En ilham verici kentten manzaralar

KURBAN Bayramlarında kızımı alıp dolaşmaya çıkamıyorum,

Bu nedenle de bu bayramın benim için hiçbir anlamı yok, Ne yazık ki, toplumu sarpa saran kültürsüzlük, magandalık, Kurban Bayramlarında sokağa taşıyor,

Ortalık kan gölüne dönüyor,

Benim çocukluğumda da İstanbul’da kurban kesilirdi, Türkiye’nin her yerinde kesilirdi,

Ama hiç böyle manzaralar olmazdı, Üstelik de o zamanlarda belediyeler bu kadar organize değildi, Yine de bayram manzaraları daha "insaniydi",

Şimdi sokaklara bakınca, "Acaba yanlış taraf mı kurban ediliyor? Kesilenler mi hayvan, kesenler mi?" diye düşünüyor insan,

Aslında yanıt belli,

Fotoğraflara baktığınız zaman kimin daha hayvan olduğu ortaya çıkıyor,

Dediğim gibi, bizim çocukluğumuzda bu manzaralara rastlamazdık sokaklarda, Türkiye ileri gideceğine geri gidiyor sanki, En azından "insanlık" konusunda,

Bu köşede gördüğünüz fotoğraflardan biri, Paris’te CDG Havaalanı’nda çekildi, Dün, Bir İstanbul fotoğrafı, Ve altında şöyle yazıyor: "İstanbul,,, Size en fazla ilham veren şehir,"

Şimdi o fotoğraftaki iki kişinin o afişin önünden geçtikten sonra İstanbul uçağına bindiğini ve dün İstanbul’a indiğini düşünün,

Ve sonra da otellerine giderken yolda bu sayfada yer alan fotoğrafların gösterdiği manzaraların arasından geçtiğini,

İstanbul nasıl bir ilham verir onlara!

Ne yazık ki, bu görüntüler bu bayrama mahsus değil, Her Kurban Bayramı’nda aynı manzaraları görüyoruz, yaşıyoruz,

Bu nedenle çocuğumuzu alıp sokağa çıkamadığımız günler oldu Kurban Bayramları,

Bu manzaralara herkes kızıyor, herkes küfrediyor, Ama hiç kimse kılını kıpardatmıyor,

Yapılanın dinle imanla alakası olmadığını, bunun sevap değil günah olduğunu din adamları da söylüyor,

Çok mu zor hayvanlara bu muameleyi yapanlara şöyle oturaklı cezalar vermek?

Kimbilir belki de çok şey istiyoruz,

İnsanın değerinin olmadığı bir yerde hayvana değer verilmesini beklemek belki de saçma,

 

 


Kötü bir yıl ve moda

BUGÜN hafta sonu ekimizde ilginç konular var,

İlk dikkatimi çeken, astroloji sayfası oldu,

Hande Kazanova’yı aradım hemen,

Fala inanma, falsız kalma derler ya, Kalmayayım diye,

"Türkiye’nin 2010 falında ne var" diye sordum,

"Fatih Bey bu fal değil astroloji" dedi,

Yıldızlar, 2010 Türkiye’si için hiç de iyi şeyler söylemiyormuş, 2009’a oranla çok daha zor bir yıl olacakmış,

Dinledikçe içim karardı, "Falsız kalmak daha mı iyi acaba" dedim kendi kendime,

Moda sayfalarında ise Esra Çoruh bu kez erkek modasına girmiş,

İtalyanların ünlü erkek markası Brioni’nin baş tasarımcısı ile bir röportaj yapmış, (Brioni’nin kadın koleksiyonu da var ama asıl işi erkekler,)

Röportajı okurken, İtalya’da ünlü bir tasarımcıyla erkek modasını konuşurken söyledikleri aklıma geldi,

Ünlü tasarımcıya erkek markalarını sormuştum,

"Artık Brioni’yi Araplar giyiyor" demişti, Kiton’u yeni zengin Ruslar giyiyormuş, Hatta bir Rus her yıl Kiton’dan 365 takım elbise alıyormuş, Aynı elbiseyi iki kez giymemek için,

Ermenegildo Zegna’yı ise orta yaş ve üzeri durmuş oturmuş adamlar,

Ralph Lauren’i İngilizlere özenen Amerikalı zenginler giyermiş, Özellikle de Purple Label’ını,

Armani’yi bohem takılan zenginler, Prada’yı takım elbiseye geçmeye çalışan gençler, Etro’yu enteller, Gucci’yi sportif beyefendiler ve aktörler,

Şimdilerde farklı olmak isteyenler Tom Ford giyiyormuş, Ama aslında onlar da Tom Ford’un çizdiği Zegna’larmış,

"Peki gerçek beyefendiler ne giyer" diye sorunca aldığım yanıtsa şuydu:

"Gerçek beyefendiler bunların hepsini giyer, Ama özel dikimi giyer, Bunlara bağlı da kalmaz, Kumaşını seçer, terzisine de diktirir, Gerçek beyefendilerin farkı elbisede değildir, Elbisenin yanındaki aksesuvarında, kemerinde, ayakkabısında, kol düğmesinde, evde ne giydiğinde, hafta sonunda ne giydiğindedir,"

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Plazada oturarak gazeteciliği unutanlar, sokağa çıkınca çok önemli bir iş yaptıklarını zannetmedikleri zaman.

Erişilebilirlik Araçları