Özür ‘toptan’ değil

BÜLENT Arınç’ın “Köşk inişi” basın toplantısını yüreğim ağzımda izledim dün sabah.

“Ya iyice gerecek ya da tansiyonu düşürecek” diyerek.

Arınç konuştu.

Bir kez olsun “Iıı” demeden, bir kez olsun “teklemeden” tane tane konuştu.

“Demokrasiye evet, şiddete hayır” dedi.

Taksim’deki kalabalığın “önemli bir bölümünün” de altına imza atacağı bir cümleydi.

Taksim’de ve diğer kentlerde elbette fırsattan istifade etmek isteyen, bu olaya gölge düşürmek isteyen, haklı eylemi kendi haksız mecralarına çekmek isteyen şiddet yanlıları vardı, ama “kalabalık” olan bunlar değildi.

Arınç onların gönlünü aldı, diğerlerini hedeften çekmeden.

“Onlardan” şiddet yanlısı olmayan, orada toplanıp sadece sesini duyurmak, kendini göstermek isteyen “sakin” kitleye seslendi “Özür dileriz” diyerek.

Çok rahatlatıcıydı.

Tansiyonu düşürücüydü.

Ancak algılayabildiğim kadarıyla AK Parti içinde bir rahatsızlığa da neden oldu.

Partinin önemli isimlerinden bazıları, Arınç’ın “özrünün” yanlış anlaşılmasından çekiniyorlar.

Bunun “toptan bir özür” olarak algılanması olasılığına “çekince” koyuyorlar.

“Kamu mallarını ve binalarını tahrip edenlerden, devlet düşmanlığı için Gezi Parkı’ndan faydalananlardan özür dilemiş gibi görünmekten” korkuyorlar.

“Arınç sıradan, masum vatandaştan özür diledi. Eylemcilerden değil” deme gereğini hissediyorlar.

Ben bu yazıyı yazarken henüz bu “rahatsızlığı” seslendiren olmamıştı.

Ancak bir yerde mutlaka bu seslendirilecek.

Çünkü AK Parti “toptan” bir özür dilemek istemiyor.

Bunun hem iktidar algısında bir “zafiyet”, hem güvenlik güçleri üzerinde bir “isteksizlik”, hem de halk meydandan çekilip alan aşırılara kaldığında yapılacak bir operasyon üzerinde bir “gölge” yaratacağını düşünüyorlar.

 

Bir varmış bir yokmuş

BUGÜN size çok demokrat bir aileden söz edeceğim.

Bir varmış bir yokmuş diye başlayarak.

Bir ailenin çok demokrat bir babası varmış.

Çocuklarına düşkün, onlar için çalışan bir babası.

Ailenin 8 çocuğu varmış.

Demokrat baba hemen bütün kararlarını, çocuklarına ve eşine danışarak alırmış.

Her akşam ne yenileceğine aile meclisinde karar verilmesi konusunda anlaşmış aile.

İlk gün baba sormuş, “Ne yiyelim?” diye.

Çocuklardan 4’ü kuru fasulye ve pilav istemiş. 2’si pizza, 1’i makarna, 1’i de suşi. Eşi de “Çocuklar ne derse ben onu yerim” demiş.

O akşam evde kuru fasulye yenmiş.

Ertesi akşam yine oylama.

Bu kez aynı 4 çocuk, “Bezelye” demişler.

Akşam yine bezelye yenmiş.

Bir sonraki akşam yemeği oylamasında aynı çocukların isteğiyle sulu köfte, bir sonraki akşam yine 4 oyla tandır yenmiş.

Pizza isteyen 2 çocuk, babalarına “Baba ne zaman pizza yiyeceğiz?” diye sormuş.

Baba, “Evladım oylama yapıyoruz. Sizin dediğiniz oluyor” demiş.

Bunun üzerine pizza isteyen çocuklar, “Baba onlar pizza sevmiyor ama biz seviyoruz. Bir gün de pizza yesek” demiş.

Baba, “Haklısınız ama bak 4 kişi pizza sevmiyor. Zaten pizza bir İtalyan yemeği, annen de onu yapmayı bilmiyor” demiş.

Yine 4 kişinin oyuyla patlıcan musakka pişmiş.

Bu sefer suşi isteyen çocuk gelmiş, babasına “Baba ne zaman suşi yiyeceğiz?” demiş.

Baba, “Oylamada suşi kazanınca” demiş.

Çocuk, “Ama onlar suşiyi hiç sevmiyor, asla kazanamam” demiş.

Baba bütün sevecenliğiyle, “Ama biz bir aileyiz. Öyle icat çıkarma. Herkes ne seviyorsa onu yiyeceğiz. Üstelik suşi de ne? Yenecek şey mi öyle çiğ balıklar falan, bizim aileye uygun değil. Bir sen seviyorsun diye biz aç mı kalalım?” demiş.

Ertesi gün mönüde tas kebabı gelince pizza isteyen çocuklar babalarına, “Baba lütfen bari sipariş verelim. Siz tas kebabı yiyin, biz pizza yiyelim” demiş.

Baba, “İcat çıkarmayın. Evde yemek varken bir de sipariş mi olur?” deyip konuyu kapatmış.

Ertesi gün patlıcan musakka yine 4 oyla sofraya gelince suşi isteyen oğlan, “Baba ben köşedeki lokantaya telefon açıp suşi istiyorum” demiş.
Demokrat baba, “Oğlum evde gül gibi yemek var. Bol kıymalı patlıcan musakka. Annen süper yemek yapıyor. Gelen giden bayılıyor. Komşu çocuklar bize yemeğe gelmek için can atıyor. Millet aç gezerken sen musakkayı beğenmiyorsun” demiş.

Bu demokrat ailenin son durumu hakkında bir bilgim yok.

Pizza ve suşi isteyen çocukları son olarak bahçede bağırırken görmüşler. Anne ile baba ise “Mahallenin bitirimleri, bizim çocukları kandırıp kötü yola sürüklemesin” diye endişeleniyormuş.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Dereyi ve hatta çayı geçip su birikintisinde boğulmadığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları