Ev alma komşu al

ACABA “Ev alma komşu al” atasözünü kendileri söylememiş olsaydı da, onlara atalarından böyle bir söz kalmış olsaydı gelip de Anadolu’ya yerleşirler miydi, yoksa Anadolu’yu da aşıp Avrupa’da bir yerleri mi mesken tutarlardı diye düşünüyorum bazen.

Gerçi Osmanlı bu işe uyanmış olmalı ki, “anayurt” olarak Balkanlar’ı görmüş hep.

Ta ki, oralardan sökülüp atılıncaya ve Mustafa Kemal Atatürk, bir grup arkadaşıyla ancak Anadolu’yu kurtarıp anayurt olarak yapıncaya kadar.

Ama İngiliz “hinliği” orada da devreye girmiş ve bize komşu diye öyle ülkeler bırakmış ki, alsan alınmaz, satsan satılmaz.

Bir de arkasından İsrail diye bir devlet gelip bunların ortasına yerleşince işin tam cılkı çıkmış.

Şimdi gördüğüm manzara şudur:

Mısır’ın da karışmasıyla birlikte Suriye, Irak falan derken, İran’ın da işin içinde olmasıyla birlikte “bu bölgede” en az bir 15-20 sene daha huzur falan yok.

Kargaşa sürecek.

Tabii en beter yer burnumuzun dibindeki, 877 kilometre sınırımız olan Suriye.

Suriye artık içinden çıkılmaz bir halde.

Esad devrilmiyor, tam aksine kaybettiği yerleri geri alıyor ama ülkedeki çatışma ve savaş bitecek gibi değil.

Suriyelilerin 2 milyondan fazlası Ürdün’e ve Türkiye’ye sığınırken, Suriye’de savaşanların büyük bölümü Suriye dışından gelen güçler.

Daha önce Bosna’da, Afganistan’da, Çeçenistan’da savaşmış “profesyonel cihatçılar”.

Bunlar tam Türkiye sınırına yakın bölgelerde yer yer kontrolü ele geçiriyor, ele geçirdikleri her bölgede hemen bir “Suriye İslam devleti” ilan ediyor ve bayraklarını göndere çekiyorlar.

Gazeteci Robert Fisk’in aylar önce tahmin ettiği gibi bunların sınır bölgelerinde kontrolü ele geçirmeleri, Türkiye’nin 877 kilometrelik en uzun sınırını bir anda Pakistan-Afganistan sınırına çevirme olasılığını güçlendiriyor.

Ancak tam bu sırada ilginç bir gelişme oldu.

PKK’nın Suriye’de kolu sayılan PYD, tam Türkiye sınırında bu unsurlarla savaşarak ve onları geri püskürterek bu bölgedeki önemli birkaç merkezde kontrolü ele geçirdi.

Türkiye bu duruma kızdı, nota mota verdi ama bana sorarsanız PYD, Türkiye’ye büyük iyilik yaptı.

Sınırın en azından bir bölümünde “sorunsuz” ve Türkiye açısından “risk teşkil etmeyen” bir bölge oluşturdu.

Elbette ki bu bölgenin Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozacak şekilde kalıcı olması, bölge açısından ileride sorun yaratabilir.

Ancak Suriye’deki mevcut durumun en az birkaç yıl daha devam edeceği göz önüne alınırsa PYD’nin orada olması Türkiye’nin lehine, hem de çok lehinedir.

Ortaçağ karanlığını dibimize getirecek bir “oluşum”a karşı Türkiye’nin garantisi Kürt PYD’dir.

PYD’nin orada kimleri engellediğini bilip analiz edebilseler, Türkiye’deki ulusalcılar bile PYD’yi destekler.

 

El Kaide ve iddialı bir iddia

SOMALİ’de Türk Büyükelçiliği’ne yönelik saldırıyı, İslamcı coğrafyayı ve İslamcı siyaseti iyi bilen bir dostuma sordum.

“Türkiye Müslüman bir ülke ve Somali’ye zor zamanında yardım eden tek ülke. Somali’deki El Kaide ise işi gücü bırakıp Türkiye Büyükelçiliği’ne saldırıyor. Bunun anlamı ne?” dedim.

Anlattı:

“Türkiye, Somali’ye yardım elini uzattığında orada işbaşında olan İslami bir hükümet vardı ve ülkedeki bütün İslamcı unsurları da içinde barındırıyordu. Türkiye orada gerçekten çok önemli yardımlar ve işler yaptı. Takdir kazandı. Fakat geçen zaman içinde Somali’deki iç siyaset değişti. Radikal unsurlar ile İslami hükümet arasında anlaşmazlık çıktı. El Kaide, Somali’deki hükümetle ters düştü ve desteğini çekti. Türkiye ise Somali’de hükümeti desteklemeye devam etti. El Kaide ise kendisinin artık desteklemediği hükümete Türkiye’nin destek vermesinden rahatsız. Bu yüzden de Türk Büyükelçiliği’ne saldırdı.”

“Peki El Kaide’nin amacı ne?”

Bu soruma aldığım yanıt ise iyiden iyiye şaşırtıcıydı:

“El Kaide aslında Amerikan istihbaratının kontrolünde çalışan bir örgüt. Kuruluşundan bugüne kadar baktığınız zaman bunu görürsünüz. Bin Ladin’i yaratan ABD’dir. Bakmayın Bin Ladin’i düşman ilan etmiş olmalarına. Yıllarca dokunmadılar.”

“Ama sonunda bulup öldürdüler.”

“Yanılıyorsunuz. Ne zaman öldürdüler ona bir bakın. Ne zaman ki Zevahiri ile Bin Ladin ters düşüp ayrıldılar, Bin Ladin o zaman öldürüldü. Bin Ladin öldürüldüğü evde yıllardır yaşıyordu. Pakistan’ın orta yerinde, hiçbir Arap’ın olmadığı bir yerde, bir Arap ailesi yıllarca yaşayacak ve bu ortaya çıkmayacak. Olacak iş mi? ABD biliyordu onun orada olduğunu. Ama dokunmuyordu. Zevahiri ile fikir ayrılığına düşünce ABD iki başlı bir El Kaide’yi kontrol edemeyeceği için Bin Ladin’i öldürdü ve Zevahiri’nin otoritesini sağlamlaştırdı. El Kaide, ABD’nin belli bölgelerde sorun ve bahane yaratmak için kullandığı bir alettir. Öyle olmasa bugüne kadar böyle rahat bir şekilde uluslararası alanda at oynatması mümkün değildir.”

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Gözümüzün ancak algılayabildiği dalga boyunu görebildiğini anladığımız zaman.
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları