Şahları da vururlar Ömer Hayyam’ı da

MAGAZİN gazetemizin yayın yönetmeni Kadir Kaymakçı, “Fazıl Say meselesi Ferhan Şensoy’un ‘Şahları da Vururlar’ oyununu hatırlatmadı mı?”
deyince bağlantıyı kuramadım önce.

Siz deyin 25, ben diyeyim 30 yıl önce izlemiştim oyunu.

Ardından Kadir bu şahane oyundaki ilgili pasajı gönderdi.

Okuyun da Fazıl Say’ı hatırlayın:

BEHRUZ – Hişşşt!

HAYYAM – Mana mı hişşşt edirsen?

BEHRUZ – Yok mobana! Sen kimsen kim, gece yarısı düşesi dübeş geçe, bilâperva Pahlavi Meydanı’nda dolaşırsen? Arz-ül hüvviyet! Beyân-ül durum-ül vaziyet! İsmin nedir?

HAYYAM – Sizden mana karşı tebarüz eden bu samimiyet nedir?

BEHRUZ – Evvel sual men sormuşem, ismin nedir?

HAYYAM – Ömer.

BEHRUZ – İsm-ül sülâle?

HAYYAM – Hayyam.

BEHRUZ – Edresen nedir?

HAYYAM – Zâtıâlinizi ne ilgilendirir?

BEHRUZ – İlgilendirir kim sormuşem, ve minel cevap!

HAYYAM – Mallahallah, me kadar meraklısınız, menim edresem masit:
Mahalle-ül Pahlavi, Cadde-ül Şah Rıza, Ali Rıza Sokak, Musaddık Çıkmazı, Şehinşah Apartmanı, numara penç, daire yek… Hattâ negatif yek, çün menem ev yek kat yerin altında.

BEHRUZ – Yerin altında ha? Yeraltı faaliyeti ha?

HAYYAM – Anlamamışem.

BEHRUZ – Men anlamışem. Sen ne iş ilen iştigal?

HAYYAM – Kunduracıyem.

BEHRUZ – Hem kunduracısen hem şahımıza mugayyir robaiyat yazarsen ha?

HAYYAM – Men mi?

BEHRUZ – Yok moban! Sen Ömer Hayyam değil misen?

HAYYAM – He, menem.

BEHRUZ – (Koynundan bir rubaiyat çıkarır) Mu robaiyatı sen yazmamış mısen?

HAYYAM – Men robaiyat mı yazmışem?

BEHRUZ – Mana numara yapma, manlat monuş, möyle!

HAYYAM – Yahu men anlatmışem, men dinlemişem, mendeniz mavallı mir kunduracıyem kendi guşemde gizli pence yapırem.

BEHRUZ – Hem de gizli yaparsen ha?

HAYYAM – Valla gizli isteyene gizli yapırem, şir-i pençe isteyene aynen şir-i pençe yapırem.

BEHRUZ – Demek munlardan başka şiirlerin de var ha?

HAYYAM – Menem şiirim miirim yok, şir demişem… Ormanların kralı şir var ya, tarihte Şir Yürekli Rişar var ya…

BEHRUZ – Demek aranızda mir de Rişar var, kökü ecnebide faaliyet ha?

HAYYAM – Makiniz tarihi mir yanlışlık oluyor, mendeniz Nişabur diyarından Abu Hafs Ömer ebn-e Ebrahim Gıyaseddin Khayyami’yem.

BEHRUZ – Ebne misen?

HAYYAM – …? Estağfurullah, henüz denememişem… Yahu, ebn-e Ebrahim Gıyaseddin Khayyami.

BEHRUZ – Ebrahim mi ebne?

HAYYAM – Mana mak, Ebrahim menim pederem, ebne olsa men olmazem.

BEHRUZ – Anlamışem. Gıyaseddin ebne!

HAYYAM – Ebne yok. Ebne mebne yok, ebneliğin âlemi yok, menim arkadaşler mana mısaca Ömer Hayyam diyeler.

BEHRUZ – Milirem. Sen Ömer Hayyam nâmıyla İran’da bölücülük faaliyetlerinde bulunan mir maceraperestsen.

HAYYAM – Men mi?

BEHRUZ – Sus. Her şey elimize geçmiş mulunuyor. Munu sen yazmamış mısen? (Rubaiyatı açar, ordan okur.)

Leb der leb kuze bordem ez gayet az

Tâz’u talebem vâste-ye omr’e derâz

Leb men nehâde goft berâz

Men hemço to budem ve mey ve bamen saz.

HAYYAM – Müzel. Mayet arabesk de, ne demek?

BEHRUZ – Bre sen Farisi değil misen? Farisi milmez misen?

HAYYAM – Pes kim, icâb-ül rol, men de farisi miriyem, men mecburen anlamış olabilirem, meğer kim (seyirciyi gösterir) ecnebi Türkler seyrediyorlar, mir de anlar için mürkçesini möylesen?

BEHRUZ – Mekâla meşşoleşşek,

Şarap testisini diktim kafama dün

Testi ile dudak dudağa görüştüm

İçmene bak, dedi testi, eskiden men de şah idim

Öldüm, gömüldüm, ilkin toprak, aniden testi oldum.

HAYYAM – Enfes-ül muazzam!

BEHRUZ – Enfes-ül muazzam ha? İte bak ite, yazman mir suç, beğenmen pek mir suç!

HAYYAM – Munu men mi yazmışem?

BEHRUZ – Sus. Men senin kim olduğunu milirem.

HAYYAM – Makat, men sizin kim olduğunuzu bilmerem.

BEHRUZ – Men Savak’tan Behruz Tebarüz, ikrar eyle Ömer, miz martaval yemezüz.

HAYYAM – Meğer kim Savak mensubusunuz, men mecburen memnun olmuşem, menim ismim Ömer, ism-ül sülâle Hayyam, makat men robaiyat mobaiyat yazmamışem, yazabilemezem, çün men okuma yazma milmezem, kara cahilem.

BEHRUZ – Mu robaiyatın üstünde niye Ömer Hayyam imzası var peki?

HAYYAM – Var mı?

BEHRUZ – Mu ne mu?

HAYYAM – Mallahallah, hangi ebne atmış? Menem imzam henüz icâd edilmedi, men imdilik parmak basırem.

BEHRUZ – Yani senin ismin Ömer, ism-ül sülâle Hayyam, makat sen Ömer Hayyam değilsen öyle mi? Hem de gizli yapar imişsin şiirli pençeyi… Sen pek fena hak ettin penç öğün işkenceyi… Yürü! (Seyirciye) Men munu mahzene indirem, Ömer mahzende yıllansın.

NOT: Böylelikle bugünkü köşeyi de Mektebi Sultani’den sevgili ağabeyim Ferhan Şensoy’a yazdırmış olduk. Bağışlasın…

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yellenmeden nem kapmadığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları