CHP’den yeni strateji

CHP’nin önemli isimlerinden biri uğradı önceki gün,

Çok eski arkadaşımdır,

Yorgundu, Çok yorgun,

"Yorgun görünüyorsun" dedim,

"Yorgunum, Çok çalışıyoruz, Ama alışıyoruz" dedi,

CHP’yi sordum, anlattı,

Birkaç anket yaptırmışlar, Sonuçlarını yeniden ortak değerlendirmişler,

Buna göre AKP’nin oy oranı yüzde 40, CHP’ninki ise yüzde 30,

Seçime kadar geçecek süreyi 24 hafta olarak düşünüyorlar ve 24 haftada bu tabloda anlamlı bir değişikliği yaratabilecek bir gelişmenin şu an için mevcut olmadığı kanaatindeler,

"Seçim döneminde harcanacak trilyonluk reklam bütçeleriyle belki birkaç puan daha alırız ama aynı durum AKP için de geçerli" diyorlar,

"Peki bu, mağlubiyeti peşinen kabul değil mi?" diye sordum ben de haliyle,

Bu tabloyu değiştirecek başka bir formül üzerinde çalışıyorlar,

"CHP 36 ilde milletvekili çıkaramamış, Sıfır milletvekili, 52 ilde ise yüzde 20’nin altında oy almış, Bu tabloyla iktidar olunamaz" diyor CHP’li misafirim,

"Bu tabloyu nasıl değiştireceksiniz?" diye soruyorum ben de,

"Farklı bir siyasetle, Bugün AKP’nin rejimle kavgası var, Oysa Türkiye’de rejimle kavgası olmayan büyük bir muhafazakâr çoğunluk var, Bu çoğunluk AKP’nin rejimle kavgasından rahatsız, Onları CHP çatısı altına çekecek formüller arıyoruz,"

"Buldunuz mu peki?" diyorum,

"Milletvekili çıkaramadığımız veya güçsüz olduğumuz kentlerde, o kentte daha önce başka partiler altında siyaset yapmış ama rejimle kavgası olmayan, sağ veya sol siyasetçiler var, Halkın sevdiği isimler var, Hizmet etmiş isimler var, Ve bunların rejimle kavgası yok, Onlar Türkiye’nin bölünmüşlüğünden rahatsız, O isimleri CHP çatısı altına almak istiyoruz, Bizim bazılarının iddia ettiği gibi Türkiye’nin değerleriyle kavgalı olmadığımızı göstermek istiyoruz ve asıl olanın rejimi korumak olduğunu göstermek istiyoruz, Bu isimleri CHP listelerinde göreceksiniz" diyor,

Diyarbakır’dan, Sakarya’dan ve başka illerden yazılmamak kaydıyla bazı örnekler veriyor,

Fikrimi soruyor, "Bunun başka yerlerde size oy kaybettirmesi olasılığını göz önüne aldınız mı?" diye soruyorum,

Bu riskin o da farkında,

"MHP barajı aşacak, Biz de sıfır çektiğimiz yerlerin en azından bir bölümünde milletvekili çıkaracağız, O zaman iktidar el değiştirebilir, En azından çekidüzen verebilir kendine" diyor,

Seçime daha 5 ay var,

Göreceğiz,


Al sana bir gerilim daha

TÜRKİYE bölünmek için, tartışmak için, gerilmek için mevzu bulmakta zorlanmayan bir kamuoyuna sahip,

Muhteşem Yüzyıl dizisinin yarattığı ortam da yeni bir gerilimin fitilini ateşlemek üzere,

Birkaç günden beri "bir grup" mail ortamında örgütlenmeye çalışıyor,

Yerini ve saatini vermeyeceğim bir yerde, "Kardeş katili padişahları protesto ediyoruz, ,,, günü ,,,’da ,,,,’de buluşuyoruz" diyerek protesto düzenlemeye çalışıyorlar,

İşte bir taraf ortamı bir nedenle germeye başlayınca kendiliğinden ortaya çıkan bir başka grup öbür ucundan çekmeye başlıyor ve gerilim artıyor,

Bu saçmalığı organize etmeye çalışan "salaklara" bir tavsiyem var,

Hemen vazgeçsinler,

Bu ülke geçmişiyle, tüm değerleriyle bir bütün,

Bugün Atatürk’ün kurtardığı ama padişahların fethettiği topraklarda yaşıyoruz,

Hepsine saygı duymalıyız,

Bu kişileri özel hayatlarıyla değil, bu millet için yaptıklarıyla değerlendirmeliyiz,

Kardeş katlinin de keyiften değil, devleti korumak için belki de içleri kan ağlayarak yapılan bir eylem olduğunu da unutmamalıyız,


İmkânsızı istemek

BAŞBAKAN, TÜSİAD’ın Genel Kurulu’ndaydı,

Bertaraf olma korkusu yaşayanlar rahat bir nefes almışlardır herhalde,

Tayyip Erdoğan "pragmatik" bir lider,

Nerede ne yapacağını iyi biliyor, Taşın altında eli olanlarla sonuna kadar kavga etmiyor,

Bence de doğru bir tavır,

Karşılıklı bir barış sağlandı, 12 Eylül referandumu öncesi ile bugün arasında ciddi değişim var,

Başbakan’ın TÜSİAD konuşması da gayet iyiydi,

Alkollü içki tüketimi konusunda Başbakan’ın söyledikleri yeni değil, Hep bunu söylüyor ama uygulamada iş tam olarak da o amaçlı olmuyor, Ya da uygulamacı bürokrasi, Başbakan’ın bu konudaki "amacını" tam olarak anlamış değil,

Başbakan’ın konuşmasında, "Koç gibi otomobil markası yaratın artık" sözü dikatimi çekti,

Bakın işte o kolay değil,

Otomobil yapmak kolay, Marka yaratmak artık zor,

Yüzyıllık markalar ayakta duramıyor, Kalite sembolü olmuş markalar el değiştiriyor, Uluslararası dev otomotiv grupları oluşuyor,

Bu ortamda bir marka yaratmak, bunun uluslararası ağını kurmak kolay iş değil, Hatta belki boşa emek,

Ancak şu olabilir:

Bir Türk yatırımcı gidip bir markayı satın alabilir ve üretimi Türkiye’ye kaydırabilir, Bunu bir Türk markası yapabilir,

Ama Anadol’u yeniden yapıp dünyaya satmak kolay iş değil, hatta imkânsız,

Ama imkânsızı istemek de olmayacak şey değil,

En azından onu ararken başka bir şey bulabiliriz,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Servetin bağırdığını, zenginliğin ise fısıltıyla konuştuğunu bazıları anladığı zaman

Erişilebilirlik Araçları