Üniversiteler ayakta mı?

ODTÜ’de meydana gelen olaylar sonrasında gözler üniversitelere çevrildi,

Şimdi sorulan soru şu:

“Üniversiteler ayakta mı?”

ODTÜ’lü öğrenciler de bu sorunun farkında olduğu için olsa gerek dün “ODTÜ ayakta” diye bir eylem başlattılar,

Üniversite gençliğinin politize olmasını, ülke için hayırlı bir pozisyon olarak gören biri olarak benim bu soruya yanıtım “HAYIR”,

Bence üniversiteler ayakta değil,

Üniversitelerde eylem yapan gençler, eylem yapan gruplar var elbet,

Bunlar yeni de değil,

Yıllardır eylem yapan gruplar var,

Ama bunların sayılarına baktığım zaman “Üniversite gençliği ayakta” diyebileceğim bir tablo yok ortada,

20 bin öğrencisi olan bir üniversitede 300 öğrenci eylem yapıyor, eylemlere katılıyorsa buna “Üniversiteler ayakta” demek mümkün değil, Yüzde 1,5’lik kesime bakıp “Üniversite gençliği ayakta” diyemeyiz,

Geçmişe, üniversitelerin gerçekten ayakta olduğu dönemlere bakarsanız bu oranlar en azından yüzde 50’leri buluyor, hatta geçiyordu,

Üniversiteler o dönemde gerçekten ayaktaydı,

Peki üniversiteler ayağa kalkar mı?

Bugün için böyle bir ihtimal zor,

Üniversite gençliğini ayağa kaldıracak unsurlar bellidir,

Gelecek kaygısı, iş bulamama korkusu, ülke ekonomisine olan güvenin yok olması, eğitim kalitesinin uluslararası ve ulusal rekabet için yeterli olmaması gibi nedenler üniversite öğrencilerini önce gerer, sonra da ayaklandırır,

Bir diğer neden ise “baskı” veya “sertlik” hissidir,

Gençlik baskıya isyan eder,

Nereden gelirse gelsin,

Sertliğe ise tepki gösterir,

İşte ODTÜ örneği,

ODTÜ’de hafta sonunda bir olay oldu,

Öyle oldu, böyle oldu, öğrenciler çok saldırgandı veya polis çok sertti,

Önemli değil,

Olan biten sonrasında ODTÜ’nün “eleştirilerin hedefi” yapılması, ODTÜ’de öğrenciler arasında bir gerilim yarattı,

300-500 kişinin yaptığı eylemden sonra ODTÜ’ye yönelik eleştiriler, birdenbire ODTÜ’de “solidarite” duygusu oluşturdu,

ODTÜ’deki “eylemci” öğrenci sayısı katlanarak arttı,

ODTÜ’de şu ana kadar olaysız ve taşkınlıksız süren bu eyleme gösterilecek abartılı bir tepki, üniversitelerde şu an var olduğunu hiç de düşünmediğim tansiyonu artırır,

Tansiyonu düşürecek tek şey ise öğrencileri anlamaya çalışmak, hatta anlamaktır,

Unutmamalı ki, eylemlere katılsak da katılmasak da hepimiz öğrenci olduk,

Hepimizin çocukları, torunları öğrenci oldu veya olacak!

Tahrik çok kolaydır

ÖĞRENCİ eylemlerinin en kötü tarafı “operasyona açık” olmalarıdır,

Bir öğrenci eyleminde kolay kolay şiddet olmaz,

Ancak şiddete dönüşmesi bir an meselesidir,

En dikkat edilmesi gereken nokta ise öğrencilerin arasına sızması muhtemel “provokatörlerdir”,

Bu bazen devlet içinden biri, bazen bir yabancı ajan, bazen de bir terör örgütü üyesi veya üyeleri olabilir,

Bunların yapacağı bir hareket, kitleyi harekete geçirebileceği gibi öğrencilerin karşısındaki emniyet güçlerini de harekete geçirip eylemin tatsız bir yöne doğru gitmesine neden olabilir,

Eylemci öğrencilerin en dikkat etmesi gereken nokta budur,

Aralarına tanımadıkları kişileri asla almamalı, dışarıdan gelecek desteğin iyi niyetli olmama olasılığının yüksek olduğunu bilmeleri gerekir,

Gençler şimdi büyük ihtimalle “Sen ne bilirsin lan” diyeceklerdir,

Doğrudur, onlar kadar bilemem ama geçmişte görüp yaşadıklarımızı da onların öğrenmesi gerekir,

Dayı ve kilo

DÜN TBMM’de “muhafız” görevi yapan polislerle ilgili, “Şuraya genç, çakı gibi polisleri seçin, Şimdikiler şişman” diye yazınca en fazla tepkiyi emniyet mensupları gösterdi,

Tepki derken “olumsuz” tepkiden söz etmiyorum,

Destek verenler emniyet mensupları oldu,

Bazıları çok komikti tepkilerin,

Bazıları ise düşündürücü,

Biri ise ikisinin karışımı,

Bir polis şöyle yazmıştı:

“Sayın Altaylı, her ne kadar Emniyet, Adalet’in bir basamağı olsa da, ülkemizdeki en büyük adaletsizliğin merkezidir, Şöyle ki, il merkezleri 8-24 çalışır, ilçeler 12-24, Bürolar haftalık 40 saat çalışır, aylık 160, karakollar ise en az 240 çalışır, Buna karşın maaşlar aynıdır, Siz Meclis’ten bahsetmişsiniz, Orada da ‘Dayısı’ olanlar çalışır, Ayda 700-800 de fazladan maaş alır, Orada gördükleriniz polisi değil, teşkilatta dayısı olup yatanları temsil eder,”

Durum buysa yapacak bir şey yok elbet,

Dayısı olanın kilosu da olur,,,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Aynaya bakınca utanmadığımız zaman.

Erişilebilirlik Araçları