HERKES “Fatih Terim meselesi için ne düşünüyorsun?” diyor.
Yolda gören, mail atan, telefon açan.
“Terim meselesi” dedikleri, Fatih Hoca’nın Milli Takım’ın başına 4 maçlık da olsa geçmesi.
Bana göre yanlış.
Hem Milli Takım, hem Galatasaray, hem de Terim için.
4 maçlık hocalık olmaz.
O zaman Arsenal’le oynanacak rövanş maçı için de 1 maçlık Fenerbahçe’nin başına geçsin, olur mu böyle zırvalık.
Milli Takım ciddi iştir.
Milli Takım hocası, ekol yaratmaya soyunan adamdır. O da 4 maçta olmaz.
4 yılda belki olur.
Sonraki 4 yılda Milli Takım’ın başına yardımcılığını yürütenin geçmesi şartıyla olur.
O yüzden zırvalıktır.
Terim, bu görevi kendisine diş bileyen Galatasaray yönetimine hiza vermek için kabul etmiştir.
Yoksa gayet rahat reddedebilirdi.
“Bu Federasyon beni terbiyesiz, küfürbaz, saldırgan biri olarak kabul ediyor. Bu yüzden bana sürekli ceza veriyor. Böyle gördüğü bir teknik direktörle çalışmak bu Federasyon’a uymaz, beni böyle gören bir Federasyon’la çalışmak da bana uymaz” diyerek gayet kibarca reddedebilirdi.
Etmedi, çünkü o da Ünal Aysal ve “hık deyicileriyle” hesaplaşıyor.
4 maçlık anlaşma yaparak da Galatasaray yönetimini köşeye sıkıştırdı.
O 4 maç kasıma kadar biteceği için sonrasında Galatasaray’ın sözleşmesini uzatmasını bekleyecek.
Uzatmazlarsa “Uzatmadılar” diyerek Milli Takım’ın başına geçecek.
Tabii Terim’in Milli Takım’ın başına geçmesinden sonra yapılan basın toplantısı da çok ilginç.
Orada Federasyon Başkanı Demirören’in surat ifadesine dikkat ettiniz mi?
Yüzünden düşen bin parçaydı.
Sanki Terim’in gelmesinden hiç de memnun değilmiş gibi bir hali vardı.
Belli ki, ona rağmen gelmiş Terim.
Son söz olarak da şunu söyleyeyim:
Fatih Terim, Milli Takım’a teknik direktör değil, Futbol federasyonu’na başkan olmalı.
Bu saatten sonra yakışanı odur.
