Çook gördük böyle tehdit

İLGİNÇ bir e-mail aldım dün,

Öfkeli,

Anladığım kadarıyla yüksek rütbeli bir askerden,

Bana yönelik tonla hakaret,

Kızmış, Hem de çok,

Tutuklu eski Genelkurmay Başkanı ile yaptığım bir görüşmeye atıfta bulunuyor,

Belli ki, çok yakınından biri, "Deniz Kuvvetlerimizle ilgili aptal bir başlık atmıştınız gazetenizde, Davet etmiştik, gelmiştiniz" diyor,

Sonra da "Lütfen cevap verin" diyerek sorularını sıralamış,

Başbuğ’un davet etmesi üzerine yaptığımız görüşme için, "Terörist örgüt lideriyle toplantı yapmaya utanmadınız mı?" diye soruyor,

Sonra da ekliyor: "Apo da çağırsa gider miydiniz?"

Ardından vahim bir biçimde devam ediyor: "Bu durumda biz de terörist olduğumuza göre artık bizden yani subaylardan çekiniyor musunuz?"

"Zaten terörist darbeciler olduğumuza göre kaybedecek neyimiz kaldı zannediyorsunuz?" diye de ekliyor,

"Sizce vatanseverlik ve vatan hainliği nedir?" diye de soruyor, vatan hainliğiyle itham ederek,

Bir de gözdağı veriyor: "Ha, bu arada siz dahil vatan hainlerini not ediyoruz,"

Ve şöyle bitiriyor: "Sakın korkmayın, Ne demişler, derviş dervişe sırayla binermiş, Sıranızı bekleyin,"

Zannetmeyin ki, böyle bir mail aldım da "korktum", "tırstım",

Kendisine gereken yanıtı verdim zaten,

"Benim adımı not ettiğin kâğıdı kıvır" demeyi ihmal etmeden,

Bayılıyorum böyle herkesi vatan haini yapan tiplere,

Ellerinde "vatansevermetre" var sanki,

Ama ona da takılmadım,

Ben bu gibilerin ağababalarından duydum,

Şimdi neredeler bilmiyorum,

Çok gördüm herkese vatanseverlik dersi verip sonra holdingsever olanlarını,

Tabii olmayanlarını da gördüm, Şerefli, haysiyetli, tam askerleri,

Buna da takılmıyorum,

Takıldığım nokta yazının sonu:

"Derviş dervişe sırayla binermiş"

İşte bu memleketin makûs talihi bu,

Herkes birbirine binmek için sırasını bekliyor,

Kimse "hukuk, hak, adalet" falan demiyor,

Sen bana bindin, ben de gücümü toplayınca sana bineceğim,

Ben size bir şey söyleyeyim mi?

İster önce siz binin, ister sonra siz binin sonuç değişmiyor,

Önemli olan sırayla binmek değil,

Asla binmemek,

Sırayla olması, nihai sonucu değiştirmiyor,

Hatta sonunda hoşunuza bile gitmeye başlıyor belli ki!

 


Vatanseverlik

ŞU "Siz vatanı bizim kadar sevemezsiniz" lafı, hatta daha da öteye gidip "Biz vatanseveriz, siz hainsiniz" lafı beni delirtiyor,

Daha önce yazdım galiba, Hatırlamıyorum ama yazmadıysam da bir yerlerde söyledim,

Yıllar önce bir komutan, hayli hayli yüksek rütbeli bir komutan,,,

Yine yazdıklarımıza kızmış olmalı ki, karşılaştığımız bir yerde kendince "sigaya" çekiyor,

Galiba Gazi Orduevi’ndeki bir davette,

Önce eleştirmeye başladı, sonra kendi sesinden tahrik olarak tonu artırdı,

Sonunda meseleyi kendilerinin vatansever, bizim ise hain olduğumuza getirdi,

"Paşam biz de vatanseveriz, İlle sizin sevdiğinizi iddia ettiğiniz tarzda sevmek zorunda mıyız" dedim dayanamayıp,

İyice öfkelendi,

"Hayır, bizim kadar sevemezsiniz" deyince, benim de tepem atıverdi,

"Bakın paşam, Başkasını bilmem ama benimle bu şekilde konuşamazsınız, Ben bu vatanın sevgisiyle büyütüldüm, Ben en az sizin kadar vatanseverim, Hatta sizden daha fazla vatanseverim, Çünkü ben vatanı sevmek için maaş almadığım halde bu vatanı seviyorum" dedim,

Paşanın rengi yakasındaki şeride dönüştü,

Ya üzerime yürüyecek ya da beni derdest ettirecek diye düşünüyordum,

Hiçbir şey demedi,

Döndü arkasını gitti,

 


MİT ve PR

MİLLİ İstihbarat Teşkilatı, internet sitesini yenilemiş,

Bayağı hoş bir şeyler yapmışlar,

Kurumu tanıtıyor, teşkilatla ilgili bilgiler veriyor, hizmet edenleri saygıyla anıyor,

Çocuklara yönelik çizgi filmler bile koymuşlar,

Gayet güzel,

Hatta Amerikanvari bir çalışma,

Sıkı bir "halkla ilişkiler" faaliyeti,

MİT geçmiş yıllarda da böyle bir "imaj çalışması" yapmaya kalkmıştı,

Teşkilatın "soğuk ve sevimsiz" algısını değiştirmek istiyorlardı,

Sönmez Köksal’ın müsteşarlık dönemiydi,

Ne yapalım, ne yapalım diye düşündüler ve MİT’le ilgili kitaplar yazdırmaya karar verdiler,

Bazı gazetecilere teşkilatın "bir kısım" arşivini açtılar,

Yazılmasını istedikleri konularla ilgili olarak bu gazetecilere bilgiler verdiler,

O gazeteciler de Milli İstihbarat Teşkilatı hakkında iki kitap yazdılar,

Her ikisi de çok satan, iki kitap,

Fakat Sönmez Köksal’dan sonra bu faaliyete son verildi,

"PR"dan vazgeçildi, "Biz biraz soğuk ve uzak olalım" düşüncesi hâkim oldu,

Bu arada ilginç bir nokta,

O kitapları yazan gazeteciler bugün zorunlu nedenlerle gazetecilikten uzaklar,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kendini çok önemseyenler gece gökyüzüne baktığı zaman

Erişilebilirlik Araçları