Bu devlet kaç paralık!

ENGİN Çeber’i biliyorsunuzdur,

Bilmiyorsanız sizin ayıbınız,

İşkencede öldürülen "şüpheli" genç,

Suçu dergi satmaktı,

"Yasak" dergi sattı diye tutuklanıp Metris Cezaevi’ne koyulmuş, orada da dayakla öldürülmüştü,

Hani 12 Eylül döneminde de böyle şeyler olduğu için Evren’i yargılayacağız ya,,, Öyle öldü işte,

12 Eylül’den 30 sene sonra, 12 Eylül’den hesap soracağını söyleyip Anayasa değiştirtenlerin zamanında,

Öldürüldüğü zaman koskoca Adalet Bakanı bile çıkıp özür dilemişti,

Davası sürüyor, ailesinin açtığı tazminat davası da,

Ailesinin açtığı davada bilirkişi, Engin Çeber’in hayatına değer biçti,

36 bin lira,

Ciddi ciddi 36 bin lira,

Yazıyla otuz altı bin te le,

Bilirkişi kimlerden oluşuyor bilmiyorum,

Bir hayata 36 bin lira değer biçenlerin nesine kaç para teklif etsem bilmiyorum,

İçimden gelen teklifi yapsam ayıp olacak, Suç olacak,

Yapamıyorum,

Hakikaten bilmiyorum,

Ama bir şeyi biliyorum, Adım gibi biliyorum,

Bir ülkenin, bir devletin değeri nasıl ölçülür biliyor musunuz?

Vatandaşına verdiği değerden,

Vatandaşına biçtiği değerden,

Boşverin bilirkişiyi falan,

Sonuçta bu değeri biçen, iki üç dangalağa biçtirten devlettir,

Engin Çeber veya Ahmet veya Mehmet fark etmez,

Bizim vatandaşımızın değeri budur,

Vatandaşına bu değeri veren devletin de değeri bu kadardır,

Yok yok vazgeçtim,

Bu kadar bile değildir!

 

 


Polisler şaşkın

POLİS kızgın, polis şaşkın,

İstanbul’da KCK operasyonlarını yürüten polislerden söz ediyorum,

Anlamamışlar,

Ne suç işledikleri konusunda şaşkınlar,

"Aylardır KCK operasyonlarını biz yürüttük, Nokta nokta isim belirledik, Bu isimler sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin dört bir yanında belirlendi, Operasyonlar yapıldı, Gözaltılar gerçekleştirildi, tutuklamalar oldu" diyor ve soruyorlar: "Madem burada bir yanlış, bir kusurlu hareket yapıyorduk, neden hükümetin en yetkili ağızları o günlerde bu operasyonlara destek veriyor, sahip çıkıyor, hatta bu operasyonların başarısıyla övünüyorlardı?"

Emniyetçilere göre KCK operasyonları büyük bir başarı,

"Nokta atışı yaptık, Bunu en iyi BDP’liler, PKK’lılar ve KCK’lılar biliyor, Yüzde 99,99 isabetle gözaltılar yaptık, Örgütün elini kolunu bağladık, Dün 15 Nisan’dı, 15 Nisan’da bile bir şey yapamadılar, Kitlelere baskı güçlerini kırdık, İletişim kanallarını kapattık, Eylem yapma potansiyellerini en aza indirdik, Hiçbir hareket yapamıyorlar artık" diyorlar,

Son sözleri de şu: "Eğer KCK, Kürt sorununun çözümü için gerekli bir araç olarak görülüyorsa bize de söyleselerdi, Biz de bu operasyonları yapmazdık, Biz KCK’nın terör örgütünün uzantısı ve yeni faaliyet alanı olduğunu gördük, Çökertmek istedik, Üstelik buna siyasi destek de vardı, O günün başarısı, bugünün suçu haline mi geldi?"

Ve görevden almaların faturasını da MİT’e kesiyorlar,

Emin olun ben de neyin ne olduğunu bilmiyorum, ama bildiğim bir şey var,

O da bu mesele böyle çözülmemeliydi,

Polisler ve savcılar operasyonları yağmadan mal kaçırır gibi, ne İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’a, ne de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turhan Çolakkadı’ya haber vermeden yapınca, belki de sessiz sedasız çözülebilecek bir sorun bu hale geldi,

Ama operasyonları yapan polis ve savcılara da bir şey diyemiyorum,

Daha önce de bu tür operasyonlar yaptılar,

Ve bugün kızanlar, o gün alkışlamışlardı,

 

 


İlk gösterim Başbakan’a

FETİH 1453 filmi dün gösterime girdi,

Daha önce bir ufak bölüm izlemiş, çok etkilenmiştim,

Tamamını hafta sonu izleyeceğim, Ailece,

Dün filmle ilgili ilginç bir şey öğrendim,

Geçen hafta sonu ikinci bir ameliyat olan Başbakan Erdoğan, hastaneden eve çıkarken filmin yapımcısını Başbakanlık’tan aramışlar,

Ve bir ricada bulunmuşlar:

"Sayın Başbakan evdeki nekaheti sırasında filmi izlemek istiyor, Acaba Başbakanlığa bir kopya iletebilir misiniz?"

Yapımcı firma hemen Başbakan için özel bir DVD hazırlamış ve Başbakan’ın evine gönderilmiş,

Ve hastaneden eve geçen Başbakan, evde Fetih 1453’ü izlemiş,

Sonra yapımcılara, "Çok beğendim, Ellerinize sağlık" mesajını iletmiş,

Filmi görmediğim için bir şey söyleyemeyeceğim ama ben bu filmi kendi açımdan fazla eleştirmekten yana değilim,

Çünkü yapılan işin büyüklüğüne, bu büyüklükte bir prodüksiyon yapma cesaretine saygı duyuyorum,

Bazı yerleri eksik, bazı yerleri fazla olabilir,

Ama öyle ya da böyle Türk sinemasına yeni bir soluk, yeni bir cesaret anlayışı getiriyor,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Devletlerin tüm sorunları ortalık yerde çözmeyeceğini anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları