S.E. gitsin… Yıl mutlu olsun

2011’i dün geride bıraktık,

Yaşlandıkça zaman daha hızlı geçiyor galiba,

Geçmiş dün gibi yakın duruyor,

Gelecek ise hiç gelmeyecek kadar uzak görünüyor,

Ama geliyor ve geçiyor,

Hızla,

2011 de öyle hızla geldi ve geçti,

2012 de farklı olmayacak,

Bakıyorum da sağda solda "2011 kötü bir yıl oldu" diyenler var,

Kolaycılığın dik âlâsı bu,

"Yılların ne günahı var" diye sorasım geliyor,

Kötüyse biz kötü yapıyoruz bazı şeyleri ve bazen her şeyi,

İyiyse yine biz yapıyoruz bazı şeyleri ve her şeyi,

İyisi de kendimizden kaynaklanıyor, kötüsü de,

İyiliğin de kötülüğün de kökü içimizde, Kendimizde,

Yılların hiçbir kabahati yok,

Sıkılsanız da, üzülseniz de hiç takılmayın,

Öyle çabuk geçiyor ki zaman ve her şeyi öyle hızla değiştiriyor, önüne katıp götürüyor ki!

Hiçbir şey kalıcı değil,

Ne güç, ne güçsüzlük, ne para, ne fakirlik, Ne iktidar, ne iktidarsızlık,

Önemli olan sizsiniz,

Dünya sizin etrafınızda dönüyor, hiç unutmayın,

Yörüngenizi sadece sevdiklerinizle, değer verdiklerinizle paylaşın,

Gördüğünüz şey hoşunuza gitmiyorsa üzerinden atlayın, Ötesini görün,

Bunu beceremiyorsanız bakmayın o hoşunuza gitmeyen şeye,

Takmayın,

Dert etmeyin,

Siz dert etmezseniz dertli olmayacağını bilin,

2012 hepinize güzellikler getirsin,

Sağlık getirsin,

Sevdiklerinizle geçirebileceğiniz 365 gün getirsin,

Sevmediğiniz her şeyi sizden uzaklaştırsın,

Tasasız bir yıl olsun,

Depremsiz,

Bombasız,

Silahsız,

Çocukların güldüğü,

Kimsenin kimseye baskı yapmadığı,

Unutmayın,

Her şey yalan,

Siz gerçeksiniz,

MUTLU YILLAR HEPİNİZE :)))

 


Gazeteci, patron seçebilir

YAVUZ Semerci dün şahane bir yazı yazmıştı,

Milliyet ve Vatan Gazetesi yazarlarının, ortak patronları arasında kavgaya müdahil oluşlarıyla ilgili,

Bu iki gazetenin yazarları, patronlarından birine "Çekil git" diyorlardı,

Gazetecilerin patron seçme hakkı olduğuna inandım hep,

Ben hep onu yaptım,

Patron kafama uymadı mı, bıraktım,

Arkamda ne bıraktığıma bakmadan,

Başkalarının oturmak için kırk takla attığı koltukları, köşeleri bir an düşünmeden terk ettim,

Hiç de pişman olmadım,

Dedim ya gazetecilerin, patronlarını seçme özgürlüğü olduğuna inandım hep,

Milliyet ve Vatan’daki meslektaşlarımın da patronlarını seçme hakları olduğuna inanıyorum,

Ama bunu yaparken "kıstaslarına" katılamıyorum,

Bir gazeteci daha özgür yazabileceği bir ortam için patron seçebilir,

Daha saygıdeğer bir yayın politikası için patron seçebilir,

Ama ben, Milliyet ve Vatan yazarlarının, patronlar arasında taraf tutarken bu duyguyla hareket ettiklerini düşünmüyorum,

Benim baktığım yerden bakınca "parasal gücü olan patrondan" yana tavır aldıklarını görüyorum,

"Özgür bir gazete" garantisi, "maaş" garantisi havası seziyorum,

Bu davranış biçimi, gazetecilerin patron seçme özgürlüğü olarak görünmüyor, kusura bakmasınlar,

Seçtikleri veya tarafını tuttukları patron da "Beni tutuyorlar" diye çok mutlu olmasın,

Bu kriterle kabul gören patron, yarın kendisinden daha fazla vaat eden bir patron karşısında yenilgiye mahkûmdur,

Gazetesindekilere de asla güvenemez,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yıllara değil kendimize kızdığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları