler,com sitesinin Adnan Berk Okan mahlaslı yazarı, "Ankara gazetecileri DSİ’nin başına 10 sene sonra kimin geçeceğini düşünüyorlar mı ki, TSK’nın komuta kademesinin başına 10 sene sonra kim geçecek hesaplarını ezbere biliyorlar" diye özetlenebilecek bir yazı yazdı,

Yazı özünde doğru olmakla beraber, şeklen bakıldığında durum pek de öyle değil,

DSİ’nin başına geçecek kişinin "mesleki geçmişi", TSK’nın başına geçecek kişi kadar önem arz etmiyor,

"Kıdem, terfi ve dereceler" DSİ veya bir başka bürokratik üst düzey için geçerli değil,

Üniversiteyi birincilikle bitirmiş olmak DSİ’nın başına geçebilmek için bir kriter değil,

Ya da kurumdaki kıdem,

Hadi bunu geçelim,

Yine TSK dışında hiçbir kurumdaki terfiler için "Yüksek DSİ Şûrası" toplanmıyor,

Hiçbir kurumdaki orta düzeyin üzerindeki atamalar, Başbakan başkanlığındaki bir heyet tarafından yapılmıyor,

Başbakanların bu terfi ve atamaların yapıldığı organın başında oturması bile yapılan atamaların DSİ’deki ile eşanlamlı veya eşdeğer olmadığını gösteriyor,

Bu yüzden gazetecilerin YAŞ’a olan ilgisi değil, YAŞ’ın toplanma biçiminin ve bu kadar önemsenmesinin antidemokratik olduğunu söylemek daha yerinde olur,

 


Böyle yasanın

"SIRADAN" vatandaşa 2 seneye sıra veren Adli Tıp, söz konusu olan bir holdingin veliahtı olunca 2 ayda "jet rapor" vermiş,

Dava bir tecavüz davası, varlıklı bir ailenin oğlu, bir genç kıza tecavüzle suçlanıyor,

Hakkında tutuklama kararı çıkmış,

Veliaht efendi 7 aydır firari,

Hapse girip girmemesi, alacağı cezanın üst sınırı Adli Tıp’tan gelecek rapora bağlı,

Rapor 2 ayda verilmiş,

Haliyle "lehte",

Lehte demek şu demek:

"Tecavüz mağduru genç kızın ruhsal durumu tecavüzden sonra bozulmamış,"

Yani bu durumda ceza miktarı düşüyor,

Kusura bakmayın ama ben böyle hukukun içine s,,ayım,

Kardeşim, manyak mısınız, böyle yasa mı olur, böyle ceza anlayışı mı olur!

Tecavüze uğrayan kız sağlam kafalı, olayın şokunu üzerinden atmayı beceren, başkasının yaptığı bir pislikten dolayı kendini suçlamayan, karakterli bir insansa bu durum tecavüzcünün lehine bir durum oluyor,

Bu nasıl iştir, Anlayan varsa beri gelsin,

Adli Tıp’a falan kızmıyorum,

Onlar kendi işlerini yapıyorlar,

Beni deli eden, yasayı yapan ve yasayı uygulayan,

"Sağlam olmak" kabahat, Size karşı işlenen suçların cezasız kalmasına neden oluyor,

Eylem aynı, suç aynı,

Ceza değişik,

Niye müşteki, yani suça maruz kalan "ruhen sağlam",

Böyle bir durum sanki kabahatmişçesine, mağdurun bu durumu suçluyu kurtarıyor,

Yahu bu Anayasa’ya aykırı,

Eşit suça eşit cezaya, daha da ötesi insanlığa aykırı,

Yasa sanki bir tavsiyede bulunuyor,

"İlle birine tecavüz edecekseniz sağlam yapılı, sağlam kafalı birini bulun, ona edin, O zaman size ceza vermeyiz" diyor,

Dedim ya başta,

Böyle yasanın içine diye,,,

 


Ece ve toz zerreleri

GAZETEMİN yazarlarından Ece Temelkuran "iğrenç bir saldırı" dalgasına tek başına karşı duruyor,

Ece’nin ayakkabısının altında toz zerresi olamayacak kalibre ve değerdeki kişiler, bir süredir Ece’ye topyekûn savaş açmış durumdalar,

Bu kişilerin hiçbirine değer atfetmeden, şu kadarını söyleyebilirim ki, Ece, bu güruh gibi el etek öpmeden, onun bunun adamı olma ihtiyacı hissetmeden, tam aksine onun bunun adamı olmayı reddederek Ece Temelkuran oldu,

Onun Kürtlerin, Türklerin ve tüm insanların acılarını anlama ve yansıtma kapasitesi, onun hakkında ileri geri konuşanların sadece bu konudaki değil, tüm konulardaki toplam kapasitelerinin fevkindedir,

Ece Temelkuran, Türk basınında "insani hassasiyet" diye bir şey varsa, genç yaşında onun "simgelerinden" biridir, birincisidir,

Ece’nin yapması gereken "toz zerrelerini" kale almadan yoluna bildiği gibi devam etmesidir,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Uğraşmaya değecek bir varlığı olmayanlar, varlığı olanlarla uğraşmaya çalışmadığı zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları