Pavel Horvath sürekli içiyordu

Çek futbolcu Pavel horvath’ın Galatasaray’a geldiği dönemde kulübün 2. Başkanıydım.

Kulübün ekonomik sorunlarının zirve yaptığı bir dönemde, Türkiye’nin 2001 ekonomik krizinin pençesinde kıvrandığı sırada yönetimi devralmak zorunda kalmıştık.

Kasamızda 5 kuruş yoktu diyebilirim.

Borçlar ise muazzamdı.

Bunların üzerine bir de Jardel problemi yaşıyorduk.

Jardel gitmek istiyordu. Eşinden kaynaklanan nedenlerle Portekiz’e dönmek istiyordu. Biz de Jardel’in o dönem için çok yüksek olan yıllık ücretini ödeyemeyecek, en azından zamanında ödeyemeyecek durumdaydık.

Jardel’in bedelsiz serbest kalmasını engellemek için, Portekiz’in Sporting Lisbon kulübüne satmaya karar verdik.

Ancak Sporting Lisbon, Jardel’in bonservis bedelenin bir kısmını takas yoluyla ödemeyi önerdi ve ellerindeki sorunlu üç futbolcuyu bize vermeyi teklif etti.

Biz de kabul ettik.

Horvath o üç futbolcudan biriydi.

Galatasaray’a gönülsüzce geldi.

Ne doğru düzgün antrenmanlara geliyordu, ne de kendine dikkat ediyordu.

Kendisine gösterdiğimiz Florya’daki bir villa dairesini beğenmedi ve otele yerleşti.

Sürekli içiyordu.

Otelden çıkıp eve geçmesini istedik. Kabul etmedi. çünkü kalmaya gönlü yoktu.

Daha sonra kendisini bir başka takıma satmak üzere menejeri ve avukat Dupont’la bir toplantı yaptık. Lucescu da toplantıya katıldı.

Biz anlaştık ve Horvath’ı çağırdık toplantıya.

Epey bir süre arandı. Bulanamadı.

Sonra anlaşıldı ki, için içip bir yerlerde sızmış. Geldiğinde ayakta duramayacak kadar sarhoştu.

“Ben bu takımda oynamak istemiyorum” dedi ama diğer takımla yaptığımız anlaşmaya da uymak istemedi.

Lucescu mecburen bir kaç maçta şans verdi ama onlarda da hiç bir varlık gösteremedi.

Biraz oynama niyeti gösteren Mpenza’yı da etkiliyor oynamasını engelliyordu.

Sonunda bedelsiz olarak serbest kaldı.

Erişilebilirlik Araçları