Bir damla vicdan

HER şeyde Batı standartlarıyla kendimizi karşılaştırıp, davranış modellerinde niye karşılaştırmaktan kaçınırız anlamam,

Gayri safi milli hasılada dünya 17’ncisiyizden başlayıp, evrensel standartlardaki yerimizi yukarılarda göstermeye bayılıyoruz,

Peki Batılı, boşverin Batıyı, ilkeli, doğru davranışlı ve doğru tavırlı olmada dünyanın neresinde olduğumuzu niye önemsemeyiz,

Konumuz Van depremi olacak ama mesele depremle falan da sınırlı değil aslında,

Van’daki 5,6’lık depremde 30 küsur vatandaşımızı ve bir Japon "insanı" kaybettik,

Şimdilik,

İlk gün dediğim gibi "afet" değil "cinayet",

Çünkü göz göre göre gitti onca insan,

Tepeden başlayıp aşağıya doğru inen bir "bilinçsizlik" ve bir "şuursuzluk" zincirinin sonunda,

Binalar denetlendi sözde,

Adam gibi denetlenmemiş,

Adam gibi denetlenmeyen binaları sağlam diye düşünen ve konuyla ilgili fikri olmayan vali bey, "Evlerinize girin ki, kaç çadır lazım bilelim" dedi,

Ondan feyiz alan bakan da "Evlere girebilirsiniz" buyurdu,

Allah’tan millet tanıyordu bunları, herkes girmedi,

Ama girenlerin bir bölümü girdiğine pişman oldu,

34’ü ise pişman bile olamadan gitti,

Giden gitti,

Gidenleri gönderenlerde ise tık yok,

Başbakan Erdoğan dün yine Van’daydı,

Dediklerinden iki şey kaldı aklımda,

Biri "Açıkta kalanların misafirhanelere yerleştirileceği, ikincisi depremzedelerin ondan her şeyi isteyebileceği ama kelle isteyemeyeceği",,,

Bir yandan "Sorumlulardan hesap soracağız" diyen Başbakan, diğer yandan "Kelle istemeyin" diyor,

Yani daha başından "sorumluları kısıtlıyor",

Kellesi istenenlerin sorumlu olmadığını söylüyor,

Hadi diyelim ki, Başbakan "Bu ülkede adam zor buluyorum, Bulduklarımı da kolay kolay harcamam" diye düşünüyor,

Peki ya "o adamlar",

Başta Van Valisi olmak üzere milleti ev diye mezara girmeye teşvik edenler?

Hadi Başbakan onları harcamıyor,

Ya kendi vicdanları ne diyor?

34 kişinin ölümüne, yüzlercesinin yaralanmasına,,,

"Anaların babaların çocuklarını, çocukların ana babalarını kaybetmelerine neden olacak bir eşeklik yaptım, İstifa edeyim de en azından günahlarımın bir bölümünün kefaretini ödeyeyim" diye düşünmezler mi?

Demokratik toplumlarda, hukuk devletlerinde buna "kelle almak" veya "kelle istemek" denmez,

Buna "Hatanın bedelini ödemek" denir,

Hatanın bedeli ödenmiyorsa, hatasız olmanın da anlamı yoktur, hata yapmamak için gayret göstermenin de,

Burada evrensel standart budur, Gelişmişlik standardı budur, Demokrasi standardı budur, Hukuk standardı budur,

İstenen ne harakiridir, ne de giyotin,

Sadece bir imzadır, "Görevimi beceremedim, İstifa ediyorum" yazılı beyaz bir kâğıdın altına atılacak bir imza,

Beyaz kâğıda atılmayacak bu imza kapkara bir vicdanı gösterir,

Kara vicdanların üzerinde ise hiçbir imza görünmez,

 


Herkese kızıyorsunuz da belediye ne yaptı?

BDP’liler deprem meselesinde de sorumluluğu hükümete ve devlete atarak işin içinden sıyrılmaya ve meseleyi yine bir ayrımcılık mevzuu haline getirmeye çalışıyorlar,

Başkaları yer mi bilmiyorum ama ben yemem,

Van’ın BDP’li Belediye Başkanı ne yaptı da başkalarını suçluyor,

Vali hata yapmış,

Evet yaptı,

Peki siz ne halt yediniz?

Devlet içine girilmemesi gereken binaları belirleyememiş,

Peki siz belirlediniz mi?

Belediye değil misiniz?

Yetkiniz yok muydu, eksik miydi?

Madem devlet diye gördüğünüz kişilerle ve kurumlarla işbirliği yapmıyorsunuz ya da sizinle işbirliği yapmıyorlar,,,

Eliniz armut mu topluyordu?

Belediye kendi ekipleriyle, kendi mühendisleriyle bir denetim yapamaz mıydı?

"Girilmeyecek derecede hasarlı binaları" tespit edemez miydi?

Soruyorum BDP’ye, "elinizde girilmeyecek derecede hasarlı" binaların bir listesi var mı?

Hadi başkaları yanlış yaptı,

Sizin yetkili belediyeniz ne yaptı?

Doğruyu yaptı mı, yoksa hiçbir şey yapmadan oturdu mu?

Bence ikincisi,

Değilse gösterin,

"Biz yaptık ama bizi dinlemediler" deyin,

Deyin, yazmazsam, ortalığı ayağa kaldırmazsam şerefsizim,

Ama aksi takdirde siz aynı şeyi kabul ediyor musunuz?

 


Milli Takım

MİLLİ Takım’ın içine düştüğü "rezil" durumla ilgili olarak yaptığım röportajı SPOR BÖLÜMÜ’nde okuyabilirsiniz,

“Oğuz Çetin şahane bir adamdır, Ama teknik direktör olarak 5 kuruş etmez, Hırsı yok, Kimliği yok, Tarzı yok, Memur gibi, Yüzünde umursamaz bir ifade, Duygu yok, Sir Alex Ferguson’dan bile daha sir bir hali var Oğuz’un! Ruhsuzluğu aynen takıma aksediyor”,

DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

 

 


Üç gün izin

SEVGİLİ okurlar, bayramda nöbet tutunca bayram sonrası üç gün izni hak ettiğimi düşünüyorum, Birkaç gün yazı yok, Kusura bakmayın,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Futboluyla milyonlar kazananlar futbollarından ötürü eleştirilebilmeyi hazmedebildiği zaman

Erişilebilirlik Araçları