İki iddianame arasındaki fark

Ergenekon’un 1, iddianamesini satır satır okumuştum,

Görüşlerimi de bu köşede yazdım,

İlk iddianame siyasi birikimden yoksun, kendi içinde pek çok tutarsızlıkları olan, her bölümü sanki farklı birisi tarafından yazılmışçasına farklı üslup taşıyan, hukuk dili olarak oldukça eksik bulunan bir metindi,

Hukukçu dostlarımın tanımıyla "olgunluktan uzak" bir hukuki metindi,

Dün ikinci iddianame mahkemenin kabulüyle birlikte alenileşti,

Tamamını okuyamadım,

Ancak önemli olduğunu düşündüğüm bölümleri detaylı, geri kalanını üstten bir okudum,

Belli ki, Adalet Bakanlığı’nın atadığı yeni ve tecrübeli savcıların, 2, iddianameye ciddi bir katkısı olmuş,

Her şeyden önce 2, iddianamenin kullandığı dil, birinciye oranla çok daha düzgün, çok daha anlaşılır,

İddianamenin hukuksal mantığı birinci iddianameye göre çok daha tutarlı,

İçerdiği iddiaların ve iddialara dayanak teşkil eden olguların doğruluğunu tartışacak durumda değilim,

Buna mahkeme karar verecek,

Ancak olguların birbiriyle bağlantıları, ilk iddianameye göre çok daha düzgün ve tutarlı bir biçimde ele alınmış,

Hukuksal yapı sağlam kurulmuş,

Daha detaylı, daha akılcı bir çalışmanın ürünü,

Sivil demokratik dönemde, ilk kez bir antidemokratik örgütlenme iddiası bu kadar ayrıntılı ve iddialı bir biçimde ele alınıyor,

Elbette ki, ilk iddianamede içimizde oluşan kuşkular burada da söz konusu,

Hiç şüphesiz ki, bütün bu olan bitenle doğrudan bağlantılı olmayan ve salt muhalif oldukları için bu iddianame içine girmiş, sokulmuş kişiler olabilir,

İddianame yer yer Anayasal muhalefetle, yasadışı oluşumları birbirine karıştırmış olabilir,

Bunlar yargı sürecinde ayıklanacaktır diye umuyorum,

Aksi takdirde Türkiye’de sivil toplumdan, yasalara saygılı bir biçimde muhalefet yapmaktan bir daha söz edemeyiz ve bu Türkiye’yi çok karanlık noktalara götürebilir,

Aksi takdirde Ergenekon iddianamesi, Türkiye’yi daha demokratik bir ülke olmaya götürmekten çok, daha otokratik bir yapıya sürükleyebilir,

13, Ağır Ceza Mahkemesi çok ağır bir sorumluluk altında,

Umarız bunun altından kalkabilirler,

 

 


Başaktör Eruygur

Bana sorarsanız 2, iddianamenin başaktörü emekli Orgeneral Şener Eruygur,

İddianamenin ortaya koyduğu veriler gerçekse, Şener Eruygur ciddi ciddi darbe yapmak istemiş,

Ancak bu isteğini hiçbir zaman fiili durum haline getirememiş,

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün bunu engellediğini düşünmek bana çok saçma geliyor,

İddianamedeki olgular gerçeği yansıtıyorsa, Eruygur, Özkök’e rağmen bunu yapabilirmiş,

Türkiye’nin darbeler geçmişi böyle bir imkanın var olduğunu gösteriyor,

Genelkurmay Başkanı’na rağmen darbe yapılabilirdi,

Bence Erguygur’u ve onun gibi düşünenleri engelleyen bilmediğimiz başka dengeler vardı,

Eruygur’un emekli olmasınının ardından  farklı bir sürecin başladığını görüyoruz,

Eruygur emekli olunca ya darbeden vazgeçerek AKP hükümetinden kurtulmak için sivil bir hareket oluşturmaya çalışmış ya da sivil hareket yoluyla darbeyi tetiklemek istemiş,

Ben bu sorunun yanıtını iddianameden çıkaramadım,

Bu dönemde Eruygur’la birlikte hareket edenlerin darbe destekçisi mi, yoksa sivil muhalefet mi olduklarını anlamak da bu nedenle çok mümkün değil,

Ancak bir şeyi çok net söylemek lazım,

Darbeci olsunlar veya olmasınlar belli ki, AKP iktidarı toplumda bir kesimi "Cumhuriyet kazanımlarının kaybedilmesi" korkusuna boğmuş,

Ergenekon’dan AKP’nin alması gereken ders, bu korkuyu ortadan kaldırmanın gerekliliğidir,

Toplumun küçük veya büyük bir kesimini bu kadar korkutmak hiçbir iktidar için "iyi not" değildir,

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yapılmış darbenin davası olmayacağını anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları